Waterloo Muharebesi (18 Haziran 1815), İmparator I.Napolyon (1804-1814/1815) komutasında bir Fransız ordusu ile Avrupa Yedinci Koalisyonunun iki ordusu arasında yapılan Napolyon Savaşlarının (1803-1815) son büyük karşılaşmasıdır. Waterloo Muharebesi, hem Napolyon’un İmparatorluk kariyerinin ve hem de Birinci Fransız İmparatorluğunun sonu gelmesiyle sonuçlanmış ve genellikle tarihin en önemli savaşlarından biri olarak kabul edilmiştir.
Napolyon Bonapart 01 Mart 1815 tarihinde sürgünden dönmüş, Fransız imparatorluğu kontrolünü yeniden ele almak üzere Yüz Gün dönemini başlatmıştır. Bunun üzerine Avrupa büyük güçleri Napolyonu kanun kaçağı olarak damgalamış ve savaş ilan ederek anında karşılık vermişlerdir. Tarihsel olarak beliryeci bir özelliği olan Waterloo Muharebesi, o zaman Hollanda Krallığının bir parçası, günümüz Belçika toprakları dâhilinde Waterloo ve Mont-Saint-Jean kasabaları arasındaki bölgede yapılmıştır. Napolyon’un esas hedefi, Mareşal Gebhard Leberercht von Blücher komutasında Prusya ordusuyla takviye edilip güçlenmeden önce, Wellington Dükü Arthur Wellesley komutasında İngiliz müttefik ordusunu bozguna uğratmaktı. Fransız askerleri, savaş döneminde önemli bir karargâh merkezi oloan La Haye Sainte Çiftlik Evini ele geçirip müttefiklik merkezine girmeye hazırlandıkları zaman Napolyon neredeyse amacına ulaşmış ulaşacaktı. Bununla birlikte, birkaç Prusya Birliğinin zamanında alana gelmesi ve Fransız İmparatorluk Muhafızlarının başarısız saldırıları sonucunda Napolyon’un zafer umutları da boşa çıkmıştır. İmparator Napolyon, Waterloo Muharebesinde aldığı yenilgiden dört gün sonra ikinci kez İmparatorluk tahtından çekilmek zorunda kalmış ve altı yıl sonra öldüğü Güney Atlantik Okyanusunda, Saint Helena Adasına sürgüne günderilmiştir.
Waterloo Muharebesi çoğu zaman tarihte en belirleyici özelliği olan muharebelerden biri olarak kabul edilmiştir: Napolyon’un İmparatorluk dönemine son vermiş ve Avrupa Anlaşması (the Concert of Europe) olarak bilinen yeni bir siyasi döneminin başlamasına da yol açmıştır. Bu gelişmeye ek olarak, 1792 yılı Eylül ayında meydana gelen Valmy Muharebesinden bu yana Kıta Avrupasını harap eden, yaklaşık olarak 23 yıl devam eden bu savaşın sonu geldiği işaretini olmuştur. Avrupa, Waterloo Muharebesinden sonra, küresel büyük güçler arasında geçen Kırım Savaşına (1853-1856) kadar başka büyük bir savaş yaşamaması nedeniyle göreceli olarak onlarca yıl süren bir barış döneminin tadını çıkarmıştır. Ama yine de Waterloo Muharebesinin önemi bazen çokça abartılmıştır. Bazı tarihçiler Müttefik güçlerin Napolyon’a karşı üstünlük ihtimali çok yüksek olduğunu ve Napolyon Waterloo’da yenilmemiş olsaydı bile, muhtemelen başka bir savaş alanında yine sonunun gelmiş olacağını iddia etmişlerdir.
