Napolyon’un Rusya’yı işgali, aynı zamanda İkinci Polonya Savaşı veya Rusya’da 1812 Vatanseverlik Savaşı olarak da bilinmektedir. Çarlık Rusya İmparatorluğuna karşı, Fransa İmparatoru I.Napolyon komutasında (1804-1814;1815) 615 000 askerden oluşan Fransa Büyük Ordusu (Grande Armée) ile gerçekleşen bir seferdir. Bu sefer Napolyon açısından feci bir yenilgi olmuştur ve yaklaşık olarak 1.000.000 kişinin ölümüne neden olan Fransa tarihinin en ölümcül askeri operasyonlarından biridir.
Nedenleri
Friedlan Savaşında (14 Haziran 1807) Rusya’nın yenilgi yaşamasının ardından, zafer kazanan taraf Fransa İmparatoru I.Napolyon, Rusya Çarı I.Alexander (1801-1825) ile Niemen Nehri ortasında demirlenmiş bir sal üzerinde barış görüşmesi yapmak üzere buluşmuşlardır. Sonraki dönem yapılan Tilsit Anlaşmaları Fransız-Rus ittifakıyla sonuçlanmıştır. Napolyon’un ezeli rakibi ülke Rusya, Fransa’nın Birleşik Krallığa karşı uygulamış olduğu geniş çaplı bir abluka yaptırımı olan Kıta Sistemine katılmak zorunda kalmıştır. Rusya ayrıca yakın zamanda Prusya egemenliğinden özgürlüğüne kavuşturulan Polonya topraklarında oluşturulan bir Fransız bağımlı devleti olan Varşova Büyük Dükalığını da tanımak zorunda kalmıştır. İmparator Napolyon buna karşılık, Rusya’yı Osmanlı İmparatorluğuna karşı devam etmekte olan savaşta destekleyeceğine söz vermiş ve Rusya’nın o zamanlar İsveç tarafından yönetilen Finlandiya’yı işgal etmesi için destek vermiştir. İki İmparator aralarında anlaşarak, Avrupa’yı etkili bir şekilde aralarında pay ederek ayrimışlardır: Napolyon Batıyı, Çar Alexander is Doğuyu almıştır.
Aleni olarak Fransa’nın lehine olan bu ittifak, savaş kaybetmeye alışık olmayan ve son birkaç yılın aşağılayıcı yenilgilerinin intikamını alma imkânı ellerinde alındığını gören gururlu Rus aristokratları bu ittifaka destek vermiyorlardı. Dahası, İmparator Napolyon, Rusya’nın sıcak sular Akdeniz’e erişmesine engelleyerek Rus Çarı Alexander’in İstanbul’u (Constantinople) ve Balkanlarda bazı bölgeleri ilhak etme hırsını da engellemiştir. Diğer bir anlaşmazlık konusu; Varşova Dükalığı durumu ve Polonya Krallığının Rusya’nın kapı eşiğinde yeniden canlanma olasılığıydı. Rus Çarı Alexander bu konuyu Rusya’nın ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak değerlendirmiş ve Napolyon’un Polonya’yı yeniden diriltmeyeceğine dair yazılı bir garanti imzalamasını istemiştir. Ancak Napolyon, Polonya konumunu Rus saldırganlığına karşı ideal bir engel bölge olarak görmüş ve Rus Çarı arzusunu yerine getirmeyerek reddetmiştir.
İki İmparatorluk arasındaki gerilim, 1809 yılında Napolyon’un Beşinci Koalisyon Savaşı ardında Batı Galiçyayı Varşova Dükalığına eklemesiyle birlikte daha da artmıştır. İmparator Napolyon ertesi yıl, Rusya Çarı Alexander’in kız kardeşiyle evlenmek için müzakereleri kesip bunun yerine Avusturya Arşidüşes Mari Louise ile evlendiği zaman Ruslara küçümser gözle bakmıştır. Kırılma noktası, Rus Çarı Alexander’in Napolyon’un uygulamaya koyduğu Kıta Sistemi abluka yaptırımından çıktığı 31 Aralık 1810 yılında olmuştur. Çarlık Rusyası ekonomisi büyük ölçüde tarıma ve tarımsal ürünlerin ihracatına dayanıyordu. Eskiden Rusya’nın birinci derecede ticaret ortağı olan İngiltere ile ticaret yapamaması, Rus Rublesinin de hızla değer kaybetmesine neden olmuş ve mali kriz yaşanmasına yol açmıştır. İmparator Napolyon ihanete uğradığını düşünerek Çar Alexander’in Kıta Sistemi abluka yaptırımına yeniden katılmaya zorlamaya çalışmıştır. 1811 yılı baharında yeni bir Fransız-Rus Savaşının kaçınılmaz olduğu artık açıktı.
