Tutankhamun

Tanım

Joshua J. Mark
tarafından yazıldı, Zeynep Sarıbıyık tarafından çevrildi
01 Nisan 2014 tarihinde yayınlandı 01 Nisan 2014
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, Portekizce, İspanyolca
Makaleyi Yazdır
Tutankhamun (by Dalbera, CC BY)
Tutankhamun
Dalbera (CC BY)

Tutankhamun (Tutankhamen ve `Kral Tut' olarak da bilinir, yaklaşık MÖ 1336-1327 yıllarında hüküm süren) çok ünlü ve modern dünyada hemen tanınan bir Firavundur. Onun altın lahdi, artık Mısır ile neredeyse eş anlamlı bir semboldür. Adı, "[tanrı] Amun'un yaşayan sureti" anlamına gelir.

MÖ 1345 yılında, Firavun IV. Amenhotep’in (daha çok Akhenaton olarak bilinir, yaklaşık MÖ 1353-1336 yıllarında hüküm süren) saltanatının 11. yılında doğdu ve MÖ 1327 civarında, bazı iddialara göre gizemli bir şekilde, 17 veya 18 yaşında hayatını kaybetti. Günümüzde ünlü bir firavun olarak tanınmasının sebebi, 1922 yılında arkeolog Howard Carter’ın, Krallar Vadisi'nde neredeyse hiç el değmemiş mezarını keşfetmesidir.

Başlangıçta Tutankhamun’un önemsiz bir hükümdar olduğu ve saltanatının büyük bir etki yaratmadığı düşünülse de, yeni bulguların ortaya çıkmasıyla bu görüş değişmiştir. Günümüzde Tutankhamun, babasının siyasi-dini reformlarıyla ülkeyi sürüklediği karışıklıktan kurtarıp tekrar düzeni sağlamış önemli bir firavun olarak bilinir. Erken yaşta ölmeseydi şüphesiz Mısır tarihine daha büyük katkılar sağlamış olabilirdi.

Tutankhamun'un Gençliği & Tahta Çıkışı

Tutankhamun'un babası 18. Mısır Hanedanlığı'ndan IV. Amenhotep'ti. Onun eşi Nefertiti de üvey oğlu, Tutankhamun, kadar ünlü ve tanınan bir kişiydi. Tutankhamun’un annesinin, IV. Amenhotep’in daha az bilinen eşlerinden biri olan Lady Kiya olduğu düşünülmektedir (ancak bu yaygın bir yanlış anlaşılmadır). Aynı zamanda Tutankhamun'un III. Amenhotep'in (yaklaşık 1386-1353 yıllarında hüküm süren) ve onun eşi Tiye'nin (1. MÖ 1398-1338) oğlu olduğu da düşünülür ancak çoğu akademisyen bu teoriyi reddeder. Annesinin kim olduğu hiçbir yazıtta geçmemekte ve gizemini korumaktadır. Eski Mısır Bilimcisi Zahi Hawass çoğu akademisyenin, Kiya'nın Tutankhamun'un annesi olduğuna inandığına ancak "bu görüşün zamanla değişebileceğini" belirtmiştir (49).

III. Amenhotep, yüzyıllar boyunca giderek güçlenen ve Amun kültü etrafında toplanan bir rahip sınıfının olduğu ülkeyi yönetiyordu. IV. Amenhotep tahta çıktığında, Amun rahipleri servet ve nüfuz açısından neredeyse kraliyet ailesiyle eşit konumdaydı. Saltanatının 9. veya 5. yılında, IV. Amenhotep eski dini yasakladı, tapınakları kapattı ve kendisini kutsal, tek ve mutlak bir tanrı olan Aten’in yaşayan sureti ilan etti.

Güç merkezini geleneksel başkent Teb’den, kendisinin kurduğu Akhetaten (sonradan Amarna olarak bilinen, “Aten’in Ufku” anlamına gelen) şehrine taşıdı, yeni dinine odaklanırken, Mısır halkının refahını büyük ölçüde ihmal etti. Akhenaton’un dini reformları ve bunların etkileri, ilerleyen yıllarda oğlunun hükümdarlığını da şekillendirecekti.

Tutankhamun'un reformları Mısır halkının üzerİnde muazzam bİr etkİ yaratacaktı.

