Amerikan Bağımsızlık Savaşı

Tanım

Harrison W. Mark
tarafından yazıldı, Nizamettin Karaben tarafından çevrildi
10 Haziran 2024 tarihinde yayınlandı
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İtalyanca
X
Surrender of Lord Cornwallis (by John Trumbull, Public Domain)
Lord Cornwallis’ın teslim olması
John Trumbull (Public Domain)

Amerikan Devrimi Savaşı (1775-1783) veya Amerikan Bağımsızlık Savaşı, Büyük Britanya ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olarak bağımsızlığını ilan eden Kuzey Amerika’daki 13 İngiliz kolonileri arasında geçen bir savaştı. Başlangıç itibariyle Britanya İmparatorluğu bünyesinde bir isyan hareketi olarak başlayan bu savaş, Fransa ve İspanya’nın da İngilizlere karşı cephede birleşmesiyle küresel bir boyut kazanmış ve nihai olarak Amerikan zaferine katkı sağlayarak sona ermiştir.

Savaş’ın Başlangıcı

Bu savaş, daha geniş bir siyasi ayaklanma sırasında ilk kurşunun atılmasından on yıl önce kök salmış Amerikan Devriminin (1765-1789) merkezi bir parçasıydı. Biritanya İmparatorluğu 13 kolonisinde uygulamaya konulan parlamento vergileri konusunda tartışma, sömürgeci taraf hiziplere ayrıldıkça giderek artmaya devam emişti. Whing’ler veya Patriot’lar/Yurtseverler, kounulan vergilerin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıkarlarken, Tory’ler (gelenekçi muhafazakâr) ve Loyalistler (Kraliyet birlik yanlısı) Büyük Britanya’yı desteklemeye devam etmişlerdi. Boston Katliamı (1770) ve Boston Çay Partisi/Boston Tea Party (1173) gibi sosyal gerilim olayları bazen şiddet eylemlerine dünüşüyorlardı. Ögürlük Çocukları (Sons of Liberty) olarak bilinen bir grup siyasi eylemcinin de Loyalistlere saldırdığı, üzerlerine katran döküp tüy attığı da biliniyor.

GENERAL THOMAS GAGE, YENİ İNGİLTERE MİLİSLERİNİ, SALDIRMA İMKÂNI BULMADAN ÖNCE BASTIRMAYA ÇALIŞMIŞTI.

İngiliz Parlamentosu 1774 yılında, Boston Çay Partisi protesto eylemine, Boston Limanını ticari faaliyetlere kapatarak ve Massachusetts’te görev yapan temsili hükümet işlerini askıya alarak cezalandırmayı amaçlayan, zorlayıcı eylemler olarak düşünülen Intolerables Acts (Dayanılmaz Yasalar) yayınlayarak cevap vermişti. 1774 yılı, Eylül ayında 13 koloniden 12’si Birinci Kıta Kongresine delege göndermiş ve New England milislerinin İngiliz askerleriyle olası bir çatışmaya hazırlık yapmaya başlaması gerektiğine karar vermişlerdi. Yükselen bu gerilim atmosferi ortasında Massachusetts askeri valisi General Thomas Gage, elindeki yetersiz güçlerle bu isyanı batıramayacağını biliyordu ve New England mislisleri saldırıya geçme imkânı bulmadan önlem alıp bastırmaya çalışmıştı. Bu hedefine ulaşmak amacıyla, milislerin çeşitli kasabalarda stokladığı mühimmat depolarına el koyup başarıya ulaşma kararını almıştı.

