Nazca uygarlığı, MÖ 200 ile MS 600 arasında Peru'nun güney kıyısında gelişmiştir. Nazcalılar ilk olarak, Cahuachi ve Ventilla olmak üzere başlıca dini ve kent siteleri ile Nazca ve onu çevreleyen diğer vadilere yerleştiler. Nazca kültürü kendine özgü çömlekçiliği, dokuma ürünleriyle ancak en çok da çöl zeminin üzerine işlenen ve Nazca çizgileri olarak bilinen geogliflerle tanınmaktadır. Bunların arasında basit çizgiler, düz boşluklar, taslak biçiminde semboller, hayvanlar ve şekiller vardır; bu geoglifler kilometrelerce alana yayıldıkları için en iyi şekilde havadan gözlemlenmektedirler.
Genel Değerlendirme
Nazca uygarlığı, Paracas kültürüyle aynı döneme denk gelse de ondan daha uzun süre yaşama şansı bulmuştur; bununla beraber Paracas'ların birçok yerleşim yeri, Nazca yerleşimlerinin altında keşfedilmiştir. Siyaseten, Nazca tek bir devletten ziyade karşılıklı çıkarları gereği birlikte hareket eden şeflikler bileşimi olarak tanımlanmaktadır. Veya M. E. Moseley'in söylediği gibi “Nazca'nın ayırt edici özelliği, büyük ölçekli ya da entegre bir güç olmaksızın kültürel uyumla bezeli bir bireysellik algısı taşımasından kaynaklanmaktadır.” Bu yorum, yerleşim yerlerinde ortak temalar sergileyen fakat aynı zamanda şehir planlaması ve merkezileşme konularında benzerlik açısından genel bir eksiklik barındıran Nazca sanatı ve mimarisi tarafından desteklenmektedir. Nazca'nın maksimum nüfusu genellikle sulak alanların yamaçlarına inşa edilen küçük köylerde yoğunlaşmış, 25.000 kişi olarak tahmin edilmektedir.
Gelişmeleriyle birlikte Nazca, etkisini kuzeydeki Pisco Vadisi'ne ve güneydeki Acari Vadisi'ne kadar genişletmiştir. Ek olarak; lama, alpaka ve vikunyaların kıyı bölgelerde yaşayamaması ancak yünlerinin Nazca kumaşlarında kullanılması, dağdaki medeniyetlerle ticaretin gerçekleştiğinin kanıtıdır. Ek olarak; yağmur ormanları kuşlarının derisinden yapılan başlıkları giyen Nazca mumyaları keşfedilmiş; bu da tekrardan ticari eşyaların büyük mesafeler arasında takas edildiğini göstermektedir.
Genellikle 4.5 metre derinlikte konumlanan ve bir şaft vasıtasıyla erişim sağlanan mezarlar, Nazca kültürünün birçok noktasını gösteren en zengin sanat eserleridir. Çömlekler ve dokunmuş kumaşlar kadın erkek arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın ölen kişilerle birlikte gömülürdü. Ölen kişi mumyalanarak ve özenli bir biçimde kumaşa sarılarak oturmuş bir pozisyonda konumlandırıldı. Bulunan kafataslarından bazıları ölen kişinin kafa yapısına germe işlemi uygulandığını göstermektedir. Bununla beraber Nazcalıların dövmelerinin olduğu da bilinen bir gerçektir. Mezarlar, özellikle de şaftlı olanlar, balçık tuğlalarla birbirine bağlanan, içlerine yeni mumyaların eklenmesine imkan tanıyan açılıp kapanabilir bir yapıdadır ve mezarların bu yapısı atalara tapınma adetinin varlığının bir işareti sayılabilir. Saklanan “ödül kafaları” genellikle mumyaya eşlik eder, bu kafaların pek çoğu trefinasyon belirtisi gösterir, ki bu da çömlek tasarımında gösterildiği gibi, birkaçının tek bir ipte sıralanmasını sağlar. Ödül kafaları sıklıkla kenar süsü ve minyatür gibi kumaş tasarımlarına iliştirilirdi. Nazca'da kurban edilmiş kişilerin gömütlerine de rastlanırdı. Bu kişilerin gözleri tıkanmış ve ağızları kaktüs iğneleri ile kapatılarak içlerine dışkı yerleştirilmiştir. Bundan farklı olarak, dilin yeriden çıkarılarak kıyafet torbasında/çantasında saklandığı örnekler mevcuttur.
MS 5. Yüzyılda, nesiller boyu süren bir kuraklık nedeniyle zayıflayan Nazca, yarattıkları sanatsal mirasın birçoğunu üstlenecek olan Wariler tarafından fethedildi ve sonrasında hiçbir zaman il statüsünün ötesine geçemedi.
