Sandro Botticelli (M.S. 1445-1510), asıl adı Alessandro di Mariano Filipepi, erken Rönesans Dönemi İtalyan sanatçısıydı. Bilhassa sunak ve dini temalı eserleriyle üretken bir ressam olan Botticelli'nin günümüzdeki bilinen en ünlü eseri, ne ironiktir ki, şu anda doğduğu kent olan Floransa'daki Uffizi Galerisi'nde sergilenen mitolojik nitelikteki ''Venüs'ün Doğuşu'' adlı resimdir. Genel kanı itibariyle Batı sanatının en büyük ressamlarından biri olarak kabul edilen Botticelli, renk, biçim ve perspektifi harmanlayarak olağanüstü güzellikte görsel şiirsellikte dini ve seküler eserler ortaya koymuştur. Geleneksel mitolojiden ve Hristiyan sanatından geleneksel imgeleri yeniden yorumlayan ve iç içe harmanlayan Botticelli'nin resimleri çoğu zaman çok yönlü yorumlara müsaittir.
Hayatının Erken Dönemleri
Botticelli M.S. 1445 yılında Floransa'da dünyaya geldi, asıl adı Alessandro di Mariano dei Filipepi idi. Botticelli adıyla tanınmasının nedeni ağabeyi Giovanni'nin takma adının bu olmasından kaynaklanıyordu. İleride sanatçı olacak olan Botticelli'nin ilk iş tecrübesi bir kuyumcu çırağı olarak oldu. Daha sonra genç bir delikanlı olan Botticelli, freskleri ve sunak tablolarıyla ya da resimleriyle (ayrıca bir rahibeyle kaçıp ondan iki çocuk sahibi olmasıyla) tanınan Floransalı sanatçı ve eski keşiş Filippo Lippi'nin (yaklaşık M.S. 1406-1469) atölyesinde ressamlık eğitimi aldı. Floransalı sanatçılar Andrea del Verrocchio (yaklaşık M.S. 1435-1488), Antonio (yaklaşık M.S. 1432-1498) ve Piero del Pollaiuolo (yaklaşık M.S. 1441 - yaklaşık M.S. 1496) kardeşlerle geçirdiği zaman Botticelli üzerinde başka erken dönem etkileri de bırakmıştır; bu sanatçıların hepsi de sanat öğrenmek amacıyla gittikleri atölyeleriyle tanınmışlardır. Botticelli büyük olasılıkla Verrocchio'nun atölyesindeyken, Leonardo da Vinci (M.S. 1452-1519) de aynı dönemde bu işle uğraşıyordu. Botticelli'nin hem çağdaş dönem hem de daha sonraki çalışmalarında zarafet içeren figürlere ve süsleme ayrıntılarına önem vermesi, bu eğitim dolu çalışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır. Bunun en iyi örneklerinden biri M.S. 1470 tarihli ''Fortitude'' resmidir (Uffizi Galerisi, Floransa).
Tanınmış Bir Sanatçı
Gözde bir sanatçı olan Botticelli, bilhassa Floransa'nın nüfuz sahibi Medici ailesi adına yaptığı kamusal çalışmalarla aldığı özel işleri birbiriyle harmanlayarak üretmiştir. Botticelli, Medici ailesi adına günümüzde Uffizi'de sergilenen ''Primavera'' ('İlkbahar' anlamına gelir) büyük panel resmi (aşağıya bakınız) gibi Roma ve Yunan mitolojisinden pek çok temayı işlemiştir. M.S. 1480 ve 1484 yılları arasında Botticelli belki de en ünlü eseri olan ''Venüs'ün Doğuşu''nu yapmıştır (aşağıya bakınız). Botticelli dini eserleri de bırakmamış ve M.S. 1480'lerin başında Roma'daki Sistine Şapeli'nin iç kısmının bir bölümünü dekore etmesi amacıyla onu görevlendiren Papa IV. Sixtus'un gerçek adıyla Francesco della Rovere (papalık dönemi 1471-1484) büyük hayranlığını kazanmıştır. Pek çok büyük sanatçının yoğun ilgisine mazhar olan şapelde, Botticelli'ye Eski Ahit'ten alınan sahnelerin yer aldığı ''Musa'nın Yaşamı'' panel resmi ve Roma'daki Konstantin Takı'nın (Konstantin Zafer Kemeri), son derece kusursuz bir tasvirini içeren bir alçak duvar alanı tahsis edilmiştir.