Tutankhamun'un adı doğduğunda Tutankhaten ('Aten'in yaşayan sureti') konmuştu ve daha bir çocukken Nefertiti ile Akhenaten'in dördüncü kızı, kendi üvey kız kardeşi olan Ankhesenpaaten ('yaşamı Aten'den olan' veya 'yaşamı Aten'e ait' anlamına gelir) ile nişanlandırılmıştı. Ancak Ankhesenpaaten, Tutankhaten’den büyük olmalıydı çünkü daha önce babasıyla evlenmişti ve ondan bir kızı olduğu düşünülmektedir.

Tarihçi Margaret Bunson yazıtlara dayanarak, Ankhesenpaate on üç yaşındayken üvey erkek kardeşinin sekiz yaşında tahta çıkmasının onun Tutankhaten’den beş yaş büyük olduğunu gösterdiğini iddia eder (23). Tutankhaten'in hayatında, Lady Kiya'nın (veya bilinmeyen annesinin) erken öldüğü ve Amarna'daki sarayda babası, üvey annesi ve üvey kız kardeşi ile yaşadığına inanılır. Zahi Hawass'a göre:

İki çocuk birlikte büyümüş olmalı ve belki de sarayın bahçelerinde birlikte oynamışlardır. Kraliyet çocukları, öğretmenler ve katipler tarafından eğitilir ve onlara yeni Aten dini hakkında bilgiler verilirdi. Akhenaten’in, çocuklarının Amun’a adanmış eski dine dönmek yerine Aten’e tapınmayı sürdürmelerini istediği açıktır… Tutankhaten ve Ankhesenpaaten’in birbirleriyle muhtemelen devlet işleri gereği çok genç yaşta evlendirildiği neredeyse kesin ancak belki de gerçekten birbirlerini seviyorlardı. Altın kralın mezarındaki sanatsal tasvirlere bakılırsa, bu kesinlikle doğru gibi görünüyor. Kraliçeyi, kocasının önünde ona çiçekler sunarken veya av sırasında ona eşlik ederken gördüğümüzde, aralarındaki sevgiyi hissedebiliyoruz (51).

Tutankhaten babasının ölümünün ardından tahta MÖ yaklaşık 1336 yılında sekiz veya dokuz yaşındayken çıktı. Kraliyet ailesinin sembollerinin minyatürleri (değnek, harman döveni, asil eşyalar vs.) mezarında bulundu ve bunların çocukken onu hükümdar yapmak için hazırlandırıldığı sırada oynadığı nesneler olduğu düşünülmektedir. Hawass "Bunların [eşyalar] belli bir kısmının üzerinde doğum adının kazılı oluşu onun Tutankhaten adıyla taç giydiğini gösteriyor" der (51).

Akhenaten'in ölümü ve Tutankhaten'in tahta çıkışı arasında Smenkhkare adında çok az bilinen bir ara firavun vardı. Onun hakkında çok az şey bilinmesine rağmen; Smenkhkare’nin taht adının, Akhenaten’in eş hükümdarının adıyla aynı olmasından kaynaklı, bu firavunun aslında Nefertiti olduğu ve Akhenaten’in sağlık durumu kötüleşirken, Tutankhaten de henüz çok gençken yönetimi devraldığı düşünülmektedir (Hawass, 47).

Nefertiti’nin erkek hükümdar kimliğiyle "Smenkhkare" adını aldığı, böylece kadın firavun Hatşepsut’un (MÖ 1479-1458 yıllarında hüküm süren) ölümünden sonra yaşanan sorunlardan kaçınmayı amaçladığı ileri sürülmektedir (çünkü kadınlar firavun olarak kabul edilmiyordu). Onun ardından gelen III. Thutmose (MÖ 1458-1425 yıllarında hüküm süren) ülkede düzeni yeniden sağlamak için Hatşepsut’un adını ve anısını tüm anıt ve stellerden sildirmişti. Smenkhkare, iki yıllık kısa bir hükümdarlığın ardından öldü ve Tutankhaten firavun olarak taç giydi.

Tutankhaten'in Tutankhamun Oluşu

Hükümdarlığının erken döneminde, Tutankhaten ya kendi isteği ya da kuvvetle muhtemel baskı ile babasının yasakladığı eski dine geri döndü. Hawass'ın açıklamasına göre:

