“Genji’nin hikâyesi” ya da Genji Monogatari, 11.yüzyılda soylu bir saray hanımı olan Murasaki Shikibu tarafından yazılmıştır. Genji’nin Hikâyesi, Japonya’nın en eski romanı ve muhtemelen dünya edebiyatının da ilk romanı olarak görülmektedir. Japon Edebiyatının bir klasiği olan bu yapıt Prens Genji’nin hayatını ve sevdiklerini anlatır. Eser, Japon imparatorluk sarayının içerisindeki hayatı ve karakterleri güçlü ve canlı bir şekilde tasvir etmesi ile meşhurdur. Yazıldığı günden itibaren Japon edebiyatı ve felsefesi üzerine etkisi halen devam eden bu eser, “Şeylerin Üzüntüsü” satırının 1000 defadan fazla tekrarlamasıyla da bilinmektedir. Genji’nin Hikâyesi günümüz Japoncasına halen düzenli aralıklarla çevrilmektedir. Böylece eserin, Japon ulusunun hayal gücü üzerindeki etkisi hiçbir şekilde azalma göstermemektedir.
Murasaki Shikibu
Murasaki, To no Shikibu ismiyle de bilinmektedir. Murasaki bir mahlastı ve babasının mevkisi olan shikibu ise “sekreterlik” anlamına geliyordu. Bunun nedeni antik Japonya’da bir kız çocuğunun, babasının mevkiisine göre adlandırılmasının oldukça yaygın olmasıydı. Kendisi Fujiwara klanının bir üyesiydi. Yaklaşık 973 senesinde doğduğu ve ondan bahsedilen son saray belgeleri göz önüne alındığında 1013 yılında öldüğü kabul edilmektedir. Hayatına dair kayda değer bilgiler sınırlıdır. Yalnızca babasının bir eyalet valisi olan Fujiwara no Tametoki olduğunu ve Murasaki’nin Fujiwara no Nobutaka’dan bir klan üyesi ile evli olduğunu ve bu evlilikten Daini no Sammi adında bir kızı olduğunu biliyoruz. Murasaki’nin eşi 1001 yılında ölmüş ve ölümünden sonra dul bir nedime olarak (nyobo) İmparatoriçe Akiko’nun hizmetine girmiştir. Burada sanata ve özellikle kaligrafi, arp (koto), resim ve şiir gibi alanlarda büyük bir yeteneğe sahip olduğunu göstermiştir. Yazdığı romanın yanı sıra Murasaki’nin günümüze ulaşmış diğer eserleri arasında şiirleri ve günlüğü de bulunmaktadır.
Genji Monogatari
Japonca Genji Monogatari olarak bilinen ve ”Prens Genji’nin Hikâyesi” olarak çevirebileceğimiz eser, 54 bölümden ve 750 bin kelimeden oluşmaktadır. Ancak, eserin son 13 bölümünün dönemin bilginleri tarafından yazıldığı düşünülmektedir. Bunun nedeni olarak hikâyenin Genji yerine oğlu Kaoru’yu anlatması ve daha da koyu bir tona evrilmesi öne sürülmektedir. Akademisyenler ne bölümlerin sıralanışının yazar tarafından sonradan düzenlendiğine ne de narabi ismi verilen, önceki “sıradan” bölümlerde (hon no maki) işlenen konulardan sonra değil ama eşzamanlı olduğu üzerinde fikir birliğine varamamışlardır.
