Thomas Jefferson (1743-1826) Amerikalı bir avukat, devlet insanı, filozof ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Kurucu Babaları'ndan biriydi. Amerikan Devrimi'nin önemli bir figürü olan Jefferson, İstiklal Beyannamesi'ni yazdı ve daha sonra ilk dışişleri bakanı, ikinci başkan yardımcısı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin üçüncü başkanı olarak vazife etmişti (1801-1809 yılları arasında vazife etti).
Erken Hayat
Thomas Jefferson, 13 Nisan 1743'te Virginia, Albemarle County'deki Shadwell Plantation'da doğdu. Varlıklı bir plantasyon sahibi ve arazi ölçümcüsü olan Peter Jefferson ile Virginia'nın en nüfuzlu ailelerinden birinin kızı olan Jane Randolph Jefferson'ın on çocuğundan üçüncüsüydü. Peter Jefferson 1757'de öldüğünde, 14 yaşındaki Thomas 5.000 dönümlük arazi ve 60 köleleştirilmiş insanı miras aldı. 1758'den 1760'a kadar, William & Mary Koleji'ne katılmak üzere Williamsburg'un müstemleke başkentine gitmeden önce Rahip James Maury'den hususi ders aldı. Kolejdeki ilk yılında partilere, atlara ve kıyafetlere bolca para harcadı, ama kısa zamanda bu "şatafatlı hayat tarzından" pişman olacaktı (Boles, 18). Bundan mütevellit ikinci yılında çok daha çalışkandı; günde 15 saatini derslerine ayırıyor, sadece egzersiz yapmak veya keman çalmak için ara veriyordu.
Çalışkan Jefferson kısa zamanda matematik profesörü William Small'un himayesine girdi ve Small'u, tanıştığı "ilk hakiki aydınlanmış veya ilmî adam" olarak sevgiyle yad ediyordu (Boles, 17). Small, Jefferson'ı Williamsburg'daki diğer iki büyük entelektüelle tanıştırdı - hukuk profesörü George Wythe ve Vali Yardımcısı Francis Fauquier - ve haftalık akşam yemeklerinde, dört adam siyaset ve felsefe müzakere ediyor, genç Jefferson'ın siyasi ve entelektüel inkişafına büyük ölçüde tesir ediyordu.
Jefferson, 1762'de resmi tahsilini tamamladıktan sonra Wythe'ın yanında hukuk okumak için Williamsburg'da kaldı ve beş sene sonra 1767'de Virginia barosuna kabul edildi. 1768'de Albemarle County'yi temsil eden Burgesses Meclisi'ne seçildi. Aynı yıl, çiftliğine bakan 868 fit (265 m) yüksekliğindeki bir dağın tepesinde yeni bir ev inşa etmeye başladı. Monticello - İtalyancada "küçük dağ" anlamına gelir - olarak adlandırılan ev Jefferson'ın hayatının tutkusu haline geldi ve sonraki birkaç on yılı onu dizayn etmek ve yenilemekle geçirdi. Gerçek emek, tabii ki, ekseriyetle kölelerince gerçekleştirildi; Jefferson, hayatı boyunca takriben 600 köleye sahipti ve bunların çoğu kendi mülkünde köle olarak doğmuştu.