Mentörleri, açık şekilde Amun rahiplerinin desteği ile Mısır'ın ulusal tanrısı olarak Amun'u eski yerine getirmesi ve Aten kültünün bırakılması için ya ikna edildi ya da zorlandı. Çocuk firavunun adı Tutankhaten'den Tutankhamun ve kraliçesi de Ankhsenamun olarak değiştirildi. Bir noktada, yönetim Amarna’yı terk etti ve Tutankhamun ile Ankhsenamun, geleneksel başkentler olan Teb ve Memfis’te yaşamaya başladı. Genç firavunun dönemine ait bir yazıt olan Tutankhamun’un Restorasyon Fermanı, Akhenaten’in ölümünden sonra ülkenin bir kaosa sürüklendiğini anlatır. Yazıtta, tanrıların kültlerinin yasaklandığı, tapınakların terk edildiği ve bu yüzden tanrıların artık halkın dualarını işitmediği belirtilmektedir. Tutankhamun, harap durumdaki tapınakları onardığını ve her şeyi eski düzenine döndürdüğünü iddia etmektedir. (54)

Ma’at ideali, evrensel uyum, Antik Mısır’ın en önemli ruhani kavramıydı. Mısır’ın göksel alemin bir yansıması olduğuna inanılıyor ve bu dengenin korunması için insanların dünyada belirli bir şekilde davranması gerektiğini düşünülüyordu. Akhenaten’in eski tanrıları ve gelenekleri terk etmesi bu dengeyi bozmuş ve halk ile tanrılar arasındaki uyumu yok etmiş olmalıydı.

Halk tanrılarını terk etmeye zorlandığında, tanrıların da halkı terk ettiği düşünüldü. Tutankhamun’un reformları, evrensel uyumu yeniden sağlayarak halk üzerinde büyük bir etki yarattı. Tapınaklar tekrar inşa edildi ve eski dine ait ikonalar ile metinleri saklayan rahipler, bunları olması gereken yerlerine geri getirdi.

Dengenin düzeltilmesiyle birlikte Tutankhamun; binicilik, avcılık, askeri eğitim ve eşiyle vakit geçirmek gibi bir kralın uğraşması gereken konulara yöneldi. Tarihçi Barbara Watterson, "Hayatını 'tanrıların suretlerini yapmaya adayan' bir kral olarak tanımlanır" der ve onun döneminde Luksor Tapınağı’ndaki muhteşem Opet Festivali sahneleriyle ünlü sütunlu galerinin inşasına başlandığını belirtir. Tutankhamun, Opet Festivali’ne kraliçesiyle birlikte katılmış ve hazinedarına ülkedeki tüm tapınaklarda mali denetim yapmasını emretmiştir. Teb’de Ankhsenamun ile birlikte yaşadığı saray:

...kerpiçten yapılmış ve güzelce boyanmış olmalıydı. Birçok büyük oda ile daha küçük odalarla çevrili sütunlu salonlardan oluşuyor olmalıydı. En büyük salonlar, bir dizi geniş holden taht odasına açılacak şekilde tasarlanmış ve onlar da canlı kuş figürleri ve doğa motifleriyle süslenmiş, asillerin gözleriyle kulaklarını rahatlatacak bahçeler, havuzlar bulunduruyor olmalıydı. (Hawass, 55)

Ancak tapınaklar ve saraylar yeniden inşa edilmiş olsa da Mısır, Akhenaten’in sebep olduğu düzensizliği hâlâ atlatamamıştı. Hawass’a göre "Tutankhamun döneminde Yakın Doğu’nun siyasi dengesi, Mısır İmparatorluğu’nun altın çağındaki durumuna göre oldukça değişmişti" (56). Ordunun eğitimi ve donanımı, Akhenaten zamanında ihmal edilmişti ve artık büyükbabası III. Amenhotep’in dönemindeki gibi etkili bir savaş gücü değildi. Tutankhamun’un baş danışmanlarından biri olarak büyük saygı gören ve komutan olan Horemheb (hük. MÖ 1320-1292), Hititlere karşı düzenlediği seferlerde sürekli başarısız oldu. Mısır, Kadeş’i geri alamadığı gibi yönettiği kendisine bağlı olan birkaç devletini de kaybetti.

Hititler, Tutankhamun Mısır’ı eski ihtişamına döndürmeye çalışırken daha da güçlendi ve Mısır ordusunun müdahale etme korkusu olmadan Hititler, daha önce Mısır’ın müttefiki olan Mitanni Krallığı’nı yok etti. Bu sırada, Tutankhamun'un henüz 16 yaşında oluşu ve babasının kendi başına felakete sürüklediği ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak gibi devasa bir sorumlulukla karşı karşıya olduğu unutulmamalı.