19 Nisan 1775 tarihinde, gece yarısından kısa bir süre sonra, 700 kişilik seçkin İngiliz askeri birliği, silah stokunun depolandığı Concord kasabasına doğru yürüyüşe geçmişti. General Gage’ın sağduyulu bir şekilde davranıyor görünme çabalarına rağmen Yurtseverler (Patriots) onun asıl niyetini birkaç gün önceden öğrenmişlerdi. İngiliz birlikleri yola çıkar çıkmaz, iki Yurtsever; Paul Revere ve William Dawes, milisleri uyandırıp harekete geçmeleri için yola çıkmışlardı. İngiliz askerleri, Concord yolu üzerindeki Lexington kasabasına vardıklarında 700 milisle karşı karşıya kalmışlardı. Kısa bir duraklamanın ardında bir el ateş açılmıştı; kimin ateş açtığı bilinmez olsa da açılan bu ateş “dünya çapında yankılanan ateş” olarak ölümsüzleştirilmiştir. İngiliz askerleri de iki tüfekle yaylım ateşi açarak karşılık vermiş; sekiz Amerikan milisini öldürmüş ve on milisin de yaralanmalarına yol açmışlardı.

Paul Revere Wakes the Town of Lexington
Paul Revere Lexington Kasabasını Uyandırıyor
Hy Hintermeister (Public Domain)

İngilizler, sömürgelerde savaşım veren milisleri Lexington Green kasabasından temizledikten sonra Concord’a doğru yola devam etmiş ve Concord’da 400 milisten fazla bir direniş gücüyle karşılaşmışlardı. İngiliz askerleri, Yurtseverlerin mühimmat stoku çoğunu aldıklarını anladıklarından sonra, Buston’a 12 mil (19 Km) mesafeye geri çekilmeye başlamışlardı. Yurseverler gerila savaşı taktiği uygulayarak İngiliz güçlerini taciz etmiş, bu gelişme sonunda 95 Amerikan Yurtsever kaybına karşılık, İngilizler de 273 kişilik bir gücü kaybetmişlerdi. Geçen bu zaman zarfında Yurtseverlerin/Patriot’ların sayısı 1500’e yükselmiştir. Lexington ve Concord Savaşlarında kazandıkları zaferden cesaret alan Yurtseverler, Boston’da mahsur kalan 6000 kişilik askeri gücü kuşatmaya almışlardı.

Washington Komutayı Ele Alıyor

Yurtseverler, sayısal avantajları olmasına rağmen, kuşatmayı kazanmaya yetecek kadar silah ve mühimmatan yoksundular. İhtiyaç duydukları topları Champlain Gölündeki Ticonderoga Kalesinden almayı ümit eden Yurtseverler, Kale’yi ele geçirmek üzere Ethan Allen ve Benedict Arnold’un ortaklaşa liderliğinde bir keşif gezisi yapmışlardı. 10 Mayıs 1775 tarihinde Allen ve Arnold garnizonu gafil avlamış ve bir damla bile kan dökülmeden Ticonderoga Kalesinin ele geçirilmesini sağlamışlardı. Bu arada Boston dışında mevzilenen Vatanseverler, Breed’s Hill Tepesindeki provokatif konumunu güçlendirerek İngiliz ordusunu çatışma içine çekmeye karar vermişlerdi. İngilizlerin bu durumda, ön taraftan saldırıya başlamaktan başka bir seçeneği kalmamıştı. Ardından gelen Bunker Hill Muharebesi (17 Haziran 1775) aslında bir İngiliz Muharebesi olmasına rağmen 1.054 can kaybı gibi korkunç bir bedelle sonuçlanmıştı.

George Washington, 1776
George Washington, 1776
Charles Willson Peale (Public Domain)

Bu noktadan itibaren İkinci Kıta Kongresi isyancı kolonilerin savaş zamanı hükümeti rolünü üstlenmişti. Bundan sonra Kıta Ordusu olarak anılan New England Ordusu benimsenmiş ve Orduya liderlik etmesi için General George Washington Başkomutan olarak atanmıştı. General Washington, 1775 yılı, Temmuz ayında Boston dışına çıkmış, hemen disiplini sağlayıp güçlendirmeye ve askeri hiyerarşiyi tesis etmeye başlamıştı. Sonbahar geldiğinde Albay Henry Knox’u Ticonderogan’dan topçuları almak üzere göndermişti. Kasım ayında savaş alanına gelen Albay Knox, topları 42 kızağa yüklemiş ve yüzlerce kilometre boyunca Boston’a taşımıştı. Başkomutan Washington, silahları şehre hâkim bir noktada, yükseklere konumlandırmıştı. İngiliz güçleri böylesi bir bombardıman harekâtına katlanmak yerine 17 Mart 1776 tarihinde Boston şehrini tahliye etmeyi tercih etmişlerdi.

