Rusya Kralı I.Peter/Petro (Büyük Petro) 1682-1721 yıları arası dönemde Rusya Çarı ve 1721-1725 yılları arası dönemde ise Rusya İmparatorudur. Büyük Petro, uzun yıllar süren saltanatı sırasnda, mutlak güce sahipti ve Rusya’nın ilk donanmasını inşa etmek, sanayileşmesini sağlamak, eğitim kurumlarını tesis etmek ve yeni Başkent olarak St. Petersburg şehrini kurmak da dâhil olmak üzere Rusya’da gerçek bir değişim sağlamıştır.
Büyük Petro, özellikle Batı Avrupa’ya (Büyük Elçilik) yaptığı uzun yolculuk sırasında Avrupalılardan bilgi almış ve gelişmeleri öğrenmeyi sevmiştir. Avrupa gezisi Petro’nun Rusya’yı modernleştirmesine, ülkesini güçlü ve modern Avrupa ülkeleriyle eşit bir zemin üzerine oturtmasına olanak sağlamıştır.
Çocukluk Dönemi ve Eğitimi
Peter/Petro 30 Mart 1672 yılında, Moskova’da doğdu. Çar Alexis (1629-1676) ve ikinci eşi Natalya Kirillovna Naryshkina’nın (1651-1694) oğludur. Peter, Çar Alexis’in üçüncü oğlu olmasına rağmen, büyük üvey kardeşleri Fyodor (1661-1682) ve İvan’ın (1666-1696) hem hasta ve hem de zayıf olmaları nedeniyle doğumu ülkede büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Peter’in sağlıklı doğumu üzerine Tsaritsa ailesnie, şükran niteliğinde, onur verilmiş ve rütbeleri yükseltilmiştir. Peter/Petro, Rus Ortodoks Kilisesinde Aziz Petrus’un bayram günü olan 29 Haziran günü vaftiz edilmiştir.
Petro, çocukluk döneminde lüks şartlarda yaşamış, bir mürebbiye ve bir sütanne bakmış, etrafında en küçük arzusunu bile yerine getiren refakatçiler ve oyun arkadaşları dolanmıştır. Petro, Rusya’nın tarihi geçmişine dair destansı hikâyeler anlatan Nikita Zotov (1644-1717) tarafından eğitilmiştir. Zotov, Peter üzerinde öyle bir izlenim bırakmıştır ki, ömür boyu öğretmeniyle arkadaş kalmışlardır. Petro, şayet Çar olursa Rusya’yı eski ihtişamına tekrar kavuşturacağına dair yemin etmiştir.
Veraset Sorunu
Çar Alexis Ocak 1676 yılında öldü ve Çarlık Tacı hayatta kalan, ancak daha 14 yaşında olan en büyük oğlu Fyodor’a devredilmiştir. Fyodor üvey kardeşi Peter ve annesine nazik davranıyordu, belki de bu nezaket, Peter’in kendi yönetimine gerçek bir risk oluşturmayacak kadar genç olmasından dolayı olmuştur. Fyodor da 1682 yılında öldü, o zaman Rusya’da resmi bir veraset kanunu daha yoktu; en yaygın kural, en büyük oğlun Çar’ın yerine geçmesi şeklindeydi. Ancak, Fyodor da mirasçları olmadan ölmüştür. Bundan dolayı hem Ivan ve hem de Petro Çarlık Tacına aday olmuşlardır. Ivan daha büyük kardeş olurken, diğer yandan topal, hasta ve neredeyse kördü. Boyarlar (Doğu Avrupa’da en yüksek soyluluk ünvanı) genellikle Petro’yu tercih ediyorlardı. Soylular sınıfı gerçek gücün bir naipte bulunduğunu biliyorlardı ve büyük kardeş Ivan’ın akrabası Ivan Miloslavsky (Ö.1681) yerine Petro’nun üvey büyükbabası Artamon Matveyev’i (1625-1682) tercih ediyorlardı.
