Aiholi (Ayyavole), orta Hindistan'da Karnataka'da eski surlarla çevrili şehirdi. Aiholi Chalukyaların egemenliği altındaki Karnakata'nın ilk bölgesel başkenttir. Bölgedeki çok sayıda erken Hindu tapınağı ve mabedi, çoğunlukla şehrin refah ve gücün zirvesinde olduğu MS 6. ila 8. yüzyıllarına dayanıyor.
Tarihsel bakiş
Aiholi, geç Gupta dönemindeki en önemli Deccan hanedanlarından biri olan Erken Batı Chalukyas'ın bölgesel yönetimi altında MS 6. yüzyılın ortalarından itibaren zenginleşti. Pulakeshin I (yaklaşık 535-566 yılları arasında) ve Pulakeshin II (M.S 609-642 yılları arasında yönetmiştir.) saygın hükümdarlardı. İkisi uzaktaki İran ile olan diplomatik ilişkilerini yeterince oyalayabilecek kadar güçlüydüler. Bir diğer önemli hükümdar ve bölgeye refah getiren kişi Vikramaditya I (MS 655-681 yılları arasında yönetmiş.) idi. Vikramaditya I (MS 655-681 yılları arasında yönetmiş. ) Chalukya'nın başkenti Badami'nin bölgesel rakibi Pallava kralına yenilmesinin ardından kontrolünü yeniden ele alan kişiydi. Aiholi önemli bir bölgesel başkentti (dördünden biri) ve ayrıca siteyi çevreleyen sur duvarları ve geçitler, antik Hindistan'da MS 6. yüzyıldan kalma eşsiz eserlerdir. Chalukya hanedanı MS 7. yüzyılın ortalarında Rashtrakutas'ın eline geçti.
Mimari ve anilar
Alanda mimari tarzların bir karışımı var ve daha sonra yeniden inşa edilmemesi nedeniyle Aiholi, tamamen kanonik bir stile dönüşmeden önce Hint tapınak mimarisinin değerli bir kaydını sunuyor. Aiholi'deki çoğu tapınaklar Hindu'dur. Ancak bazı erken Budist mağaraları ve Jain anıtları vardır. Aihole'da kumtaşına oyulmuş mimari heykellerle süslenmiş çok sayıda kayaya oyulmuş mağara vardır. Ravula Phadi mağarasında Saptamatrikalar ile birlikte dans eden on kollu bir Shiva, Mahisha'ya mızrakla saldıran Durga ve Varaha tarafından kurtarılan Bhudevi vardır. Ravanaphadi mağarası, dans eden dört Matrka ve bir Shiva Gangadhara, MS 600 dolaylarında, büyük tanrının Ganj Nehri'nin bir kişileşmesi olan Ganj'ı saçlarını kullanarak yeryüzüne nazikçe indirdiğini gösterir. Bölgedeki Jain mimarisi, ilk olarak MS 634'te inşa edilmiş bir akropolisin tepesinde bulunan Meguti tapınağını içeriyor.
Hindu tapınaklarının çoğu, kuzey Hint mimarisinin tipik özelliklerini yansıtır - sikharas (birçok dekoratif taş işçiliği katmanı kullanılarak oluşturulmuş dört taraflı bir üst yapı veya kule), nasika veya sukanas (çıkıntılı cephe madalyonları), bir gavaksa (çift kavisli kemer) , ve bir amalaka (sikhara'nın üstünde büyük nervürlü dairesel bir taş). Tapınaklar taş levha çatılara sahiptir, birçoğunun taş kafes pencereleri vardır ve çoğunda bir giriş holü ve kısa bir merdivenle erişilen sundurma vardır, ikincisi Erken Batı Chalukya mimarisinin tipik bir özelliğidir.
Tüm bu özellikleri içeren iyi bir örnek, özel bir vatandaş olan Komarasengama tarafından yaptırılan MS 8. yüzyıldan kalma Durga tapınağıdır. Bu yapı, bir peristil oluşturmak için binanın etrafında dolaşan sütunlara sahip olduğu için sıra dışıdır. Binanın garbhagriha (kutsal alan veya türbe) ucu, olağandışı bir yarım daire eğrisi oluşturur. Durga'yı bufalo iblisi ve Shiva'nın yanında Nandi ile olan savaşında betimleyenler gibi yontulmuş paneller, tüm antik Hint heykellerinin en güzel örnekleri arasındadır.
Tapınaklar, sütunlar ve tavanlar üzerinde zengin mimari heykeller, özellikle de Vishnu, Shiva ve Brahma gibi büyük tanrıların tasvirlerini taşır.Tapınaklar, sütunlar ve tavanlar üzerinde zengin mimari heykeller, özellikle de Vishnu, Shiva ve Brahma gibi büyük tanrıların tasvirlerini taşır.Tapınak sundurmaları ayrıca, spiraller halinde kıvrılmış nagaları gösteren ince oymalı tavan levhalarına sahiptir. Buna karşılık, dış duvarlar genellikle sadedir ve güney ve sonraki Hint tapınaklarında çok yaygın olan ne heykelleri ne de nişleri taşır. Aiholi'de daha büyük tapınakların yanı sıra, çoğu kubbeli çok sayıda küçük tapınak vardır.