Yomi, tam adıyla Yomi-tsu-kuni, her ne kadar Şinto teolojisinde yeri olmayıp sadece M.S. 8.yüzyılda yaratıcı tanrılar İzanami ve İzanagi'nin anlatılagelen Kojiki antik mitlerinde görülse de, Şinto inancında yeraltına verilen isimdir. Şinto, genellikle yaşayanların mevcut durumlarıyla ilgilendiğinden dolayı Yomi'nin, Hıristiyanların Cehennem kavramının aksine, inananların ölümlerinden sonra cesetlerinin çürümesi üzerinde fazla bir etkisi yoktur.
Mitolojide Yomi
Ne-no-kuni ('Kökler Diyarı') ya da Soko-no-kuni ('Hayalet Diyar') olarak da bilinen Yomi ('Karanlıklar Diyarı'), ölülerin ruhlarının dünyanın altında bir araya geldiği yer olarak tasvir edilmekteydi. Yomi'ye, birisi Izumo vilayetinde üzerinin büyük bir kayanın engellediği ufak bir delik, diğeri ise tüm denizlerin dünyanın içerisine doğru aktığı daha dramatik olan, iki türlü giriş olduğu düşünülmekteydi.
İzanami & İzanagi
Yomi iki Şinto mitiyle ön plana çıkmaktadır. İlki Japon adalarını yaratan tanrılar olan İzanami ve İzanagi'yi içermektedir. Bu ikili aynı zamanda diğer birçok tanrılara da ebevenylik yapmıştır; fakat bazılarının belli bir bedeli olmuştur. İzanami, ateş tanrısı Kagutsuchi'yi doğurduğu sırada kötü bir biçimde yanmıştır, ve söylentilere göre doğum sırasında çektiği acılardan kaynaklanan göz yaşlarından diğer tanrılar meydana gelmiştir, ta ki İzanami ölene dek.
İzanagi, sevdiceği olan karısı olmadan yaşantısına devam edememiştir ve doğrudan karısının peşinden, yeraltı dünyasına gitmiştir. Ne yazıktır ki, İzanami Yomi'deki yemeği yediğinden, ve artık yaşayanların dünyasına geri dönüşü yasaklandığından dolayı karısını kurtaramamıştır. Gel gör ki, İzanami tanrılara bu duruma göz yummaları için yalvarmıştır ve İzanagi'ye sabırlı olup kendisini şu anki durumunda görmemesi için söz verdirmiştir. Her nasılsa, azat edilme süreci uzun sürdü ve sabırsız olan İzanagi biriciğini görmek için daha fazla bekleyemedi. Onu gördüğünde, halihazırda çürümekte olan tanrıçanın bedenini gördüğünde şoka girmişti. Kocasının sözünü bozduğunu ve onu bu haliyle, hatta daha beter haliyle, görmüş olmasına karşın İzanami büyük bir hoşnutsuzluk içerisindeydi. İzanami'nin saçlarından çıkan Kamiumi (the Eight Thunders) ve Shikome (Ugly Females) İzanagi'yi yeraltı dünyasının dışına kovaladılar. Diğer tasvirlerinde ise, İzanami'nin iğrenç görünümü karşısında dehşet içerisinde kaçan İzanagi'den bahsedilmektedir. Kaçışı esnasında İzanagi durup elindeki sopasını (kunado-no-kami), onu kovalayan Yıldırım Tanrıları'nın (Thunders) yoluna fırlatarak ve üç tane şeftaliyi, büyülü güçlere sahip olduğu düşünüldüğü meyve, etrafında savuraraktan takipçileri yakasından düşürmeyi başarmıştır. İzanagi nihayetinde dış dünyaya ulaştığında, Yomi'nin girişini kocaman bir taş ile engelleyip İzanami'yi kendi kaderiyle baş başa bırakmıştır.
Şansının yaver gitmesiyle o korkunç yerden yara bere almadan kaçan tanrı, Yomi'nin kirliliğinden arınmak için Woto nehrinde arınma ayini yapmak zorunda kalmıştır. Bu ayin esnasında çeşitli tanrılar doğmuştur: Sol gözünü mesh ettiğinde güneş tanrıçası Amaterasu, sağ gözünü mesh ettiğinde ay tanrısı Tsuki-yomi, burnunu temizlediğinde fırtına tanrısı Susanoo, ve rüzgar tanrısı Shina-tsu-hiko İzanagi'nin nefesinden doğdu. Buna ek olarak, yırtık pırtık kıyafetlerini çıkartıp nehire attığı zaman on iki parçadan on iki tanrı daha doğmuştur. Harai uygulaması veya kutsal mabede (jinja) girmeden önce yapılan arınma, bu olaylara ilişkin olaraktan, temziliğin ve arınmanın özellikle hatrı sayılır olan Şinto ayinlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir.
