Antik Japonya'nın Nara Dönemi (Nara Jidai) (M.S. 710-794), o zamanki adıyla Heijō-kyō'nun başkenti Nara'da bulunduğundan, bu adla anılır ve zamanın önemli Heian Dönemi'nden önceki kısa bir geçiş dönemidir. Bu dönem kısa sürmesine rağmen, Japon edebiyatının şimdiye kadar yazılmış en ünlü eserlerini ve o dönemde dünyanın en büyük ahşap binası olan ve günümüzde hala Buda'nın yapılmış en büyük bronz heykelini barındıran Tōdai-ji de dahil olmak üzere halen kullanılmakta olan en önemli tapınaklardan bazılarının yapımını tamamlamıştır.
Tarihe Genel Bakış
Nara ya da o zamanki adıyla Heijō-kyō, M.S. 710'dan 784'e kadar Japonya'nın başkenti olmuş, sonrasında ise Nagaoka-kyō kentine taşınmıştı. Önceki başkent Fujiwara-kyō idi, ancak Nara, Kyoto'nun 30 kilometre güneyinde bulunan merkeze çok yakın bir konumda yer alma konusunda daha avantaj sahibiydi. Her ne kadar son 10 yıldır artık en önemli Japon kenti olmasa da, sonraki dönem tarihçileri başkentin adını M.S. 710 ila 794 yılları arasındaki döneme vermişlerdi. Nara Dönemi, Kofun Dönemi (yaklaşık M.S. 250-538) ve Asuka Dönemi'ni (M.S. 538-710) kapsamış ve bu iki dönem aynı zamanda Yamato Dönemi olarak da anılmıştı. Bu dönemde Japonya, güçlü komşuları Çin ve Kore ile diplomatik ilişkilerini geliştirmiş, Budizm inanışını kabul etmiş ve bazı yararlı kültürel gelişmeleri özümsemişti. Bu süreç Nara Dönemi'nde de devam etmişti.
Nara, Tang başkentindeki Çin modeli Chang-an üzerine inşa edildiğinden düzenli ve sınırları iyi belirlenmiş bir grid (ızgara) düzenine, iki adet simetrik parçaya ve Çin mimarisine özgü yapılara sahipti. Konfüçyüs geleneğine bağlı bir üniversite inşa edilmiş, geniş bir kraliyet sarayı ve devlet bürokrasisi yaklaşık 7.000 kişilik bir kamu çalışanına ulaşacak şekilde genişletilmişti. Nara'nın toplam nüfusu dönemin sonlarına doğru 200.000'e kadar ulaşmış olabilirdi.
Japonya'nın tüm adalarında askeri varlığın artırılmasıyla beraber merkezi yönetimin eyaletler üzerindeki kontrolünün artması sağlandı. Bu durum, M.S. 740 yılında sürgün edilen Fujiwara Hirotsugu'nun liderliğinde ve Yamato klanının hükümetteki hakimiyeti ile az gelişmiş bölgelerin 'medenileştirilmesi' yönündeki teşebbüslerine içerleyen güney Kyūshū'daki Hayato azınlığının desteğiyle gerçekleşen büyük bir isyanı önleyemedi. İmparator Shōmu (hükümdarlık dönemi M.S. 724-749) 17.000 kişilik bir ordu kurarak ayaklanan orduyu iki ay içinde bastırmış ve Hirotsugu'yu idam etmişti.
Sıradan halk açısından, bilhassa da kırsal kesimde yaşayanlar (%90) arasında, yoksulluk ya da yoksulluk sınırının üzerinde yaşamak temel kaide olmaya devam ediyordu. Tarım konusunda halen ilkel aletler kullanılıyor, yeterince toprak ekime hazır hale getirilmiyor ve sulama teknikleri sıklıkla yaşanan ürün kayıpları ve kıtlık salgınlarını önlemek bakımından oldukça yetersiz kalıyordu. M.S. 743 yılında tarım amaçlı yapılan toprak arazi temizliğini desteklemek üzere çıkarılan bir kanunla çiftçilere, temizledikleri toprakları torunlarına aktarma konusunda garanti verilmeye çalışıldıysa da, pek çok kişi toprak sahibi aristokratlar adına daha büyük bir güvenceyle çalışmayı tercih etmiştiler.
