Amastris (M.Ö. 340/39-285), babası Oxyathres tarafından Pers kralı III. Darius’un (M.Ö. 336-330) yeğenidir. İskender'in generali Craterus, Heraklealı Tiran Dionysius ve son olarak Trakyalı Lysimachus ile arka arkaya evlilik yapmıştır. Paflagonya'da kendi adını taşıyan bir şehir kurmuş ve kendi adına sikke bastıran ilk kraliçe olmuştur. Amastris dört çocuk annesiydi. Lysimachus ile evlendikten sonra kocasının II. Arsinoe ile evlenebilmesi için ondan boşandığı rivayetinin yanı sıra işlerine karıştığı için oğulları tarafından öldürüldüğü iddia edilmektedir. Boşanmalarına rağmen, Lysimachus yine de oğullarını öldürerek eşinin intikamını almıştır. Bilim insanları Amastris'i çoğunlukla görmezden gelmiş ve hayatına dair bilinen az sayıdaki ayrıntıyı da antik kaynakların sunduğu gibi çelişkili bırakmışlardır. Yine de adından nadiren bahsedilen kraliçe, Pers ve Greko-Makedon geleneklerinin iç içe geçmesini temsil ettiği için tartışmasız ilk gerçek Helenistik kraliçe olarak kabul edilmektedir.
Son Ahameniş Prensesi
Son Pers kralı III. Darius Codomannus'un kardeşi prens Oxyathres'in kızı olan Amastris, aslında hayatta kalan son Ahameniş prensesidir. Annesi bilinmemekle birlikte, babasıyla ilişkilendirilen tek kadın Timosa adında Mısırlı bir cariyedir. Issus Savaşı'ndan (M.Ö. 333) sonra Büyük İskender Amastris'i diğer kraliyet ve soylu kadınlarla birlikte ele geçirdi. Makedon yüksek rütbeli komutanların Pers ve Med kadınlarla evlenme geleneği vardı. Savaşın ardından yaklaşık on yıl sonra (MÖ 324) Susa'daki büyük düğün töreninde, İskender Amastris'i generali Craterus'a verdi. Craterus, İskender'in Hephaestion’un yanı sıra Pers prensesiyle evlenen tek yoldaşıdır. Tarihçiler, Makedon geleneklerine bağlılığıyla ünlü Craterus'un, Makedon kral naibi Antipater'in kızı Phila ile evlenmek için Amastris'i reddettiğini ileri sürer. Makedon kraliyet ailesi ve soyluları çok eşliliği benimsediğinden Craterus'un başka bir kadınla evlenmek için eşinden ayrılması da gerekmedi. Craterus, kısa süre sonra bir savaşa öldü (MÖ 321).
Heraklealı Dionysius
Antik tarihçi Memnon aslında Amastris'in terk edilmediğini, Craterus'un onayıyla Tiran Heraklea Pontika'lı Dionysius ile (MÖ 360-305 civarı) evlendiğini belirtir. Amastris bu evliliğinden Clearchus ve Oxyathres adında üç çocuk doğurdu. Çocuklarına verdiği isimler, onun Pers prensesi olarak yüksek konumunu örneklemesi açısından önemlidir. Dionysius'a Pers soylularının iç işleyişi hakkında değerli bilgiler sunan Amastris Susa'daki düğün töreninden önceki yıllarda Yunan eğitimi almıştı ve ilk kocası aracılığıyla Makedonya'daki işler hakkında iyi bir izlenim edinmişti.
Dionysius, Granikos Savaşı'ndan (MÖ 334) ve Pers gücünün nihai çöküşünden beri sürdürdüğü gibi, Bitinya'daki etki alanını daha da genişletmek amacıyla evliliğinden yararlandı. Nitekim antik tarihçi Memnon, Dionysius'un Amastris'le evliliği sayesinde talihini ve servetini büyük ölçüde artırdığını, gücünü pekiştirip genişlettiğini ve tebaasının refahını ve iyi niyetini geliştirdiğini yazmaktadır.
