Trabzon (Yunanca: Τραπεζοῦς, Latinleştirilmiş: Trapezous), tarihi adlarıyla Trapezus veya Trebizond; Karadeniz'in güney kıyısında yer alan bir şehirdir. Hrıstiyan yazar Eusebius'a göre Trabzon MÖ 756 yılında, Kolhis Krallığı'nda kuruldu, ki Eusebius 1000 yıl sonradan yazmıştır. Şehrin ilk yerleşimcileri, Karadeniz'in güney kıyısında Trabzon'un 400 kilometre batısındaki Sinop'tandı (Xenophon, Anabasis, 4.8). Şehir, Atina'nın bir kolonisi olduğuna inanılan Miletus'un bir evladı olduğu için Trabzonlu bilgin Kardinal Bessarion Rönesans döneminde Atina'lı olmakla övünürdü.
Pausanias'a göre, şehir MÖ 630 yılında Kimmerler tarafından yıkıldıktan sonra Peloponez Yarımadası'ndan ikinci bir göç dalgası almıştır (Guide to Greece, 8.27.6). Bu hikaye, Arkadya'da neden Trabzon adında bir kent olduğunu açıklamak için uydurulmuş olabilir. Aksi taktirde, şehrin gerçek kuruluş tarihinin bu olduğunu ve öncekinin bir efsaneden ibaret olduğunu ortaya koyar.
Ya öyle ya böyle Trabzon çok önemli bir liman kentiydi ve Yunanistan ile Urartular başta olmak üzere Anadolu'daki Demir Çağı medeniyetleri arasında öncü bir rol oynamıştır. Yunan Oryantal (doğuya ait) sanatında Urartu eşyalarına benzer birçok eşya bulunmaktadır ki bu birçok metal eserin Trabzon'dan Yunanistana deniz yoluyla götürüldüğünü ortaya koyar.
Trabzon, tarım üretimi sayesinde zengin olacak bir yer değildi. Şehrin hisarı, kıyıya paralel olarak uzanan Kuzey Anadolu Dağları (Pontus Alpleri)'nin eteklerindeydi ve orada tarım için elverişli hiç düz alan yoktu. Ancak şehirde Kuzey Anadolu Dağları'na uzanan yolları bulunan iyi bir liman vardı, ki bu liman Samsun'un doğusundaki tek limandı.
Dağların yamaçları Trabzonlulara gemiler inşa etmeyi, şarap ve bal üretmeyi mümkün kılan ormanlarla doluydu. Amasyalı Strabon burada orkinos balığından bahsetmiştir (Geography, 7.6.2). Yunanlıların dağ kabileleri olarak adlandırdığı Khalybler, demir madeni üretiminde iyi bilinirlerdi. Sonralarında, o dağlarda Mosinikler ve Driller adında kabilelerin yaşadığı öğrenildi.
Persler, Yunanlar ve Paralı Askerler
Şehirdeki Pers etkisi, en azından teoride, MÖ 6. yüzyılın sonlarında ciddi olmuş olmalı çünkü Karadeniz'in güney kıyısı; Halikarnaslı Herodot tarafından Ahameniş İmparatorluğu'nun 3 ve 13. vergi bölgesi olarak nitelendirilmiştir. Sonrasında, şehir Delos Ligi kentlerinden biri olmuş olabilir.
MÖ 400'ün ilkbaharında, II. Artaserhas'a düzenledikleri talihsiz seferin ardından Pers gaspçı Genç Kyros'un ordusunun geri kalanı Trabzon'a ulaşır; hayatta kalanlar ise Yunan tanrılarına adak adarlar. Genç Kyros'un komutanlarından biri olan Ksenefon, Onbinlerin Dönüşü (Anabasis) kitabında şehir hakkında bazı bilgiler sunar ki, bu şehrin kalabalık olduğu hakkındadır (4.8.22). Ordu, Driller (5.2) ve Mosinikler (5.4) ile münakaşa içerisinde bulunan Trabzonluları destekledi.
MÖ 368/367 yıllarında, Arkadya'da bulunan Trabzon'daki halk; yeni kurulmuş Megapolis (büyük kent)'e taşınmak istemeyince Pontus Trabzon'una taşınmıştır (Pausanias, Guide to Greece, 8.2.7). Şehir, bir sonraki nesilde Büyük İskender'in varislerinden biri olan Kardiyalı Evmenis'e tahsis edildi (Arrian, Events after Alexander).
Roma Dönemi Trabzonu
1. yüzyılın ilk yarısında Trabzon, 6. Mithridatis'in yönettiği Pontus Krallığı'nın bir parçasıydı ve kentin limanı Pontus'un filosu tarafından kullanılıyordu. Şehir çok kısa bir süre sonra Roma hakimiyeti altında girdi ve Pompey tarafından Galatya Kralı Deiotaros'a sunuldu. 1. yüyzılda Trabzon, serbest şehir statüsü kazandı (Pliny the Elder, Natural History, 6.4). Sonraki anlatılanlara göre, Trabzonlulara Hrıstiyanlığı anlatan Saint Andrew'dür.
Romalılar ve Partlar arasındaki çatışma çoğunlukla Suriye üzerindeydi ancak Ermenistan'ın stratejik önemi Romalılara Anadolu'nun çoğunluğunu işgal ettirdi. Bu Trabzon'u önemli bir şehir haline getirdi çünkü şehir bölgenin kuzeyindeki bir iki limandan bir tanesiydi. Kent, Ren ve Fırat nehirleri boyunca uzanan sınır bölgeleri arasında bir düğümdü.
