Slavlar

11 günler kaldı

Tarih Eğitimine Yatırım Yapın

Hayır kurumumuz Dünya Tarih Vakfı'nı destekleyerek tarih eğitiminin geleceğine yatırım yapıyorsunuz. Bağışınız, gelecek nesilleri çevrelerindeki dünyayı anlamak için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerle güçlendirmemize yardımcı olur. Yeni yıla daha güvenilir tarihsel bilgileri herkes için ücretsiz olarak yayınlamaya hazır bir şekilde başlamamıza yardımcı olun.
$2972 / $10000

Tanım

Cristian Violatti
tarafından yazıldı, Burak Hacıkulaoğlu tarafından çevrildi
10 Eylül 2014 tarihinde yayınlandı 10 Eylül 2014
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Afrikanca, Fransızca, Lehçe, Sırpça
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır
Bishop Absalon topples the god Svantevit at Arkona (by Laurits Tuxen, CC BY-NC-SA)
Piskopos Absalon Arkona'da Tanrı Svantevit'i mağlup ediyor
Laurits Tuxen (CC BY-NC-SA)

"Slavlar" terimi, uzun süreli bir kültürel devamlılığı paylaşan ve Hint-Avrupa dil ailesine mensup Slav dilleri olarak bilinen akraba dil grubunun konuşulduğu etnik bir topluluğu tanımlar. MS 6. yüzyıla ait Bizans kayıtlarında yer almalarının öncesinde Slavlar ile ilgili çok az bilginin var olduğu gerçeğiyle birlikte, bu zamandan önce onlara dair bildiklerimizin birçoğu ağırlıklı olarak arkeoloji ve dilbilim çalışmalarına dayanır. Bizanslı yazarlar Slavları "Sclaveni" olarak adlandırırlar.

Slavların Kökeni

Slavlar, İlk Çağ'ın sonlarında Roma’nın sözümona "barbar" düşmanları arasında, yazılı olarak en az kayda geçen topluluk olma özelliğini taşır; böylelikle Slavların kökeniyle ilgili bilimsel bir fikir birliği sağlanabilmiş değildir. Slavlara ilişkin çalışmalarda bulunan yazarlar, bu hususta ortak bir paydada buluşamazlar: Bazıları Slavların göçebe olduklarını söylerken, başka bir kesim ise onların ormanlarda ve bataklıklarda yerleşik hayat sürdüklerini iddia eder. Ayrıca bazı rivayetler, Slavların bir kralın boyunduruğunda yaşadıklarını belirtirken, başka birtakım rivayetler ise demokratik bir yönetim biçimini benimsediklerini öne sürer. Bu aykırılıklara ek olarak söz konusu rivayetlerin büyük bir kısmında, tüm barbar topluluklarını ilkel, medeniyetten uzak, şiddete meyilli olarak gören Romalıların yanlı görüşlerinin yer aldığını da unutmamak gerekir.

arkeolojİk bulgulardan yola çıkarak mö 1500'lerde polonya'dan belarus'a kadar olan bİr alanda proto-slavların çoktan var olduklarını görüyoruz.

Bazı yazarlar Slavların kökeninin, MS 1. yüzyıl civarlarında Oder ve Vistula nehirlerinin (günümüz Polonya ve Çekya’sı) vadilerinde yaşamış olan yerel Demir Çağı kabilelerine kadar uzandığını ortaya çıkardılar. Ancak bu bilgi halen daha bir tartışma konusu olmayı sürdürür. Arkeolojik bulgulardan hareketle, MÖ 1500’lerde tahminen Batı Polonya’dan Belarus’un Dinyeper Nehri'ne kadar olan bir alanda Proto-Slavların çoktan var olduklarını görüyoruz. Slav kültürünün kökeninin tek bir merkezden geldiği fikrinden çok, yerleşik halk tarafından ortak bir kültürel özelliğin paylaşıldığı geniş bir bölgeden söz etmek daha akla yatkındır.