1772'de, birkaç başarısız romantik teşebbüsten sonra Jefferson nihayet güzel genç dul Martha Wayles Skelton ile evlendi. Kendisinden beş yaş küçük olan Martha, edebiyat ve müziğe dair tutkularını paylaşıyordu; hatta sık sık birlikte müzik yapıyorlardı; Martha klavsen çalıyordu, o ise keman. Çiftin altı çocuğu olacaktı ve bunlardan sadece ikisi -Martha 'Patsy' (1772-1836) ve Mary 'Polly' (1778-1804)- yetişkinliğe kadar yaşayabilecekti. Jefferson'un kayınpederi 1773'te vefat ettiğinde, o ve Martha 11.000 dönüm arazi ve 135 köle daha miras aldılar. O zamana değin Jefferson, Virginia'nın Büyük Britanya'ya karşı mücadelesine dahil olmuştu. Parlamento'nun müstemlekecileri rızaları olmadan vergilendirme teşebbüsleri, bu nevi vergileri 'İngilizler olarak haklarının' ihlali olarak gören Amerikan Vatanseverler tarafından şiddetle karşı çıktı. Jefferson 1774'te A Summary View of the Rights of British America (İngiliz Amerika'nın Haklarına Dair Özet Bir Görünüm) adlı eserinde bunu müdafaa etti. Bu eserde kolonilerin kendilerini idare etme hakkına sahip olduğunu, İngiliz kralına yalnızca gönüllü bağlarla bağlı olduklarını ve Parlamento'nun işlerine karışma hakkı olmadığını ileri sürdü. Bu eser onun Virginia'da bir Vatansever lider olarak tanınmasını sağladı ve 1775 baharında Philadelphia'da düzenlenen İkinci Kıta Kongresi'ne delege olarak tayin edilmesine yol açtı.
Devrim
Jefferson, Kongre'nin en genç ve en az tanınmış mensuplarından biriydi ve doğuştan gelen utangaçlığı, münakaşaların ilk aylarında fazla konuşmasına mani oldu. Yine de Kongre'nin Haziran 1776'da Büyük Britanya'dan istiklali ilan etme ihtimaline dair oylama zamanı geldiğinde, Jefferson Beşli Komite olarak adlandırılan birime tayin edildi ve böyle bir ayrılığı haklı çıkaracak bir beyanname taslağı hazırlamakla vazifelendirildi. Komitede mümtaz devlet adamları John Adams, Benjamin Franklin, Robert R. Livingston ve Roger Sherman vardı, ancak İstiklal Beyannamesi olacak belgenin birincil yazarı Jefferson'dı. Poetik bir nesirle yazılmış ve Aydınlanma idealleriyle dolu olan Beyanname, Amerikan tarihinin en meşhur belgelerinden biri olacaktı:
Biz bu hakikatleri kendiliğinden aşikâr olarak kabul ediyoruz: bütün insanlar eşit yaratılmıştır; yaratıcılarınca devredilemez haklarla teçhiz edilmişlerdir; bunlar arasında hayat, hürriyet ve saadet arayışı vardır; bu hakları teminat altına almak için, insanlar arasında hükümetler kurulur ve bu hükümetler adil güçlerini idare edilenlerin rızasından alırlar; herhangi bir hükümet şekli bu hedefleri yıkıcı hale geldiğinde, halkın onu değiştirme veya ortadan kaldırma ve temellerini bu tür prensiplere dayandırarak ve güçlerini, kendilerine emniyetlerini ve saadetlerini en çok sağlayacak şekilde düzenleyerek yeni bir hükümet kurma hakkı vardır.
(Meacham, 104)
Beyanname, 28 Haziran'da Kongre'ye sunuldu ve burada hassas Jefferson'ı kıvrandıran bir dizi münakaşa ve tashihe tabi tutuldu. Nihayetinde, metnin beşte biri kaldırıldı veya daha az radikal hale getirmek için revize edildi; Jefferson'un köle ticaretinin kötülüklerinden kralı mesul tuttuğu kısım tamamen çıkarıldı. Son olarak, Beyanname 4 Temmuz 1776'da kabul edildi ve Amerika Birleşik Devletleri doğdu. Jefferson, Ekim ayına değin Kongre'de kaldı, sonra dört yıllık devamlı hamileliklerden sonra sıhhati oldukça hassaslaşan karısına daha yakın olmak için aceleyle Virginia'ya geri döndü. Williamsburg'a döndüğünde Jefferson, Virginia'nın hukuki kodunun Amerikan Devrimi değerleriyle daha ahenkli hale getirilmesi için revize edilmesine yardımcı oldu. Primogenitür mirasını mecbur kılan eski yasaları kaldırmak için çalıştı ve din hürriyetini teşvik ederek Anglikan Kilisesi'nin Virginialıların manevi hayatları üzerindeki tekelini baltalamaya çalıştı; Bu çabalarında, ömür boyu en mühim müttefiki olacak olan koruması James Madison'dan yardım aldı.