En Karanlık Saat

Boston Kuşatmasında Yurtsever güç gösterisinden cesaret alan Kıta Kongresi, Amerika’nın Kanada’daki bir İngiliz Kolonisi olan Quebec’i isyana katılmaya zorlama umuduyla işgaline izin vermişti. Vatanseverler Montreal’i ele geçirmiş, Quebec şehrini kuşatmış ancak komutanları General Richard Montgomery’nin öldürüldüğü Quebec Savaşında (31 Aralık 1775) ezici bir yenilgiye uğramışlardı. Moral bozukluğu yaşayan ve çiçek hastalığıyla boğuşan Patriotlar, İngiliz takviye güçlerinin gelişi onları geri çekilmeye zorlayana kadar şehri gönülsüz de olsa kuşatma altında tutmayı sürdürmüşlerdi.

Başkomutan Washington, 1776 yılı Nisan ayında, ekonomik önemi ve stratejik konumundan dolayı İngiliz saldırısının bir sonraki hedefi haline geleceğini tahmin ederek ordusunu New York City’ye taşımıştı. Haklıydı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temmuz ayında bağımsızlığını ilan ederken, İngiliz General William Howe, İngiliz müdavimlerinin yanı sıra, Hessian olarak bilinen Alman yardımcı birliklerinin de dâhil olduğu 32.000 kişilik bir orduyla New York Limanına gelmişti. General Howe, 22 Ağustıs günü, Long İsland Adasına çıkmış ve beş gün sonra Brooklyn Heights Tepesinde Amerikan savunmasına saldırı düzenlenmeyi sevk ve idare etmişti. Long İsland Muharebesi başka bir Amerikan yenilgisine ve 2000 Kıta askerinin kaybına neden olmuştu.

American War of Independence, 1775 - 1783
Amerikan Bağımsızlık Savaşı, 1775-1783
Simeon Netchev (CC BY-NC-SA)

General Washington, 15 Eylül günü, İngiliz İşgali altına alınan New York City’yi boşaltmak zorunda kalmıştı. İngiliz General Howe, Harlem Heights (16 Eylül), White Plains (28 Ekim) ve Fort Washington’da (16 Kasım) bir dizi savaşta mücadele vererek General Washington komutasında Amerikan güçleri peşine düşmüş, Amerikan Kıta Ordusu Manhanttan’da, New Jersey üzerinden ve Delawere Nehri boyunca kovalamıştı. Aralık ayına gelindiğinde Kıta Ordu gücü 3000 hırpani kıllıklı ve hastalıklı adama kadar düşmüştü. Başkomutan Washington, Amerikan devrimi başarısı, ordusunun hayatta kalmasına bağlı olduğunu biliyordu ve bu nedenle düşman güçlerini oyalama ve yıpratma stratejisi olan Fabian Stratejisini uygulamaya başlamıştı; Mümkün olduğunda zorunlu savaşlardan kaçınır, yalnızca fırsat ortaya çıktığında saldırırdı.

İngiliz askerleri, zaferin eşiğinde olmalarına rağmen, Amerikan Kıta Ordusunun tehdit oluşturmayacak kadar zayıf olduğunu düşünerek kışlık bölgelere çekilmişlerdi. Başkomutan Washington hemen harekete geçmiş; 1776 yılı Noel Gününde Ordusunu Delaware Nehrine tekrar sevketmiş ve ertesi sabah Trenton Muharabesinde bir Hessian garnizonunu, şaşkınlık yaşatarak, mağlup etmişti. Bu galibiyetini Princenton Muharebesinde (03 Ocak 1777) İngiliz artçı birliklerine karşı kazandığı zaferle sürdürmüştü. Bu zaferler Amerikan bağımsızlık savaşına olan desteğin yenilenmesini sağlamış ve yenilgiyi en azından bir kampanya sezonu daha geciktirmişti.

