Güller Savaş

Tanım

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Burak Erdem tarafından çevrildi
24 Şubat 2020 tarihinde yayınlandı 24 Şubat 2020
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır
Edward IV of England & Lancastrian Fugitives at Tewkesbury Abbey (by Jappalang, Public Domain)
İngiltere Kralı IV. Edward ve Lancastrian Kaçakları Tewkesbury Manastırı'nda
Jappalang (Public Domain)

Güller Savaşı, İngiliz soyluları ile monarşi arasındaki kırk yılı kapsayan bir hanedan çatışmasıdır. Bu süreç boyunca zaman zaman savaşlar, idamlar ve cinayetler yaşanmıştır. İngiltere’nin elit kesimi, her biri Kral III. Edward’ın (h. 1327-1377) soyundan gelenlerin merkezinde bulunduğu iki gruba ayrılmıştı: Yorklar ve Lancasterlar. O dönemlerde yaygın olarak kullanılmış olmasa da savaşa ismini veren şey iki ailenin de üniformasında gül nişanı olmasıydı: York’un beyaz gülü ve Lancasterların kırmızı gülü. Lancasterlı deli İngiltere kralı VI. Henry (h. 1422-61 ve 1470-71), daha sonra oğlu İngiltere’nin IV. Edward’ı olacak olan York dükü Richard (1411-1460) tarafından rahatsız edilmesi ile fitil ateşlenmişti. Edward ise yerini en nihayetinde kardeşi III. Richard’a (h. 1483-85) bırakmıştı. III. Richard, Edward’ın tüm varislerinin katledildiği ve “Princes in the Tower” (Kuledeki Prensler) olarak bilinen kötü şöhretli olayla soylu kesimi hayrete düşürmüştü. Böylece III. Richard’ın 1485 yılında gerçekleşen Bosworth Muharebesinde hayatını kaybetmesi ile Lancasterlı Henry Tudor’a tahtın kapılarını aralamıştı. Henry Tudor, İngiltere’nin VII. Henry’si (h. 1485-1509) adı ile kral olmuş, York hanedanından Elizabeth ile evliliği sayesinde iki hanedanlığı tek bir çatı altına toplayıp Tudor Hanedanlığı adında yeni bir hanedanlık yaratmıştı. Bu çatışma soylu olmayan halk kesiminde oldukça az bir etki yaratmış olsa da soylu kesimi fazlasıyla sarsmıştır. Birçok aile tarih sahnesinde yükselmiş ve düşmüştür. Bu çatışma popüler kültürde büyük bir yer edinmiş ve Shakespeare’den, George R.R. Martin’e ve Game of Thrones dizisine kadar birçok yazara ve kurguya ilham olmuştur.

“Gül” Adının Kökeni

15. yüzyıl İngiltere’sini kasıp kavuran bu hanedan kavgasının şairane ismi, ilk olarak roman yazarı Sir Walter Scott (1771-1832) tarafından iki hanedanın da gül sembollü nişanlar kullanmaya başlamasıyla (aslında ikisi de o zamanlar ayrıcalıklı üniformalardı) ortaya atılmıştır: York’un beyaz gülü ve Lancaster’ın kırmızı gülü. İki aile de İngiltere’nin diğer soylu aileleri ile birlik olduğu için oluşan bölünme ise basit olmaktan biraz uzaktı. Öyle ki bu birliktelikler, Lancaster destekçileri ve York destekçileri olmak üzere iki ana grup yaratmıştı. Ancak iki tarafın da ittifakta olduğu aileler, iç çatışma süresince taraf değiştirmeye son derece yatkındı. Çünkü bu kriz durumu, yapılan katkılara, ölümlere ve doğan fırsatlara göre şekilleniyordu. İsim ile ilgili bir diğer sorun ise bu hanedan çatışmasının aslen bir savaş olmayışıydı. Aslında Güller Savaşı ara sıra yaşanan savaşlar, çatışmalar, ufak kuşatmalar, idamlar ve cinayet silsilelerinden ibaretti. “Güller Savaşı” adı altında inceleyeceğimiz bir dizi tarihsel olay serisinde, 15. yüzyıl İngiltere’sinde yaşayan insanların kendilerini bu olayların bir parçası olarak değerlendirip değerlendirmedikleri ise bir muammadır.