Hazırlıklar
İmparator Napolyon’un Rusya’da karşılaşacağı zorlukları hafife aldığı ve işgal hareketine hazırlıksız başladığı yaygın bir yanılgıdır. Aslında Napolyon, Rusyada karşılaşacağı zorlukların son derece farkındaydı ve bu zorluklara karşı hazırlık yapmak üzere özenle çalışmıştır. 1807 yılında Polonya Seferi sırasında Doğu Avrupa Savaşı deneyimini yaşamış ve yüzyıl önce XII. Charles’ın İsveç’in Rusya’yı işgaliyle ilgili hikâyeleri de okuyup dinlemiştir. Geçeceği arazinin seyrek nüfuslu olduğu, uygun yolların bulunmadığı ve erzak tedarik edilmesi açısından çok az imkân olduğu konusunda yeterince bilgilendirilmiştir. İmparator Napolyon, “0 kırsal kesimde hiç birşey ummamayız” diye yazmış ve “buna göre her şeyi yanımıza almalıyız” diye açıklama yapmıştır (Mikaberidze, 531). Fransız Büyük Ordusu (Grande Armée), geleneği olduğu üzere, artık karadan geçimini sağlayamayacak, ancak, Vistula Nehri vadisindeki tedarik depolarından sağlayacak 7.848 araçlık tedarik trenine güveniyordu. İmparator Napolyon, ayrıca Rusya kış şartlarının yarattığı tehlikelerin de farkındaydı; işgalin yaz başında başlayacağını öngörerek savaşın da o zamana kadar biteceğini düşünüyordu.
İmparator Napolyon, 1810 sonbaharı ile 1812 yazı arası dönemde, Avrupa’nın o zamana kadar gördüğü en büyük işgal harekâtına hazırlanıyordu. 1812 yılı Haziran ayına gelindiğinde, Kuzey Almanya ve Polonya’da 615.000 kişilik şaşırtıcı bir ordu gücünden ulaşan on iki kolordu toplanmıştı. Bu birliklerin yarısından biraz azı (302.000) Fransızlardan oluşuyordu, geriye kalanı ise Fransız işgali altındaki Avrupa’nın dört bir yanından geliyorlardı. Bunlar arasında 90.000 Polonyalı ve Litvanyalı, 190.000 Alman (Avusturya, Prusya, Bavyera, Saksonya, Hessen, Baden ve Vesfalya’dan gelen birlikler dâhil) ve 320.000 Hollandalı, İsviçreli, İtalyan, İspanyol ve Portekizli vardı. Fransız ve Polonyalılar dışında, Napolyon birliklerini oluşturan askerlerin çok azı İmparatora karşı herhangi bir sevgi duygusu taşıyor veya Napolyon davasına karşı bir çoşku hissediyordu, ancak baskı nedeniyle hizmet ediyorlardı. Bu orduda ayrıca yaklaşık olarak 200.000 at ve 1.372 adet top vardı.
