Veba (Kara Ölüm)

10 günler kaldı

Tarih Eğitimine Yatırım Yapın

Hayır kurumumuz Dünya Tarih Vakfı'nı destekleyerek tarih eğitiminin geleceğine yatırım yapıyorsunuz. Bağışınız, gelecek nesilleri çevrelerindeki dünyayı anlamak için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerle güçlendirmemize yardımcı olur. Yeni yıla daha güvenilir tarihsel bilgileri herkes için ücretsiz olarak yayınlamaya hazır bir şekilde başlamamıza yardımcı olun.
$3081 / $10000

Tanım

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Ansı Ersoy tarafından çevrildi
05 Nisan 2023 tarihinde yayınlandı 05 Nisan 2023
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır
The Plague by Arnold Bocklin (by Arnold Böcklin, Public Domain)
Arnold Bocklin tarafından Salgın
Arnold Böcklin (Public Domain)

Kara Ölüm olarak da bilinen veba, 1347-1352 yıllarında Avrupa’yı yerle bir eden, yaklaşık 25-30 milyon kişinin ölümüne sebep olan bir veba salgınıydı. Kemirgen hayvanlardaki pirelerle taşınan hastalık, ilk olarak Orta Asya’da ortaya çıkmış, Moğol savaşçı ve tüccarlar aracılığıyla Kırım’a yayılmıştır. Karadeniz’den çıkan Ceneviz ticaret gemilerindeki sıçanlardan taşınan veba, İtalya üzerinden Avrupa’ya girmişti. Hastaların üçte ikisi ölürken, etkilenen yerlerdeki nüfusun %30 ila %50’sinin vebadan hayatını kaybettiği düşünülmektedir. Ölüm sayısı o kadar yüksekti ki, Orta Çağ Avrupa toplumunda ciddi sonuçlara yol açmıştı. Yeterli sayıda çiftçinin olmayışı, serfliğin[1] sona erdirilmek istenmesine, otoritenin genel olarak sorgulanmasına ve ayaklanmalara, birçok şehrin ve köyün tamamen terk edilmesine yol açmıştır. Avrupa nüfusunun vebadan önceki hâline dönmesi yaklaşık 200 yıl alacaktı.

Sebep ve Belirtiler

Veba, bacillus bakterisinin sebep olduğu bir hastalık olup bilhassa kahverengi lağım faresi gibi kemirgen hayvanlardaki parazit pirelerle taşınmakta ve yayılmaktadır. Vebanın üç türü vardır ve üçü de Kara Ölüm olarak nitelendirilen veba salgınında muhtemelen görülmüştür. 14. yüzyıldaki salgında en çok karşılaşılan Bubonik veba, kasıkta ve koltuk altında yani lenf bezlerinde ağır bir şişliğe sebep olmuş ve tiksindirici siyah renginden dolayı Kara Ölüm ismini almıştır. Çoğunlukla tüm vücudu sarabilen bu siyah yaralara bubonik (hıyarcıklı) vebanın ismini aldığı bubo olarak bilinen iç kanama sebep oluyordu. Şiddetli ateş ve eklem ağrıları diğer belirtiler arasında yer alıyordu. Bubonik veba tedavi edilmezse genellikle 72 saat içinde enfeksiyonların %30 ile %75’i ölümcül hale gelmekteydi. Vebanın diğer iki türü olan akciğer ve septisemik veba ise genel olarak tüm vakalarda ölümcüldür.

Hastalığın korkunç belirtileri dönemin yazarları tarafından tasvir edilmiştir. Bilhassa İtalyan yazar Boccaccio’nun 1353’de yazdığı Decameron eserinin ön sözü buna örnek teşkil etmektedir. Galli şair Ieuan Gethin, 1349’da kendi gözleriyle gördüğü siyah yaraları belki de en iyi biçimde tanımlayanlardan biridir:

Aramızda dolaşan ölümü, siyah bir duman gibi görüyoruz. Gençleri öldüren bir veba, müsamaha etmeye merhameti olmayan asılsız bir hayalet… Koltuk altımda elma şeklinde, bir soğanın başı gibi, kimsenin canını bağışlamayan ufak bir çıban gibi… Zavallı ben! Tanıklık etmesi muazzam, yanan bir kül gibi, yaslı kül rengi… Kuru börülcenin tohumuna benziyor, deniz kömürünün kırılgan parçaları… Kum midyelerinin kabuklarının külleri, karışık katlı, kara vebaya benzeyen üç kuruş, orman meyveleri gibi kara… (Davies, 411)