Güller Savaşı’nın Nedenleri

Güller Savaşı’nın birçok nedeni vardı ve çatışma devam ettikçe yeni aktörler ve etkenler oluşmaya devam etmişti. Muhtemelen ilk neden 1399 yılında Henry Bolingbroke’un tahtı zorla ele geçirerek kendisini IV. Henry olarak İngiltere kralı ilan etmesi (h. 1399-1413) ve kendinden önceki taht sahibi II. Richard’ı (h. 1377-1399) öldürmesidir. Henry ilk Lancaster kökenli kral olmuştur. Babası Gauntlu John ise yalnızca Lancaster’ın düküydü. Kralın katli şok etkisi yaratsa da başarısız bir politik strateji değildi.

Plucking the Red & White Roses
Kırmızı ve Beyaz Gülleri Koparmak
Live Auctioneers (Public Domain)

Savaşların patlak vermesine çok kısa bir süre kala IV. Henry’nin yetersiz kalan saltanatı başlamıştı. Kral, babası V. Henry’nin (h. 1413-1422) ani ölümünden sonra henüz daha çocukken tahta çıkmaya zorlanmıştı. Kralın çevresi hırslı ve bir o kadar da değerleri hiçe sayan kral vekilleri ve saray mensupları ile çevrelenmiş, saltanatlık dönemindeki adaletsizliği ve başarısız ekonomisi ülkenin bazı bölgelerine kadar ulaşmıştı. Henry, erişkinliğine ulaştığında Fransa karşısında alınan ve Yüzyıl Savaşları’nın (1337-1453) sonunu getiren mağlubiyet ile yüzleşmek zorunda kalmıştı. İngiliz baronları Fransa konusunda şiddetli bir anlaşmazlık içindeydi. Baronlar, Fransa’ya karşı tıpkı V. Henry’nin yaptığı gibi daha agresif bir yaklaşım izlemeyi, çeşitli anlaşmalar ile uzlaşmayı ya da anakara Avrupa’yı tamamıyla ve topyekün terk etme fikirleri ile anlaşmazlıklarını sürdürmüştü. Yaşanan problemlerden birisi ise para ve ülke dışındaki askeri seferlerin harcamalarıydı. Henry, kulağını çeken herkes tarafından kolaylıkla yönlendirilmiş ve kararlığa en çok ihtiyaç duyulan anda kararsız kalmıştı.

Richard’ı öne çıkaran iki ana unsur vardı. İlki, III. Edward’ın büyük torunu ve II. Richard’ın meşru varisi olduğunu iddia eden March kontunun yeğeniydi; ikincisi ise İngiltere’nin en zengin kişisiydi.

VI. Henry aynı zamanda baronları ile kişisel tartışmalara girecek kadar akılsızdı. Bu nedenle krallık kutuplaşmaya başlamıştı. Bu kutuplaşma 1445 yılında Henry’nin Fransa kralı VII. Charles’ın yeğeni olan Anjoulu Margaret ile evlenmesi ile daha da kötüleşti. Bazı baronlar bunun Fransızlara verilmiş bir kapitülasyon olduğunu düşündü ve Margaret’in savaş karşıtı ve yumuşak huylu eşinin üzerinde kurduğu gözle görülebilir etki de başka bir anlaşmazlık konusu oldu. Henry’nin kötü ünü daha da kötüleşemez denildiği anda, halkı tarafından onaylanmayan Suffolk Kontu William de la Pole’u saray mensubu olarak atadı. Gerçekleştirdiği bu atama kralın düşman sayısını fazlasıyla arttırdı. Halk dahi mutlu değildi ve bu durum 1450 yılında Jack Cade’in liderliğinde bir isyana dönüştü. İsyanda yüksek vergiler, mahkemelerdeki yolsuzluklar protesto ediliyor ve yerel seviyedeki adaletin yoksunluğuna karşı çıkılıyordu. Halkın hükûmete karşı direkt bir etkisi olmasa da yarattıkları huzursuzluk ortamı, soylu kesime kendi amaçları doğrultusunda rejimi devirmek için yalnızca bir sebep daha vermişti. Henry’nin boğuştuğu tüm bu stres ve anne tarafından dedesi Fransa kralı VI. Charles’tan geçen zihinsel problemlerin sonucunda 1453 yılında ruhsal bir çöküş yaşaması hiç de şaşırtıcı değildi. Çöküşünün son kıvılcımı Fransa karşısında alınan son bir bozgun ile Calais dışındaki tüm İngiliz topraklarını kaybetmesi olmuştu. Henry o kadar hastalanmıştı ki hareket edemiyor, konuşamıyor ve kimseyi hatırlamıyordu. Bu durumda krallığın problemleri bir bir gün yüzüne çıkmaya başladı ve İngiltere, iki muhalif parçaya bölündüğünden acilen bir vekile ihtiyacı vardı.