Ölümünden kısa bir süre önce Dionysius, I. Antigonus Monophthalmus'u (MÖ 382-301) ve Monophthalmus'tan sonra tahta çıkanları takip ederek basileus ('kral'; MÖ 306/5 civarı) unvanını aldı. Görünüşe göre Dionysisus'un ölümü, ahlaksız derecedeki lüks ve oburluğa karşı uyarı niteliğinde popüler bir hikâye olmuştur. Ölümüne dair hikâye ve anlatılar Athenaeus, Aelian ve Photius’ta muhafaza edilmiştir (Her üç hikâye de muhtemelen Dionysius'un yakın çağdaşı olan Heraklea'lı Nymphis'e dayanmaktadır). Doktorları onu büyük iğnelerle hayatta tutmaya çalışmasına rağmen, Dionysius'un 55 yaşında aşırı şişmanlığının bir sonucu olarak havasızlıktan öldüğü söylenir. Dionysius ölümünden önce (MÖ 305) Amastris'i reşit olmayan oğulları Clearchus ve Oxyathres adına naip olarak atamıştı. Başlangıçta Antigonus'un desteğiyle hüküm süren Amastrist sonrasında, halef krallar Cassander (MÖ 355-297), I. Ptolemaios (MÖ 366-282), I. Seleukos Nikator (MÖ 358-281) ve Lysimachus (MÖ 355-281) tarafından kendisine karşı kurulan büyük koalisyonla odağını kaybetti.
Trakyalı Lysimachus
Amastris Heraklea'da üç yıl boyunca iktidarda kaldı. Bu arada Lysimachus, İskender'in ölümünden sonra (MÖ 323) Trakya'ya atanmıştı. O da diğer halefleri gibi krallığını ilan etti (MÖ 305 civarı) ve ardından hâkimiyetini genişletmeyi amaçladı. Bu amaçla Hellespont'u geçerek M.Ö. 302'de Küçük Asya'yı işgal etti. Seferin sonunu antik tarihçi Diodorus şöyle anlatır:
Lysimachus, Salonia ovasında kışı geçirmek üzere kuvvetlerini böldü. Heraklea'dan birçok malzeme gönderdikten sonra, buradan biriyle ek bir evlilik yaptı. Çünkü o dönemde şehrin yöneticisi olan Amastris ile evliydi (Diod. 20.109.6-7.)
Belli ki evlilikleri siyasiydi çünkü her ikisi de evlilik ittifakından kazanç sağlıyordu. Amastris bağlılığını Antigonos'tan Lysimachus'a çevirerek Heraklea'nın ilhakını önledi. Böylece kendi ve çocuklarının konumunu güvence altına aldı.
Lysimachus'un ise Antigonus'a karşı desteğe ihtiyacı vardı. Evlilik, askeri bir çatışmayı ve bölgede garnizon bulundurma ihtiyacını engelledi. Amastris, hazinesini ona sunabileceği gibi, Pers soyluları ile daha fazla diplomatik ilişki ve Ahamenişler ile sembolik bir bağlantı da sağlayabilirdi. Bu da Lysimachus'un, Seleucus'a karşı konumunu güçlendirmek için nihayetinde ihtiyaç duyabileceği bir şeydi. Lysimachus Heraklea sayesinde Karadeniz'de bir liman ile doğudan ve batıdan erişim yollarının kontrolünü sağladı. Durumu güvence altına almak için, zaten evli olan Lysimachus çok eşliliği kabul etti. Diğer Makedonlar gibi, İskender'in yakın arkadaşı ve ordunun en yüksek komutanlarından biri olan Lysimachus'un da Susa'daki düğün töreninde evlenmiş olduğuna yönelik bilgiler mevcuttur. Daha sonra Triparadisus'da yaşadığı süre zarfında (MÖ 320/19) Antipater'in küçük kızı Nicaea ile evlendi.
Antigonus'un öldürüldüğü Ipsos Savaşı'ndan (MÖ 301) sonra Lysimachus, Amastris'i Lidya'nın başkenti Sardes'e çağırdı. Amastris'in oğlu Clearchus, babasına halef olarak Heraklea Pontika'nın hükümdarı oldu ve daha sonra iktidarı küçük kardeşi Oxyathres ile paylaştı. Ancak Lysimachus'tan ne ölçüde özerkliklerini koruyabildikleri tartışmalıdır. Destekleyici bir kanıt olmamasına rağmen, Amastris'in Lysimachus'un Trakya'daki sarayına gittiği varsayılabilir. Kısa süre sonra (MÖ 300/299) Lysimachus, Mısırlı I. Ptolemaios'un kızı Arsinoe ile de evlenir. Çoğu bilim insanı Lysimachus'un birbiri arkasına monogami usulü evlik yaptığını ve bu nedenle Amastris'ten boşandığını savunur. Amastris'in sonunda Heraklea'ya döndüğü doğru bir bilgidir ve buradan hareketle üçüncü kocasından ayrıldığı sonucu çıkarılabilir.