Ventilla
Törensel nitelikler barındıran höyükleri ve etrafı duvarlarla çevrili avlularıyla 2 kilometrekarelik alana kadar yayılmış olan Ventilla, Nazca uygarlığının başkentidir. Nazcalılar, bitmez tükenmez kuraklık tehditiyle mücadele etmek ve buharlaşmayı minimalize ederek kurak dönemler için kaliteli su kaynağı yaratmak için geniş çaplı yer altı kemerleri, sarnıçlar ve galeriler inşa ettiler. Bunlara ulaşım nehir taşlarıyla kaplı, etkileyici büyüklükte iniş rampalarıyla sağlanırdı.
Cahuachi
Nazca Nehri'nin güney sahilinde, 50 km içeride, MÖ 100 yıllarında kurulan Cahuachi, Nazca'nın dini merkezi olup hacılara ev sahipliği yapıyordu. Cahuachi yılın her mevsiminde su kaynağı sağladığı için başlangıçta, yüksek bir olasılıkla kutsal kabul ediliyordu. Yerli ve kendine has mimarisi olmaması bu noktanın bir yerleşim yeri olarak kullanılmadığını gösteriyor.
Bu kutsal bölge 11.5 kilometrekare alanı kapsıyor ve içerisinde doğal tepelerden faydalanılarak yapılmış 40 adet kerpiç tepecik bulunduruyor. En büyük tepecik 20 metre yükseklikte ve Büyük Tapınak olarak adlandırılıyor. Tüm höyükler birbirine bitişik bir plazaya sahip ve kerpiç duvarlarla örtülü biçimde boy gösteriyor. En büyük plazanın ölçüsü 47 x 75 metre. 40 cm yüksekliğindeki alçak bir duvar ana kutsal bölgeyi çevreliyor. Sitedeki oyuklar, gölgeliklerin ibadet eden kişilerin güneşten korunmasını sağlamak amacıyla kullanıldığını gösteriyor. Kullanılan dokuma malzemeleri dini toplantıların hasat festivalleriyle bağını gösterirken, kırık çömleklerden oluşan çöp yığınları da bu toplantılarda ritüel ziyafetleri yapıldığını göstermektedir. Çömlek çöplüğü tapınanlar tarafından özellikle tepeciğin bir parçası olarak bırakılırdı. Tepeciğin büyüklüğü ile ritüelde kullanılma sıklığı arasında doğru bir orantı olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda bazı tepeler çeşitli gömüler barındırıyordu ve dini adaklar olarak da ince dokuma malzemelerini içeren büyük tencereler kullanılırdı.
Cahuachi'de gerçekleşmiş olabilecek dini seremonilere dair daha fazla detayı özellikle çömlekçilik üzerinden Nazca sanatında tasvir edilmiş halde buluyoruz. Bu tasvirlerin çoğunda Şamanlar da işin içindedir. Uyarıcı maddelerin etkisinde olan dini figürlerin, hasat bolluğunu sağlamak için doğada bulunan ruhları çektiğine inanılıyordu. Mekanda bulunan seramikten yapılmış tamtamlar ve pan flütler, müziğin bu ritüellerin önemli bir parçası olduğunu gösteriyor. Oculate Being olduğu anlaşılan Nazca tanrısı, ipe dizili ödül-kafaları giyen, uçabilen bir figür şeklinde sanatta tasvir ediliyor. Bu Tanrı, çömlek ve dokuma tasarımlarında, sık sık vücudundan dökülen şeritler ile yatay pozisyonda tasvir edilir. Büyük, dik dik bakan gözler ve yılan dilini andıran bir dil bu tanrı figürünün başka tipik özelliklerini yansıtmaktadır.
Nazca Çizgileri
Nazcalılar, çevredeki çöller ve tepeler boyunca hayvanları, bitkileri, insanları ya da kutsal yerleri birbirine bağlayan ya da su kaynaklarına işaret eden basit çizgilerin stilize çizimleri olan geoglifler ve çizgiler çizdiler. Bu çizgilerin tam amacı tartışmalıdır, fakat en yaygın olarak kullanılan teori, dini tören ve alayların bir parçası olarak tasarlanmış olmalarıdır.
Çizgiler, açık renkli çöl pampa zemini boyunca dağılmış olan koyu renkli oksit yüzeyler kazınarak, oldukça kolay ve hızlı bir şekilde yapılmıştır. Çoğu tasarım sadece havadan görülebilir, ancak bazıları yamaçların üzerine işlenmiştir ve bu yüzden yerden de görülebilir durumdadır.
Hatlar tek ya da gruplar halinde kavisli veya düz olabilir ve karmaşık ağlarla birbirine geçebilir. Çizgilerin genişliği ve uzunluğu farklılık göstermektedir; en uzun düz çizgilerden biri 20 km uzunluğundadır ve Nazca çizgilerinin toplam uzunluğunun 1.300 km'nin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Belirli bir şekli betimlemek için kullanılan hatlar genellikle tek ve kesintisiz bir çizgiden oluşur. Tasarımlar, geometrik şekiller veya sinek, örümcek ve hatta katil balina gibi hayvanlar olabilir. Ağaçlar, bitkiler ve çiçekler, insan figürleri gibi üzerine çizim yapılan konulardandı.