Jefferson, 1779'dan 1781'e değin Virginia Valisi olarak tek yıllık iki devre vazife yaptı. General George Washington ve Kıta Ordusu'nun ikmalini sağlamak için yorulmadan çalıştı, lakin İngilizler 1781'in başlarında Virginia'yı işgal ettiğinde gafil avlandı. Eyalet milislerini çağırmak için çok yavaştı ve dönek Benedict Arnold kumandasındaki İngiliz birlikleri yeni eyalet başkenti Richmond'a doğru yöneldiğinde kendisi ve Genel Meclis kaçmak mecburiyetinde kaldı. Kariyerinin geri kalanında, muhaliflerinin korkaklık olarak sunduğu kaçışı onu rahatsız etti. Ancak eyalet ve hatta memleket, Washington'ın o Ekim ayında Yorktown Muhasarası'nı kazanmasıyla kurtuldu ve Amerikan İstiklal Savaşı fiilen sona erdi. Jefferson'ın hissetmiş olabileceği her ne kadar sevinç varsa da, bu sevinç hızla azaldı; Martha Wayles Jefferson, 6 Eylül 1782'de zor bir doğumdan sonra öldü. Jefferson kederden deliye döndü. Kızı Patsy'nin daha sonra hatırlayacağı gibi, üç hafta boyunca Monticello'da huzursuzca bir ileri bir geri yürümekten başka pek bir şey yapmadı, yalnızca "at sırtında durmaksızın dağlarda dolaşmak" için dışarı çıktı (Boles, 108'den iktibas).
Paris & Sally Hemings
Jefferson, 1783-84 celsesi için kısa bir süreliğine Kongre'ye döndü, başlıca katkısı batı topraklarının yerleşimi ve Birliğe yeni eyaletlerin kabulü için temel oluşturan 1784 Toprak Talimatname'siydi. Daha sonra Fransa'ya ABD elçisi olarak tayin edildi ve en büyük kızı Patsy ve iki kölesiyle 6 Ağustos 1784'te Paris'e geldi. Zarif Jefferson, nüfuzlu kişilerle kaynaştığı, operaya gittiği ve kitaplara ve resimlere mübalağalı paralar harcadığı Paris'in zarafetinden zevk alıyordu. Hatta güzel - evli olmasına rağmen - bir İngiliz-İtalyan müzisyen olan Maria Cosway'e aşık oldu, lakin Paris bahçelerinde yaptıkları romantik yürüyüşler, kocasının onu Londra'ya geri getirmesiyle aniden nihayere erdi. Jefferson, Bastille Baskını esnasında hala şehirdeydi ve Fransız Devrimi'nin başlangıcına şahit oldu. Arkadaşı Gilbert du Motier, Marquis de Lafayette'e, insan hakları açısından çığır açıcı bir belge olan İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi'ni hazırlanmasında danışmanlık yaptı.
Jefferson, Paris'te birkaç sene geçirdikten sonra, Temmuz 1787'de gelen küçük kızı Polly'yi çağırdı. Polly'ye köleleştirilmiş 14 yaşındaki bir kız olan Sally Hemings eşlik ediyordu. Hemings, John Wayles'ın (Jefferson'ın kayınpederi) ve köleleştirilmiş bir kadının kızıydı ve bu sebeple merhum Bayan Jefferson'ın üvey kız kardeşiydi. 1789'un sonlarında Fransa'dan ayrılmadan bir süre önce Jefferson, kızla cinsi münasebete girdi. Jefferson'ın destekçileri, münasebetlerinin hakiki bir sevgi münasebeti olduğuna inanmayı sevseler de, efendi ile köle arasındaki güç muvazenesizliği -ve hakikaten de 44 yaşında bir adam ile genç bir kız arasındaki- açıkça tecavüz olmasa bile zorlayıcı bir münasebeti kuvvetli bir şekilde düşündürmektedir. Sally Hemings'in vaziyeti hakkındaki kendi düşünceleri ne yazık ki tarihte kaybolmuştur. Mamafih, Jefferson ona taviz vermediği sürece Fransa'yı onunla birlikte terk etmeyi reddettiğinde ve nihayet 21 yaşına geldiklerinde bütün çocuklarını serbest bırakmayı kabul ettiğinde, en azından bir an için kontrolü elinde tutabildi. Hemings'in, hepsinin Jefferson tarafından babalandığına inanılan altı çocuğu oldu.