Arka planı
İmparator Napolyon Bonapart 20 Mart 1815 tarihinde Paris’e girmiş, Fransız vatandaşlarından oluşan bir kitlenin sevinç gösterileriyle karşılanmış ve topluluk Tuileries Sarayına kadar ona eşlik etmiştir. Napolyon, bir yıldan az bir süre önce Altıncı Koalisyon Savaşından (1813-1814) aldığı yenilginin ardından Fransız İmparatorluk Tahtından feragat etmek zorunda kalmış ve Akdenizde Elba Adasına sürgüne gönderilmiştir. Ancak bu dönemin ardından gelen Bourbon Restorasyon dönemi giderek hızla hoşnutsuzluğa yol açmıştır; Fransa yeni Kralı XVIII Louis hükümetinin aldığı ancak halkın pek de beğenmediği bir karar, birçok kişinin özgürlüğüden kaygı duymaya başlamasına ve Napolyon rejiminden sevgiyle bahsetmesine yol açmıştır. Napolyon, Fransız toplumunda yaşanan bu huzursuzluk duygusundan yararlanabilmek umuduyla 01 Mart günü Güney Fransa’ya gitmiş ve o zamana kadar ordudan kaçmış olan binlerce Fransız askerlerinin kendisine katılmasıyla birlikte Paris’e doğru ilerşleyişini hızlandırmıştır. Napolyon Bonapart başkent Paris’e girdiğinde ve Yüz Gün olarak bilinen ikinci saltanat dönemi başladığında Kral Louis XVIII başkent Paris’ten kaçmak üzere zar zor zaman bulabilmiştir.
Avrupa büyük güçleri, yirmi yılını devrimci savaşlarla ve Napolyon Fransası ile savaşarak geçirdikten sonra meydana gelen hassas güç dengesini yeniden bozmaya izin vermek niyetinde değillerdi. Avrupa Koalisyon güçleri, 25 Mart günü Napolyon’u resmen kanun kaçağı ilan etmiş, Birleşik Krallık, Prusya ve Avusturya’nın yanı sıra yeni kurulan Hollanda Birleşik Krallık ve birkaç German Devletinin dâhil olduğu Yedinci Koalisyonu kurmuşlardır. Avrupa Yedinci Koalisyonu, Napolyona karşı beş orduyu seferber etmeyi planlamıştı: Bu ordulardan ikisi Kuzeydoğu Fransa’yı tehdit etmek üzere Belçika’ya gönderilecekti. Seferber edilecek bu ordular arasında Wellington Dükü İngiliz General Arthur Wellesley komutasında 105.000 kişilik İngiliz-Hollanda-Alman ordusu ve Mareşal Gebhard Leberecht von Blücher komutasında 120.000 kişilik Prusya ordusu vardı. 200.000 kişilik Avusturya ordusu yukarı Ren bölgesine konuşlandırılacaktı; Orta Ren bölgesi 150.000 kişilik Rus ordusuyla ve daha güneyde ise 75.000 kişilk Avusturya-İtalya güçlerinden oluşan bir orduyla desteklenecekti. Bu ordular bir kez konuşlandıklarında Paris ve Lyon şehirlerine eş zamanlı olarak saldırı düzenleyecek ve böylece Napolyon ordusu gücünü zayıflatacaklardı.
Ancak, Avrupa Koalisyon güçlerinin bir araya gelmelerinde biraz gecikme olmuştur. Mayıs ayı sonlarında yalnızca Dük Arthur Wellesley Wellington ve Mareşal Leberecht von Blücher komutasındaki ordular mevzi almışlardı. Avusturya güçlerinin Temmuz ayı sonuna kadar Ren Nehrine ulaşamayacakları tahmin edilmiş, Rusların ise daha geç gelebilecekleri planlanmıştı. Bu durum İmparator Napolyona, Koalisyon diğer ordularının savaş alanına varmadan önce düzenlemeyi planladığı saldırılara başlaması için mükkemel bir zaman kazandırmıştır. Buna ek olarak, Belçikalılar büyük ölçüde Napolyona sempati duyuyorlardı; kazanacağı olası bir zafer Belçika’da Fransa yanlısı bir devrimi tetikleyebilirdi. İmparator Napolyon, 06 Haziran 1815 tarihinde, sürpriz bir saldırı düzenlemek amacıyla yeni Kuzey Ordusunu sessizce toplamaya başlamıştır. Bir haftadan biraz daha fazla bir sürede 89.000’den fazla piyade askeri 22.000 süvari, 11.000 topçu ve 366 kişilik bir mühendis kafilesinden oluşan bir askeri gücü Paris, Lille ve Metz gibi uzak yerlerden Belçika sınırına sevk etmeyi başarmıştır (Chandler,1020). Kuzey Ordusu 15 Haziran günü Charleroi bölgesi sınırını geçerek, dönemin kader tayin edici önemli Waterloo Muharebesini başlatmıştır.