Cellat Yılı

Trenton ve Princeton Muharebelerinde yaşanan aksiliklere rağmen, 1777 yeni yılı, İngilizlerin zaferden emin olduğu yıl olarak görülmüştü. Gerçekten de New York City’deki Tory’ler (gelenekçi muhafazakâr) bu yılı “Cellat Yılı” (the Year of Hangman) olarak tanımlamışlardı, çünkü üçlü yediler (the triple sevens) Yurtseverlerin yakında sallandırılacakları idam sehpasına benzetiliyordu. İngiliz Savaş Bakanı Lord Germain, General John Burgoyne’a Kanada’dan güneye doğru ilerlemesini ve New England’ı diğer kolonilerden izole edecek bir hareketle Albany ve New York’u ele geçirmek üzere Hudson Nehri boyunca ilerleme emrini vermişti. Bakan Germain, General Howe ‘un destek için kuzeye doğru ilerlemesini bekliyordu. Her ne kadar muğlak yardım vaatleri sunulmuş olsa da General Howe’un, John Burgoyne’a ikinci keman rolü oynamaya niyeti yoktu. Bunun yerine, savaşı kazanacağına inandığı bir hareketle ABD bir Başkenti Philadelphia şehrini ele geçirmek üzere kendi kampanya planını yapmıştı.

İngiliz General John Burgoyne, 20 Haziran günü saldırı düzenlemeye başlamış, Fort Ticonderoga’yı yeniden ele geçirmiş ve Hubbardton’da bir Patriot gücünü yenilgiye uğratmıştı (07 Temmuz), ancak New York kuzeyindeki vahşi doğanın derinliklerine doğru ilerledikçe, ikmal hatlarının tehlikeli derecede zayıf olduklarını görmüştü. Malzeme temin etmek üzere bir Alman müfrezesini göndermiş, ancak bütün bu askeri güç Bennington’da Patriot/Yurtsever milislerince yok edilmişti (15 Ağustos). Yine de John Burgoyne’nin gururu, onun geri dönmesine engel olmuştu. Hudson’ın batı yakasına geçmiş, ancak New York Saratoga yakınlarındaki Kıta Ordusu Kuzey Dairesi gücü ile karşı karşıya gelmişti. General Burgoyne, Patriot’larla toplu olarak Saratoga Savaşları (19 Eylül- 07 Ekim) olarak bilinen iki çatışmada da şaşkınlık geçirmiş ancak her iki seferde de mağlup edilmişti. John Burgoyne,17 Ekim günü, Manhattan’dan hiçbir yardım işareti almadan tüm ordusunu teslim etmiş ve bu durum savaşın o anınan kadar kazanılan en büyük Yurtsever/Patriot zaferi olmuştu.

Surrender of General Burgoyne at Saratoga
General Burgoyne’un Saratoga’da teslim olması
Architect of the Capitol (Public Domain)

General John Burgoyne Newe York’ta mücadele verirken, General Howe, Philadelphia Kampanyasına başlamış ve Ağustos ayı sonunda Maryland şehrine çıkmıştı. Brandywine Muharebesinde (11 Eylül) ve Germantown Muharebesinde (04 Ekim) Washington’u iki kez mağlup etmiş ancak güçlerine öldürücü bir darbe indirmeyi başaramamıştı. Daha sonra Philadelphia’yı işgal etmiş ancak şehri ihtiyatlı bir şekilde tayhliye eden Kıta Kongresini ele geçirmeyi başaramamıştı. General Howe, bir anlamda, amacına ulaşmış olsa da, elde edilmesi istenen etkiyi yaratamamştı çünkü Vatansever Hareketi çöküşü yakın görünmüyordu. Hayal kırıklığına uğrayan General Howe, başarısızlığını Parlamento’nun yetersiz desteğine bağlamış ve istifa etmişti.

