Marcus Vitruvius Pollio (MÖ 90 - 20), daha çok bilinen adıyla Vitruvius, Romalı bir askeri mühendis ve mimardır. Yazmış olduğu De Architectura (Mimarlık Üzerine), kendi kişisel deneyimleri ve tavsiyelerinin ışığında antik dönem mimarisi ve mühendisliği tarihini ele alan ilmi bir eserdir. Antikçağ'dan bu yana günümüze bir bütün olarak ulaşan benzer bir çalışmanın olmamasından dolayı bu kitap paha biçilemez bir kaynak haline gelmiştir. Kitap sadece Yunan ve Roma Mimarisi değil, aynı zamanda felsefe, matematik ve sağlık gibi konularda geniş bir yelpaze sunmaktadır.
Vitruvius, MÖ 58-51 yılları arasında Jül Sezar için askeri bir mühendis ve mimar olarak çalışmış ve özel olarak Yunanistan, Asya, Kuzey Afrika ve Galya'yı ziyaret etmiştir. Kendisi balistik konusunda bir uzman olarak değerlendirilmiş ve MÖ 27 yılında İtalya'nın Umbria bölgesinde yer alan Fanum Fortunae (Fano) şehrinde bir bazilika inşa etmiştir. MÖ 30-20 yılları arasında yazdığı De Architectura eserinde Vitruvius, antik ve modern mimari üzerine kendi tecrübelerinden ve özellikle Yunan yazar Alabandalı Hermogenes'in 2. yüzyılda yazdığı eski çalışmalardan yararlanmıştır.
Vitruvius, genel itibarıyla Yunan mimarisine hayran olan biriydi. Ayrıca, Roma'nın ilk imparatorluk döneminde inşa edilen birçok önemli bina ile ilgili garip bir şekilde hiçbir şey yazılmamasına rağmen, De Architectura eseri belki de Roma İmparatoru Augustus'un (kitap Augustus'a adanmıştır) takdirini kazanmaya yönelik yazılmış olabilir.
Mimarlık Üzerine
Binalar ve makineler üzerine olan bir kitaptan çok daha fazlası olan De Architectura, antik çağlarda “mimarinin” tam olarak ne olduğuna ve bilim, matematik, geometri, astronomi, astroloji, sağlık, meteoroloji, felsefe ve hem estetik hem de pratik açıdan insanların günlük yaşam içerisinde mimarinin etkilerinin önemi gibi konulara çok geniş bir bağlamda açıklama getirmektedir. Kısacası, Vitruvius'a göre, başarılı bir mimar ve mühendis, tüm bilim dalları, sanat hatta doğa üzerine engin ve derin bir anlama yetisine istinaden gerek teorik gerekse pratik bilgiye sahip olmalıdır. Daha da önemlisi Vitruvius'a göre, binalar her zaman şu üç şeye sahip olmalıdır: güzellik, dayanıklılık, kullanışlılık.
Eğitimsiz insanın eğitimli insandan daha fazla el üstünde tutulduğunu gözlemlediğimden, ben de cahillerle ihtiras mücadelesine girmektense, mesleğimizin bilgisini bu kitapları yayımlayarak göstermeyi yeğledim.
(Mimarlık Üzerine, 3. Bölüm, Giriş Kısmı, Sayfa 103)
Diğer bir yandan kitabın orijinalinde Vitruvius'un başta teknik aygıtlar olmak üzere yapmış olduğu tanımlamalara açıklık getirmesine yardımcı olan illüstrasyonlar yer almaktadır. Bunlar kendi içinde çok değerli kayıtlar olup, yeni baştan kendi tasarımlarını yapmaya yeltenen Leonardo Da Vinci gibi ünlü kişilerin ilgisini çekmiş ve çarkların üstüne düşen bilyeler aracılılığıyla mesafeleri ölçmesine yarayan odometre gibi makinelerle ilgili tanımları içermektedir. Da Vinci, kuşkusuz Vitruvius'un izah ettiği oranlara dayanarak kendisinin meşhur “Vitruvius Adamı”nı yarattı (3. Bölüm, 1. Kısım). Vitruvius'un çalışması ayrıca günümüzde meşhur olan Arşimed'in banyo sahnesi gibi olayları sıkça içeren tek kaynak olarak antik dönem alimlerin ve bilim insanlarının tüm anektodlarını da içine almaktadır.