Dilbilimsel bulguların belirttiği üzere, tarih sahnesine çıktıkları ilk zamanların bazı dönemlerinde Slavların etkin olduğu bölge, Rusya’nın batısındaki alandan Farsça konuşan topluluklarla etkileşime geçtikleri güney Rus bozkırlarına kadar uzanmaktaydı. Bu bulgu, Slav dilleriyle Farsçanın şaşırtıcı derecede çok sayıda ortak kelimeye sahip olmasına dayanır; ki bu da yalnızca, Farsçadan Slav dillerine olan yayılma ile açıklanabilir. Devam eden süreçte, Slavlar batıya doğru yöneldiklerinde Cermen kabileleriyle etkileşimde bulundular ve Cermen dillerinden de çeşitli tabirleri dillerine aldılar. İlginçtir ki, Jozef Rostafinski adındaki Polonyalı bir düşünür, tüm Slav dillerinde yer alan kayın ağacı, kara çam ve porsuk ağacı kelimelerinin yabancı dillerden alındığını fark etmiştir; bu da bizlere bu türdeki ağaçların, Slavların ilk zamanlarında halk tarafından bilinmediğini gösterir. İleri sürülen bu fikir, Slav kültürünün kökeninin neresi olduğunun belirlenmesi açısından bir ipucu olarak kullanılabilir.

Slav Mitolojisi

Yazılı materyal bakımından Slav mitolojisiyle ilgili çok az kaynağa sahibiz. Bunun sebebiyse yazının Slav kültürüne MS 9. ve 10. yüzyıllardaki Hıristiyanlaşma süreciyle birlikte gelmiş olmasıdır.

Baltık tanrısı Perkuno ile ilişkilendirilen Perun, Slavların önemli tanrılarından biriydi. İskandinav tanrısı Thor gibi, Perun da bir gök gürültüsü tanrısıydı ve tıpkı Thor’un bazı Cermen halkları tarafından en önemli tanrı olarak görülmesine benzer olarak Perun da bazı Slavlar nezdinde yüce bir tanrı olarak kabul edilirdi. Gençliğin ve baharın tanrısı Jarilo (veya Yarilo) ve kadın karşılığı olan aşk tanrıçası Lada, Slav halkının tüm tanrıları arasında yüksek bir mertebeye sahiptiler. Her iki tanrı da her yıl ölüp yeniden dirilirdi ve özellikle Jarilo’nun bereket motifleriyle bir bağıntısı olması pek muhtemeldi. İsa Mesih ile ortak bazı niteliklere sahip olması nedeniyle Jarilo, Hıristiyanlığın yükselişi sırasında önemli bir rol oynadı.

Slav mitolojisinde bazı çok başlı tanrılar da yer almaktaydı. İkisi erkek ve ikisi kadın olmak üzere dört başlı, savaş tanrısı olan Svantovit (ya da Svantevit); yaz mevsimini simgeleyen beş başlı Porevit; sonbahar mevsiminin vücut bulmuş hali olan yedi suratlı Rujevit ve aynı anda gökyüzünü, yeryüzünü ve ölüler diyarını gözetleyen üç başlı Triglav örnek olarak gösterilebilir.

Geç Roma İmparatorluğu Döneminde Slavlar

MS 5. yüzyılın ortalarında, Hun İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte tüm Balkanlar'da siyasi bir boşluk oluştu. Atilla’nın düzenlediği seferler, Tuna Nehri’nin güneyindeki geniş alanları yaşanamaz hale getirdi ve böylece bu alanlar boş kaldı. Balkanlar tarafına bakan Roma İmparatorluğu sınırları güçlükle elde tutuluyordu; yeni insan toplulukları bu harap olmuş bölgeye akın ediyorlardı. Söz konusu yeni toplulukların arasında Slavlar da vardı.