Portreler
Botticelli M.S. 1480'lerin ortalarında Floransa'ya döndü ve bu kentte her türden eserin üretildiği büyük bir atölye kurdu. Bu dönemde sanatçının özel amaçlı yaptığı dinsel konulu resşmler (tablolar) bilhassa büyük ilgiye mazhar olmuştur. ''Narlı Madonna'' (Madonna della Melagrana) portresi (yaklaşık M.S. 1487, Uffizi) bu tarza verilebilecek bir örnek teşkil etmektedir. Pek çok başarılı Rönesans sanatçısı gibi Botticelli de sıklıkla portre çizmek üzere iş almıştır. Boticelli'nin bu tür eserlerine ilginç bir örnek, Medici ailesinden olan Büyük Cosimo'nun (Cosimo de' Medici) yüzünü gösteren büyük bir altın madalyonu göze çarpan bir şekilde gösteren, adı bilinmeyen genç bir adamın portresidir. Böyle aleni sergilenen destekler, Floransa politikasına dair bir fikir vermektedir; zira bir kişinin kendisini yöneten aileye bu denli aleni şekilde destek verirken resmini yaptırmasının kariyeri bakımından iyi bir gelişme olarak değerlendirildiği aşikârdır. M.S. 1475 civarına dayanan bu portre şu anda Uffizi Galerisi'nde bulunmaktadır.
Sonuçta, Botticelli'nin yüzlerdeki özgün karakteri yansıtma becerisi, arka plandaki figürlerin başlı başına birer etkileyici portre niteliği taşıdığı daha büyük boyutlu kompozit eserlerinde bile görülebilir. Bu arka plan ayrıntılarına yönelik titizliğin muhteşem bir örneği, Uffizi Galerisi'ndeki yaklaşık M.S. 1475 tarihli ''Müneccim Kralların Tapınması'' ('Magi'nin Hayranlığı', 'Akil Adamların Hayranlığı' ya da 'Üç Kralın Tapınışı' diye de tercüme edilebilir) adlı resminde görülebilir. Bu resim Medici ailesinin ileri gelen üyelerinden oluşan gerçek bir galeridir ve en sağdaki figür Botticelli'nin kendisi bile olabilir.
Kariyerinin Sonraki Dönemleri
M.S. 1490'larda Botticelli, Dante Alighieri'nin (M.S. 1265-1321) edebi şaheseri ''İlahî Komedya''nın (İtalya: La Divina Commedia) ''Cehennem'' (Inferno) bölümü üzerine ünlü illüstrasyonlar hazırlamıştır. Yine M.S. 1490'larda Botticelli, Floransa'da ve diğer yerlerde ahlaktaki yozlaşma ile dinin göz ardı edilmesine karşı dobra bir eleştiri yapan teolog ve din hakkında vaiz veren bir kişi olan Girolamo Savonarola'nın (M.S. 1452-1498) görüşlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Bu nedenle Botticelli bundan sonra din konulu resimlere ağırlık verme konusunda teşvik edilmiştir. M.S. 1498 tarihli klasiklerle bezenmiş ''Apelles'e İftira'' ve M.S. 1500 tarihli güçlü ama muammalı ''Mystic Nativity'' (Mistik Doğuş), yöneticilerin birbirinden bağımsız seküler bir dünyadaki tehlikelere dikkat etmeleri gerektiği yönündeki mesajlarıyla bu dönemdeki karakteristik çalışmalardır (aşağıya bakınız).