Etrafındaki tecrübeli danışmanlarının yardımına rağmen, genç kral için bu yük oldukça ağır olmalıydı ama yine de, ülkesini mevcut durumundan eski haline getirebilmek için elinden gelen her şeyi yapıyor gibiydi. Eğer daha uzun süre hüküm sürebilseydi, neler başarabileceğini asla bilemeyeceğiz; çünkü henüz yirmi yaşına bile ulaşamadan hayatını kaybetti.

Tutankhamun & Ankhsenamun
Tutankhamun & Ankhesenamun
Pataki Márta (CC BY-NC-SA)

Tutankhamun'un Ölümü & Sonrası

Genç kralın ölümü yüzyıllarda 'gizemli' olarak anıldı ama aslında bunda hiçbir gizem yok. Antik dünyada çok fazla kişi aynı bugün olduğu gibi genç ölüyordu. Firavunun kafatasındaki hasar, erken dönem tarihçiler tarafından bir cinayet kanıtı olarak görülse de, günümüzde bu hasarın beyni çıkarmaya çalışan mumyalayıcılar tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. İskeletin gövdesindeki yaralar, 1922 yılındaki kazı sırasında başın gövdeden ayrılması ve iskeletin lahitin dibine reçine ile yapışmış olması nedeniyle şiddetle yerinden sökülmesi sonucu oluşmuştur.

Bazı teorilere göre Tutankhamun, tedavi edilmemiş bir diş apsesi veya kırık bir bacağın enfeksiyonu nedeniyle ölmüş olabilirdi ancak bu iddialar da çürütülmüştür. Bir diğer teori ise Tutankhamun’un akraba evliliği sonucu doğduğu ve bu yüzden genetik olarak uzun yaşamaya elverişli olmadığıdır. Bu teoriyi destekleyen tarihçiler, 18. hanedanlığın Mısır kraliyetinin ensest uygulamalarının fiziksel kanıtı olarak Tutankhamun ve Ankhsenamun'un ölü doğan iki çocuğunu (mumyaları babaları ile birlikte gömülmüş ve onun mezarında bulunmuştur) göstermektedir. Ancak Akhenaten ve Kiya'nın akraba olup olmadıkları bilinmemektedir ve bu nedenle bu teori de doğrulanamamaktadır. Açıkça bilinen tek şey Tutankhamun'un M.Ö. 1327 yılının Ocak ayında öldüğü ve mezarının aceleyle inşa edilmesinden de anlaşılacağı üzere ölümünün beklenmedik olduğudur. Hawass'ın notlarına göre:

Ülke, ardında varis bırakmadan aniden ölen Tutankhamun ile bir kargaşa içine düşmüş olmalı. Öldüğü sırada Mısır'ın Hititlerle savaş halinde olması, bu durumda tahta geçmesi beklenen Horemheb'in kuzeyde birliklerin başında oluşu sebebiyle muhtemeldir. Yüksek rütbeli bir yetkili olan [adı] Ay, kralın sonraki yaşamına uğurlanışına liderlik etti. Ay, 'Savaş Arabalı Askerlerin Komutanı' ve 'Kralın Sağ Elinde Yelpaze Taşıyan' unvanlarına sahipti... Tutankhamun’u defnederek kendisini bir sonraki kral olarak ilan etti. (58-61)

Ankhsenamun'un şimdi de topraklarının dengesini koruyabilmek için Ay (yaklaşık MÖ 1324-1320 yıllarında hüküm süren) ile evlenmesi bekleniyordu ama onun tamamen farklı planları vardı. Hitit Kralı I. Şuppiluliuma'ya (yaklaşık MÖ 1344-1322) yardım etmesi için mektup yazdı:

Kocam öldü ve oğlum yok. Senin birçok oğlun olduğunu söylüyorlar. Bana oğullarından birini gönderebilirsin ve o benim kocam olabilir. Hizmetçilerimden birini almak istemiyorum. Onunla eş olmaya gönlüm yok." (Hawass, 67)

Mısırlı firavunlar yabancı kadınlarla evlenirken, Mısırlı bir kadının, hele ki bir kraliyet ailesine mensup bir kadının, bir yabancıyla evlenmesi hiç duyulmamıştı. Bu, Akhenaten'in reformlarında da olduğu gibi evrensel dengeye bir hakaret sayılırdı. Aslında Mısır'da kadınların yabancı ülkelere eş olarak gönderilmemeleri uzun süredir devam eden bir uygulamaydı ve bu durum Ankhsenamun'un mektuplarının yazılışından bile anlaşılmış olmalıydı. Geleneklere ve ma'at kavramına meydan okuyarak bu hareketi yapması onun çaresiz koşullarını göstermektedir ancak tam olarak neden bu kadar çaresiz olduğu açık değildir.