Muhalefet Lideri
Jefferson, Kasım 1789'da Virginia'ya döndü, bu esnada Amerika Birleşik Devletleri Anayasası tasdik edilmiş ve Washington ilk başkan olarak vazifeye başlamıştı. Jefferson, hala bir Haklar Beyannamesi'nden mahrum olan Anayasa'ya dair şüphelere sahipti, ancak yine de başkanın kabinesine dışişleri bakanı olarak katılma teklifini kabul etti. Bu rolde Jefferson, hazine bakanı Alexander Hamilton ile sık sık karşı karşıya geldi. Hamilton kuvvetli bir milli hükümet yaratmayı ve ABD'yi Avrupa imparatorluklarıyla aynı seviyede modern bir millet haline getirmeyi hedefliyordu; lakin planları, ziraatçi Güney'in pahasına parayı ve nüfuzu Kuzey'de teksif edecekti. Jefferson ayrıca Hamilton'un kuvvetli bir federal hükümet yaratma teşebbüslerinin eyaletlerin hakimiyetini zayıflattığına ve böylece Amerikan Devrimi'nin prensiplerine aykırı olduğuna inanıyordu. Bu, ABD'nin siyasi gelişimi üzerinde büyük bir tesiri olacak olan rekabetlerinin temeliydi.
1790'da Jefferson, milli hükümetin eyalet borçlarını üstlenmesini ihtiva eden Hamilton'un mali programına karşı çıktı. Hamilton, Jefferson'un rızası mukabilinde Potomac Nehri boyunca Güney'de kalıcı bir milli başkenti desteklemeyi kabul ettiğinde iki adam bir mutabakataa vardı, lakin Hamilton milli bir banka kurulmasını teklif ettiğinde gerginlikler yeniden alevlendi. Dış politikada Jefferson, Fransız İhtilali'nin hayranı olmaya devam etti ve Washington'ı, tiranlığa karşı mücadelesinde filizlenen Fransız Cumhuriyeti'ni desteklemeye çağırdı. Dığer yandan Hamilton, Fransız devrimcilerinin anarşist ve şiddet yanlısı olduğuna inanıyordu ve Britanya ile bağları kuvvetlendirecek politikaları tercih ediyordu. Jefferson, Hamilton'un dış politika sahasına müdahalelerinden rahatsız oldu ve Başkan Washington Fransız Devrim Savaşları'nda tarafsızlık politikası ilan ettikten sonra Jefferson istifa etti. Monticello'ya döndü ve burada muhalefetin önde gelen sesi olmaya devam etti ve 1795'teki münakaşalı Jay Antlaşması'nı kınadı. Bu sıralarda Jefferson, cumhuriyetçiliği, ziraatçiliği ve Fransız yanlısı politikaları destekleyen Demokratik-Cumhuriyetçi Parti'nin lideri olarak tanındı ve merkezileşmeyi, endüstriyi ve İngiliz yanlısı politikaları destekleyen Hamilton'un Federalist Partisi'ne karşı çıktı.