York’un Dükleri

İngiliz baronları tacın başka bir krala geçmesine bağlı olarak zenginliklerini ve güçlerini arttırmaktaydı. Tarihçiler bu olguyu “Bastard Feudalism” (Soysuz Feodalizm) olarak adlandırmaktadır. Bu işleyişin bir kısmı da krallığın elinde tuttuğu toprakları, zenginliği ve politik gücü yerel seviyede zayıflatmaya dayalıydı. Büyük mülk sahipleri sahip oldukları alanı, sanki o alanın kralıymışçasına yönetmiş; yalnız kendilerine özel ve sadık ordular oluşturabilmişlerdi. Bu durum, bazı baronların fazlasıyla hırslanmasına neden oldu. Öyle ki, Henry Bolingbroke’un başarısını hatırlayıp kendilerinin İngiltere tahtına layık olduklarını düşünmüşlerdi. Özellikle de baştaki kralın gözünden düşmüş baronlar, damarlarında akan azıcık soylu kan ile diğerlerini onu takip etmesi için ikna edebiliyordu. Bu profile uyan güçlü politik idareciler, tarihçiler tarafından “Aşırı Kudretli” olarak değerlendiriliyordu. Çünkü hak sahibi hükümdarları düşürebiliyorlardı. Buna ek olarak, Fransa ile olan savaşlar sonlandığına göre tüm ”Aşırı Kudretli” yöneticiler sadık askerlerini ve zenginliklerini evlerinde hırsları doğrultusunda kullanabilecekti.

Wars of the Roses - York vs. Lancaster
Gül Savaşları - York Lancaster'a Karşı
Simeon Netchev (CC BY-SA)

Bu dönemin en kudretli baronu York dükü Richard’dı. Richard’ı öne çıkaran iki ana unsur vardı. İlki, III. Edward’ın büyük torunu ve II. Richard’ın meşru varisi olduğunu iddia eden March kontunun yeğeniydi; ikincisi ise İngiltere’nin en zengin kişisiydi. Bu iki unsura dükün hırsı ve askeri yeteneği eklendiğinde ortaya çıkan sonuç, zaten sallantıda olan Henry’nin saltanatı için oldukça tehlikeli olmuştu. Henry, deliliğinin ilk evreleri sebebiyle acıyla boğuşurken yerine gelebilecek vekil şüphesiz ki Richard’dı ve çok geçmeden 1454 yılında “Krallığın Koruyucusu” ilan edilmişti.

İngiltere’deki 60 soylu ailenin lordlarının yarısı çeşitli şekillerde ölmüştür. Bunun nedeni ise çatışmaların çoğunda soyluların yer almasıdır.