Bu arada Kıta Ordusu, yiyecek ve giyecek de dâhil olmak üzere mühimmat ve malzeme eksikliğinden muzdarip olduğu Valley Forge’daki kışlık bölgelere taşınmıştı. Sonraki altı ay içinde yaklaşık 2000 asker açıkta kalma, yetersiz beslenme ve hastalık nedeniyle ölmüşlerdi. Başkomutan Washington, hatalı tedarik yapan daire bünyesinde yeniden düzenleme yapmak üzere gerekli Kongre desteğini almasından sonra ordu kurtarılmıştı. Kıta Orduları Baron Frierich Wilhelm von Steuben gibi profsyonel askerlerin özenli rehberliğinde Valley Forge’da önemli bir yeniden eğitim sürecinden geçmişlerdi.

Dış Müdahale

AVRUPA GÜÇLERİNİN MÜDAHİL OLMASI, YEREL BİR İSYANI KÜRESEL BİR ÇATIŞMAYA DÖNÜŞTÜRMÜŞTÜ.

Fransa, düşmanlıkların başlamasından bu yana, savaş süresinde yaşanan gelişmeleri yakından ilgiyle izliyor, Yedi Yıl Savaşları sırasındaki aşağılayıcı yenilgisinin intikamını almaya hevesli bir ruhla, isyancı kolonilere silah ve malzeme desteği sağlıyordu. Aralarında ünlü Marquis de Lafayette’in de bulunduğu Fransız subayları Kıta Ordusunda Tümgeneral rütbesinde görevlendirilmişlerdi. Saratoga Kampanyası, Fransız Dışişleri Bakanı Compte de Vergennes’i ABD’nin zafer şansı olduğuna ikna etmişti. Fransız Bakan Vergennes, 1778 yılı başlarında, ABD ile bir ittifak müzakeresi yapmış ve Fransa, Nisan ayında Kuzey Amerika’ya bir filo göndererek resmen savaşa girmişti.

İspanya 1779 yılında savaşa girmiş, yalnızca Fransa müttefiki olarak, Britanya’yı zayıflatmayı arzuluyor ancak kendi kolonileri üzerinde yaratabileceği etkiden çekinerek ABD’nin bağımsızlığını kabul etmek istemiyordu. Hollanda Cumhuriyeti de Devrim’in finansmanına yardımcı olmuş ve 1780 yılında Britanya ile savaşa girmişti. Avrupalı güçlerin bu girişimi, küçük ve yerel bir isyanı küresel bir çatışmaya dönüştürmüş, Britanya askeri gücünü zayıflatmıştı. Karayiplerde, Hindistan’da ve hatta Fransız-İspanyol ordusu komuta kademesinin Büyük Cebelitarık Kuşatmasını (1779-1783) sevk ve idare etmesiyle Avrupa’da da savaşlar yaşanmıştı.

The Sortie Made by the Garrison at Gibraltar
Garrison’un Cebelitarık’ta Hücum Etmesi
John Trumbull (Copyright)

Kuzeyde Çıkmaz

İngiliz ordusu, 1778 yılı, Mayıs ayında Philadelphia’yı tahliye etmişti. General Howe’un yerine geçen Sir Henry Clinton’a, olası bir Fransız saldırısına karşı hazırlık yapmak üzere New York City’deki güçlerini birleştirme emri verilmişti. General Washington, Monmouth Muharebesi (28 Haziran) sırasında saldırı düzenleyerek takip etmeyi sürdürmüştü. Bu durum, Kıta Avrupa’sının kavurucu sıcak şartlarında beş saat boyunca mevzilerini koruyabilmesi sonucunda Patriot’ların moralinin büyük ölçüde yükselmesine yol açmıştı. İngiliz Ordusu daha sonra New York şehri güvenli bölgelerine çekilmiş ve Kıta Ordusu da şehrin hemen dışında bir pozisyon almıştı. İki ordu sonraki üç gün boyunca bu yaklaşık konumda kalmaya devam etmişlerdi.