Soylular sınıfı, ölümü üzerine Çar Fyodor’a veda ettikten sonra, kimin Çarlık makamına çıkacağını halkın seçmesine karar vermişlerdi. Patrick Joachim, Katedral Meydanına bakan merdivene çıkarak, bir sonraki Çar’ın kim olması gerektiğini halka sormuştu. Kısa bir süre sonra Petro’ya destek çığlıkları, Ivan’a verilen desteği geride bırakmış ve Peter daha sadece on yaşındayken Çar ilan edilmiştir. Peter, ilk başlarda, daha çok genç olduğu nedeniyle bu ünvanı kabul etmeye yanaşmamış ancak kısa bir süre sonra bu kararı kabul etmiştir.
Streltsı İsyanı
Güçlü bazı toplum kesimleri Petro’nun Çar seçilmesinden pek memnun kalmamışlardı. Petro’nun üvey kızkardeşi Prenses Sophia da (1657-1704) büyük kardeş Ivan’ın Çar olarak atanması gerektiğine inanıyordu. Çoğu Rus prensesinin aksine Sophia halkın gözü önündeydi, eğitimli ve açık sözlüydü, bu durumu onu Çarlık adaylığı için gerçek bir tehdit haline getiriyordu. Fyodor’un cenaze töreni sırasında Prenses Sophia olay çıkararak Petro’nun ve annesi Natalya’nın geri çekilmelerine neden olmuş, bu tutumu başlı başına eleştirilmesine yol açmıştır.
Rusya siyaseti ve iktidarını belirleyen kilit noktada güç sahibi aktörlerden biri, Rusya Hükümeti ve Kraliyet mensuplarını koruyan Saray Muhafız Birliği Streltsı olmuştur (Rusya’nın ilk profesyonel askerleri). Birliğin yiyecek ve barınma masrafları Çarlık Makamı tarafından karşılanıyordu. Prenses Sophia’nın destekçileri Strelstı Birliğine gitmişler, Petro ve ailesinin üvey büyük kardeş Ivan’ı öldürdüklerini iddia etmişlerdir. Bu iddia, isyan’ın çıkma gerekçesi olmuştur. Streltsı Birliği de Petro ve ailesini hain ilan edip katil olmakla suçlamak üzere Kremlin’e yürümüştür.
Natalya’ya, oğlu Peter ve kardeş Ivan’ı halka göstermesi söylenmişti; halk böylece her iki kardeşin de hayatta ve sağlıklı olduklarını kendi gözleriyle görmek istiyordu. Muhafız Birliği Streltsı’nin kafası karışmıştı, ancak Matveyev’in (eski Sreltsı komutanı) herşeyin yolunda olduğuna dair güvence vermesinden sonra geri adım atmıştı. Streltsı Birliği komutanının oğlu Prens Mixcheal Dolgoruky, aptalca bir davranışta bulunarak, Birliği azarlamayı ve askeri kontrolü ele geçirme yolunu seçmiştir. Bu davranışı Matveyev ve Natalya’nın erkek kardeşi Afanasy de dâhil olmak üzere birçok kişinin öldürülmesine ve cesetlerin halka açık sergilenmesine neden olan başka bir kargaşaya yol açmıştır.
Ancak, Muhafız Birliği Streltsı’nin esas hedefi, Fyodor’u zehirlediğine ve tahtı ele geçirmek üzere komplo kurduğuna inanılan Natalya’nın kardeşi Ivan idi. Prenses Sophia, üvey anne Natalya’ya kardeşi Ivan’ı teslim etmesinin kendilerini kurtarmanın tek yolu olacağını söylemişti. Aslında Natalya haklı olduğunu biliyordu. Ancak Ivan’a çağrıda bulunmuş ve Ivan da daha sonra gelip teslim olmuştur. Ivan, işkence görüp öldürüldükten sonra, Streltsı Birliği de bütün hainlerin hak ettikleri cezayı bulduklarına inanıyordu. Streltsı İsyanı Petro üzerinde kalıcı bir etki yaratmıştır; Moskova, Rus Ortodoks Kilisesi ve Kraliyetinin getirdiği her şey konusunda düşüncesini değiştirmiştir.