Eylül 1796'da Washington, ABD tarihindeki ilk münakaşalı başkanlık seçimine yol açan üçüncü bir devre için namzet olmayacağını ilan etti. Federalist namzet John Adams'a karşı seçimi kaybettikten sonra Jefferson, Federalist politikalara karşı muhalefeti sürdürmek için kullandığı bir platform olarak başkan yardımcısı oldu. Fransa ile artan gerginliklere karşı çıktı ve bu gerginlikler nihayet Yarı Savaş adı verilen kısa ve ilan edilmemiş bir deniz çatışmasına dönüştü. Adams idaresi, Jefferson'un anayasaya aykırı olarak kınadığı münakaşalı Yabancılar ve İsyan Yasaları'nı (1798) tatbik etmek için savaşı bir bahane olarak kullandı. Muhalefetinde müttefiki Madison'dan yardım aldı ve ortaklıkları daha sonra 'büyük iş birliği' olarak anıldı. Federalistleri monarşizmle suçlayan Jefferson, 1800'de tekrar başkanlığa namzet oldu. Bu sefer Adams'ı yendi ama Aaron Burr ile berabere kaldı; Temsilciler Meclisi beraberliği bozdu ve riyaseti Jefferson'a devretti. On yıllık bir muhalefeti müteakiben Jeffersoncu parti nihayet kontrolü ele geçirdi.
Başkanlık
Jefferson, 4 Mart 1801'de Washington, D.C.'deki tamamlanmamış Capitol Binası'nda vazifeye başladı. Konuşmasında uzlaşma çağrısında bulunarak, ünlü bir şekilde "hepimiz Cumhuriyetçiyiz - hepimiz Federalistiz" dedi. Bazen 1800 Devrimi olarak anılan seçimini, Federalistlerin aristokrat gündeminden uzaklaşıp Devrim ruhuna uygun daha saf bir cumhuriyetçilik şekline doğru bir sıfırlama olarak gördü. Kabinesine önde gelen Demokrat-Cumhuriyetçileri tayin etti - mesela, James Madison'ı dışişleri bakanı ve Albert Gallatin'i hazine bakanı olarak. Yine de kendi partisinin içinden Federalistleri tayin edilmiş ofislerinden temizleme çağrılarına direndi. Mamafih Jefferson, Adams'ın riyasetinin topal ördek aylarında yaptığı sözde 'gece yarısı hakimlerirnin' tayinine mani olmaya çalıştı. Bu, hukuki inceleme prensibini kuran Marbury v. Madison adlı çığır açıcı Yüksek Mahkeme davasının ortaya çıkmasına sebep oldu.
Yeni idarenin politikaları daha sonra 'Jeffersoncu Demokrasi' olarak anılacak bir siyasi felsefeyi takip edecekti. Hamiltoncu modernleşme adımlarının tersine, Jeffersoncu devirde ziraatçilikte bir artış ve içtimai hiyerarşide bir azalma görüldü; mesela, sözleşmeli hizmet pratiği bu devirde azaldı. Jefferson'un idaresi ayrıca, viski üzerindeki hor görülen tüketim vergisini ortadan kaldırarak ve işe yaramaz federal ofislerden kurtularak Hamilton'un mali sistemini ortadan kaldırmak için çalıştı. Jefferson, iki devresinin sonunda milli borcu 83 milyon dolardan 57 milyon dolara düşürdü. Ayrıca başkanlık ofisinin 'majestesini' azaltmaya çalıştı. Uzun, ihtişamlı konuşmalar yapmak yerine, konuşmalarının çoğu umumen yazılı ve sözlüydü. Sosyal statülerine bakmaksızın ziyaretçileri kabul etti ve Beyaz Saray'da hem Federalistlerin hem de Demokrat-Cumhuriyetçi misafirlerin katıldığı haftalık akşam yemekleri tertipledi. James'in eşi Dolley Madison, bu faaliyetlerde sık sık ev sahibi rolünü uhdesine alırdı ve hatta dul Jefferson için First Lady'lik vazifelerini yerine getirirdi.