İlginçtir, Henry’nin hükümdarlığına olan güven o kadar azdı ki Richard reformların şampiyonu olarak nitelendirilmişti. Belki de bu unvanı düke kazandıran olaylar, mahkemeleri temizlemek için gösterdiği kararlılık ve krallıktaki problemleri çözmeye çalışmasıdır. Dük, tüm kartlarını büyük ikramiyeyi kazanmak için oynamıştı. O ikramiye ise “taç”tı. İlk olarak Richard, Henry’nin resmî varisi olarak aday gösterilmek için çabaladı (Kralın o dönemde bir çocuğu yoktu). Dük, birçok güçlü müttefike sahipti. Bunlardan en göze çarpanı kendi hasımları olan güçlü Percy ailesine karşı müttefik arayan Middlehamlı Neville ailesiydi. Richard ise iki önemli düşmana sahipti: Kendisinden tabiri caizse tiksinen Anjoulu Margaret ile soylu olan herkes gibi hırslı olan ve aynı zamanda III. Edward’ın kanını taşıyan Somerset Kontu Edmund Beaufort. Somerset Kontu en nihayetinde Güller Savaşı’nın ilk sıcak savaşında savaş alanında yenilmiş, 22 Mayıs 1455’te St. Albans’ta öldürülmüştür. Kraliçe Margaret ise konttan daha dişli bir rakip olduğunu, deli eşinden aldığı taç ve York düküne karşı sürdüğü ordusu ile kanıtlamıştı. 12 Ekim 1459’da Ludlow’da gerçekleşen Ludford Savaşı’nda aldığı yenilgi sonrası Richard, İrlanda’ya kaçmak zorunda kalmıştı. Bu esnada ise “Parliament of Devils” (İblisler Parlamentosu) olarak bilinen parlamento, onu hain ilan edip tüm haklarından mahrum bırakmıştı.

York Dükü, oğlu Edward’ın 10 Temmuz 1460’da Northampton’da Kraliçe Margaret’i mağlup etmesinden sonra İngiltere’ye döndü ve Londra Kulesi’nde bulunan Henry’i, kendisini tahtın resmî varisi olarak ilan etmesi için ikna etti. Karar, 24 Ekim’deki Uzlaşma Yasası’nca onaylandı. Ancak Richard, tam da gıpta ile bakılan taca kavuşmak üzereyken 30 Aralık 1460’daki Wakefield Savaşı’nda kraliçe tarafından yönetilen kral yancıları tarafından öldürüldü. Richard’ın kafası kağıttan bir taç ile kazığa geçirilmiş ve York’ta bulunan Micklegate sokağında sergilenerek kendisinin bir gaspçı olduğu herkese hatırlatılmıştı. Ancak bu Yorkçu kesim için bir son olmayacak ve büyük yükselişlerinin bir başlangıcı olacaktı.

Richard’ın oğlu Edward, York hanedanlığının başına geçmiş ve hem kralın hem de kraliçenin bir numaralı düşmanı olarak rol almıştı. Yorklu Edward’ın elindeki koz, son derece zengin ve büyük müttefiki Warwick kontu Richard Neville idi. Neville o kadar güçlüydü ki daha sonraları kendisi “iktidar belirleyen” olarak bilinecekti. Edward davasının desteklenmeye değer olduğunu İngiliz tarihinin en uzun ve en büyük savaşı olarak da tarihe geçen ve 1461 yılının mart ayında gerçekleşen kanlı Towton Savaşı’nı kazanarak kanıtladı. VI. Henry tahttan indirildi ve Edward, IV. Edward olarak 28 Haziran 1461’de ilk Yorkçu Kral olarak tahta geçti. Eski müttefiki Warwick’in ona yüz çevirmesi ve 1470 yılında VI. Henry’i yeniden bu işe sokması nedeniyle Edward’ın saltanatının kısa bir süreliğine sekteye uğraması sonucunda savaşlar gitgide daha da karanlık bir hâl almıştı. Edward bir sene içinde gerçekleşen savaşları (14 Nisan’da Barnet ve 4 Mayıs’ta Tewkesbury) kazanarak tahtını geri aldı. Bu süreçte Warwick kontu ve VI. Henry’nin tek oğlu da öldürüldü. Kraliçe Margaret hapse atıldı ve Henry 21 Mayıs 1471 yılında Londra Kulesi’nde öldürüldü. Fazlasıyla kanlı olan bu hadiseler silsilesi Yorkların lehine sonuçlanmış gibiydi.

III Richard ve Henry Tudor

VI. Edward’ın küçük kardeşi Richard, Gloucester’ın düküydü ve bu ölümcül taht oyunlarının merkezindeki karakter olacaktı. Richard, abisinin yanında kral olana kadar sadık bir şekilde savaştı ve Edward, muhtemelen bir felç nedeniyle 1483 yılında beklenmedik bir şekilde öldüğünde bunun yükselmek için bir fırsat olabileceğini düşündü. Edward’ın ismi yine Edward olan oğlu kendisinin meşru varisiydi ancak küçük Edward (d. 1470) yalnızca 12 yaşındaydı. Bu durum yine baronların genç kralın üzerinde üstünlük kurma yarışına sebep oldu. Bu üstünlük yarışının en tehditkâr ismi küçük Edward’ın amcası Richard’dı.