Saygınlık & Geçmişten Gelen İzler
Kariyeri boyunca sürekli aranan bir ressam olan Botticelli, yaşadığı dönemde bir ressam ustası kimliğiyle tanınmıştır. Teknik açıdan, her türlü renklendirme konusunda usta olan Botticelli'nin yapıtları, yaşadığı dönemde en çok genel ahenk etkisi bakımından hayranlık uyandırmıştır. Botticelli aynı zamanda duyguları yansıtmakta da ustaydı; örneğin günümüzde Münih'teki Alte Pinakothek Sanat Müzesi'nde sergilenen M.S. 1490-2 tarihli ''Ölü İsa'ya Yaktığı Ağıt''taki Mecdelli Meryem'in yüz ifadesine bakabilirsiniz.
Botticelli'nin kariyeri boyunca ortaya koyduğu çalışmaların bir diğer belirleyici niteliği de sanatçının bakan kişiden beklediği inanmama duygusunun ortadan kalkmasıdır. Botticelli'nin kullandığı perspektif ve düzlemsel görünüm açılarıyla oynayarak, yarattığı sahnelere çoğu zaman bu dünyadan değilmiş gibi his yaratan suni bir hava verir; bu da iki başlıca konusunun ya günümüz açısından taşıdığı alegorik önem nedeniyle mitolojiden alınmış öyküler ya da dini amaçlı sanat olduğu düşünüldüğünde son derece yerinde bir etkidir. Bu klasik sanatın sınırlarından uzaklaşma sonraki dönemlerde Rönesans sanatçılarınca da benzer şekilde sürdürülecektir.
Şaheserler
İlkbahar Tablosu (Primavera)
''İlkbahar'' manasına gelen Primavera resmi yüzyıllardır sanat tarihçilerinin aklını kurcalamaktadır, zira bu tablonun kesin manası konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bu boyalı ahşap panel büyük olasılıkla Lorenzo di Pierfrancesco de' Medici adlı İtalyan bankacı ve politikacı tarafından yaptırılmış ve M.S. 1482 yılı civarında tamamlanmıştır. Bu 315 x 203 santimetre (124 x 80 inç) boyutlarında büyük bir eserdir. Resmin merkezinde yer alan kızıl pelerinli figürün kim olduğu, ''Üç Güzeller'' (Three Graces) heykelinin ya da ''Âyin İzlencesi'' defterin (Hours) ne olabileceği ve tablonun en sağında genç bir kadını sürükleyerek götüren karanlık bir karakterin varlığı, bu figürlerin birbirleriyle ve eserin adıyla olan ilişkileri açısından özel bir tartışma noktası yaratmaktadır.
Resmin merkezindeki kadın, üzerinde bulunan aşk tanrısı (Eros) nedeniyle büyük olasılıkla Venüs'tür, ancak başını çevreleyen ve arkasındaki çalıların arasındaki boşluklardan oluşan hâle, bu kadının Meryem Ana ya da belki de bu ikisinin bir karışımı olduğunu gösteriyor olabilir. Yunan mitolojisindeki Üç Güzeller, Afrodit/Venüs ve ilkbahar çiçekleriyle ilişkilendirildiklerinden dolayı dans eden üçlünün yerinde bir yorumu olabilir. Resmin en sağındaki koyu mavi hayalet figür, o sırada bahar tanrıçası Chloris'i (Yunan Mitolojisinde Flora diye anılır) kaçırmakta olan rüzgâr tanrısı Zephyrus'un bir temsili olabilir. En soldaki portakal koparan figür ise bereketi temsil eden haberci tanrı Hermes/Merkür olabilir. Bütünüyle suni olan bu görüntü, bilhassa ön plandaki çiçeklerle, birbirleriyle hiç etkileşime girmeyen insan figürlerinin arkasındaki ve üzerindeki portakal bahçesi göz önüne alındığında, bir gobleni andırmaktadır. Bu resmin önemine dair bir başka ipucu da, o yıl Semiramide d'Appiano ile evlenecek olan komisyon üyesinde bulunabilir. Belki de resim, evliliğin ve böyle bir birlikteliği takiben yaşanan bahar aylarındaki balayının bir alegorisidir.