Streltsı Muhafız Birliği 23 Mayıs 1682 tarihinde Petro ve Ivan kardeşlerin ortaklaşa Çarlık makamını paylaşmaları ve ortak bir yönetime sahip olmalarını telep etmiştir. Boyarlar da daha fazla kan dökülmesine neden olmamak üzere bu talebi kabul etmişlerdi. Prenses Sophia’nın 29 Mayıs günü naip olması için bir çağrı daha yapılmıştı. Ancak, Petro ve Ivan kardeşlerin Taç Giyme Töreni 06 Temmuz günü düzenlenmişti. Bu törende, Avrupa Tarihinde ilk kez olarak eşit statüde iki erkek, aynı anda başına Taç takmaya aday olmuşlardır. Prense Sophia’nın naip olduğu yıllarda Petro ve Ivan kardeşler resmi görevlerini yerine getirmişlerdir. Petro, çoğunlukla stresten uzak bir çocukluk dönemi geçirmiştir.
Alaylar ve Donanma
Petro’nun aldığı eğitim genç bir Çar adayı için pek alışılmadık bir eğitim olmuştur. Resmi eğitim programını bir tarafa bırakarak inşaat ve diğer faaliyetleri öğrenmiş ve dış dünyayı keşfetmiştir. Zaman geçirmek üzere en sevdiği işler savaş oyunları olmuştur. Petro ve arkadaşları, askeriyenin işleyiş usullerini inceliyor, askerler gibi yaşıyor ve birşeyler inşa edip askeri okullar kuruyorlardı. Yaşları büyüdükçe oyunlarını daha ciddiye almaya ve gerçek silah sipariş etmeye başlamışlardı. Artık büyük Petro olarak, günün birinde Rusya’yı yöneteceğinin ve ülkesini düşmanlardan koruması gerektiğinin farkındaydı. Petro, Preobrazhensky Alayı (Rus İmparatorluk Muhafızları ilk Alayı) ve Semyonovsky Alayını kurmuştur.
Petro, daha 15 yaşındayken, hareket etmeksizin mesafeyi ölçebilen bir aletin varlığından haberdar olmuştur. Prens Yakov Dolgoruky’den (1667-1746) Paris’teki diplomatik görevinden sonra, bir adet alıp getirmesini istemiştir. Ancak, bir sorun vardı; kimse usturlabın/astrolobe’un nasıl kullanılacağını bilmiyordu. Rusya’da yaşamakta olan Hollandalı tüccar Franz Timmermann’a başvurmuşlardı. Timmermann, bu aşamadan sonra, Petro’nun yakın arkadaşı olmuş ve bu arkadaşlık Petro’nun coğrafya, geometri ve aritmetik öğrenmeye olan ilgisini artırmasına yol açmıştır.
Büyük Petro ve Timmermann Haziran 1688’de İsmailova’da eski bir mülkte dolaşırlarken, Petro bir depo kapısının açılmasını istemiştir. Kapısı açılan depoda Rusya’da gördüğü hiçbir tekneye benzemeyen başka bir tekne bulunuyordu. Timmerman, bu teknenin İngiliz teknesi olduğunu söylemiştir. Büyük Petro, bu teknenin Rüzgâra karşı bile yol alabilecek şekilde bakımı yapılması emrini vermiştir. Diğer bir Hollandalı Karsten Bramdt da teknenin tamiratı ve bakımını yapmıştır. Büyük Petro, yelken açmayı öğrenmiş ve çok geçmeden yeni keşfettiği bu hobisine takıntılı hale gelmiştir. Büyük Petro, kendi gemi donanmasını kurmaya ve Pleshev Gölü kıyısında bir gemi inşa faaliyetlerine başlama kararını almıştır. Böylece, Büyük Petro’nun ömür boyu sürecek deniz aşkı da başlamış oldu.