Susanoo & Okuninushi
Yomi'yi ön plana çıkartan ikinci bir mit ise Susanoo ve Okuninushi tanrılarının hikayesidir. Bazı tasvirlerde Susanoo, Yomi'de annesi İzanami'nin yanında, yeraltı dünyasının girişinin yakınlarında kalmaktadır. Annesinin vefatından dolayı aşırı keder sergilemesinden mütevellit fırtına tanrısı sürgün edilmiştir. Susanoo bir gün, fırtına tanrısının altıncı jenerasyonun soyundan gelen, ve kendisi de bir tanrı olan Okuninushi tarafından ziyaret edilmiştir. Okuninushi'nin başı 80 kardeşi ile derde girmiştir, ve Susanoo'ya danışmıştır.
Okuninushi'nin tüm dikkati saraya girdiği anda Susanoo'nun kızı Suseri-hime'nin güzelliği ile dağılmıştır ve tez zamanda evlenmiştir. Susanoo, izni olmadan arkasından neler döndürüldüğünü öğrendiği zaman tepesi atmıştı, ve yeni damadı için korkutucu bir imtihan hazırlamıştır. Okuninushi'nin yılanlar, arılar ve kırkayaklar gibi Yomi ile ilişkili yaratıklarla dolu bir odada uyuması gerekmektedir. Neyse ki, Suseri-hime hocasını bu zorlu imtihandan kurtarır, ancak Susanoo sonra Okuninushi'den saçını taramasını ve saygı göstergesi olaraktan saçındaki bitleri kontrol etmesini ister. Okuninushi, boyun eğer ve saçında hiçbir bit bulamaz, fakat kayınpederinin saçları arasında ölümcül kırkayaklar dolaşmaktadır. Ve yine, ona ağzında çiğneyip tükürdüğü kırmızı kili ve fındığı veren, ve böylece Susanoo'yu kırkayaklardan temizliyormuş gibi göstermesini sağlayan karısı tarafından kurtarılır. Fırtına tanrısı uyuyakaldığında, Okuninushi saçını çatı kirişine bağlayıp, yanına Suseri-hime'yi de alıp yaşayanların dünyasına geri kaçmıştır. Çalmış olduğu Susanoo'nun kılıcı ve yayıyla birlikte, Okuninushi 80 kardeşini de mağlup edip kendisini dünyanın hakimi ilan etmiştir, ve hükmü Amaterasu, torunu Ninigi'yi Okininushi'nin yerini alması için gönderene kadar sürmüştür.
Şinto: Ölümden Sonraki Yaşam
Hiçbir antik Şinto yazılı kaynaklarında, kimlerin ve neden Yomi'ye gittiği açıklanılmamaktadır. Bazı tarihçiler, ölümden sonraki yaşam anlayışının antik Japonlar tarafından fazla aşina olunmadığını ve sadece M.S. 6.yüzyılda Çin'den öğrendikleri budizmle beraber şekil aldıklarını öne sürmektedir. Ölümden sonraki yaşamın üstü kapalı bir şekilde anlatılmasından, ve diğer birçok dinlerde var olan sonraki yaşamdaki cezalandırma ve ödüllendirme anlayışının eksikliğinden kaynaklı olaraktan, Yomi'nin Şinto görüşündeki yeri oldukça kısıtlıdır. Yomi'deki ruhların çektiği tek ıstırap, tabii eğer varsa ki, hala yaşamakta olan sevdiklerinden ayrı kalmış olmalarıdır. Tanınmış Şinto alimi ve teolojist olan Hirata Atsutane (1776-1843) Yomi'yi ve fazla olmayan önemini şöyle açıklamıştır,
Ölü ruhların Yomi'ye gittiği eski efsaneler kanıtlanamaz. O zaman şöyle bir soru sorulabilir, öldüklerinde Japonların ruhları nereye gitmektedir? Antik efsanelerin ve modern örneklerin de açıkça belirttiği üzere, ruhlar ebediyen Japonya'da kalmaktadır ve Okuninushi-no-kami tarafından yönetilen ölüler diyarına hizmet etmektedirler. Bu ölüler diyarı, görülebildiğimiz bir dünya üzerinde herhangi bir noktada değil, şu anki dünyadan apayrı karanlık bir diyar oluşundan dolayı görülmemektedir.
Karanlık, her nasılsa, görecelidir. Bu diyar, ışıktan mahrum bir yer olarak yanlış tasvirlerde bulunulmamalıdır. Yiyeceği, kıyafetleri ve binbir çeşit evleri olan, görülebilir dünyaya benzeyen bir yerdir. Bunun kanıtı da, ölüler diyarından bahsetmek için arada bir geri dönen insanlar tarafınca izah edilebilir.
Ölümden sonra ruh bedenden ayrılır, ve mezar alanı içerisinde bulunur, bunun kanıtlanmış sayısız örneği vardır... hem antik hem de modern zamanlarda, mezarların civarlarında ruhlar tarafından meydana gelen olağanüstü hadiseler... Kimileri ruhun Yomi'nin iğrenç diyarlarına gittiğini söylemektedir, fakat ortada böyle bir olay olduğuna dair en ufak bir kanıt bile yoktur. (Scott Littleton,94)
This content was made possible with generous support from the Great Britain Sasakawa Foundation.