Quatre Bras ve Ligny
Mütefik güçleri tamamen gafil avlanmamışlardı; Prusyalı birkaç izci grubu bir önceki gece Fransa sınırında çok sayıda kamp ateşi olduğunu farketmişlerdi. Durumdan şüphelenen Mareşal Blücher, olası bir Fransız saldırısına karşılık askerlerini yoğun olarak Ligny bölgesine toplamıştı. Dük Wellington ise daha da hazırsızlık yakalanmıştı. Wellington, Napolyon’un Belçika Mons şehrinden Brüksel’e giden yol boyunca ilerlemesini beklemiş ve birliklerini bu duruma göre konumlandırmıştır. Napolyon güçleri Charleroi bölgesinden geçerken Dük Wellington ve Mareşal Blücher orduları arasındaki bölgeye girerek iki orduyu ayrı tutabilmiştir. Dük Wellington, 16 Haziran sabahı erken saatlerde Richmond Düşesi’nin balosuna katılmak üzere Brükseldeyken Napolyon’un gerçek niyetini öğrenmiştir. Dük Arthur Wellington, Fransız güçlerinin Charleroi bölgesini işgal ettikleri bilgisini aldığında, “Tanrı aşkına, Napolyon yalan söyleyip beni tufaya düşürdü” diye bağırmıştır (Mikaberidze, 608).
İmparator Napolyon, İki Koalisyon Ordusunu ayrı tutmak amacıyla Quatre Bras bölgesinde hayati önem taşıyan ana bağlantı kavşağını ele geçirmişti. Komutan Napolyon ordusunu üç bölüme ayırmıştır: Mareşal Michel Ney komutasındaki sol kanat Quatre Bras bölgesini ele geçirecek, Mareşal Emmanuel de Grouchy liderliğindeki sağ kanat ve bizzat Napolyon komutasındaki yedek kuvvetler ise Ligny bölgesinde Prusya ordusuna saldıracaklardı. Maraşal Ney,16 Haziran günü, Quatre Bras bölgesine vardığında, Orange Prensi V. William komutasında 8.000 Hollanda askeri gücün bu bölgeyi zayıf bir şekilde savunduğunu görmüştür. Mareşal Ney, öğleden sonra saat 14 dolayında 14 topçu atışıyla saldırı bailastmıştır. Bununla birlikte, alandaki Hollanda askerleri güçlü savunma pozisyonuna sahiptiler ve Dük Wellington takviye göndereceği zamana kadar olan sürede Fransız güçlerini uzak tutmayı başarmışlardı. Öğleden sonra itibariyle, Dük Wellington komutasında, Quatre Bras bölgesinde 36.000 İngiliz askeri vardı ve Wellington kişisel olarak komutayı ele almıştı; akşam saat 18’de müttefik güçlerinden birisinin saldırısı Mareşal Ney komutasındaki güçleri geri püskürtmüş ve kaybedilen toprakların çoğunu yeniden ele geçirmişlerdir. Quatre Bras çarpışması beraberlik ile sonuçlanmış ve her iki taraftan yaklaşık olarak 4000 asker kaybına mal olmuştur.
Ancak eş zamanlı olarak meydana gelen Ligny çarpışması daha şiddetli geçmiştir. Napolyon Bonapart, Prusya ordusunu yok etme fırsatını yakaladığını düşünürken, ardı ardına kanlı saldırılar düzenlemiştir. Fransız güçleri, sayıca üstün olmalarına rağmen, öğleden sonra geç saatlerde karşı tarafın gücünü kırmak üzere gerekli baskı uygulamışlar, ancak bir dizi yanlış iletişimleri sonucunda, Prusya güçlerinin geri çekilmelerinden dolayı etkili bir şekilde taciz edilmeleri ve düşman ordularının bozguna uğratılmaları fırsatını kaçırmışlardır. Mareşal Blücher’in kendisi de yaralanmış ve Prusyalılar 17.000’den fazla kayıp vermiş olsalar da (11.000 Fransız kaybına karşılık) Wavre bölgesine düzenli bir geri çekilmeyi başarmışlardır. Napolyon Bonapart 16 Haziran gününü iyi bir konumda gününü akşam etmiştir; Mareşal Ney Quatre Bras bölgesinde Dük Wellington komutasındaki İngiliz güçlerini köşeye sıkıştırmış ve Prusya Ordusunu da ciddi bir şekilde yaralamıştır. Geriye tek bir şey kalmıştır; daha önce başlamış olduğu işi ertesi gün bitirmek.