Evlilik ve Sofya’nın Düşüşü
Natalya, çok geçmeden, oğlu Petro’yu Moskova’ya geri çağırmış ve evlenme zamanının geldiğine karar kılmıştır. Evlilik 27 Ocak 1689 yılında gerçekleşmiştir. Gelin Eudoxia Lopukhina (1669-1731) Petro’dan üç yaş daha büyük, utangaç bir kişiliğe sahip olup muhafazakâr bir aileden geliyordu. Büyük Petro ve Eudoxia’nın uyumsuz bir çift olduğu daha başından beri zaten görünüyordu. Büyük Petro hareketli ve maceracı bir kişiliğe sahip iken, Eudoxia ise korkak bir kişi ve eğitimsizdi, kocasının ünvanının fazlasıyla farkındaydı ve bundan dolayı da çok saygılı davranıyordu. Bütün bunlara rağmen çiftin üç oğlu oldu; Alexis (1690-1718), Alexander (1691-1692) ve Paul (1693) ancak bu çocuklardan yalnızca Alexis yetişkinlik yaşına kadar gelebilmiştir.
Büyük Petro, gemi inşa faaliyetlerine geri dönmeden önce, balayının bitmesini dört gözle bekliyordu. Ancak, annesi Natalya, Prenses Sophia’nın yönetiminde Rusya’da gerilimin artması nedeniyle Petro’yu Moskova’ya geri çağırmıştır. Büyük Petro, artık reşit bir kişi ve evlenmiş olduğundan dolayı, Prenses Sophia, naip olarak konumu tehlikeye girdiğinin farkındaydı. Büyük Petro, Prenses Sophia’nın sevgilisi ve ilk bakanı Prens Vasily Golitsyn’i (1643-1714) makama kabul etmemiştir. Ve 18 Temmuz 1689 tarihinde, Büyük Petro’nun girişimi üzerine düzenlenen Kazan Meryem Ana ikonunun mucizevi ortaya çıkışı kutlanması sırasında Petro, Prenses Sophia’yı geçit törenine çıkmasını engellediği zaman, aralarındaki gerilim halka açık olarak sergilenmiş oldu. Prenses Sophia karşı çıktığı zaman Petro törenden ayrılmış ve kırsal bölgeye geri dönmüştür.
Petro, 1689 yılı, Ağustos ayında, Prenses Sophia’nın Streltsı Birliğinden çok sayıda asker topladığını öğrenmiş ve kendisine karşı harekete geçildiği yönünde yanlış bilgi verilmiştir. Yedi yıl önce meydana gelen korkunç kanlı olayı hatırlayan Petro, güçlü bir kale ve tüm Rusya’nın en kutsal yerlerinden biri olan St. Sergius, Trinity Lavra’sına kaçmıştı.
Büyük Petro, manastıra doğru yola çıkmaları için Streltsı albaylarına çağrı yapmıştır. Ancak, Prenses Sophia da kendi cephesinde albayları tehdit etmiş ve gitmelerine yasaklama getirmişrtir. Patriarck Joachim’i Petro ile görüşmeye göndermiştir. Joachim de hemen zaman kaybetmeden Petro’nun tarafına geçtiği için bu görüşme girişimi Sophia için bir hata olmuştur. Prenses Sophia, manastıra doğru yola çıkmışken, daha sonra Moskova’ya geri dönmeye ikna olmuştur. Artık çaresiz kalan Prenses Sophia, destekçilerine yalvarmış ve bağlılıklarını sürdürmeleri için onlara rüşvet verme yolunu seçmiştir. Bu arada Büyük Petro, tüm Dışişleri Bakanlarına kendi tarafına geçmeleri emrini vererek Prenses Sophia saltanatının artık sona erdiğinin sinyalini veriyordu. Moskova’da bulunan Streltsı Birliğinde yakın sırdaşı ve diplomatı Fyodor Shaklovity’den (Ö; 1689) vazgeçmesini Prenses Sophia’dan istemiş ve Sophia da, bunu yapması halinde hayatını kurtarmanın tek yolu olduğunu farkında olarak gönülsüzce istenileni yerine getirmiştir. Prenses Sophia, 1704 yılında öldüğü Novodevichy Manastırına gönderilmiştir.