Genç ve hâlâ tahta geçmemiş V. Edward ve kardeşi Richard, daha sonraları “Kuledeki Prensler” olayı ile bilinecek Londra Kulesi’ne hapsedildi. Bu esnada ise krallığı, Krallığın Koruyucusu olan Gloucester dükü Richard’dan başkası yönetmiyordu. Prensler yaz boyunca Kule’nin yakınlarında birkaç kez görülmüş ve daha sonra ortadan kaybolmuşlardı. Yaygın düşünce Richard’ın onları öldürttüğüydü. Genel olarak bu itham daha sonraları Tudor tarihçileri ve Richard’ın saltanatını muhtemelen olduğundan daha kasvetli bir şekilde resmeden William Shakespeare (1564-1614) tarafından kabul edilmişti. V. Edward’ın ölümünden en önemli ölçüde yararlanan kişi amcası olmuş; kendisini 6 Temmuz 1483 yılında Westminster manastırında kral ilan etmiştir. Ancak, tahtı böylesine korkunç bir suç ile alması daha fazla soruna davetiye çıkarmıştı. Öyle ki Yorkçular dahi şok olmuş, Güller Savaşı çarpıcı bir sapma yaşamıştı.

Richard III & Henry VII, Stained Glass Window
Richard III ve Henry VII, Vitray Pencere
John Taylor (CC BY)

Lancasterlılar IV. Edward tarafından her ne kadar ortadan kaldırılsalar da tamamıyla soyları tükenmemişti ve Henry Tudor tarafından yönetiliyorlardı. III. Edward’ın oğlu olan Gauntlu John’un gayrimeşru Beaufort nesli sayesinde Henry’nin damarlarında biraz soyluluk bulunmaktaydı. 1407 yılında Beaufort soyu yasal olarak kabul görse de Henry’nin bu bağı pek de asil bir bağlantı sayılamazdı. Ancak VI. Henry’nin yaşayan hiçbir varis bırakmamasından dolayı Lancasterlılar için umut vadeden en iyi seçenek buydu. Buna rağmen Henry Tudor etrafına yararlı müttefikler toplamayı başarabilmişti. Öfkeli York destekçilerinin yanı sıra Woodvilleler (Elizabeth Woodville, Buckingham dükü IV. Edward’ın kraliçesiydi), İngiltere’yi istikrarsızlaştırmak ve kendi bölgesinden uzak tutmak için fırsat kollayan, Henry’nin sürgün edildiği Manş denizinin karşı yakasındaki Fransa kralı VIII. Charles’tı.

Güller Savaşı’nı yeniden ateşleyen kıvılcım belki de III. Richard’ın varisinin (başka bir Edward daha) 1484 yılında ölmesiydi. Henry Tudor’un taht ile arasında yalnızca tek bir kişi kalmıştı ve bu kişi hiç de rağbet gören birisi değildi. 1485 yılının ağustos ayında Henry Tudor Fransız paralı askerlerden oluşan ordusu ile Güney Galler’in Milford Haven’a vardı ve 22 Ağustos 1485’de Leicestershire’da bulunan Bosworth Field’a Richard’ın ordusunun karşısına çıkmak için ilerlemeye başladı. Richard, önemli müttefikleri (Sör William Stanley ve Sör Henry Percy) tarafından orada terk edildi ve kendi başına Henry Tudor’a karşı aceleci bir saldırı yaptığı sırada öldürüldü. Yeni kral, VII. Henry (h. 1485-1509) olarak 30 Ekim 1485 yılında İngiltere’nin başına geçti. Henry yine de tahtta hak iddia eden Lambert Simnel’in etrafında toplanan Yorkçu dirilişi ile yüzleşmek zorunda kalmıştı. Ancak bu durum 1487 yılının haziran ayında gerçekleşen Stoke Field Savaşı ile son buldu. Gelecek yarım yüzyılda Yorkçular küçük çaplı direnişler sergilese de bu savaş Güller Savaşı’nın son kısmı olacaktı.