MS 531 ve 534 yılları arasında Romalı güçler Slavlara ve diğer bazı topluluklara karşı bir dizi askeri sefer düzenlediler. MS 550’li yıllarda Slavlar, Meriç Nehri bölgesine ve Trakya kıyılarına girerek Selanik’e doğru ilerlediler. Bu ilerleyiş sırasında önlerine çıkan birçok müstahkem yerleşim alanını yerle bir ettiler ve (Roma kaynaklarına göre) kadınları ve çocukları köle haline getirip yetişkin erkekleri öldürdüler. Ancak amaçlarına ulaşamadılar; Germanus komutasındaki bir Roma ordusunun bölgedeki varlığı sayesinde Selanik felaketten kurtarıldı. MS 580’li yılların başlarını takiben Yunanistan, Trakya ve Teselya’yı istila etmek amacıyla Slavlar ve Avarlar iş birliği içine girdiler.

Romalılar, saldırgan bir eylemde bulunmadan Roma sınırlarını terk etmeleri için Avarlarla yıllık 100.000 Solidus altın sikke karşılığında anlaştılar. Gelgelelim Slavlar anlaşmaya yanaşmayıp MS 585 yılında Konstantinopolis’e ilerlediler fakat Romalı savunma güçleri tarafından savuşturuldular. Slavlar başka yerleşimlere yönelik saldırılarına devam ettiler ve sonunda Yunanistan’daki ilk kalıcı Slav yerleşim alanlarını kurmayı başardılar.

MS 600’lerin başında Romalılar, Slavlara karşı bir askeri sefer düzenlediler ancak olumlu bir sonuç alamadılar. Slavlar ve Avarlar, MS 626 yılında devasa bir kuvvet oluşturarak tekrar ittifak kurdular ve Bulgarların da yardımıyla Konstantinopolis’i kuşattılar. Barbar ittifakı amaçlarına ulaşmak üzereyken Romalılar saldırıyı püskürtmeyi başardılar. Bu olaydan sonra Avar-Slav ittifakının da sonu gelmiş oldu. Slavların Yunanistan işgali MS 9. yüzyıla kadar devam etti ve sonunda aynı yüzyılda Bizanslılar tarafından defedildiler. Slavlar bu zaman aralığında, Balkanlar dahil olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa’nın diğer bölgelerinde sağlam bir mevcudiyet sergilediler.

Slavlarda Kültürel Ayrışma

Orta Çağ’ın başlarında Slavların ele geçirdiği bölge çok büyüktü ve bunun neticesinde birçok bağımsız Slav devletinin doğması kaçınılmaz oldu. Slavlar, MS 10. yüzyıldan başlayarak kademeli kültürel ayrışma sürecine girdiler ve bu süreçle birlikte Hint-Avrupa dil ailesinin Slav kolu olarak sınıflandırılan, birbirleriyle yakın bir şekilde akraba olan fakat karşılıklı olarak anlaşılamayan bir dil grubu oluşmuş oldu.

Günümüzde Bulgarca, Çekçe, Hırvatça, Lehçe, Sırpça, Slovakça, Rusça ve diğer birçok dilin dahil olduğu çok sayıda Slav dili, Orta ve Doğu Avrupa’dan Rusya’ya uzanan coğrafyada halen daha konuşulmaya devam eder.

Çevirmen Hakkında

Burak Hacıkulaoğlu
Türkiye'de serbest çevirmen. Rus dili ve edebiyatı bölümü mezunu. İlgi alanları edebiyat, dilbilim ve tarih.

Yazar Hakkında

Cristian Violatti
Cristian, insanlığın geçmişine dair güçlü bir tutkuya sahip bir konuşmacı ve serbest yazar. Zengin tarih öğretilerinden ilham alan Cristian'ın gayesi, dinleyicilerinin fikirlerini harekete geçirmek ve entelektüel merakını canlandırmaktır.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Violatti, C. (2014, Eylül 10). Slavlar [Slavs]. (B. Hacıkulaoğlu, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-13215/slavlar/

Chicago Formatı

Violatti, Cristian. "Slavlar." tarafından çevrildi Burak Hacıkulaoğlu. World History Encyclopedia. Son güncelleme Eylül 10, 2014. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-13215/slavlar/.

MLA Formatı

Violatti, Cristian. "Slavlar." tarafından çevrildi Burak Hacıkulaoğlu. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 10 Eyl 2014. İnternet. 20 Ara 2024.