Fransız filosu 1778 yılı yazında Amerikan kıyı şeridine ulaşmıştı. Fransız Amiral Comte d’Estaing, Amerikalı General John Sullivan’ın İngiliz işgali altındaki Newport, Rhode Island şehrine saldırmasına yardım etmeyi kabul etmişti. Ancak Fransız gemilerinin bir fırtına sırasında hasar almalarından sonra Amiral d’Estaing, onarım işleri için Boston’a doğru yola çıkmayı seçerken Rhode Island Muharebesinde (29 Ağustos 1778) Sullivan ordusu tek başına kalmıştı. Ertesi yıl Kuzeyde sınırlı bir eylem görülmüş, ancak Amerikan güçleri, Stony Point ve Paulus Hook bölgelerinde önemli İngiliz mevzilerini ele geçirmişlerdi. General Washington sessizlik ortamından yararlanarak General Sullivan’ı İngilizlerle ittifak kuran Iroquois Milletlerine (Iroquois League/ Five nations) karşı cezalandırıcı bir sefere göndermişti. General Sullivan’ın keşif gezisi sırasında New York kuzeyinde 40’tan fazla Iroquois köyü yok edilmiş ve 160.000 Bushelden (Hububat ölçeği 01 Bushel/Kile = yaklaşık 25 Kg) fazla mısır yakılmış ve bu durum Iraquois Milletler Konfederasyonu siyasi gücünü büyük ölçüde azaltmıştı.

Kıta Ordusu 1779-1780 kışını Morristown, New Jersey’den geçirmiş ve burada Valley Forge’dan çok daha sert bir kış yaşanmıştı. Kıta Para Biriminde hızla değer kaybı olması, Kongrenin askerlere olan borcunu ödeyememesi anlamına geliyordu ve bu durum, 1781 yılı başlarında, Kıta Ordusu birçok alayının isyana sürüklenmesine neden olmuştu. Kıta Ordusundaki gerilimden yararlanmayı ümit eden Alman General Wilhelm von Knyphausen, New York’a bir saldırı düzenlemiş ancak Jersey Connecticut Farms (07 Haziran 1780) ve Springfield (23 Haziran) savaşlarında geri püskürtülmüştü. İngiliz Binbaşı John Andre’nin 1780 yılı Eylül ayında yakalanması, General Benedict Arnold’un Patriotlar davasında yaşanan gelişmeler konusunda hayal kırıklığına uğradığıni ve West Point Kalesini İngiliz ordusuna satmayı planladığını ortaya çıkarmıştı. Arnold yakayı ele vermekten son anda kurtulmuş ve İngiliz tarafına sığınmış, bağlantısı İngiliz Binbaşı Andre ise casus olduğu gerekçesiyle asılarak cezalandırlmıştı.

Benedict Arnold
Benedict Arnold
Henry Bryan Hall (Public Domain)

Güney Kampanyaları

Kuzeyde çatışmalar azaldıkça, İngiliz generaller hedeflerini Amerika’nın Güney kesimlerine kaydırmışlardı; bunun nedeni Güney’in kısmen, İngiliz ordusunun kollarını açarak karşılayacak tarfatarlarla dolu olduğu söylentisi olmuştu. Başka bir neden de Güney’in, ABD’ye pirinç, çivit ve tütün dâhil olmak üzere ticari mahsullerin çoğunu sağlıyor olmasıydı. Bu ürünlerin kaybı Amerika’nın savaş çabalarına büyük bir darbe olacaktı. İngiliz ordusu, 1778 yılı Aralık ayında, “Güney Stratejisinin” bir parçası olarak, hafif savunma yapan Georgia Eyaleti, Savannah kentini ele geçirmişti. Ertesi yıl, Fransız-Amerikan ordusu Savannah Kuşatmasında şehri geri almakta başarısız olmuş ve Georgia şehri de İngiliz kontrolüne giren ilk şehir olmuştu.

Bu başarılı harekâttan cesaret alan General Clinton, Güney’in en önemli bir liman kenti olan Charleston; Güney Carolina’ya karşı daha büyük bir sefer başlatmıştı. Charleston Kuşa savaşın tartışmasız en büyük İngiliz zaferiydi. General Clinton yalnızca Charleston şehrini ele geçirmekle kalmamış, aynı zamanda Kıta Ordusunun Güney Askeri Bölgesini de esir almıştı. Zaferinden memnun olan Clinton, Güney Carolina’nın geri kalanını sakinleştirmek üzere ikinci komutanı Lord Charles Cornwallis’i geride bırakarak Manhattan’a dönmüştü.

