Selene (Mene olarak da bilinen) yunan mitolojisinde ayın tanrıçası ve karşılığıdır. Her gece ayı da arkasına alıp atlı arabasıyla gökyüzü boyunca seyahat eder. Selene, titan Hyperion ve Theia’nın kızıdır. O çoğunlukla yunan tanrıçaları Artemis ve Hekate ile ilişkilendirilir. Selene’nin Roma’daki karşılığı Luna’dır.
Doğum & Aile
Hesiodos’un Theogony’sine göre (y. M.Ö. 700); Selene, titan Hyperion ve Theia’nın kızı, Helios (Güneş) ve Eos (Şafak)’un kız kardeşidir. Aynı zamanda Uranüs (Gökler) ve Gaia'nın (Dünya) soyundan gelmektedir.
Hyperion tarafından yönetilen Theia,
Büyük Helios'u, aydınlık Selene'i,
Ve Eos'u, dünyadaki tüm insanların üzerinde parıldayanı, Geniş cenneti tutan ölümsüz tanrıların üzerinde parıldayanı doğurdu.
(Hesiod, Theogony, 371-374)
Selene’nin Zeus’tan iki kızı vardır; Pandia (Atinalıların her dolunayda onurlandırdığı) ve Ersa (Herse) çiğin simgesi.
Ay Tanrıçası Selene
‘‘Ay’’ anlamına gelen Selene, altın bir tacı ve uzun kanatları olan güzel bir kadın olarak tasvir edilirdi. Onun tacı gecenin karanlığında hafif bir ışık saçardı. Selene’nin ay arabası gece gökyüzünde bir çift beyaz-gümüş at veya bazen bir çift öküz tarafından çekilirdi. Selene ayın farklı aşamalarıyla birlikte gitgide artan ve azalan bir parlaklığa sahipti.
Orfeus’un Selene’ye ilahisinde, Selene boynuzlara sahiptir. Homeros’un Selene’ye ilahisinde, Selene altın ile taçlandırılan ve geceleri insanlara işaret olsun diye karanlık gökyüzünde at arabasıyla dolaşan şefkatli ve güzel kanatlı bir tanrıça olarak tanımlanır.
‘’Cennette parlıyor
Ölümsüz başından,
Yeryüzünü bir ışıltı sarıyor
Ve onun parlayan ışığından
Büyük güzellik gelir.
Hava söner önce
Onun altın tacıyla parıldamadan
Ve onun hüzmeleri gün kadar aydınlıktır.’’
(Homeros ilahileri: Selene ilahisi, 32.4-7)
Ayın, antik dünyada güçlü bir etkisi vardı. Ayın evreleri yıl boyunca kutlanan dini bayramların çizelgesini oluştururdu ve antik yunanlıların zamanı Ay takvimi ile ölçmesiyle birlikte doğum ve ölüm döngülerini sembolize ederdi. Antik Yunanistan’daki kadınların da ay ile özel bir bağlantısı vardı çünkü bu aybaşı döngüleri ile bağlantılıydı ve dolunay şekli oldukça hamile kadınların şeklini andırıyordu.
Bazı insanlar ruhların ayda yaşadığına inanırlarken, yeni-platoncular arınmış ruhların öldükten sonra aya gittiğine inanırlardı. Klasik Dönemde bir diğer popüler inanış cadıların gökyüzünden ayı indirebildiğiydi ki bu Selene’yi büyücülükle ilişkilendirmiştir. Bu inanış büyülü bitkilerin genellikle ay ışığında toplanıp kurutulduğu fikriyle daha da desteklendi. Bu nedenle, bazı romalı ve yunan yazarlar onu büyü tanrıçası Hekate ile ilişkilendirirdi.
Sanatta
Antik çağ boyunca, Selene vazoların, kabartmaların, değerli taşların ve madeni paraların üzerine resmedilmiştir. Yunan sanatında Selene genellikle hilal şeklinde bir taçla ve kanatsız şekilde tasvir edilirdi. Sık sık ay ile ve yanında erkek kardeşi olan Helios ile gökyüzünde uçarken görünürdü. Selene at sırtında ve Helios ise bir arabada.