Neron'un yönetimi (MS 53-68) altında Trabzon, Corbulo'nun Ermeni seferleri için bir ikmal bölgesi olarak kullanılıyordu (Tacitus, Annals, 13.39). Bu sebeple şehrin stratejik önemi, Vitellius'un destekçilerinden biri olan Anicetus tarafından kabul edildi (Tacitus, Histories, 3.47) ve Vespasianus şehri geliştirdi, Zigana Geçidi'ne bir yol inşa etti ki bu geçit sonrasında 16. Flavia ve 15. Appolinaris üssü olmuş ve Satala'daki lejyoner kalesi tarafından savunulmuştur. Son olarak, Hadrianus şehrin limanını geliştirmiştir (Arrian, Periplus). Günümüzde kalıntıları hâlâ daha bulunmaktadır.
MÖ 193 yılı krizinde Trabzon, ki o zamanlar çok hızlı gelişen şehir, Pescennius Nijer'i desteklemiş ve sonuç olarak iç savaşın kazananı Septimius Severus tarafından cezalandırılmıştır. Şehir, Valerianus döneminde zengin kalmaya devam etmiş ve bu zenginliği Vizigotların (MS 257) ve Sasani Perslerinin ( MS 258) yıllarında şehre saldırmalarına sebep olmuştur. Zosimus, şehrin çift duvarının ve 10,000 kişilik bir garnizonun şehrin ele geçirilmesini önlemek için yetersizdi.
Geç Antik Çağ'da Trabzon
Şehir duvarları Diocletianus tarafından tekrardan inşaa edildi (MS 284-305) ve Trabazon yeni bir garnizon ordusu kazandı: İlk Pontus Lejonu (the First Legion Pontica). Bu gelişmeler Diocletianus'un yönetiminin ilk yıllarında gerçekleşti. MS 297-305 yıllarına tarihlenebilecek bir ithafta (CIL, 3, 6746) adı geçen birlik, MS 5. yüzyıl başlarında Roma yargıçları ve askeri birliklerinin bir listesi olan Notitia Dignitatum yazıldığında hâlâ bu şehirdeydi.
Diocletianus ve sezarı Galerius'un yönetimi, Hrıstiyanların şiddetli zulmüne tanıklık etti. Eugenius, Canidius, Valerian ve Aquila Trabzon'da işkence ile hayatlarını kaybetmişlerdir. Canidius hakkında, şehre yukardan bakan bir tepede Mitra'nın heykelini yıktığını ve şehrin koruyucu Aziz'i olduğunu biliyoruz. Mitra'nın bir başka sığınağı da mezar odası olarak görev gören Kızlar Manastırı (Panaghia Theoskepastos)'ydı. Mitra kültüne karşı Hrıstiyan mücadelesinin itici gücü Niksarlı Gregorios Thaumaturgus'tu.
Konstantin'in yönetimi altında, şehir Dioecesis Orientis'e aitti. İznik Meclisi süresince Rahip Domnus tarafından temsil ediliyordu. Prens Hannibal'ın Meryem Ana'ya atfettiği bir kilise inşa ettiği bilinir. Çok geçmeden, Ammianus Marcellinus Trabzon'u "Kutlu Şehir" olarak adlandırmıştır (Roman History, 22.8.16). Belki de şehrin güneyindeki Sümela Manastırı bu çağda inşa edilmiştir daha erken de olabilir.
Justinianus döneminde, şehrin su kemeri iyileştirildi (Procopius, Buildings, 3.7) ve ismi şehit Evgenios'a atfetildi. Bir yazıt şehrin surlarının da tekrardan tamir edildiğini de kanıtlar niteliktedir. Sümela Manastırı'nda da tamirler olmuştur.
Bizans Trabzonu
Bizans İmparatorları altında Trabzon, Müslüman tüccarların Bizanslılarla ticaret yapmak için geldiği başlıca şehirlerden biri olmasına rağmen düşüş yaşadı. MS 824 yılından itibaren de askeri bir thema olan Haldia Theması'nın başketnliğini yapmıştır.
4. Haçlı şövalyelerinin İstanbul (Constantinople)'ü alması üzerine Bizans'ın imparatorluk hanedanı Komnenoslar Trabzon'a kaçtı ve Trabzon İmparatorluğu'nu kurarak burayı da başkent yaptılar. 1461'de Osmanlılar'a teslim olan Trabzon, Bizans ve Roma İmparatorluklarının bitişine işaret etmektedir.
Antik ve Orta Çağ Trabzon'undan geriye Komnenos Sarayı'nın kalıntıları ve Trabzon'un İstanbul'a yanıt olarak aynı isimle inşa edilen Orta Çağ Ayasofya Kilisesi dışında az şey kalmıştır. Osmanlı'nın şehri ele almasıyla birlikte, Kardinal Bessarion gibi Trabzonlu bilginler İtalya'ya göç etmiş ve önemli el yazmaları götürmüştür. Trabzon, eski haliyle kültürler arası önemli bir bağlantı konumunda bulunan bir şehirdi, bu Bizans sanat ve ilminde ve Avrupa Rönesansı'nda da devam etmiştir.