Bu devasa Büyük Ordu (Grande Armée) üç hatta bölünmüştür. İlk hat; Rusya İmparatorluğu sınırı olan Niemen Nehri boyunca konumlanmış ve 449.000 askerden oluşuyordu; bu ilk hat aynı zamandaüç ayrı alt orduya bölünmüştür: İmparator Napolyon’un doğrudan komuta ettiği ana ordu; Mareşaller Louis-Nicolas Davout, Nicolas Oudinot ve Michel Ney liderliğindeki üç kolordu ve Napoli Kralı Joachim Murat liderliğindeki bir süvari birliğinden oluşuyordu. İki yardımcı ordu da destek veriyordu; ilk orduya Napolyon’un üvey oğlu İtalya Genel Valisi Eugene de Beauharnais ve diğer orduya ise Napolyon’un kardeşi Vestfalya Kralı Jerome Bonapart komuta ediyordu. İmparator Napolyon’un bu komutanlık makamlarını sert generallar yerine deneyimsiz aile üyelerine emanet etme kararı uzun süreden beri eleştiri konusudur. Yaklaşık olarak 165.000 kişilik ikinci hat ise; gerektiğinde birinci hattın yerini alacak, 60.000 kişilik üçüncü hat ise arka planı koruyacaktı.
Rusya’nın 1812 yılında sahada 650.000 kişilik askeri vardı, ancak bu askeri güç Rusya İmparatorluğunun dört bir yanına dağılmış vaziyetteydi; Napolyon güçlerine karşı durmak için batı eyaletlerinde yalnızca 250.000 civarında askeri ve 900 topu vardı. Bu askeri güç üç orduya bölünmüştü: Mihail Barclay de Tolly komutasındaki Birinci Batı Ordusu 129 kişilik askeriyle Vilna (Vilnius) yakınlarında konumlanmıştı; ateşli Prens Peter Bagration 58.000 kişilik İkinci Batı Ordusuyla, güneyde yaklaşık olarak 160 Km (100 Mil) alanı kontrol ediyordu; 43.000 kişilik Üçüncü Batı Ordusu Balkanlarda ilerliyordu.
Niemen Nehrini Geçmek
İmparator Napolyon 23-24 Haziran 1812 tarihinde Niemen Nehrini geçmiştir; bu durum Napolyon açısından, birçok bakımdan Julius Sezar’ın İtalya’da Rubicon Nehrini geçmesi eşdeğerinde olmuştur. Fransız Ordu güçleri böylece tartışmasız bir şekilde Rusya topraklarına ayak basmışlardır; yakınlarda bulunan Kazak Süvarileri bölgeden uzaklaşmadan önce yalnızca üç el ateş açmışlardı. General Napolyon, Niemen Nehri boyunca sonsuz gibi görünen birliklerin ilerleyişini izlediği sırada, beklenmedik bir anda, bir tavşanın ürkerek yerinden fırlamasıyla atı irkilmiş ve İmparatorun atın üzerinden düşmesine neden olmuştur. Napolyon’un atından düşmesi nedeniyle sadece kalçasından morarma olmasına rağmen, bu durum yaygın olarak kötüye bir alamet olarak yorumlanmıştı.
Oysa İmparator Napolyon’un asıl niyeti Rusya topraklarını fethetmek değildi; esas hedefi Rusya askeri gücünü yok etmek, böylece Çar Alexander’ı Fransız iradesine boyun eğmeye ve Kıta Sistemi abluka yaptırım uygulamasına katılmaya zorlamaktı. Dolayısıyla bu savaş bir fetih hareketi değildi, Rusya topraklarını kontrol altına alma savaşıydı. Napolyon, küstah olarak gördüğü Rusya yönetimini cezalandırarak Avrupa’nın geriye kalan ülkelerini itaatkâr kalmasını sağlayacağını düşünüyordu. Planı; düşman güçlerine Vilna’da kapsamlı bir manevra yaptırarak, bir araya gelme imkânı bulmadan her bir Rusya ordusunu bozguna uğratmaktı. Napolyon bu savaşı üç haftalık bir zamanda kazanmayı umuyordu.