Güller Savaşı’nın Etkileri

Lancasterlı ve Yorklu krallar arasında açıkça ortada olan taht değişimlerinin yanı sıra bu savaşların tarih için en önemli sonuçlarından birisi VI. Henry’nin Tudor Hanedanlığını kurması olmuştu. IV. Edward’ın kızı Yorklu Elizabeth ile 1486 yılında evlenerek iki aileyi birleştirdi. Kral bu yeni hanedanlık için yeni bir sembol bile yaratmıştı: Lancasterların ve Yorkluların güllerinin birleşimi olan Tudor Gülü. Henry’nin oğlu kendisinden sonra VIII. Henry (h. 1509-1547) olarak tahta çıktı. Böylece Tudorlar, İngiltere’nin Altın Çağı olarak görülen 1603 yılına kadar ülkeyi yönettiler.

Murder of the Princes in the Tower
Kuledeki Prenslerin Cinayeti
Art UK (Public Domain)

Bazı savaşlar ve seferler meydana geldikleri yerlerde ölüme, yıkıma ve karışıklığa yol açsa da savaşlar genellikle soylu kesim arasında olduğu için halk kesiminin çok küçük bir bölümünü etkilemiştir. Güller Savaşı boyunca 13 ayrı sefer düzenlenmesine rağmen sıcak çatışma ile geçen süre 24 aydan az olmuştur. Savaşlar soylu kesimi fazlasıyla etkilemiş; İngiltere’deki 60 soylu ailenin lordlarının yarısı çeşitli şekillerde ölmüştür. Bunun nedeni ise çatışmaların çoğunda soyluların yer almasıdır. Eski bir alışkanlık olan fidye karşılığı esir alma durumu da söz konusu değildi; çünkü insanlar ya ödeyemiyor ya da ödemek istemiyordu ve tüm rakiplerin oyundan kalıcı olarak uzaklaştırılması gerekiyordu. Bunun ötesinde, birçok baron savaşlardan çıkar sağlasa da sürecin sonunda kral krallığının kontrolünü sıkıca geri almış, vergiler gözden geçirilip daha iyi hâle getirilmiş, soyları tükenen ailelerin ve politik rakiplerin mülklerine kral tarafından el koyulmuştu. Birçok insan için oradan oraya yapılan mülkiyet değişiklikleri pek bir anlam ifade etmiyordu. Nitekim savaşların sonucunda isimler değişse de %3’lük soylu kesim, krallık servetinin %95’ine sahipti.

Sonuç olarak Güller Savaşı dönemeçleri, dönüşleri ve ihanetleriyle İngiliz kültüründe kalıcı bir iz bırakmış, o günden bu yana hem tarihçilere hem de edebiyatçılara ilham olmuştur. Tudor propagandacıları savaşların yıkımını fazlasıyla abartmış, kendilerini ve yönetimlerini daha iyi göstermek için çabalamış, Yorkçuları ise kötülemişlerdir. William Shakespeare (1564-1616) bu döneme özellikle ilgi duyduğu için VI. Henry ve III. Richard oyunlarında bu dönemden anekdotlar kullanmıştır. Öyle ki hem bazı ozanlar için hatırlanmaya değer karakterler yaratmış hem de sıklıkla alıntılanan replikler yazmıştır. Game of Thrones dizisine ilham kaynağı olan, eserlerinde ”Güller Savaşı”ndan karakterlere ve temalara yer veren George R. R. Martin, 21. yüzyılda bile Güller Savaşı’nın, günümüz yazarlarına nasıl esin kaynağı olduğuna çok güzel bir örnektir.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2020, Şubat 24). Güller Savaş [Wars of the Roses]. (G. Dergisi, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-18612/guller-savas/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Güller Savaş." tarafından çevrildi Gorgon Dergisi. World History Encyclopedia. Son güncelleme Şubat 24, 2020. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-18612/guller-savas/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Güller Savaş." tarafından çevrildi Gorgon Dergisi. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 24 Şub 2020. İnternet. 20 Kas 2024.