Eser, Japon İmparatorluk sarayındaki hayatı, sarayın kurallarını, entrikalarını anlatmanın yanı sıra görünüşü ve başarıları ile kusursuz bir centilmen olan Prens Genji’yi eserin ana karakteri olarak anlatır. Genji’nin ilişkileri, aşk hayatı ve gençlikten yetişkinliğe geçişinin tamamı Murasaki’nin hem romantizm hem de realizm akımını eşit bir şekilde harmanlayan usta yazımı ile aktarılmıştır. Böylece hem insan ilişkileri hem de her şeyin genel geçiciliği üzerine zamanın ötesinde bir yaklaşım yakalamıştır. Yazının devamında gelecek olan özette Genji’nin Hikâyesi’nin dünya edebiyatına yaptığı katkıları vurgulanacaktır:
Bu eserden önceki romanlar”, masallara fazlasıyla benzerlik göstermekteydi ya da gerçekçilik konusunda yeterli olmasına rağmen karakterlerinin karmaşıklığı ve potansiyelinin gelişiminden yoksundu. Murasaki’nin kitabı ise hayali bir kurguya sahip olsa da hem betimsel olarak hem de psikolojik analiz bakımından gerçekliğe fazlasıyla yakındı. Topluma ve insanlara olduğu gibi değinmişti. Bu özel kadın, eserini bağımsız bir şekilde gerçek bir edebi tarz olarak geliştirmişti. (Mason, 96)
Murasaki kendi sözleri ile bu keşfi şu şekilde açıklıyor:
Ancak bu eserin sanatını açıklamak için kendi teorim var… Anlatıcının insanlara ve hayata dair iyi ya da kötü tüm deneyimleriyle gerçekleşmişti. Yalnızca başına gelenler değil aynı zamanda tanık olduğu veya ona anlatılan tüm olaylar karakteri bir duyguya sürüklemişti. Öyle tutkulu bir duygu ile sürüklenmişti ki kalbinde bunu artık saklayamayacak duruma gelmişti. Tekrar ve tekrar, karakterin hayatındaki şeyler ya da etrafındakiler yazara o kadar önemli gözükmüştü ki hiçbir şeyin unutulmaya yüz tutmasına dayanamıyordu.(Mason, 96)
Eser, içinde barındırdığı 800’den fazla şiir ve sıkça görülen şiirsel anlam belirsizlikleri ile bir hayli karmaşık biçimde kaleme alınmıştı. Ancak, kısa sürede muazzam bir başarı elde etti ve zamanın ötesinde bir klasik olarak edebiyat dünyasında yerini aldı. Okundu, araştırıldı, anıldı, defalarca alıntılandı ve kendisinden sonra gelen Japon edebiyatının sayısız eserleri ve tiyatro oyunları tarafından taklit edildi. Hat sanatı (kaligrafi) dışında da kendi içinde, renkli illüstrasyonlar içeren güzel baskıları çıkmıştır. Genji Hikayesi’nin kısaltılmış bir baskısında yer alan, kimilerine göre kalifiye denilebilecek Japonya’nın en eski parşömen resimlerinden (onnae) 19 ilüstrasyonun (her biri 21.8 cm uzunluğunda) 1120 ila 1130 yılları arasında resmedildiği düşünülmektedir.
Genji’nin Hikâyesi: Özet
Bölüm 1
Genji’nin hikâyesi, Prens Genji’nin hayatını ve onun soyunun devamını anlatan, 70 seneyi kapsayan bir eserdir. Hikâye, Heian döneminin zirvesinde İmparator Daigo’nun 897-930 yılları arasındaki saltanatında geçmektedir. Prens Hikaru Genji imparatorun oğlu olmasına rağmen tahtın tek varisi değildir. Genji, kurgu bir karakter olsa da imparatorluk sarayında benzer bir hikâye ile benzer bir kişi bulunmaktaydı. Bu kişi İmparator Daigo’nun onuncu oğlu olan Minamoto no Takaakira’ydı ve hem Murasaki hem de okuyucuları tarafından tanınabilmekteydi.
Hikâye, Genji’nin doğumu ve annesi Kiritsubo’nun saraydaki konumu ve imparatorun diğer eşleri tarafından hor görülmesinin okuyucuya aktarılması ile başlamaktadır. Genji henüz 3 yaşındayken Kiritsubo hayatını kaybeder. Kore’den bir kâhin, Genji’nin tahta geçmesi durumunda ülkenin büyük bir felakete sürükleneceğini öngörür. İmparatorun eşi Kokiden de Genji’yi kıskanan rakiplerinden birisidir. İmparator, bu kehanete yanıt olarak prensi Minamoto ya da Genji soyadı ile halk sınıfına indirmiştir. Bununla birlikte, İmparator Genji’yi o kadar çok sevmektedir ki onun krallık sarayında kalmasına izin vermiştir.