Vebanın Yayılması

Avrupa’da 14. yüzyıl, Kara Ölüm gelmeden önce de bir felaket olarak görülüyordu. En erken gelen veba, hayvancılığı vurmuştu ve toprağın aşırı kullanılması yüzünden mahsul kıtlığı yaşanmıştı. Bu durum Avrupa’da 1316 ve 1317’de iki büyük kıtlığa sebep olmuştu. Başta İngiltere ve Fransa arasında geçen Yüzyıl Savaşları (1337-1453) olmak üzere savaşların yarattığı sallantılar devam ediyordu. 1000-1300 yılları arasında hava durumu bile giderek kötüleşiyor; alışılmadık hava sıcaklık döngüleri kışların istikrarlı bir şekilde soğuk ve uzun sürdüğü, büyüme mevsiminin ve en nihayetinde hasadın azaldığı “Mini Buzul Çağı”nın habercisiydi.

Spread of the Black Death
Vebanın yayılışı
Flappiefh (CC BY-SA)

İnsanları etkileyen yıkıcı veba yeni bir olay değildi. 5. yüzyılın ortasında ortaya çıkan ağır bir salgın özellikle Akdeniz bölgesini ve Konstantinopolis’i kasıp kavurmuştu. 1347’deki Kara Ölüm, muhtemelen Karadeniz’de Kefe’den yelken açan dört Cenevizli tahıl gemisini kuşatan farelerle Sicilya aracılığıyla Avrupa’ya taşınmıştı. Liman şehri enfekte olmuş cesetleri fırlatan Tatar Moğolları tarafından kuşatılmıştı ki İtalyanlar vebaya burada yakalanmıştı. Hastalığın bir diğer kökeni olarak İpek Yolu’nu kullanan Moğol tüccarların, vebayı ilk olarak görüldüğü Orta Asya’dan getirdiği söyleniyordu. 2011 yılında yapılan genetik çalışmalarda Çin, hastalıkla özellikle ilişkilendirilmişti (Buna rağmen Güneydoğu Asya’nın, güncel tarihi kanıtlar ışığında hastalığın alternatif bir çıkış noktası olduğu ve 14. yüzyılda Çin’de vebadan kaynaklanan bir salgın yaşandığı zayıf bir ihtimal olarak öne sürülmüştü). Sicilya’dan İtalya ana karasına olan atılan küçük bir adım olmasına rağmen Kefe’den gelen gemiler Cenova’ya ulaşmış, girişleri reddedilmiş; Marsilya’ya, oradan da Valencia’ya demirlemişlerdir. Böylece ticaret yolları vasıtasıyla hastalık, daha sonra korkunç etkilerinin görüleceği Fransa, İspanya, Britanya ve İrlanda’ya 1349’un sonlarına doğru taşınmıştı. Yangın gibi yayılan hastalık, Almanya’yı, İskandinavya’yı, Baltık devletlerini ve Rusya’yı 1350-1352 yılları boyunca vurmuştu.

Denetlenmeden yayılmasına rağmen Kara Ölüm, bazı bölgeleri diğer bölgelerden çok daha ağır etkiledi.

Orta Çağ doktorlarının bakteri gibi mikroskobik organizmalar hakkında hiçbir fikri yoktu, dolayısıyla tedavi konusunda çaresizdiler. İnsanlara yardım etme şanslarının en yüksek olduğu önleme aşamasında ise modern standartlara kıyasla çok kötü sağlık önlemleri ile engellenmeye çalışılmıştı. Bir diğer faydalı strateji, bölgeleri karantina altına almak olabilirdi fakat insanlar veba nerede oluştuysa oradan panikle kaçtıkları için bilmeden hastalığı kendileriyle taşıyıp daha uzağa yaydılar, kalan kısmın icabına da fareler baktı.

O kadar çok ölüm ve ceset vardı ki yetkililer onlarla ne yapacaklarını bilmiyordu. Avrupa’da cesetlerle dolup taşan at arabaları alışılagelmiş görüntülerden birine dönüşmüştü. Alınabilecek tek önlem olduğunuz yerde kalmak, insanlardan kaçınmak ve dua etmekti. 1352’de hastalık nihayet etkisini kaybetmişti. Hâlbuki daha hafif salgınlarla geri kalan Orta Çağ dönemi boyunca tekrar ortaya çıkacaktı.