Dinlenme: 17 Haziran
İmparator Napolyon, 17 Haziran sabah saatlerini alışılmadık bir uyuşukluk hali içinde geçirmiştir. Geç saatlere kadar uyumuş, kritik sabah saatlerini birlikleri teftiş ederek ve Ligny savaş alanını gezerek zaman geçirmiştir. Ve nihayetinde harekete geçtiğinde saat 11.30 olmuştur. Mareşal Emmanuel de Grouchy komutasında 33.000 Fransız askeri Prusya güçlerinin peşine düşmüşken imparatorun kendisi de Qutre Bras bölgesinde Mareşal Ney ile bağlantı kurarak Dük Wellington ordusuna öldürücü bir darbe indirmeyi düşünüyordu. Napolyon’un bu günlerdeki uyuşukluk hali uzun zaman spekülasyon konusu olmuştur; birçok tarihçi Napolyon’un hastalık nedeniyle zayıfladığını; hemoroit hastalığı geçirdiği veya mesane enfeksiyonuna yakalandığını öne sürmüşlerdir. Başka tarihçiler de İmparator Napolyon’un en iyi dönemi artık çoktan geride kaldığını düşünüyorlardı, 1815 yılında, daha 46 yaşındayken, fazla kiloluydu ve belki de kariyerini üzerine inşa ettiği dinamik enerjisini kaybetmiştir.
Napolyon Bonapart, Qutre Bras bölgesinde, saat 13.00’e kadar Mareşal Ney ile bağlantı kuramamıştır. Bu aşamadan sonra Dük Wellesley Wellington, Mareşal Leberercht von Blücher’in Ligny bölgesinde yenilgisini öğrenmiş ve Waterloo kasabası karargâhından birkaç kilometre uzaklıktaki Mont-Saint-Jean kasabası dağlık yamaç alanına geri çekilmiştir. Wellington, Mareşal Blücher’den bir savaş halinde en az bir Prusya birliğinin yardıma gelebileceğine dair onay aldıktan sonra bu pozisyonunu korumaya karar vermiştir. Ani bir fırtınanın patlak vermesi nedeniyle İmparator Napolyon’un işi sekteye uğramıştır. Islak alanlarda yürüme güçlüğü Fransızların kırsal kesimden geçmesini neredeyse imkânsız hale getirmiş ve çok daha fazla zaman alan yolları kullanmak zorunda kalmışlardır. Fransız güçleri, Dük Wellington komutasındaki İngiliz Ordusu karşısında mevzi alma alanına vardıklarında karanlık çoktan çökmüştü; Kader tayin edici savaş ertesi sabaha kadar beklemek zorunda kalacaktı.
Hazırlıklar
18 Haziran 1815 şafağında yağmur durmuştu; Fransız güçleri ile Müttefik orduları arasında ıslak toprakla kaplı bir vadi vardı. İmparator Napolyon’un geçirdiği diğer savaş alanları ile karşılaştırıldığında Waterloo Muharebe bölgesi oldukça küçük kalıyordu; Savaş bölgesi, Batıda Hougoumont Çiftlik Evine, Doğuda ise Papelotte köyüne kadar uzanan 4.5 Km’den (5000 yard) oluşuyordu. La Belle Alliance mezrası civarında dağlık bir yamaca konumlanan Fransız ordusu 71.947 kişiden oluşuyordu. Bu ordu, Napolyon’un, 1812 yılında, Fransa Büyük Ordunun (Grande Armée) dağılmasından bu yana komuta ettiği en iyi ordu oluyordu. 1813-14 yıllarında toplanan Fransız orduları eğitimsiz askerlerden oluşuyorken, Kuzey Ordusu ise büyük ölçüde gönüllülerden, İmparatora son derece sadık gazilerden oluşuyordu. Ancak, tüm kollektif deneyimine rağmen Kuzey Ordusunun moralı hep düşük kalmıştır. Napolyon Bonapart’ın sürgün dönemi boyunca sadık kalan askerleri, Bourbonlara bağlılık yemini etmiş ve geri dönmüş diğer askerlere güvenmiyorlardı. Bir tarihçinin ifadesiyle, “Napolyon Bonapart, daha önce bu kadar korkunç ve bu kadar kırılgan bir savaş enstrümanını yönetmemiştir” (Chandler,1023).