Daha sonra imparator Kiritsubo’ya fazlasıyla benzeyen Fujitsubo adında bir kadın bulur ve onu gözdesi olması için sarayına çağırır. Genji, gerçek bir güzellik abidesi olan üvey annesine âşık olur ama 12 yaşındayken kendisinden 6 yaş büyük Aoi ile evlenir. Fujitsubo’nun büyüsüne kapılan Genji’nin evliliği ise yürümez. Sayısız ilişkisi olur ve bu ilişkilerinden en kayda değer olanı ise soylu olmayan ve Fujitsubo’ya fazlasıyla benzeyen, daha sonra evleneceği Murasaki ile olmuştur. Genji’nin iki oğlu olur. Yugiri adındaki oğlu Aoi ile olan birlikteliğinden, diğeri ise üvey annesiyle olan birlikteliğinden meydana gelir. Üvey annesinden olan çocuğun imparatorun kendisinden olduğu düşünülecek ve bu çocuk geleceğin imparatoru Reizei olacaktır. Genji, Fujitsubo ile olan ilişkisinden utanç duysa da Reizei gerçek babasının kim olduğunu öğrendiğinde Genji’ye tahttan çekilmiş bir imparatorunkine eş değer bir rütbe verecektir. Bu rütbe, Genji’nin geçmişte sürgün edildiği Suma’nın önceki yöneticisinin kızı olan Akashi’nin Hanımı ile ilişki yaşayıp, zamanını geçirdiği dönemin bir tazminatı olacaktır.
Genji & Leydi Rokujo: “Nihayetinde, gece kendisini onların birlikteliğinden mesut olmuş şafağa bıraktı. ‘Tüm ayrılıklar şafağın kızılında daha da üzücüdür; nitekim dünyanın başlangıcından beri hiçbir gün böylesine bir trajediyle doğmamıştır güz kızılı gökkubbede.’ Bu sözleri dile getirirken, ondan ayrılmanın verdiği dehşetin tereddütü ile doğruldu ve nazikçe elini tuttu.” (Keene 499)
Bölüm 2
Tahttan çekilen İmparator Suzaku, üçüncü kızının geleceğinden endişe duyduğu için Genji’ye onunla evlenmesini dile getirir. İlk eşi Aoi’yi eski sevgilisi Rokujo Hanım’ın lanetlemeleri nedeniyle doğumda kaybeden Genji, bu isteği kabul eder. Bu kız aynı zamanda Fujitsubo’nun yeğenidir. Genji’nin yaptıklarını açıklamasına ve gerçek aşkının o olduğunu söylemesine rağmen, diğer eşi Murasaki bu durumdan hoşnut değildir. Bu yüzden Murasaki, rahibe olmak istediğini belirtir ama rahibe olamadan hastalanıp, hayatını kaybeder. Bu sırada prenses, Genji’nin en yakın arkadaşı To no Chujo’nun oğlu Kashiwagi ile bir ilişki içerisindedir. Genji, bu gizli ilişkiden doğan gayri meşru çocuk Kaoru’yu ailesine kabul etmek zorunda kalır.
Bölüm 3
Kitabın son kısmı sıkça söylenen diğer adıyla Uji bölümleri (Hikayenin bu bölümünün yeri) 10 bölümden oluşmaktadır. Hikâye, Genji’nin ölümünden sonrasını ve onun soyundan olanların, bilhassa da oğlu Kaoru ve torunu Niou’nun yaşadığı problemleri anlatmaktadır. Bu iki adam, Oigimi ve Nakanokimi isimli iki prenses ile gönül eğlendirdikten sonra Ukifune adında, prenseslerin üvey kardeşi olan bir kadına âşık olurlar. İki erkek karakter de Genji’nin eşsiz karakteri ile kıyaslandığında sönük kalmaktadır. Çıkılmaz bir ikilemin içerisine düşen Ukifune, intihar etmeyi dener ancak başarısız olur. Eski sevgililerini görmeyi reddederek bir rahibe olur ve hikâye burada sonlanır.
This content was made possible with generous support from the Great Britain Sasakawa Foundation.