Rus Ordularının Başkomutanı Mareşal Barclay de Tolly, İmparator Napolyon’un asıl niyetini tahmin etmiş ve Fransız Ordusunu Rusya coğrafyası derinliklerine çekerek Napolyon’un arzu ettiği savaşı kazanmasını engellemeye karar vermiştir. Bu stratejik geri çekilme, Rusya güçlerinin düşman güçlerinden hiçbir şeyi esirgemeyeceği yakıp yıkma politikasıyla birleştirmiştir. Rusya güçleri iç bölgelere doğru geri çekilirlerken, alınmış mahsulleri, yel değirmenlerini, köprüleri, hayvanları ve depoları yok etmişlerdir. Rusya güçleri komutanı Barclay’ın planladığı yıpratma savaşı, Barclay’ın da aralarında bulunduğu Rus Ordusundaki Baltık - Alman subayların desteğini almıştır. Ancak, Rusya doğumlu subaylar, ordunun geri çekilme hareketinin kendilerini utandırdığını ifade etmiş ve ayağa kalkıp savaşmak istemişlerdir. İki grup arasında kısa bir süre sonra sürtüşme meydana gelmiştir.
Kavrulmuş Topraklar
İmparator Napolyon komutasında Fransız güçleri 28 Temmuz günü Vilna’ya girdiler ve yerel halkın büyük bir tantanasıyla karşılaştılar. General Napolyon, Litvanya’nın “kurtuluşu” kutlama töreni sırasında askeri geçit töreni düzenlerken, Rusya güçlerinin bu toprakları savaşmadan neden terk ettikleri onu hayal kırıklığına uğratmıştır. Napolyon on günlük bir süre Vilna’da kalırken, General Jerome Bonapart komutasındaki yardımcı ordu, Rus General Pyotr Bagration’un ordusunu tuzağa düşürmek üzere Berezina Nehrin’e doğru ilerliyordu. Ancak şiddetli sağanak yağmurlar ve yakıcı sıcak hava şartları Fransız komutan Jerome güçlerinin ilerlemesini yavaşlatarak Rus General Bagration’un kaçmasına olanak vermiştir. İmparatorluk kardeşi Jerome Bonapart azarlandıktan sonra öfkeyle komutanlıktan istifa etmiş ve Vestfalya’ya dönmüştür. Napolyon 08 Temmuz günü Rus Mareşal Barclay’ın Birinci Batı Ordusunun güçlü Drissa Kalesinde olduğunu öğrenmiş ve onu yakalamak üzere yola çıkmış, ancak, 17 Temmuz günü kaleyi terk edilmiş halde bulmuştur. Bu arada Prens Bagration, Fransız Mareşal Davout Minsk’i ele geçirdiği zaman, savaşmaktan kaçarak bir kez daha Fransız güçlerinin pençesinden kurtulmuştur. Fransız Komutan Davout, 23 Temmuz günü, Saltanovka’da yaşanan ilk gerçek savaşta Rus Mareşal Barclay komutasındaki güçler ile savaşmış ve Barclay güçlerinin Smolensk’e doğru daha da çekilmeye zorlanmışlardır.
Bu aşamaya gelindiğinde, yapılan harekât üzerinden bir ay geçmiş ve Fransız Büyük Ordusu (Grande Armée) büyük kayıplar vermiştir. Rusya’daki kavurucu yaz sıcakları ve sağanak yağmurlar birçok askerin hastalanması anlamına geliyordu. Temmuz ayının üçüncü haftasında 80.000’den fazla asker ya ölmüş ya da tifüs veya dizanteri gibi hastalıklara yakalanmıştır. General Napolyon, asker kaçaklarıyla birlikte, daha ilk büyük savaş başlamadan önce 100.000 kişiyi kaybetmiştir. Fransız ikmal treni, elverişli yolların olmaması nedeniyle sekteye uğramış ve Rusların yakıp yıkma taktikleriyle birlikte, Fransız ordu askerleri aşırı derecede açlık ve yetersiz beslenme yaşamalarına yol açmıştır. Bu sırada olgunlaşmamış çavdar dışında yiyecek hiç bir şeyi olmayan atlar topluca ölmeye başlamışlardır; 175 gün süren seferin her bir gününde ortalama 1000 at ölüyordu. Büyük Ordu, Rusya’ya doğru bu sefil sevkiyatına devam ederken, arkasında çürüyen insan cesedi ve hayvan leşinden oluşan bir sahne bırakmıştır.