Bu kitap içerisinde bilhassa amfitiyatrolar, su kemerleri ve bugün bile nasıl inşa edildiği dikkate alınan Roma hamamı gibi en iyi Roma dönemi yapılarına kısaca değinmesi gibi birtakım eksiklikler vardır. Bununla beraber, Rönesans döneminden itibaren büyük bir etkisi olan ve antik dönem mimarisi alanının iç yüzünü anlamamızı sağlamasıyla hayran bırakan bir çalışmadır.
Kitap, Ortaçağ boyunca kopyalanıp çoğaltılmıştır. Günümüze ulaşmış en eski kopyası 8. yüzyıla tarihlendirilirken kopyaları 1486 yılında Roma'da ilk kez basılmıştır. 20. yüzyıla kadar bu tanımlamalar, illüstrasyonlar ve Vitruvius'un diğer şeylerin yanında bilhassa değindiği belirli konular, sadece bu konuda eğitim gören öğrencilere değil aynı zamanda Batı Mimarisinin temel bileşenleri olarak kabul gören uzun tanımlara da etki etmiştir.
Mimarlık Üzerine Kitabına Dair Kısa Notlar
Mimarlık Üzerine kitabı 10 kitaptan oluşmaktadır:
Birinci kitap – İdeal mimarlık eğitimi, mimarlığın prensipleri ve bölümleri, tahkimatlar, iyi bir şehrin planlamasına yönelik prensipler ve bir tapınağın en iyi nereye inşa edileceği konularını ele almaktadır.
Görüldüğü üzere mimarlık çok çeşitli uzmanlık konularıyla donatılmış ve zenginleşmiş geniş kapsamlı bir bilim dalı olduğundan, (…) geniş bir edebi ve teknik bilgiyle beslenip mimarlığın en yüksek tapınağına ulaşmamış kimselerin kendilerini öyle bir çırpıda mimar olarak addetmeleri hakkaniyetli olmaz.
(1. Bölüm, 11. Madde)
İkinci Kitap – İnşaatın başlangıcı ve inşa sırasında kullanılan tuğla, kum, taş, odun ve farklı duvar tipleri gibi çeşitli materyaller üzerinedir.
(…) Kırmızı çaplı taştan ya da pişmiş tuğladan veya tüften iki ayak kalınlığında sıra sıra duvar öreceğiz, sonra satıhları demir kenetlerle, kurşunla birbirlerine bağlayacağız. Böylece malzemeyi yığarak değil de, düzgün döşeyerek elde edeceğimiz duvar da, hiç hasarsız yıllara meydan okuyacak. (…)
(8. Bölüm, 4. Madde)
Üçüncü Kitap – Temellerin ve tapınakların doğru orantılarına ve matematiğine yöneliktir.
Ana sütunlar yükseldikçe ve mesafe büyüdükçe onlara aşağıdan bakan gözü yanıltır, bu yüzden sütunların çaplarına ilave yapılarak bu durumun telafisine gidilir. Çünkü göz her zaman güzeli görmek ister (…)
(3. Bölüm, 13. Madde)
Dördüncü Kitap – Dorik, İonik ve Korint mimarisi düzenleri ve çeşitli tiplerde tapınaklar ve sunaklar üzerinedir.
(…) Eğer tanrı tapınakları şehrin işlek caddelerinin yakınlarında kurulacaksa, yoldan gelip geçenlerin hemen görebileceği ve önlerinde durup selamlarını sunabileceği bir yerde olmalıdır.
