Encer şehri şu an Lübnan'da tek Emevi bölgesi durumunda ve Litani Nehri yakınında, Beyrut'un başkentine de 58 kilometre uzaklıkta. Encer şehri, Emeviler döneminde Halife Velid bin Abdulmelik (y. MS 705-715) yani hüküm sürdüğü sıra bulunmuştur. Bu şehir ismini, Arapça bir terim olan 'ayn al-jaar', - kayadan gelen su anlamına gelen - kelimeden alır. Bu da Doğu Lübnan Sıradağları'ndan ve komşu Lübnan'dan akan nehirleri akla getirir.
Tarihine Genel Bakış
Şehir, Velid'in oğlu Halife İbrahim (y. MS 744) kontrolü altında kısa bir süre, 20-30 yıl boyunca refah içerisindeydi. MS 744'te Abbasiler, İslam halifeliğini ele geçirmek için, güçlerini genişleterek İbrahim'i mağlup etti ve şehri ele geçirdi. Yağmalar Encer'i harap etti ve uzun bir kullanılmama ve terk edilme dönemine yol açtı.
Encer'in yıkık kalıntıları, Emevi uygarlığının varlığına kanıttır, çünkü bunlar, bu alanda bulunan yazıtlarda tam olarak tarihlendirilmiştir. Bu alan, Yunanlılar ve Romalılar tarafından, tarihi MS 395'e kadar dayanan ilk Hristiyan binalarına yansımış uzun bir işgal dönemini ortaya koymaktadır.
Encer, iki önemli güzergahın kesiştiği bir iç ticaret merkeziydi: bunlardan ilk güzergah Beyrut'tan Şam'a, diğeri de Bekaa Vadisi'ni geçerek Humus'tan Tiberya'ya gider. Arap Yarımadası'nın kuzey-güney ve doğu-batı ticaret yolları arasında stratejik olarak önemli bir noktada yer aldığı için, bir ticaret şehri olarak refaha ulaşmıştı.
Encer şehri, hiçbir zaman tam potansiyeline ulaşamamış ve daha ziyade Emeviler tarafından 30 yıl sonra terk edilmiş olsa da, sadece kısa bir dönem altın çağını gördü. En iyi döneminde Encer, tipik Roma tarzında sütunlarla ayrılmış 600'den fazla pazar salonuna, hamamlara, iki saraya ve bir camiye ev sahipliği yapmıştı.
Encer kentinin kalıntıları, İslam döneminin başında gerçekleştirilen MS 8. yüzyıl kent planlamasının eşsiz bir örneğini oluşturmaktadır. Kalıntılarının mahiyeti, proto-Bizans (Bizans'ın baş dönemleri) kültüründen İslam sanatının erken gelişimine - çeşitli yapım tekniklerinin varlığıyla kanıtlanmıştır - ve anıtlarında ele geçirilen mimari ve dekoratif unsurlara kadar zaman içinde bir evrime işaret etmektedir.
Mimari Düzen
Encer, 385 x 350 metrelik dikdörtgen bir alana yayılmış surlar ve 40 kule ile çevrili müstahkem yani oldukça güçlü inşa edilmiş bir şehirdir. Şehir yapısı, revaklarla çevrili kapılarla doludur. Kuzey-güney ekseni ve ana kanalizasyon birleşme yerlerinin üstüne konulmuş daha kısa bir doğu-batı ekseni ile dört eşit parçaya bölünmüştür.
Kamu ve özel konut binaları şu yapılandırılmış plana göre dizayn edilmiştir: güneydoğu bölgesindeki cami ve Halife sarayı, alanın en büyük bölümünü işgal ederken, küçük saraylar (haremler) ve hamamlar, kuzeydoğu bölgesinde yer almakta ve atık suyun uygun şekilde tahliye edilmesini kolaylaştırmaktadır. Özel hizmetler, zanaat alanları ve yaşam alanları Kuzeybatı ve Güneybatı bölgelerinde bulunur. Kalıntılar, anıtsal bir tetrapilonun (dört ayaklı kemer veya yapıt) muhteşem yıkıntılarının yanı sıra, dört kattan üçü korunmuş olan Emevi sarayının duvarlarını ve sütun başlıklarını ortaya koymaktadır. Bu yapılar, Roma döneminin dekoratif veya mimari unsurlarını içermekle kalmaz, aynı zamanda yapı içindeki çağdaş dekorun olağanüstü süsleme teknikleriyle de dikkat çeker.