Rus General Bagration, 04 Ağustos günü, Smolensk’te Rus Mareşal Barclay güçlerine katılmıştır. Bu aşamada, Rus tarafı grubu ve Baltık-Alman grubu birbirlerini boğazlıyorlardı ve Rus subaylar, Mareşal Barclay’ın direnişe geçip savaşmaması halinde isyan etmekle tehdit etmişlerdir. General Barclay isteksizce bir plan yapmaya başlamıştır. İmparator Napolyon en sonunda çok ihtiyaç duyduğu bir savaşta, savaş yapma imkânını bulduğunu düşünerek mutlu olmuştur. Kendi karşı saldırısı olan “Smolensk Manevrasını” başlatmak üzere hiç zaman kaybetmemiştir: General Napolyon’un, 200.000’den fazla askeri Dinyepar Nehri boyunca hızla sevk ettiği ve Smolensk’e doğru ilerlemeye başladığı etkileyici bir operasyondu. Fransız askeri güçlerinin ilerleyişi, 14 Ağustos günü Rusya arka plan muhafızlarının Birinci Krasnoi Savaşında kahramanca, ama intihar edercesine bir direniş sergilemesiyle engellenmiştir. Fransız güçleri ertesi günü, yani Napolyon’un 43.doğum günü, bir dizi faydasız ordu teftişi yaparak boşa zaman harcarken, Barclay’e Smolensk’i tahkim etmesi için zaman vermiş oldular.
Smolensk Savaşı (16-18 Ağustos), savaşın ilk büyük çaplı çarpışmasıdır. Rakip ordular banliyölerde göğüs göğüse kanlı çatışmalara girerken şehir alevler içinde kalmıştır. Rusya güçleri, birçok Fransız saldırısına karşı koymalarına rağmen sonunda Moskova’ya doğru çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu savaş, teknik açıdan bir Fransız zaferi olmasına rağmen, Napolyon’un ihtiyaç duyduğu kesin bir çarpışma değildi ve maliyeti çok ağır olmuştur; 10.000 Fransız askerin ve yaklaşık olarak 12.000 Rus askerin kaybına neden olmuştur. İmparator Napolyon, o yıl kışı Smolensk şehrinde geçirmeyi ciddi olarak düşünüyordu ancak duraklamanın da bir yenilgi olarak yorumlanacağının da farkındaydı. Moskova’ya doğru ilerlemekten başka seçeneği kalmamıştır.
Borodino ve Moskova
Rus Mareşal Barclay’in Smolensk şehrini terk etme kararı St. Petersburg’da kargaşaya neden olmuş ve onun yerine Austerlitz Savaşında (1805) Napolyon’a karşı savaşan 67 yaşındaki popüler komutan Mareşal Mihail Kutuzov getirilmiştir. General Kutuzov, Moskova’dan yaklaşık olarak 120 Km (75 Mil) mesafede Borodino’da direnmeyi seçmeden önce Rusya coğrafyası derinliklerine çekilmeye devam etmiştir. İmparator Napolyon’un özlemini duyduğu kesin savaş, 07 Eylül günü, korkunç bir bedeli olsa da, bu bölgede gerçekleşmiştir. Borodino Savaşı on iki saat sürmüş ve 300.000 askerin savaşa katılmasıyla gerçekleşmiştir. Napolyon Savaşlarının en kanlı günü olmuş, 35.000 Fransız ve 45.000 Rus askerinin (Prens Bagration da dâhil) öldürülmesi veya yaralanmasıyla sonuçlanmıştır. Günün sonunda Rus General Kutuzov geri çekilmeye ve yıpratma savaşını sürdürmeye karar vermiştir. Bu durum, Fransızların Moskova’ya giden yolunu açmış olmasına rağmen, Rus ordusu sağlam kalmış ve Napolyon’un teslim olmaya zorlama umutlarını yok etmiştir.
İmparator Napolyon 14 Eylül günü Moskova’ya girdiği zaman sokakların ıssız olduğunu görmüş; Moskova Valisi Fedor Rostopchin, şehrin 250.000 kişilik nüfusun tahliye edilmesi emrini vermiş ve malzeme depolarını ateşe vermiştir. Kuru hava şartları ve kuvvetli esen rüzgârlar, bu küçük yangının kısa sürede tüm şehri saran bir yangına dönüş Fransız Birlikleri bu nedenle erzak ve barınaktan mahrum kalmış ve yağmalama işine başvurmak zorunda kalırlarken askeri disiplin de hızla bozulmuştur.