Ancak Ankhsenamun’un mektupları, Tutankhamun’un Ay veya Ay ve Horemheb’in ortak bir komplosu sonucu öldürüldüğünü iddia edenler tarafından kanıt olarak görülmektedir. Hitit Kralı, Ankhsenamun’un teklifini memnuniyetle kabul etti ve oğullarından Zananza’yı Mısır’a gönderdi ancak prens oraya asla ulaşamadı. Mısır sınırlarına varamadan öldürüldü ve bunun Horemheb ile muhtemelen Ay tarafından gerçekleştirildiği uzun süredir iddia edilmektedir. Ankhsenamun’un ise Ay ile evlenip evlenmediği bilinmiyor çünkü Hitit kralının bu olayından sonra tarihi kayıtlardan yok oluyor.

Ay, Mısır'ı üç yıl boyunca yönetti ve bir varis bırakmadan öldü. Ardından tahta Horemheb çıktı. Kraliyet kanına sahip olmayan Horemheb'in hükümdarlığını meşrulaştırmak için bir şeye ihtiyacı vardı ve bunun için en etkili olan dini kullanmayı tercih etti. Hutsenu'nun (onun koruyucu tanrısı) Horus'u tarafından Mısır’ı eski gücüne döndürmek için seçildiğini iddia ederek, geleneksel dini uygulamalara dönüş başlattı. Akhenaten tarafından yapılan tüm anıtları ve kayıtları yok ederek Tutankhamun’un adını tamamen sildi.

Hawass "O, Akhenaten ve ardıllarına dair tüm kanıtları tarihin sayfalarından silmeye çalıştı" der (Hawass, 69). Horemheb, Mısır’ı gelecek 27-28 yıl boyunca yönetti ve bu sürede Mısır'ı büyük bir güç olarak eski haline döndürdü. Tutankhamun'un mezarı, işçiler daha sonra VI. Ramses (MÖ 1145-1137 yıllarında hüküm süren) için mezar inşa ederken yanlışlıkla altına gömüldü ve Howard Carter ile ekibi, alanı 1922 yılında keşfedene kadar öyle kaldı.

Mezar, Ay’ın hükümdarlığı sırasında iki kez soyulmuş, ardından yeniden mühürlenmiştir ardından Horemheb, Tutankhamun’un adını kayıtlardan sildirdiği ve mezar da zamanla gömüldüğü için mezar, hırsızlar tarafından fark edilememiş ve 20. yüzyılda keşfedilene kadar bozulmadan kalmıştır. Hawass der ki "Horemheb, Tutankhamun’un adını firavunlar tarihinden silerek aslında altın kralın adının zamanın koridorlarında yankılanmasını sağladı" (Hawass, 69).

Tutankhamun’un mezarındaki hazineler, Mısır’a dünyanın dört bir yanından düzenli olarak kalabalık gruplar çekmesinin yanı sıra Kahire'deki Ulusal Müze'nin dışındaki sergilerde de büyük ilgi görmüştür. Mezarın keşfinden önce, Antik Mısır’ın en ünlü hükümdarları muhtemelen VII. Kleopatra, Nefertiti ve Büyük Ramses’ti (II. Ramses) ancak 1922’den beri en çok tanınan isim Tutankhamun olmuştur.

Howard Carter
Howard Carter
National Photo Company Collection (Library of Congress) (Public Domain)

Tutankhamun'un Süregelen Ünü

Şöhreti, büyük ölçüde mezarında bulunan muhteşem eserler ve 4 Kasım 1922’de dünya çapında manşet olan sansasyonel keşife dayanmaktadır. "Mumyanın Laneti" veya "Tutankhamun’un Laneti" ise onun ününü daha da artırmıştır. Lanete dair efsane, mezarda bulunan bir yazıtın yanlış yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. 1920’lerde bu yazıtın şu şekilde okunduğu sanılıyordu: "Sonsuza kadar yaşayan kutsal kralın, kutsal mekanına bu eşiği aşarak giren herkesi öldüreceğim." Bu yazıt, Tutankhamun’un mezarındaki hazine odasının kapısında bulunmuştu.

Ancak 1922’de yapılan bu çevirinin yanlış olduğu anlaşılmıştır ve aslında yazıtta şu ifadeler yazmaktadır: "Ben, kumun gizli odayı kapatmasını engelleyen kişiyim" (buradaki 'ben' ifadesi, kapıyı ve onu mühürlü tutmak için çağrılan ruhları ifade etmektedir). Lanet efsanesi hızla yayılmış ve mezarın açılmasından birkaç ay sonra meydana gelen bir olay bu inanışı güçlendirmiştir.