Jolly Arkadaşlık Topluluğu
Petro, 1689 yılı, Ekim ayında isteksizce Moskova’ya dönmüştür. Henüz 17 yaşındayken, 2 metreyi aşan boyuyla (yaklaşık 7 ft) zaten etkileyici bir figür olmuştur. Petro, Rusya’yı yönetmekten daha ziyade eğitimine devam etmek ve Avrupalılardan bilgi almakla ilgileniyordu. Patrik’in onaylamamasına rağmen Petro, İskoçyalı General Patrick Gordon (1635-1699) ve İsviçreli maceracı Francis Lefort (1656-1699) ile tanıştığı Yabancılar Mahallesinde fazla zaman geçirmeye başlamıştı. Bu adamların her ikisi de Petro için büyüleyici kişiliklerdi ve çok geçmeden yakın sırdaşı olup devlet adamı konumuna gelmişlerdi. Büyük Petro, bu arada 10 yıllık metresi Alman Anna Mons (1672-1714) ile dostu Lefort aracılığıyla tanışmıştı. Zamanla yabancı kişiler, askerler, boyarlar ve maceraperestlerden oluşan ilginç bir karmadan meydana gelen arkadaşları The Jolly Company olarak bilinmeye başlanmışlardı. Topluluk Büyük Petro ile birlikte her yere gitmeye ve sık sık cömert ziyafetler vermeye başlamıştı.
Azak Taburları
Rusya, Osmanlı İmparatorluğu ile fiilen savaş halindeyken, Avusturya ve Polonya güçlerinin daha fazlasını yapabilecekleri yönünde kendisini baskı altında hissediyordu. Büyük Petro, Rusya’nın içinde bulunduğu bu durumu, hayalinin gerçekleşmesi için bir fırsat olarak görmüş ve en sonunda gerçekten de savaş girebilmiştir. 1695 yılında alaylarını Türk Kalesi Azak’a doğru sevketmiştir. Büyük Petro, askerlerinin Türk kuvvetlerini kolayca yenebileceklerinden emindi ancak çok geçmeden savaş oyunları oynamakla gerçek bir savaşta yer almak arasında büyük bir fark olduğunu geçte olsa anlamıştı.
Taraflar arasında iki savaş, 1695 yılı, Ağustos ayında yapılmış ve Rus güçleri her iki savaşta da yenilmişlerdi. Daha da kötüsü, Rusya komutanları arasında bir bölünme maydana gelmiştir. Büyük Petro, askeri güçlerinin kuzeye çekilmesini sağlamış ve ertesi yıl bölgeye geri dönme planını yapmıştı. Petro, Moskova’ya döndüğünde yeni bir gemi filosu inşa etmeye başlamıştı, Çar Ivan ise 1696 yılı Ocak ayında ölünce Büyük Petro Rusya’nın tek hükümdarı olarak kalmıştır. Aynı yılın ilerleyen bir zamanında Büyük Petro ve komutanları bu defa neredeyse iki katı sayıda askerle (Kazak akıncıları da dâhil) ve 40’tan fazla gemiyle Azak Kalesi üzerine yeniden yürümüşlerdir. Rus güçleri Kaleyi kuşatmaya başlamış, Türk güçleri kısa sürede teslim olmuş ve Azak bundan sonra Rus kasabası olmuştur. Azak Kalesi seferi Çar Alexis’nin hükümdarlığından bu yana Rus Ordusunun ilk kez bir savaşta başarılı olduğu sefer olmuştur.
Büyük Elçilik
Büyük Petro ve çok sayıda Büyükelçi 1697 yılında, “Büyük Elçilik” olarak bilinen bir kafileyle 18 ay boyunca Batı Avrupa’yı dolaşmıştır. Bu gezinin gerçek amacı hakında çeşitli spekülasyonlar yapılmıştı. Ancak, Petro’nun kendisi “Ben bir öğrenciyim ve öğretilmem gerekiyor” yazan bir mühür yaptırmıştı, bu durumda birçok kişinin, Petro’nun aslında eğitimini ilerletmek üzere bir gezi düzenlediği şeklinde algılanmasına neden olmuştur. Büyük Petro kılık değiştirerek seyahat etmiş ve gerçek kimliğini yalnızca belirli kişiler biliyorlardı. Büyük Elçilik kafilesiyle İsveç, Livonia (günümüzde Letonya ve Estonya) Almanya, Hollanda, İngiltere, Avusturya ve Polonya’yı gezmiştir.