Japonya'nın zaten zor durumda bulunan kırsal toplulukları bakımından meseleleri hepten kötüleştirecek derecede, M.S. 735 ve 737 yıllarında tarihçilerin ülke nüfusunu %25-35 oranında azalttığını hesap ettikleri çiçek hastalığı salgınları yaşanmıştı. Bu durum Japon köylüsüne, büyük ölçüde İmparator Shōmu'nun M.S. 8. yüzyılın ilk yarısında Budist rahip Gyōki tarafından desteklenen tapınak inşa projelerini (aşağıya bakınız) finanse etmek amacıyla uygulanan aşırı miktarda vergilendirme yüzünden pek faydalı olmamıştı. İmparator, bilhassa da kendi hükümdarlığı sırasında yaşanan çeşitli felaketlerin akabinde Budizm'i benimsemişti ve ülkenin talihinin düzeleceği umuduyla her eyalette bir tapınak inşa etmek gibi dahiyane bir fikre kapılmıştı. Köylü halkın aksine, giderek artan sayıdaki dini mekanlara ve aristokratlara vergiden muafiyet tanınmış ve tapınaklara bol keseden harcama yapan hükümet, dönem boyunca mali hesaplarını dengede tutmakta zorlanmıştı. Saray aynı zamanda aristokratlar arasındaki ayrıcalıklar ve mevkiler uğruna yaşanan iç çatışmalarla da boğuşuyordu ve bu da İmparator Kammu'nun (hükümdarlık dönemi M.S. 781-806) M.S. 794 yılında başkenti Heian-kyō'ya taşımasına yol açtı. Bu, M.S. 12. yüzyıla kadar uzanacak olan Heian Dönemi'nin başlangıcı olmuştu.
Bu dönem üç imparatoriçenin hüküm sürdüğü bir dönem olmasıyla dikkat çeker: Gemmei (MS 707-715 arası), Gensho (MS 715-724 arası) ve Koken MS 749-758 arası ve daha sonra Shōtoku (M.S. 764-770) unvanlarıyla hüküm sürmüşlerdir. Shotoku'nun Dōkyō adında bir Budist rahiple yaşadığı kötü şöhrete sahip bir ilişkisi vardı ve hatta onu halefi tayin etti, ancak bu seçim saray tarafından reddedilince Dōkyō sürgüne gönderildi. Bir kadının tekrar Japon İmparatorluğu tahtında oturması ancak 800 yıl sonra mümkün olacaktı. Bu kadınların hükümdarlıkları belki de çağdaş Çin'e nazaran toplumda kadınların durumunun biraz daha iyi olduğunun bir göstergesidir. Nara Japonya'sında, örneğin, kadınlar toprak sahibi olabilmekteydi.
Nara Dönemi Edebiyatı
Nara Dönemi bilhassa edebiyat alanında bir gelişmeye tanıklık edecekti. Kojiki ('Eski Olayların Kayıtları') M.S. 712 yılında saray bilginlerinden Ono Yasumaro tarafından derlenmiş ve daha önceki kaynaklara, çoğunlukla da güçlü klanları soy kütüklerine dayanılarak yazılmıştı. Ardından M.S. 720'de saray bilginlerinden oluşan bir heyet tarafından yazılan Nihon Shoki ('Japonya Kroniği' ve diğer adıyla Nihongi), pek çok klanın önceki eserin Yamato klanına verdiğini düşündüğü önyargıyı düzeltmeye çalıştı. O halde bu eserler, dünyanın yaratıldığı ve insanlığın kendi kendini yönetmesine fırsat vermek üzere aradan çekilmeden önce hüküm sürdükleri 'Tanrılar Çağı'nı anlatmaktadır. Ayrıca bu eserler imparatorluk soyuna doğrudan tanrılardan geldikleri inancını vermektedir ki bu da eserlerin asıl yazılış amacıdır.