Selene'nin hayatta kalan en ünlü tasvirlerinden biri, Fidias (M.Ö. 430) tarafından yapılan, Atina’daki Partenon’da bulunan yunan heykelidir. Helios'un arabasının doğu ufkunda yükseldiğini, diğer tarafta Selene ve atlarının batıya doğru alçaldığını gösterir ve bu da zamanın geçişini sembolize eder. Selene’ye Bergama sunağındaki Titanların savaşından bir sahnede rastlanılır. M.Ö. 430’a tarihlenen bir Attika kırmızı renkli figürleri olan kylix kraterinde, dört atlı arabasını süren Helios ve ayakları üzerinde duran Eos, Selene’de at sırtında şeklinde tasvir edilmiştir.
Devlerin Savaşı & Tifon
Selene’nin Ay’ı gece gökyüzünde çekmediği tek zaman, Olimposlulara karşı olan Devlerin İsyanı (Gigantomachy) sırasında Zeus ve Hera’nın emriyle gerçekleşmiştir. Hera, tanrıların diğer tanrıları devirebilmesi için bir ölümlünün yardımına ihtiyacı olacağına dair kehanette bulunmuştur. Fakat önce gizli bir yerde yetişen zarar görmezlik bitkisini bulmaları gerekti, bu yüzden Hera, Selene ve Helios’un bir süre boyunca gece ve gündüzü aydınlatmasını yasakladı. Yıldızların düşük ışığının altında, Zeus bitki için dünyayı aradı ve bitkiyi alıp gökyüzüne götürdü.
Yunan epik şiir yazarı Nonnus’a göre (M.S. 5. yüzyıl), Dionysiaka’sında, korkunç yılan Tifon’un göklere karşı isyanı sırasında, Selene’ye saldırdığını yazmıştır. Selene'nin üzerine boğalar saldırtsa da, Selene bu saldırılar karşısında korkusuzca durdu. Selene boynuzları çarpıştırarak, Selene’nin boğasının boynuzunun çevresi yaralandı, Tifonla mücadele etti. Selene'nin boğası Tifonun açık boğazının farkındaydı. Zeus en sonunda Tifonu mağlup etti.
Selene & Endymion
Selene’nin dahil olduğu en çok bilinen hikaye onun genç ve güzel Endymion ile olan aşk ilişkisidir. Selene, atlı arabasında Anadolu’nun (günümüz Türkiye) batısında dolaşırken Latmos dağının yanında bir tepede uyuyan çoban Endymion’u fark eder. Selene, onun güzelliğine karşı koyamaz, arabasının görünmeyeceği yeni ayı bekler ve Endymion uyurken yanına uzanabilmek için yeryüzüne iner.
Selene, Endymion’dan 50 tane kız çocuğu doğurdu. Bazı kaynaklara göre Selene, Zeus’a Endymion’a sonsuz uyku bağışlaması için yalvardı, böylece o hiç yaşlanmayacak ya da ölmeyecekti ve bu sayede Selene her gece onu huzur içinde seyredebilecekti. Başka kaynaklar Endymion’un bunu kendisinin seçtiğini söylerken, bazıları da Selene’nin gökyüzünde olmamasının Zeus tarafından cezalandırılışı olduğunu söyler.
Selene & Pan
Büyü, Selene’nin başka bir ilişkisinin de bir kısmında rol aldı. Haylaz tanrı Pan eksikliği olan kalın keçi kıllarını yumuşak ve temiz beyaz post ile örterek kendisini gizledi. Onun gerçek kimliğinin farkına varamayan Selene onun sırtına tırmandı ve onun kendisine ne isterse yapmasına izin verdi. Pan’ın Selene’yi baştan çıkarması, genç Mayıs Kraliçesinin yeşil ormandaki törende yer almadan önce sevgilisinin sırtına binmesi Mayıs Arifesi festivali ile bağlantılıdır.
Selene'nin İntikamı
Yunan tanrıları arasında görülen ortak bir tema, bir şeye yenildiklerinde veya biri güçlerine veya yeteneklerine meydan okuduğunda ne kadar çabuk öfkelendikleridir. Dionysos'un aşık olduğu bir genç olan Ampelos'un durumu tamda buydu. Dionysos bir çok spor müsabakası düzenledi ve Ampelos'a o kadar aşıktı ki her yarışı kazanmasına izin verdi. Ne yazık ki bu, Ampelos'un aşırı özgüvenli olmasına neden oldu.