Büyük Petro, gezileri sırasında, aralarında uzun süreden beri hayran olduğu İngiltere Kralı III. William / Orange Prensi (1650-1702), Danimarka Prensi George (1653-1708), Kutsal Roma İmparatporu I.Leopold (1640 -1702) ve Saksonya Kralı Friedrich Augustus’un da (1640-1733) bulunduğu Kraliyet aile üyeleriyle tanışmıştır. Ayrıca, Canterbury Başpikoposu, Branderburg Seçmeni Sophia Charlotte ve annesi Hannovere Seçmeni dâhil olmak üzere İngiltere’deki dini liderlerle görüşmüştür. Her iki kadın da Büyük Petro’nun yakışıklı görünümüne hayran kalmışlar ancak davranışlarında biraz taşralı olduğunu ittiraf etmişlerdir.
Büyük Petro’nun Reformları
Büyük Petro, Avrupa’da gördüklerinden ilham alarak Moskova’ya dönmüş ve değişimin ülkesi Rusya’ya da gelmesine karar kılmıştır. İlk hedefi, uzun sakalları yasaklamış, sakal sahibi olmak isteyen herkesin vergi ödemek zorunda kaldığı yaptırımı uygulamıştır. Ayrıca, yeni askeri alaylar oluşturarak, modern yeni bir askeri üniforma getirerek Rus Ordusunu yeniden şekillendirmiştir. Kilisenin idaresini devralacak ve Rus Ortodoks Kilisesinin en yüksek başkanı olacak bir din adamı atamasını yapmıştır.
Büyük Petro, Rusya’nın uluslararası ticaret faaliyetinde dışa daha az bağımlı kalması için tekstil, deri işçiliği ve silah yapımı (toplar ve tüfekler) gibi çeşitli endüstri alanları geliştirmiştir. Rus sanatçılarını inceleme yapmak üzere İtalya ve Hollanda’ya göndermiş, Bilim Akademisi Müzesini kurmuştur. Büyük Petro’nun en uzun ömürlü miraslarından biri Bilim Akademisi (Rusya Bilimler Akademisi) ve St. Petersburg Devlet Üniveristesi olmuştur. Büyük Petro’nun Rusya’ya bıraktığı mirası bu her iki kurum, eğitim kurumları olarak, Rusya’nın en iyi kurumları olmaya devam ediyorlar.
Büyük Kuzey Savaşı
Büyük Petro, 1699 yılında Türkiye ile barış Antlaşması yapmış (Karlofça Antlaşması ) ve dikkatlerini Baltık Denizine çevirmiştir. Ancak, bu dönemde küçük bir sorun yaşanıyordu; Baltık Denizi İsveç’in kontrolündeydi. Büyük Petro, İsveç ve Kral Charles XII’ye karşı (1682-1718) savaş ilan etmişti, Büyük Kuzey Savaşı 21 yıl (1700 -1721) sürecekti. En dikkate değer savaşlardan biri 1700 yılında yapılan Narva Muharbesi olmuştur. Ruslar şiddetli bir mücadele vermiş ancak en sonunda mağlup olmuşlardır. Ama yine de Büyük Petro’nun cesareti kırılmamış ve savaşmaya devam etmiştir.1709 yılında yapılan Poltava Savaşı taraflar arasında çatışmanın en önemli ve belirleyici savaşı olmuştur. Kral Charles XII, Ukrayna’nın küçük bir kasabası olan Poltava’ya doğru hareket etmiş ve burayı kuşatma altına almıştır. Bundan sonra güçlü ve gururlu bir ordu olarak Ruslar, İsveç güçlerini yenerek dokuz yıl önceki Narva Muharebesinin intikamını almışlardır.