Başkanlığının başlarında Jefferson, Kuzey Afrika'daki Berberi korsanlarına haraç ödemeyi bırakmaya karar verdi. ABD'nin batı yarımkürenin dışında savaştığı ilk çatışma olan Birinci Berberi Savaşı'nda Akdeniz'e bir güç gösterisi olarak gemiler gönderdi. Lakin riyasetinin en müessir anı, idaresinin Louisiana Satın Alımını neticelendirdiği 1803'te geldi. ABD, askeri seferleri için fona ihtiyacı olan Napolyon Bonapart'tan bütün Louisiana Bölgesi'ni satın aldı. Jefferson, uzun zamandır vahşi bir hürriyet kalesi olarak romantikleştirdiği Batı'ya takıntılıydı. Husui sekreteri Meriwether Lewis'i bu yeni toprakları keşfetmek için bir keşif gezisi tertiplemesi için vazifelendirdi. Netice olarak Lewis ve Clark Seferi (1804-1806) Pasifik Okyanusu'na ulaştı - Yerli Amerikalıların yardımıyla - ve Avrupalılarca daha evvel bilinmeyen nehirler, bitkiler ve hayvanların açıklamalarını geri gönderdi. Jefferson batıya ilave keşif seferleri de gönderdi. Ancak başkan Batı ile alakadar olan tek kişi değildi - eski başkan yardımcısı Aaron Burr, şüpheli niyetlerle Louisiana'ya gitti ve Jefferson'ın onun tevkif edilmesi için bir emir çıkarmasına sebep oldu. Burr, 1807'de vatana ihanetten yargılandı ve Jefferson mahkumiyet için çok baskı yaptı, ama sonunda delil yetersizliğinden beraat etti. Burr'den hoşlanmayan ve ona güvenmeyen Jefferson, 1804 seçimlerinde onu başkan yardımcılığından indirmiş ve yerine eski New York valisi George Clinton'ı getirmişti.
Jefferson'un ikinci devresi, Avrupa'da şiddetle devam eden Napolyon Savaşları'nın gölgesiyle boğuştu. ABD tarafsızlığını korumaya çalışsa da, nakliyesi hem İngiltere hem de Fransa tarafından taarruza uğradı. Dikkat çeken bir hadisede, bir İngiliz ve bir Amerikan gemisi arasındaki deniz çatışması olan Chesapeake-Leopard Vakası, Haziran 1807'de Amerikalı denizcilerin ölümü ve esir alınmasıyla neticelendi. Birçok Amerikalı harp için haykırdı, lakin Jefferson diplomatik bir çözümü tercih etti. Aralık 1807'de Kongre, bütün yabancı milletlere ticaret ambargosu koyan Ambargo Yasası'nı geçirerek Amerikan tarafsızlığını ileri sürdü. Yasa münakaşalıydı ve Jefferson'un vazifeden ayrılmasından birkaç yıl sonra nihayet 1812 Savaşı'na yol açacak olan Anglo-Amerikan gerginliğine mani olmadı. Başkan Jefferson'un son mühim icraatlarından biri de 1808 yılında köle ticaretini kaldırmasıydı (kölelik ABD'de yarım yüzyıl daha varlığını sürdürdü).
Emeklilik ve Ölüm
Jefferson, ikinci devresinin sonunda Mart 1809'da vazifesinden ayrıldı. Yerine, eski akıl hocasının politikalarının çoğunu sürdüren Madison geçti. Jefferson, emeklilikteki son 17 yılını geçirdiği Monticello'ya döndü. Şümullü kitap koleksiyonunu Kongre Kütüphanesi'ne sattı ve Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nin kurulmasına yardımcı oldu. Yazışmalarını sürdürdü ve hatta bozulan dostlukları bile tamir etti - 1812'de, on yıldan fazla süren acı bir yabancılaşmanın ardından eski arkadaşları John ve Abigail Adams ile meşhur bir şekilde mektuplaşmaya başladı. Lakin zamanının çoğunu Monticello'nun tadilatlarını tasarlamak, bahçesiyle alakadar olmak veya kızı Patsy ve on iki çocuğuyla vakit harcamak için harcadı (Polly, 1804'te doğum yaptıktan sonra ölmüştü). Jefferson, 4 Temmuz 1826'da, istiklalin 50. yıldönümünde 83 yaşında öldü. Monticello'ya gömüldü. Jefferson, bugün hem en çok hürmet edilen hem de en çok münakaşa edilen Kurucu Babalardan biri olarak yad ediliyor; bu da onu, hayatında olduğu kadar vefatında da tenakuzlu kılıyor.