Bitinya'dan Paflagonya
Kraliçeler normalde kralın sarayından ayrılmazdı zira eşlerinin kocalarıyla kalması beklenirdi. Ancak Amastris başlangıçta Sardes'te ikamet etti ve II. Arsinoe daha sonra Lysimachus tarafından Efes'teki kraliyet temsilcisi olarak atandı. Aslında Amastris'i elinde tutmak Lysimachus'un yararınaydı ve (daha sonra Efes'te Arsinoe'nin yaptığı gibi) Amastris'in Pontus kıyılarına kocası adına hükmetmek üzere yerleştiği öne sürülebilir. Üstelik Amastris'in oğlu Clearchus, Lysimachus'un Getae'ye (Aşağı Tuna boyunca yer alan Trakya kabileleri; MÖ 293/2) karşı düzenlediği sefere katıldı. Lysimachus birkaç yıl önce Clearchus'un annesini reddetmiş olsaydı böyle bir ittifak mümkün olmazdı.
Amastris'in Heraklea'ya dönüşü oğullarının durumunu altüst etti çünkü onun varlığı şehrin kontrolünü ele geçirdiği anlamına geliyordu. Lysimachus'un rızası olmadan bunu yapamazdı. Gerçekten de gelişiyle birlikte şehri yeniden canlandırdığı söylenir. Sonrasında Heraklea ve Sinop arasındaki Paflagonya kıyısında Parthenios (Bartın Çayı) Nehri'nin ötesinde kendi adına yeni bir şehir (bugünkü adıyla Amasra) kurdu. Hatta, Amastris kendi adına, arka yüzünde “Basilissês Amastrios” yazan muhteşem gümüş sikkeler bastırmıştır. Basillisa kelimesi daha geniş anlamda 'kraliyet kadını' anlamına gelse de burada sadece 'kraliçe' anlamına gelmektedir.
Makedon I. Demetrius'un (M.Ö. 336- 282) karısı Phila, basilissa unvanını alan ilk kadın olsa da (M.Ö. 305/4), bu sikkeler bir kraliçe veya yaşayan herhangi bir kadın adına basılan ilk sikkeler olarak kabul edilir ve bu nedenle kadın otoritesinin cesur bir ifadesi olarak yorumlanabilir. Persli Amastris'in bağımsız olarak, yani bir kralın karısı olarak değil de kadın hükümdar olarak hüküm sürmesi dikkat çekicidir. Doğuştan kraliyet ailesinden geliyordu, Dionysius ölümünden kısa bir süre önce krallık iddiasında bulunmuştu ve Lysimachus da aynı şekilde krallık iddiasında bulunmuştu. O halde, Lysimachus'un Amastris'in Paflagonya kıyılarında kraliçe olarak hüküm sürmesini sağladığı anlaşılmaktadır.
Amastris'in bastırdığı gümüş sikkelerin ön yüzünde, defne çelengiyle süslenmiş, Frig veya Pers tipi bir başlık takan ve coşku dolu görünüme sahip genç bir kadın yüzü bulunmaktadır. Ölümünden sonra basılan sikkelerde ise yüzün üzerinde sekiz ışınlı bir yıldız yer alır. En eski basımlardan bazılarında kadın figürünün boynunun arkasında bir yay ve ok kılıfı görülebilir. Portre çeşitli şekillerde Attis, Men, Mithras, Perseus ve Amastris'in kendisine ya da Amazon adaşına atfedilmiştir. Arka yüzde, kıvrımlı bir giysi giymiş, yastıklı bir tahtta oturan ve solunda çiçekli bir asa tutan peçeli bir kadın figürü yer almaktadır. Uzattığı sağ elinin avucunda ya küçük kanatlı bir Eros ya da bir Nike tutmaktadır. Eros heykelciği yukarıda ışın saçan Helios'un başına bir kurdele koyarken, Nike heykelciği ise bir çelenk koyar.
Genç kadın portresindeki başlık Frig tipinden ziyade bir Pers başlığını temsil etmektedir. Bu başlık Akamenid İmparatorluğu'nun satraplık sikkelerinde düzenli olarak karşımıza çıkar. Amastris'in sikkesinin ön yüzü kraliçenin kralın temsilcisi olarak yönetme hakkını ifade ederken bunu Pers geleneğiyle yapar ve böylece kraliyet mirasını gururla ilan eder.