Dük Wellesley Wellington komutasındaki İngiliz ordusu hala Mont-Saint-Jean bölgesi dağlık yamacında hazır bekliyordu. İngiliz-Müttefik güçlerinin aldığı pozisyon bir takozu andırıyordu; Wellington birliklerinin çoğu sağ kanatta konuşlandırılmışken, Brüksel yolu doğusunda konuşlanmış sol kanat zayıf kalmıştır. Bunun nedeni Dük Wellington’un bu kanadı güçlendirmek üzere Prusya güçlerinin gelecek olmaları beklentisiydi. Dük Wellington, Fransız güçlerinin ilerlemesini yavaşlatmak üzere Papelotte, Frischermont ve La Haye Saint bölgeleri ileri mevzilerinden konuşlandırılmış birlikleri yerleştirmişti. Dük Wellington ordusu gerçekten de çok uluslu bir orduydu: Bu Ordu; 24.000 İngiliz askeri ve Kral’ın Germen/Alman Lejyonundan 6000 askerin yanı sıra 17.000 Belçikalı ve Hollandalıdan oluşan bir birlik ve Hannover, Brunswick ve Nassau’dan 20.000 Alman askerinden oluşup toplam olarak 67.000 kişiden meydana gelmiştir. İngiliz askerlerinin çoğu İberya Yarımada Savaşı (1807-1814) gazileriydi ve daha önce Wellington komutasında görev almışlardır. Dük Wellington güçlerinin savaşta galip gelip gelmeyeceği konusu Prusya güçlerinin, Mareşal Emmanuel de Grouchy komutasındaki Frannsız güçlerini Wavre bölgesi savaş alanından kaçmaya sürüklemelerine ve zamanında Waterloo Savaş alanına intikal edip etmeyeceklerine bağlıydı.
Savaş Başlıyor
İmparator Napolyon, sabah erkenden Le Caillou’daki karargâhında üst kademe komutanlarıyla bir kahvaltı konferansı düzenlemiştir. Napolyon’un kardeşi, Prens Jerome Bonapart, iki İngiliz subayı arasında geçip kulak misafiri olunan ve Mareşal Blücher’in, Dük Wellington’un yardımına gelmeyi planladığını güçlü bir şekilde ima eden bir konuşmaya ilişkin rapor hazırlamıştır. Ancak, Napolyon, bu raporu sadece dedikodu olarak nitelendirmiş ve tamamen reddetmiştir. İmparator Napolyon, subaylarının daha önce hiçbir savaşta karşılaşmadığı Dük Wellington’u küçümsememesi gerektiği yönündeki uyarılarını da görmezden gelmiştir. İmparator Napolyon, Dük Wellingtonu “kötü bir General”, İngiliz askerlerini ise “kötü birlikler” olarak nitelendirmiş ve rapora konu “bu meselenin kahvaltısını yapmaktan daha ciddi bir şey olmadığını” söyleyerek cevap vermiştir (Mikaberidze, 610).
Savaş, Fransız General Reille komutasında II. Kolordu topçularının Müttefik güçler hattını bombalaması ile sabah saat 11’den sonra başlamıştır. Bu saldırılara Prens Jerome komutasındaki bir tümen tarafından Müttefiklerin Hougoumont Çiftlik Evi karargâhına yönelik bir saldırı da eşlik etmiştir. Bu ikinci saldırının sadece dikkat dağıttıcı özellikte bir saldırı olması gerekiyordu; ancak Hougoumont karargâhını savunan Hannover ve Nassau birlikleri beklenenden daha dirençli olmuşlardır. Saat 12.30’a kadar “yanıltıcı” olması gereken bu ikinci saldırı, günün geri kalanında da devam etmiş ve General Reille komutasındaki Fransız birliklerini sıkıştıracak düzeyde kanlı bir çarpışmaya dönüşmüştür. Dük Arthur Wellington, takviye kuvvet gönderecek olsa da, artık alandaki çarpışmanın genel durumunu pek de etkilenmeyecekti.