İmparator Napolyon, St.Petersburg’da Rus Çarı Alexander ile bir barış anlaşmasına varmayı umutsuzca beklerken Moskova’da 36 gün geçirmiştir. Moskova, Rusya’nın en büyük şehridir ve çok fazla kültürel ve tarihi öneme sahiptir, bundan dolayı da Napolyon’un Moskova’nın ele geçirilmesinin Çar Alexander’in elini zayıflatacağını düşünmüştür. Ancak, Rusya Çar’ının ve halkının kararlığı Napolyon’un beklediğinden çok daha sağlam olmuştur. 18 Ekim günü Napolyon barışın artık gelmeyeceğini anlamıştır. Sonbaharda Rusya’da hava şartları daha uygun iken ve kışın Moskova’da mahsur kalmak istemeyen Napolyon, birliklerine geri çekilme emrini vermiştir.
Geri Çekilme
Napolyon Moskova’dan çekilme kararı aldığında ordusunda yalnızca 100.000 kişi kalmıştır. Çetin yaz sıcak şartlarında yapılan savaştan sağ çıkmış olmalarına rağmen, askerler en büyük acılarını henüz yaşamamışlardır. Sonbahar yağmurları Rusya yollarını çamurlu bir çorba haline getirerek Fransız Büyük Ordusunun sevkiyat sırasında tıkanmasına yol açmış ve takip eden Kazakların gerilla saldırılarına açık bırakmıştır. Rus Komutan Kutuzov’un ana ordusu çok gerilerde değildi ve Moloyaroslavets Savaşında (24 Ekim) Fransızlarla çatışmaya girmiştir. Bu savaş, bir Fransız taktik zaferi olmasına rağmen, General Kutuzov, Fransız güçlerinin güney eyaletlerine ulaşmasını engellemeyi başarmış ve Napolyon güçlerini geldiği aynı harap rotadan geri çekilmeye zorlamıştır.
Fransız askeri güçlerinin Rusya’dan geri çekilme harekâtı kısa sürede düzensiz bir bozguna dönüşmüştür. Çünkü hayatta kalan askerler Rusya topraklarından mümkün olan en kısa sürede çıkmayı düşünüyorlardı. Fransız Büyük Ordusunun (Grande Armée) yarısı bölgedeki aç kurtlara yem olmuş, binlerce asker cesedinin gömülmeden kaldığı Borodino savaş alanına doğru ilerlerken moralları daha da bozulmuştur. Kasım ayı ilk başlarında Rusya topraklarında kışın başlangıcı Büyük Orduya adeta bir balyoz darbesi olmuş ve hava sıcaklığı - 30°C'ye kadar düşmüştür. Fransız askerleri kar körlüğünden muzdarip olarak nefes alıp verirlerken, nefesleri ağızlarından adeta buz sarkıtlarına dönüşüyordu. Birçoğu yolunu kaybederken donarak ölmüş, diğerleri ise daha sonra bulundukları yere yığılıp yattıkları yerde ölmüşlerdir. Askerlerden ateşin yanında oturmaları için bir altın Louis talep edilmesi, yiyecek ve içecek su alma konusunda kavgaların çıkmaya başlamasıyla yoldaşlık ilkesi de hızla bozulmaya başlamıştı. Ayrıca birkaç yamyamlık örneği de görülmüştür.