Ölüm Sayısı

Denetlenmeden yayılmasına rağmen Kara Ölüm, bazı bölgeleri diğer bölgelerden çok daha ağır etkiledi. Bu gerçeği Orta Çağ yazarları ile kimi çağdaş yazarlar çoğunlukla abartılı ölüm sayıları ile göstermesi, toplam ölüm sayısını hesaplamanın çok güç olduğunu göstermektedir. Milano gibi bazı şehirlerin tamamı önemli etkilerden kaçınmayı başardı fakat Floransa gibi diğer şehirler yerle bir olmuştu. Floransa 85.000 kişi olan nüfusunun 50.000’ini kaybetmiştir. Boccaccio’ya göre bu sayı gerçek dışı bir şekilde 100.000’i buluyordu. Paris’te hastalığın tavan yaptığı her gün 800 kişinin gömüldüğü söylenmektedir. Ancak diğer yerler bu katliamdan bir şekilde uzak kalabildiler. Etkilenen bölgedeki nüfusun yaklaşık %30’u ölmüş fakat bazı tarihçiler %50’ye yakın bir tablo çizmişlerdir. Bu durum muhtemelen en kötü şekilde etkilenen şehirlerde geçerliydi. Bu yüzden 1347-1352 yılları arasında Avrupa’daki ölüm sayısı 25 ila 30 milyon arasında düşünülmektedir. Avrupa nüfusu ise 1347’den önceki hâline yaklaşık 1550’lere kadar ulaşamayacaktı.

Citizens of Tournai Bury Their Dead
Tournai Vatandaşları Ölülerini Gömüyor
Pierart dou Tielt (Public Domain)

Sosyal Sonuçlar

Bu kadar çok sayıda ölümün ağır sonuçları olmuş ve birçok yerde toplumun sosyal yapısı bozulmuştu. Vebanın boy gösterdiği birçok ufak kentsel alan sakinleri, güvende olmak için kırsal kesimlere gitti. Geleneksel otoriteler yani hem kilise hem de hükûmetler sorguya çekildi. İnsanların başına böyle bir şey nasıl gelebilirdi? Yöneticiler ve Tanrı, tüm bunlardan sorumlu tutulmayacak mıydı? Hastalık nereden gelmişti ve nasıl bu kadar ayırt edilmezdi? Aynı zamanda bireysel dindarlık arttı ve hayırsever kuruluşlar gelişti.

Özellikle tarımda, çalışabilenler maaş isteyebilecek bir pozisyondaydı ve işçinin toprak sahibine kira ödediği ve topraktan ayrılmadığı serflik kurumu son bulmuştu.

Kara Ölüm ismi, insanlara ne olup bittiğini anlatmak için kişileştirilmiş bir isimdi. Genellikle ata binmiş bir iskelet gövdesiyle insanları hayatlarının baharında, elindeki tırpanla öldüren bir ölüm meleği olarak resmedilirdi. Birçok insan hastalık yüzünden afallamıştı. Bazıları bunun doğaüstü bir olay olduğunu düşünmüş; 1345’teki kuyruklu yıldızla bağlantılı olduğu varsaymıştı. Diğerleri ise günahkârları suçlamıştı. Sokaklarda kendilerini kırbaçlayıp günahkârlara tövbe etmelerini, bu sayede Tanrının bu korkunç cezayı kaldıracağını söyleyenlerin başında Renanyalı (Rhineland) Flagellantlar geliyordu. Birçok kişi bunun şeytanın açıklanamaz bir hamlesi olduğunu düşünmüş, bazıları da yüzyıllardır süren ön yargılarıyla ezeli düşmanlarını suçlamıştı. Bu durum belirli gruplara yapılan saldırılara hatta katliamlara sebep olmuş; öyle ki binlerce Yahudi, Polonya’ya kaçmıştı.