Tasarımlar devasa bir boyutta olabilir; birçoğu en az bir spor alanı büyüklüğündedir. Bunlar, birkaç yüzyılı aşkın bir süredir yapılmaktaydı ve çoğu zaman daha yeni tasarımlar, farklı gruplar tarafından farklı zamanlarda yapılmış oldukları için uzun vadeli ve birleşik bir planlama eksikliğini güçlü bir şekilde ön plana çıkaran ve birden fazla amaca hizmet eden eski tasarımları gölgede bırakıyordu.
Nazca Çömlekçiliği
Nazca mükemmel çömlek işçiliği ile ün kazanmıştı. Bibloların ince kenarlı olmasının yanı sıra kalıp şekillerindeki çeşitlilik de öne çıkan unsurlardandı. Farklı şekillerin içerisinde tek tutacaklı çift ibrikli kaplar ve ters ampül biçiminde düz tabanı olmayan çömlekler bulunuyordu. Kaseler, kadehler, kavanozlar, heykel fıçılar ve kamış mızıkalar da yaygındı. İnsan başı şeklinde olan çömlekler dahi vardı. Bunun Nazcalıların savaş ganimeti olarak insan başı alma geleneğinden geldiğine bugün şüphe duymuyoruz.
Önceki Paracas kültürünün tasarımlarının etkisinde kalınarak, Nazca çömlekleri, özel bir teknikle sulu kilden yapılıyordu. Bu tekniğin artısı, geniş yelpazede canlı renklerle bezeli desenler ortaya çıkarmakta olan kolaylığıydı. Desenler içerisinde tanrılar, şamanik imgeler, kabuklu canlılar, akbabalar, maymunlar ve mitik dönüşüm geçiren canlılar ve özellikle kediler bulunuyordu. Nazca'nın kendine özgü yarattığı stili ve tasarımı, natüralistten, yüksek derecede süslüye, daha sonra da yüksek derecede soyut bir forma doğru evrilmiştir. Genellikle tasarım, üç boyutlu sarmalayan bir efekti, hatta savaş sahnesiyle birlikte olan bir anlatıyı bile, meydana getirerek kabın tamamını kaplar. Tasarımların biçimlendirme hatalarını örten bir kullanımı da vardı, çıkıntılı bir yeri insan burnu haline getirmek gibi. Tasarımlar bazen özellikle üst üste getirilip boşluk ve derinlik var gibi gösterilmiş ve göz yanılması yapılmak istenmiş.
Kestane rengi, açık mor, ve mavi-gri favori renkleri olması ile beraber geniş renk aralığı kullanılmış. Hatta bölgedeki tüm Andean kültüründen gelen toplumlardan daha belirgin bir özelliği bu Nazca'nın. Arka plan renkleri genelde beyaz, kırmızı veya siyahtı. Ana hatlarında kullanılan siyah figürler sanatın başka bir özelliği ve Nazca'nın çizgisel tasarımdaki ustalığını gösteriyor. Son olarak yaptıkları cilalama da renklere ekstra parlaklık sağlıyor.
Nazca Dokumaları ve Madeni Eşyaları
Nazcalılar sadece yün dokuması ve nakışa değil, aynı zamanda bir dizi renkli şekil ve motifle yapılan sade pamuk giysi boyamasına da düşkündü. Aşırı derecede kurak iklim sayesinde uzun süre hayatta kalan dokunmuş kumaşlar, Nazcalı dokuma ustalarının girift ve detaylı tasarımlar üretmek için Güney Amerika'da sıkça rastlanan bir tekniği sahiplendiğini ve şaşırtıcı çeşitlilikte renk ve tonlar kullandığını göstermektedir. Figürler, tasarımlar arasında özellikle popülerdi ve en sık olarak hasatlara katılım anlarını ve hasat sebzelerinden fasulye ve mısırları gösterirken resmediliyordu. Geogliflerde ve çinicilik tasarımlarında da sıkça görünen hayvanlar da popüler konulardandı. Dokuma tezgâhları, iğler, iğneler, pamuk yumaklar ve boya tencerelerinin hepsi Nazca yerleşiminden çıkarılmıştır.
Nazcalı metal işçileri altını silüetler yapmak için kesilen ince levhalara katarlardı. Yüzeyleri pürüzsüz ve yansıtıcı tutmayı tercih ederek, sadece biraz kakma işiyle, tasarımlar korunurdu. Üretilen maskeler ağzın üstüne giyilir ve giyen kişiye altın sakallı ve bıyıklı bir görüntü katardı. Yüzün tamamını kaplayan altın maskeler, saç nişanları, burun ve alın aksesuarları da üretilenler arasındaydı. Bu altın maskeler, giyen kişinin yüzünü değiştirir ve Nazca sanatında oldukça popüler olan şamanlar tarafından gerçekleştirilen dönüşüm törenlerini anımsatırdı.