İmparator Napolyon 09 Kasım günü Smolensk şehrine ulaşmış, Fransız savaş gücü yalnızca 60.000 kişiye düşmüştür. Bu aşamaya gelindiğinde, atların neredeyse tamamı ölmüş ve topçu birliği silahlarının çoğu adeta yere çivilenmiş gibi yol kenarına bırakılmıştı. Ne Napolyon’un süvarileri ne de topçularının bu olaydan kurtulma imkânı olmamıştır. Smolensk şehrinde kalan erzakın çoğu daha ilk günde tükenmiş, ancak tüm ordunun toplanarak tekrar bir araya gelmesi beş gün almış ve en son gelenlere erzaktan hiçbir şey kalmamıştır. Kış şartları Rus komutan Kutuzov’un 105.000 askerinden 60.000 kişiye düşen ordusuna da ağır bir darbe olmuştur. Fransız ordusu Smolensk şehrinden ayrılırken, İkinci Krasnoi Savaşında (15-18 Kasım) bir dizi çatışmaya girmiş ve Fransız güçlerinin yaklaşık olarak 30.000 kayıp vermesiyle sonuçlanmıştır. Fransız General Ney komutasındaki kolordu, ana ordudan ayrıldıktan sonra Dinyeper bölgesi boyunca geri çekilerek tekrar öne çıkmıştır.
Napolyon güçleri Berezina Nehrine yaklaşırlarken, Rus komutan Kutuzov onları tuzağa düşürme fırsatını yakaladığını düşündü; Pavel Chichagov’un ordusu güneybatı yönünden yaklaşırken, Rus General Peter Wittgenstein birlikleri kuzeydoğuya gönderilmiştir. Rusy askeri güçleri, Borisov’da Napolyon ordusuyla, Fransız ordusu kalıntılarının olduğu yerde karşılaştılar; İmparator Napolyon’un Hollandalı mühendislerinin dona çekmiş Berezina Nehri üzerinde aceleyle bir duba köprüsü inşa etmesinden sonra 26-29 Kasım tarihleri arasında şiddetli çatışmalar meydana gelmiştir. Napolyon ordusunun çekirdek gücü daha sonra kaotik ve ölümcül bir geçiş gerçekleştirmiştir; böylece Büyük Ordu (Grande Armée) çoğu başıboş ya da sivil kamp takipçileri olmak üzere 40.000 kayıp verme pahasına yıkımdan kurtulmuştur. Günler sonra Büyük Ordu Niemen Nehrini yeniden geçti. İmparator Napolyon, 05 Aralık günü, siyasi sonuçları en aza indirmek üzere aceleyle Paris’e dönerken ordu komutanlığına General Joachim Murat’ı atamıştır.
Sonuç
İmparator Napolyon Fransa’sının Rusya’yı işgal harekâtı, sonuçları itibariyle, tarihteki en ünlü felaketlerden bir olmaya devam etmektedir. Haziran 1812’de Niemen Nehrini geçen 615.000 Fransız ve müttefiklerden oluşan askeri güçten en az 100.000’i altı ay sonra geri dönmüştür. Sağ kalanlardan binlercesi yaşadıkları donma ya da açlıktan dolayı acı çekiyorlardı ve çoğu da kalıcı hasar alarak sakat kalmışlardır. Yarım milyon kayıp askerden yaklaşık olarak 100.000 kişi firar etmiş ve 120.000 esir düşmüştür; geriye kalan 380.000 askerin cesetleri Rusya kışında yağan karın altına gömülü kalmıştır. Rusya’nın kayıplarını değerlendirmek ise daha da zordur; muhtemelen yaklaşık 150.000 Rus askerin tamamı, muhtelif nedenlerden dolayı ölmüş ve en az iki katından daha fazlası yaralanmıştır. Ayrıca, sayısı bilinmeyen sivil Rusya vatandaşı da ölmüştür, ancak, Rusya askeri ve sivil ölümlerin toplamı muhtemelen bir milyonu aşmıştır. Napolyon’un Rusya’yı İşgal harekâtı en ölümcül askeri operasyonlardan birisi olmaya devam etmektedir.
İmparator Napolyon, bu felaketin etkisinden hiçbir zaman yakasını kurtaramamış; hızla yeni piyade askerleri yetiştirirken, süvari ve topçu birlik kayıplarının yerini dolduramamıştır. Bu arada Rus ordusu da Niemen’de durmamış, Avrupa içlerine doğru ilerlemeye devam etmiştir; kısa bir süre sonra Britanya, Prusya ve Avusturya orduları da Rusya güçlerine katılmış ve Napolyon İmparatorluğunu devirecek olan Altıncı Koalisyon Savaşını (1813-1814) başlatmışlardır.