Kriz bittiğinde bile yüzleşilmesi gereken başka problemler vardı. İhtiyacı karşılayamayan az sayıda işçi yüzünden maaşlar ve fiyatlar hızla artmıştı. İnsanları beslemek için tarıma duyulan ihtiyaç, ciddi bir zorluk yaratacaktı çünkü artık daha az insan satın aldığı için imal edilen ürünlere olan talep büyük oranda düşmüştü. Özellikle tarımda, çalışabilenler maaş isteyebilecek bir pozisyondaydı ve işçinin toprak sahibine kira ödediği ve topraktan ayrılmadığı serflik kurumu son bulmuştu. Daha esnek, daha çok hareket eden ve daha bağımsız bir iş gücü doğmuştu. Sosyal kargaşaların akabinde, aristokrasi bu yeni taleplere karşı koymaya çalıştığında isyanlar çoğu kez anında patlak vermişti. Göze çarpan isyanlar, 1358’de Paris, 1378’de Floransa ve 1381’de Londra’da gerçekleşmişti. Köylüler istedikleri her şeyi elde edememiş, vergileri düşürme talepleri başarısızlığa uğramış amma velakin eski feodal sistem yıkılmıştı.

1358 ve 1359’daki büyük kıtlıklardan, 1362-1363 yıllarında ve tekrar eden 1369, 1374 ve 1390 yıllarında daha az şiddetli seyreden vebanın ardından 1300’lü yılların sonlarına doğru birçok insanın yaşam standartları yükseldi. Toprak ve kaynaklar için nüfus ile birlikte rekabetin azalması, köylünün refah seviyesini de yükseltti. Toprak sahibi aristokratlar da sahipsiz toprakları almakta gecikmedi. Hatta sosyal sınıf atlayan köylüler bile topraklarını genişletmeyi düşünebiliyordu. Özellikle kadınlar vebadan önce sahip olmadıkları bazı toprak mülkiyeti hakları edindiler. Bölgeye göre yasalar değişiklik gösterdi fakat örneğin İngiltere’nin bazı kısımlarındaki kadınlar, vefat etmiş kocalarının topraklarını tekrar evlenene kadar ellerinde tutabiliyorlardı. Hatta daha geniş bir yetkiyle tekrar evlenseler bile eski kocalarının topraklarını kaybetmiyorlardı. Bu sosyal değişimlerin hiçbiri Kara Ölüm’le doğrudan ilişkilendirilemez hatta bazı değişimlerin tohumları veba gelmeden önce atılmıştı. Orta Çağ’ın sonlarına gelinirken Avrupa toplumunun Kara Ölüm’le sarsılması, toplumda yaşanan değişimler açısından kesinlikle etkili ve hızlandırıcı bir rol oynamıştı.

Bu makale, tanımın eski bir versiyonuna dayanmaktadır. Yeni versiyonu çevirmek isterseniz, bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.

Sorular & Cevaplar

Kara Ölüm ne kadar sürdü?

Kara Ölüm'ün ilk büyük dalgası 1347'den 1352'ye kadar sürdü.

Kara Ölüm nasıl sona erdi?

Kara Ölüm hiçbir zaman gerçekten sona ermedi, sadece daha iyi sağlık hizmetleri ve karantina gibi stratejiler sayesinde 15. yüzyıldan itibaren birbirini izleyen dalgalar daha az yıkıcı hale geldi.

İnsanlar Kara Ölüm vebasından kurtuldu mu?

Bazı insanlar Kara Ölüm'den kurtulmuştur, zira hastalığa yakalananların %100'ünü değil %30 ila 75'ini öldürmüştür. Ayrıca vebanın başka yerlerde olduğu gibi yıkıma yol açmadığı bölgeler de vardı.

Kara Ölüm'de ne oldu?

Kara Ölüm sırasında, hıyarcıklı veba Ceneviz gemilerindeki fareler aracılığıyla Kırım'dan Avrupa'ya yayıldı. Etkilenen yerlerdeki nüfusun %30 ila %50'si Kara Ölüm'den öldü. Nüfustaki bu azalma toplumda değişiklikleri de beraberinde getirdi ya da hızlandırdı.

Bibliografya

Dünya Tarihi Ansiklopedisi bir Amazon İştirakidir ve uygun kitap satın alımlarından komisyon kazanır.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2023, Nisan 05). Veba (Kara Ölüm) [Black Death]. (G. Dergisi, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-17097/veba-kara-olum/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Veba (Kara Ölüm)." tarafından çevrildi Gorgon Dergisi. World History Encyclopedia. Son güncelleme Nisan 05, 2023. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-17097/veba-kara-olum/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Veba (Kara Ölüm)." tarafından çevrildi Gorgon Dergisi. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 05 Nis 2023. İnternet. 21 Ara 2024.