Venüs'ün Doğuşu
M.S. 1480'lerin başında yapılan ''Venüs'ün Doğuşu'', o zamandan bu yana sayısız başka eserde tekrar tekrar kullanılan ve atıfta bulunulan ikonik bir sanat eseri haline gelmiştir. Bu eser, tuval üzerine tempera (Orta Çağ'da tutkallı su ile boyanın, çoğu zaman yumurtanın akıyla karıştırılması suretiyle elde edilen boya türü) ve yağlıboya ile yapılmış etkileyici boyutlara sahiptir: 279 x 175 santimetre (110 x 69 inç). Bu resim klasik mitolojiden Afrodit/Venüs'ün doğumu öyküsünü tasvir etmektedir ve ''Primavera'' gibi ''Venüs'ün Doğuşu'' da Floransa'daki Uffizi Galerisi'nde sergilenmektedir.
Resmin merkezine doğru esen batı rüzgârları, Venüs'ün sağa doğru savrulan saçları ve dalgalanan bir elbiseyle karşıdan karşıya uzanan tanrıçanın yardımcısıyla ("Hours "lardan biri?) bu resme hareketli bir görünüm kazandırılmıştır. Rüzgârda gelişigüzel savrulmuş gibi görünen çok sayıda çiçek de bu etkiye yardımcı oluyor. Dahası, resimdeki figürlerin hepsi aynı düzlük üzerindedir ve bu yüzden gerçek dışı bir deniz arka planında süzülüyor gibi görünürler. Sanki Botticelli o zamanlar bu tür ikonografinin bilindiği diğer tek yerde görülen düzlük hissini yeniden yaratmaya niyetlenmiş gibidir: Bu eserler Yunan, Roma ve Etrüsk çanak çömlekleridir. Bu esere dünyevi olmayan etkisini veren de tam olarak bu niteliğidir. Bununla birlikte, Venüs'ün duruşu ve ellerinin konumu tamamen Yunan ve Roma heykeli Venüs pudica'dan (mütevazı-ahlaklı Venüs) alınmıştır. Bu eser bütün olarak, tanıdık ikonografinin tamamen yepyeni bir yorumunu ortaya koymak üzere klasik tema ve imgelerin incelenip işlendiği tipik bir Rönesans dönemi sanatı örneğidir.
Mistik Doğuş (Mystic Nativity)
''Mistik Doğuş'' (Mystic Nativity) tuval üzerine temperadır ve 108.5 x 75 santimetre (42İ5 x 29.5 inç) boyutlarındadır. Bu resim günümüzde Londra'daki Ulusal Galeri'de bulunmaktadır. Yüzeysel olarak bakıldığında, en azından merkez şeridinde, çobanların ve kralların ahırda yeni doğmuş İsa Mesih'i ziyaret ettiği geleneksel bir doğuş sahnesidir. Ne var ki resmin üst ve alt kısımları çok farklıdır. Ahırın üzerinde melekler adeta altından bir halka içinde dans ederken, altında her biri bir insanı saran üç melek daha yer almaktadır. Bunca neşenin arasında ne yapacaklarını şaşırmış gibi görünen bir sürü iblis de vardır.
Bu resmin tepesinde, Botticelli'nin bu eseri M.S. 1500 yılında yaptığını ve Savonarola'nın kürsüsünden haykırdığı insanlığın ölümüne dair hüzünlü öngörülere bir atıf niteliğinde olan 'Kıyamet'in ikinci hüznünü' (Rundle, 56) yaşadığını ifade eden Yunanca bir yazı yer almaktadır. Hatta resimdeki melek yoğunluğu, lâkabı 'meleksi olan' Savonarola'ya doğrudan bir atıf da olabilir. O halde Botticelli bir kez daha geleneksel imgeleri kendine özgü fikirlerle birleştirerek gerçekliğin etkisini ortadan kaldırıyor ve eserine Rönesans dönemindeki en iyi sanat eserlerinin klasik bir özelliğine sahip olan çok yönlü yorumlama imkânları kazandırıyor.