(5. Bölüm, 2. Madde)
Beşinci Kitap – Bazilika gibi çeşitli Roma dönemi yapılarını, en iyi akustiği elde etmek için tiyatronun kurulacağı en iyi yer ve liman yapılarına yönelik tavsiyeleri ele almaktadır.
(…) Doğanın izinden giden eski mimarlar tiyatroların basamak basamak yükselen sıralarını sesin yükselmesiyle ilgili araştırmalarına dayanarak tasarladılar ve matematikçilerin armonik hesaplamalarından ve müzikal oranlardan yararlanarak sahnede çıkan her sesin seyircilerin kulağına daha net, daha hoş gelmesi için uğraş verdiler.
(3. Bölüm, 8. Madde)
Altıncı Kitap – İklimin yapılar üzerindeki etkisi ve evlerin en iyi şekilde temelleri ve altyapıları olması üzerinedir.
Yatak odalarının ve kütüphanelerinse doğuya dönük olmaları icap eder; çünkü buraların kullanım maksadı sabah ışığını gerektirir, ayrıca kütüphanelerdeki kitaplar da böylece küflenmemiş olur.
(4. Bölüm, 1. Madde)
Yedinci Kitap – En iyi renkler ve onların kullanım kökenini ve tarihini içine alarak zemin kaplamaları, mahzenler ve duvar resimlerine yöneliktir.
(…) Mor rengi hem çok değerli hem de eşsiz bir renk olduğu için bütün renklerin içinde göze en hoş görüneninden. Bu renk, mor boyanın elde edildiği bir deniz salyangozundan çıkarılır ve bir gözlemci için doğadaki her şey gibi bu da hayret uyandırıcı bir şeydir. (…)
(13. Bölüm, 1. Madde)
Sekizinci kitap – Su ile ilgili olarak su kaynakları ve suyun kemerler yoluyla taşınmasını ele alır.
(…) Susa'da küçük bir pınar var. Suyundan içenin dişleri dökülür. Üstüne bir epigram yazılmış. Meali şöyle: Bu su yıkanmak için birebir, ama içilirse, dişleri kökünden söker. (…)
(3. Bölüm, 23. Madde)
Dokuzuncu Kitap – Astronomi çalışmaları ve bunun mimariyle ve güneş ve su saatleri kullanılarak zamanın ölçümüyle ilişkisi üzerinedir.
(…) Arşimet hamamda tam tekneye girerken, baktı ki vücudu suya oturdukça, teknenin dışına o miktarda su taşmakta. Bu olay zihnindeki meseleye ışık yaktığı anda da, sevinç içinde hiç duralamadan tekneden fırladı ve öyle çırılçıplak bir koşu evinin yolunu tuttu; bir yandan da avaz avaz aradığı şeyi bulduğunu herkese duyuruyordu. Çünkü koşarken sürekli olarak Yunanca heureka,heureka (buldum,buldum) diye bağırıyordu.
(Giriş Bölümü, 10. Madde)
Onuncu Kitap – mesafeyi ölçemeye, su basmaya yarayan ve mancınık, ballista ve kuşatma makineleri gibi çeşitli makineleri ele almaktadır.
Halatların uçlarını yay deliklerinden geçirin ve kafanın diğer tarafına çekin, çıkrıklara bağlayıp sarın ki, halatlar manivelalarla gerilince, elinizle vurduğunuzda her biri aynı tonda ses versin. İşte mancınıklar takozların takviyesiyle gerili tutularak kulağınıza uygun perdeden bir ses gelene kadar böyle ayarlanırlar. (…)
(12. Bölüm, 2. Madde)
Çevirmen Notu - Çeviride “De Architectura” (Mimarlık Üzerine) kitabındaki belli bölümlere yapılan atıflar, Alfa Yayınlarından 2017 yılında çıkan ve Latince aslından Türkçeye çevrilen versiyonundan yararlanılarak yapılmıştır.