Bölgede yıllarca süren birçok savaş yapılmış ve seferler düzenlenmiştir; Kral XII. Charles’ın 1718 yılında ölümü ve Nystad Antlaşmasının imzalanmasıyla (1720-1721) savaş sona ermiştir. Büyük Petro da, kazandığı zaferden sonra Rusya İmparatoru ünvanını almıştır.
Saint Petersburg Şehrinin Kurulması
Saint Petersburg şehrinin kuruluşu tamamen bir tasadüf eserinden sonra olmuştur. Büyük Petro, ilk başlarda Neva Nehri korumasını sağlayacak bir kale inşa etmek istemiştir. 1703 yılı Mayıs ayında yeni bir kale ve limanın inşasına başlanmış ve buraya St. Petersburg adı verilmiştir. Büyük Petro, bu yeni inşaat projesini genişletmeye devam etmiş ve çok zaman geçmeden ilk başta tasarlanan proje nehir üzerinde bir kale’den daha geniş bir şehir yapısı halini almıştır.
Büyük Petro, sonraki dokuz yıllık mesaisini Petro’nun şehir vizyonunu hayatta geçirmek üzere çalışan İtalyan mimar ve mühendis Domenico Trezzini’yi görevlendirmiştir. Büyük Petro, ailesini ve yüzlerce zengin adamı ve de Rus tüccar kesimini St. Petersburg’da yaşamaya “davet etmiştir”; bu davet birçokları için göz korkutucu olmuştur. Büyük Petro, 1712 yılında St. Petersburg şehrini Rusya’nın yeni başkenti yapmıştır. Bugün bile Rusya’nın kültür merkezi ve Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olmaya devam ediyor.
Büyük Petro ve Katerine
Büyük Petro, 1698 yılında, ilk karısı Eudoxia’dan boşandıktan sonra artık yeniden evlenmek konusunda özgür bir kişi olmuştur. Litvanya’da köylü bir aileden gelen Marta Skavronskaya (daha sonra Rusya Kraliçesi I.Katerina (1684-1727) ile evlenmiştir. Büyük Petro onu gördüğünde Prens Menshikov’un (1673-1729) evinde çalışıyordu ve Marta da hemen Petro’dan etkilenmişti. Marta hemen Büyük Petro’nun ev personeli olarak alınmış ve 1707 yılında gizlice evlenmişlerdir, ancak evlilikleri 1712 yılında kamuoyuna duyurulmuştur.
Çiftin on iki çocuğu olmuş, yalnızca ikisi yetişkin yaşına kadar hayatta kalabilmişlerdir: Anna (1708-1728) ve geleceğin İmparatoriçesi Elizabeth (1709-1762). Büyük Petro da kendisinden sonra herhangi bir varis tayin etmeden öldükten sonra Keterina İmparatoriçe ünvanını almıştır.
Mirası
Büyük Petro, hayatının son haftalarını geçirdiği hastalık döneminden sonra 28 Ocak 1725 tarihinde ölmüştür. Bazı toplum kesimleri Büyük Petro’nun otokratik hükümdarlık dönemine eleştiri getirirlerken, diğer kesimler ise bu dönemi Rus Tarihinin altın dönemi olarak görüyorlar. Oysa Büyük Petro’nun Rusya ülkesini geliştirme konusunda tutkulu olduğu inkâr edilemez. Petro, hiç tereddüt etmeden kendisini Rusya’nın yararına olacağına inandığı yeni fırsatlara adamıştır. Bazı kesimler Büyük Petro’nun eylemlerini zaman zaman pervasız olarak görseler de, diğer kesimler ise insanlara emirlerini yerine getirmek üzere dayatma yapma yerine her yeni girişimde kişisel olarak yer alması takdire şayan olarak görüyorlar. Büyük Petro’nun bıraktığı mirası, günümüzde de, büyük St. Petersburg şehrinde ve Rusya’da kurduğu eğitim kurumlarında, en iyi bir şekilde, varlığına devam etmektedir.