İmparator Napolyon bu arada, Müttefik hattına 84 top atışı başlatmış, ancak bu atışlar istenilen düzeyde etkili olmayıp minimum düzeyde hasara yol açmışrır. Dük Wellington komutasındaki birliklerin çoğu dağlık yamacın arkasında güvenli bir şekilde konumlandırılırken, yağmurla ıslanmış yumuşak zemin top güllelerinin sekmesini engelliyordu. Napolyon, öğleden sonra saat 13.30’da tepeye çıkıp düşman hatlarındaki hareketliliği gözetledikten sonra Müttefik hattını zayıflatmak amacıyla General d’Erlon komutasındaki I.Kolordu’yu daha ileriye göndermiştir. General d’Erlon komutasındaki Fransız birlikleri 250 kişilik gruplar şeklinde askeri düzen alıp birkaç hat halinde ilerlemişlerdir. Bu düzen, hem hantal ve hem de savunmasız olduğu ortaya çıkan tuhaf bir oluşum meydana getirmiştir. Fransız askerleri göğüsleri yüksekliğinde çavdar tarlalarından geçerlerken Wellington topçularının kolay hedefi haline gelmişlerdir. General d’Erlon komutasında yıpranmış tümenler, ağır kayıplar vermelerine rağmen, Müttefik mevzilerine doğru adım adım ilerlemişlerdir. Bir Fransız tümeni, Müttefik hattının merkezine yakın La Haye Sainte’de Kral’ın Alman lejyonu bir taburuyla çatışmaya girerken, diğer Fransız tümenleri Frischermont ve Papelotte bölgelerini ele geçirmişlerdir. Kısa bir süre sonra, General d’Erlon komutasındaki güçler neredeyse tepeyi aşmış olacaklardı.
Bu aşamadan sonra Sir Thomas Picton komutasında 4000 İngiliz askeri, General d’Erlon saldırısını durdurmak üzere ileriye doğru atılmışlardır. İngiliz güçleri, komutan Sir Picton’un da öldürülmesine rağmen, General d’Erlon komutasında Fransız askerlerini yakalamayı başarmışlardır. Bu kritik anda, Dük Wellington’un ikinci komutanı Uxbridge Kontu, dağlık yükseltinin arkasına saklanan iki ağır süvari tugayının ileri doğru gitmesi emrini vermiştir. İngiliz tugayları arasında “Sonsuza kadar İskoçya” sloganıyla harekete geçen Grey İskoçlar vardı (Chandler,1078). Bu durum, bir kare düzenini oluşturmak üzere acele eden Fransız birliklerinin şaşırmalarına neden olmuştur; General d’Erlon’un komutasındaki Fransız birlikleri, şiddetli bir karşı direniş sergilemelerine rağmen, çok geçmeden tepeden aşağıya doğru kaçmaya başlamışlardır.
Prusyalılar Geliyor
Prusya güçlerinden üç birlik, öğleden sonra saat 13.30 dolayında, Napolyon ordusu sağ kanadına yaklaşmışlardı. Mareşal Blücher, eşzamanlı olarak, Mareşal Emmanuel Grouchy güçlerini başarısızlığa uğratmayı başarmış, Wavre bölgesinde sıkıştırmak üzere bir kolorduyu geride bırakarak 48.000 kişiden fazla bir Prusya gücünü Wellington yardımına gitmesi için sevketmiştir. İmparator Napolyon, İngiliz müttefik ordusu üzerine odaklanmaya karar vermiş ve Prusya güçleri yarıdıma gelip müdahale edecek kadar yaklaşmadan önce Dük Wellington güçlerini ezebileceğini umut etmiştir. Ancak, Napolyon Bonapart, General d’Erlon komutasında Fransız güçleri saldırılarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, Prusya güçleriyle karşılaşmak üzere ek birimleri sağ kanada yönlendirmek zorunda kalmıştır. 7000 kişilik Fransız askeri gücü, saat 16.00’ya geldiğinde, 30.000 kişilik Prusya gücünü Frischermont ile Plancenoit arası bölgede durdurmayı başarmıştır.