Ölümü ve Sonrası
Amastris'in Lysimachus'un sarayından döndükten, Heraklea'da kontrolü ele geçirdikten, yeni bir şehir kurduktan ve otoritesini ilan eden en az on alt tipte sikke bastırdıktan sonra kaç yıl geçtiği bilinmemektedir (ancak beş ila on yıl arasında bir süre muhtemel görünmektedir). Oğulları Clearches ve Oxyathres onunla ve Lysimachus'la uzlaşmayı başaramamıştır. Bağımsızlıklarını ilan etmek için kardeşlerin annelerini denizde boğarak öldürdüğü rivayeti vardır. Amastris'in ölümü üzerine (yaklaşık MÖ 285) Lysimachus, alışıldık 'dostluğunu' ve 'baba şefkatini' gösterip Clearchus ve Oxyathres'in verasetini onaylar gibi davranarak Heraklea'ya geldi. Ardından anne katillerini öldürtmek suretiyle Amastris'in intikamını aldı. Lysimachus, Heraklea tiranlığını demokratik bir hükümetle değiştirdi ve şehri doğrudan kendi himayesi altına aldı. Tiranların hazinelerini alarak Trakya'ya döndü.
Burada ele alınan hanedan düzeyindeki evlilik ilişkileri, antik kaynakların aksi yöndeki iddialarına rağmen, kişisel amaçlardan ziyade pragmatik, diplomatik ve siyasi amaçlara hizmet etmiştir. İskender ve halefleri aşk uğruna evlenmediler, her ne kadar sevgi ya da cazibe bunda rol oynamış olsa da evlilikleri çıkar üzerineydi. Romantizm inancı Helenistik hanedan uygulamalarını anlamamızı ciddi şekilde engellemektedir. Dahası, kralların sözde birbiri arkasına evlenerek monogami usulü sürdükleri ilişkileri hakkında eski ve modern düşünce ciddi şekilde yanlış anlaşılmıştır.
Diğer halefleri gibi Lysimachus da krallığına ait toprakları kendisi ve eşlerinin adlarını taşıyan yerleşim yerleriyle süsleyerek hanedanının ihtişamını yaymaya çalışmıştır. Bu şehirler arasında Trakya'daki Lysimachia (modern Gelibolu), Bitinya'daki Nicaea (bugünkü adıyla İznik) ve Efes'in bulunduğu (bugünkü adıyla Amasra) şehri de bulunmaktadır. O dönem şehirlerdeki yapılanmalar, ekonomik ve askeri işlevlerin yanı sıra sembolik ve ideolojik amaçlara da hizmet etmiştir. Krallık genelinde şehirler kurmak ve eşlerinin adına sikkeler bastırmak, kraliyet ailesinin ihtişamını artırmaya yönelik bir hanedan politikasıydı. Bu politika, gücün varlığını ve Lysimachus'un karılarının sahip olduğu nüfuzun görünümünü artırmayı amaçlıyordu.
Özetle, Amastris M.Ö. 3. yüzyılın başlarında güç ve önem kazanmış ve gerçek anlamda ilk Helenistik kraliçe olmuştur. Ondan önce basilissa unvanını alan özellikle Phila ve Apama gibi başka kraliyet kadınları da muhtemelen vardı ama hiçbir Helenistik kraliçe şehir kurmamış ya da sikke bastırmamıştı ve hiçbiri Pers kökenli değildi. Kesin kanıtlar olmasa da günümüze ulaşan bilgilerin gözden geçirilmesi, Amastris'in yaşamının yeniden değerlendirilmesine olanak sağlamıştır. Evlilik oyunlarında bir piyon olmaktan ziyade, dikkat çekici kariyeri ve ölüm koşulları onu evlendiği erkekler için paha biçilmez adeta zorlu bir ajan haline getirmektedir. Kraliyet amacı kesinlikle krallığını mümkün olduğunca genişletmek olan Lysimachus, kraliçelerini daha çok gücünün temsilcileri olarak kullandı. Bununla birlikte Amastris, Pers mirasını gururla tanıtmıştır.
Bu makalenin bir versiyonu ilk olarak AncientWorldMagazine.com adresinde yayınlanmıştır.