Diğer önemli eserler arasında M.S. 751 tarihli Kaifūsō şiir antolojisi ve Man'yōshū ya da 'On Bin Yaprak Koleksiyonu' bulunmaktadır. Yaklaşık M.S. 760 yılında yazılan bu eser, her türlü konuyu kapsayan 4.500 şiirden oluşan bir başka antoloji niteliğindedir. Nihayet, M.S. 713 yılında farklı eyaletlerdeki yerel kami (ruhlar) ve bunlarla ilintili efsaneleri kayıt altına almak üzere bir dizi yerel kronik ya da Fudoki (hükümetin emriyle illerden toplanan veri kayıtlarının genel adı) kaleme alınmıştır.
Nara Tapınakları
Tōdai-ji
Bu dönemdeki bir diğer etkin alan da dini mimariydi. Tōdai-ji adlı Budist tapınağı M.S. 752'de Nara yakınlarındaki imparatorluk sarayının doğusunda kurulmuştu ve 'Büyük Doğu Tapınağı' adını da buradan alıyordu. Bu bölgede o dönemde dünyanın en büyük ahşap binası bulunuyordu. Büyük Buda Salonu ya da Daibutsu-den'in büyük olması gerekiyordu çünkü içinde 15 metre (49 ft) yüksekliğinde, dünyanın en büyük heykeli olan ve yaklaşık 500 ton ağırlığındaki oturan Buda'nın bronz heykeli bulunuyordu. Tōdai-ji, Genpei Savaşı (M.S. 1180-1185) esnasında yaşanan bir yangında kısmen zarar görmüş, ancak biraz daha küçük ölçekte de görülse, yine de 48 metre (157 ft) yüksekliğinde ve 57 metre (187 ft) uzunluğundaki devasa ve kısmi bir onarımdan geçmiş Buda heykelini barındıracak şekilde eski ihtişamına uygun olarak yeniden inşa edilmişti.
Tōdai-ji'deki öteki yapılar arasında Nandaimon (Büyük Güney Kapısı), Shoro (Çan Kulesi), Nigatsudo (İkinci Ay Salonu), Hokke-do (Üçüncü Ay Salonu), Shoso-in (Devlet Hazinesi) ve 100 metre (328 ft) yüksekliğindeki iki adet pagoda bulunmaktadır; bu pagodalardan ikincisi ne yazık ki bir depremde yıkılmış ve yeniden inşa edilmemiştir. Daibutsu-den ve Chumon Kapısı arasında bulunan ve halen ayakta duran büyük bronz sekiz köşeli fener tapınağın kuruluşundan kalmıştır. Tōdai-ji' UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.
Kasuga-Taisha
Nara Dönemi'nin diğer bir önemli tapınağı da Nara yakınlarındaki bir ormanda yer alan ve resmi tarihi M.S. 768 yılı olmasına rağmen tarihçilerin M.S. 710 yılını esas aldığı bir Şinto tapınağı olan Kasuga-Taisha'dır. Efsaneye göre bir geyiğe binen bir tanrının bölgede ortaya çıkmasının ardından güçlü Fujiwara klanı tarafından kurulmuştur; bu da günümüzde dahi tapınağın içinde geyiklerin özgürce dolaşmasına müsaade edilmesinin gerekçesini açıklamaktadır. Bölgede Fujiwara'nın kurucu atasına adanmış bir tapınak bulunmaktadır. Tapınağa giden yol, yüzyıllar boyunca ibadet eden kişilerin bağışladıkları taş fenerlerle kaplıdır. Bu 2.000 adet fenerden pek çoğu bir geyik resmiyle süslenmiştir. Ayrıca 1.000 adet bronz fener de alandaki tapınakların ve giriş kapılarının çevresine asılmıştır. Kasuga'daki tüm fenerler her Şubat ve Ağustos aylarında düzenlenen muhteşem bir törenle yakılmaktadır. Kasuga aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.
This content was made possible with generous support from the Great Britain Sasakawa Foundation.