Bir gün Ampelos aptalca bir şekilde, vahşi bir boğaya binmekte, Selene'nin boynuzlu ayına binmekten daha iyi olduğunu söyledi. Selene cezasını titizlikle seçti. Ampelos'un bindiği vahşi boğayı sokan bir at sineği gönderdi. Çılgın boğa Ampelos'u sırtından fırlattı ve ona saldırdı. Dionysos, Ampelos'un yanına koştu ama onu kurtaramadı. Dionysos, Ampelos'un parçalanmış bedenini, kanının tatlı meyvelere dönüştüğü sarmal bir asma bitkisine dönüştürdü.
Selene & Herkül
Selene, Herkül’ün hikayesinde kısaca Herkül’ün doğumunda küçük bir bölüm oynamasıyla öne çıkmıştır. Zeus bir insan olan Alkmene’ye aşık olmuştu. Onu ziyaret edebilmek için kimsenin onu görmediğine emin olmak adına uzun bir geceye ihtiyacı vardı. Zeus, Hypnos’a (Uyku) tüm insanları Helios’un (Güneş) doğmadığının farkında olamayacakları kadar yormasını emretmiş ve Selene karanlık gökyüzü boyunca daha yavaş hareket etmiş, geceyi uzatmıştı. Daha sonra kendisini Alkmene’nin kocası Amfitriyon’un kılığına sokarak Alkmene’nin yatak odasına sızmıştı. Hem Zeus hem de kendi kocasıyla yatan Alkmene ikiz çocuklara hamile kalmıştır. (Zeus’tan Herkül ve Amfitriyon’dan İphikles).
Selene, Herkül’ün ilk görevinde yüzleştiği acımasız Nemea Aslanını yaratmasıyla da tanınır. Nemea Aslanı kürkü demir, taş ya da bronz silahlar tarafından delinemeyen kürke sahip devasa bir canavardı. Bazı efsaneler Selene’nin aslanı bir ürpertiyle taşıdığını ve yeryüzüne Nemea yakınlarına, yerine getirilmemiş bir kurban için ceza olarak kendi insanlarını yaratığa av yaptığı iki ağızlı bir mağaraya bıraktığını ifade eder.
Diğer kaynaklar Selene’nin Hera’nın istekleri üzerine Herkül onunla yüzleşmeden önce bağlanan ve gökkuşağının simgesi olan İris tarafından Nemea Dağlarına taşınan aslanı deniz köpüğünden yarattığını söyler.
İbadet & Miras
Yunan coğrafyacı Pausanias (yaklaşık M.S. 115 ile yaklaşık 180), Yunanistan'ın Tanımı adlı eserinde, Yunanistan'ın güneyindeki Elis'in agorasında (açık hava pazarı) boynuzlu bir Selene'nin taş bir tasvirinden bahseder. Pseudo-Plutarch'ın De fluviis'deki eserine göre Apesantus Dağı, Selene'den sonra Selenaeus Dağı (ay dağı) olarak adlandırıldı.
Selene onuruna ay şeklinde pastalar yapılırdı. Yunan tarihçi Philochorus'a (M.Ö. 340-261) göre, antik Attic Tritopatores (bir grup tapınılan ata) ay ve güneş arasındaki birleşmeyle yaratıldı ve Atinalılar onlara dua ederlerdi. Yunan şair Pindaros (yaklaşık M.Ö. 518 - yaklaşık 448) aşık kadınlar Ay’a (Selene) dua ederken, aşık erkeklerin Güneş’e (Helios) dua ettiğini dile getirdi. Selene ve Helios'a tapınmanın kanıtı, Gythium'daki (Peloponnes) bir yazıtta bulunabilir. Sinoplu Diyojen (M.Ö. 404 - 323) Epidaurus’da Asklepion’da Selene, Apollon, Asklepios ve Hygieia'ya sunaklar adadı.
Astronomide, asteroit 580 Selene onun onuruna adlandırılmıştır. Güneş'in yörüngesinde Mars ve Jüpiter arasında döner. Kimyada, selenyum kimyasal elementine 1818'de İsveçli kimyager Jöns Jacob Berzelius (1779-1848) tarafından Selene’nin adı verildi.