Kazıyı finanse eden İngiliz Lord Carnarvon, 6 Mayıs 1923’te 'gizemli' bir şekilde ölmüş ve uluslararası basın, onun ölümünü mezarın açılmasına ve bu eski lanete bağlamaya hevesli davranmıştır. Carnarvon’un ardından, mezarın açılmasına herhangi bir şekilde dahil olan herkesin ölümünden lanet sorumlu tutulmuştu. Bu konuda Hawass şunları yazmaktadır:

Aslında Carnarvon’un ölümüyle ilgili gerçek bir gizem yoktu. O, bir sivrisinek ısırığının neden olduğu kan zehirlenmesinden öldü ki tıraş olurken bu ısırığı kesmişti... Mezarla en yakından ilişkili olanların ölüm oranı oldukça düşüktü. Arthur Mace 1928’de öldü ancak uzun süredir hastaydı. Carter 1939’a kadar yaşadı, Breasted 1935’te öldü; Lucas 1945’te hayatını kaybetti; Gardiner 1963’e kadar yaşadı; Lady Evelyn ise 1980’de yetmiş dokuz yaşında öldü. (146)

Aslında hiçbir zaman 'lanet' olmayan bu lanet, hâlâ Tutankhamun ile ilişkilendirilmektedir ve bu durum, onun mezarının keşfi ve ihtişamı ile birlikte adını dünyaya duyurmuş ve anısının yaşatılmasını sağlamıştır. Maalesef, odakların bu lanet efsanesi ve mezardaki eserler üzerinde yoğunlaşmasından kaynaklı Tutankhamun’un kısa saltanatı boyunca gerçekleştirdiği gerçek başarıların gölgede kalmasına neden olmuştur; özellikle de kralın çok genç yaşta ölmüş oluşu göz önünde bulundurulunca başarıları daha da etkileyici olmaktadır.

Sorular & Cevaplar

Tutankhamun kimdi?

Tutankhamun (yaklaşık MÖ 1336-1327 yıllarında hüküm süren), babası Akhenaten'in terk ettiği dini canlandırmaya çalışmış Yeni Mısır Krallığı'nın bir firavunuydu.

Tutankhamun neden çok ünlü?

Tutankhamun 1922 Kasım ayında Howard Carter tarafından tarafından keşfedilen ve neredeyse hiç bozulmamış olan mezarıyla ünlüdür.

2022 yılında Tutankhamun'un mezarı nerededir?

Tutankhamun'un naaşı Mısır'daki Krallar Vadisi'ndeki mezarının gömü odasında (KV62), iklim kontrollü bir cam tabut içindedir.

Tutankhamun'un Laneti gerçek mi?

Tutankhamun'un Laneti'nin bir gerçekliği yoktur. Mezarının açılışına dahil olan herkes uzunca yaşamış ve hiçbiri gizemli bir şekilde ölmemiştir. Howard Carter, bu lanetin bir efsane olduğunu biliyordu fakat çalışmalarını rahatça sürdürebilmek için insanların buna inanmalarına ve mezardan korkmalarına ses çıkarmadı.

Çevirmen Hakkında

Zeynep Sarıbıyık
Balıkesir Üniversite'sinde turizm rehberliği okuyorum. Tarihe, dillere ve etimolojiye ilgim var. Seyahat etmeyi ve yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum.

Yazar Hakkında

Joshua J. Mark
Yazar Biyografisi: Joshua J. Mark, Dünya Tarihi Ansiklopedisi'nin kurucu ortağı ve İçerik Direktörüdür. Önceden tarih, felsefe, edebiyat ve yazı dersleri verdiği Marist College'da (NY) profesördü. Çok fazla seyahat etmiştir ve Yunanistan ve Almanya'da yaşamıştır.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Mark, J. J. (2014, Nisan 01). Tutankhamun [Tutankhamun]. (Z. Sarıbıyık, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-11752/tutankhamun/

Chicago Formatı

Mark, Joshua J.. "Tutankhamun." tarafından çevrildi Zeynep Sarıbıyık. World History Encyclopedia. Son güncelleme Nisan 01, 2014. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-11752/tutankhamun/.

MLA Formatı

Mark, Joshua J.. "Tutankhamun." tarafından çevrildi Zeynep Sarıbıyık. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 01 Nis 2014. İnternet. 21 Şub 2025.