Napolyon, durumun daha da ciddileşmesiyle birlikte, daha fazla Prusya gücü gelmeden Dük Wellington’un ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyordu. Öğleden sonra saat 15.30 dolayında Mareşal Ney’e ne pahasına olursa olsun Müttefik merkezi yakınındaki La Haye Sainte Çiftlik Evini ele geçirmesi emrini vermiştir. Ancak, Dük Wellington merkez sağ hattında bir zayıflık olduğunu düşünen Mareşal Ney, büyük bir süvari saldırısı başlatmasının daha iyi olacağına karar vermiştir. Fransız süvarileri İngiliz-Mütterfik hatına doğru hızla ilerlerken, zeminin ıslak olması nedeniyle yol almaları yavaşlamış ve Müttefiklere kareler şeklinde pozisyon almaları için yeteri kadar zaman tanınmasına neden olmuş, Dük Wellington da sahra toplarını her bir karenin arasına yerleştirmiştir. Fransız atlıları sahra topları saldırılarıyla paramparça edilirken, Mareşal Ney saldırıları İngiliz süngüleri duvarına çarpmıştır. Fransız süvarileri birkaç saldırı denemesi yapmışlar ancak sonuç alınamamıştır. Sonunda İngiliz Uxbridge süvarileri geri kalan Fransız atlılarını kovalamak üzere harekete geçmişlerdir.
Muhafız Sorumluluğu
Napolyon Bonapart, akşam saat 18.00 dolayında Mareşal Ney’e La Haye Sainte Çiftlik Evini ele geçirme emrini yinelemiştir. Mareşal Ney, bu sefer Çiftlik Evini ele geçirecek koordineli bir saldırıya öncülük etmiş, hiç vakit kaybetmeden Wellington merkezinden sadace 275 metre (300 yard) mesafede bir batarya yerleştirmiş ve buradan Müttefik hattına ölümcül ateş açmıştır. Bu saldırı anı, aslında çok önemli bir andı; Fransız güçleri, Placenoit kasabasında Prusya güçlerini hala alıkonurlarken, Wellington Merkezi düşmek üzereydi. Napolyon, Müttefikler mekezini dağıtma zamanının geldiğini düşünüyordu, ancak, elindeki askeri güç; yeni Fransız birlikleri ve de kimi zaman dehşet saçan İmparatorluk Muhafızları on dört taburu kalmıştı. Napolyon, akşam saat 15.00 dolayında birliklerine ileri emrini vermiştir.
İmparatorluk Muhafızları, 4000 kişiye yakın bir güç, büyük bir tantanayla ilerlemiştir. Savaş alanında yaşanan kaosun ortasında, saldırı tarafı muhtemelen yanlışlıkla iki ayrı sütuna bölünmüş ve Dük Wellington güçlerinin sırasıyla herbiri üzerine odaklanmalarına imkân doğmuştur. Müttefik topçu ve tüfek ateşleri yukarı bölgeye yönelip tepeye doğru ilerlerken İmparatorluk Muhafız Birliğinde parçlanma meydana getirmiştir. Müttefik saldırıları ivme kaybettiğinde Dük Wellington, sabit süngülerle genel bir saldırı emrini vermiştir. Çok geçmeden Napolyon tarafı savaş alanında 15 yıldan beri duyulmayan bir çığlık yükselmişti; “Muhafızlar geri çekiliyor”. Askerler kaçarlerken Fransızların morali bozulmuştu, “ihanet” ve “herkes kendi başının çaresine baksın” haykırışları gökyüzünde yankılanıyordu (Chandler, 1089). Aynı zamanda Prusya güçleri nihayetinde Placenoit kasabasında Fransız savunmasını tamamen dağıtmayı başarmışlardır.
Savaş sona ermiştir: Napolyon İmparatorluğu mahkûm edilmiştir. Bu çarpışma, 25.000 ila 33.000 arasında Fransız zayiatına karşın, Müttefik tarafının da 24.000 kaybına yol açan kanlı bir savaş olmuştur. İmparator Napolyon, savaştan dört gün sonra, artık nihai olarak tahtından çekilmiş ve 1821 yılında öleceği, Atlantik Okyanusu, Saint Helena Adasına kalıcı sürgüne gönderilmiştir. Waterloo Muharebesi Napolyon Savaşlarının sonunu işaret etmiş ve sonrasında gelen birkaç on yılık sürede, Avrupa Kıtasında yeni bir güç dengesi olacak Avrupa Anlaşması (Concert of Europe) dönemi başlamıştır.