Siege of Charleston
Charleston Kuşatması
Alonzo Chappel (Public Domain)

Bunu söylemek, yapmaktan daha kolay olmuştu. Lord Cornwalis, Camden Muharebesi (16 Ağustos 1780) aceleyle toplanan Amerikan ordusuna karşı büyük bir zafer kazanmasına rağmen, Güney Carolina sakinleri onun istediğinden çok daha az Loyalist/Birlikçi olduklarını kanıtlamışlardı. Thomas Sumter, Francis Marion ve Andrew Pickens gibi kurnaz adamların önderliğinde, Carolina kırsalında birkaç Yurtsever/Patriot milis ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu milisler, bölge arazisi konusunda bilgilerini kullanarak ormanlık alanlara ve bataklıklara geri dönmeden önce İngiliz askerlerinin oluşturduğu gruplara saldırı düzenlemişlerdi. Charles Cornwalis, Loyalist milisleri yetiştirerek Patriot’ları kendi oyunlarıyla yenmeye çalışmış ve kanlı bir Güney Carolina iç savaşını ateşlemişti. Ancak bu Loyalist milislerin gücü Kral Dağı Muharebesinde (07 Ekim 1780) kırılmıştı.

İngilizlerle Cowpens Muharebesinde (17 Ocak 1781) bir yenilgi daha yaşamasının ardından, hayal kırıklığına uğramış Cornwallis, Güney Carolina milislerine yardım sağlayan General Nathanel Greene komutasındaki Kıta Ordusu ile başa çıkmak üzere Kuzey Carolina’ya yürümeye karar vermişti. Lord Cornwalis, Guilford Adliyesi Muharebesinde (17 Mart 1781) General Nathanael Greene’i yakalanmış ve büyük bir zafer kazanmıştı. General Greene, Başkomutan Washington örneğini takibederek ordusuna zarar vermeden kaçmayı başarmış ve Lord Cornwallis gücünü kesin bir zaferden mahrum bırakmıştı. Lord Cornwallis, General Greene güçlerini Carolina boyunca kovalamak yerine Virginia’ya doğru ilerlemeye kararı almış ve bu Eyeleti bastırmanın Güneydeki Patriot/Yurtsever direnişini sona erdireceğini ummuştu. Bu arada General Greene, Lord Cornwallis’in Carolina’da geride bıraktığı güçlerle yüzleşerek Hobkirk Tepesi (25 Nisan) ve Eutaw Springs’te (08 Eylül) savaşmıştı.

Yorktown ve Paris

Lord Cornwallis, Virginia’yı işgal eder etmez, General Clintondan azarlama almıştı; General Washington’ın New York’a saldırmaya hazırlandığı yönündeki yanlış izlenime kapılan Clinton, Caharles Cornwallis’e Manhattan’a dönmesi emri vermişti. Bıkmış halde olan Cornwallis, Kraliyet Donanmasının gelip onu almasını beklerken ordusunu liman kenti Yorktown’a sevkederek bu cepheyi güçlendirmişti. Vatanseverler mükemmel bir fırsat yakaladıklarını hissetmişlerdi. Lord Cornwallis gücünü Yorktown’da sıkıştırıp tutmak için Marquis de Lafayette komutasında küçük bir kuvvet gönderilirken, General Washington da Güneyde birleşik bir Fransız-Amerikan gücüne liderlik ediyordu. Bu arada, Compte de Grasse komutasında bir Fransız filosu, Chesapeake Muharebesinde (05 Eylül) bir İngiliz filosunu mağlup ederek Lord Cornwallis’in denizden kaçış yolunu kesmişti. Washington komutasında müttefik ordunun 19 Ekim 1781 tarihinde Corwallis’in teslim olmasıyla sona eren Yorktown Kuşatmasını başlatmıştı.

Storming of Redoubt 10 During the Siege of Yorktown
Yorktown Kuşatması sırasında Redoubt 10 Fırtınası
Eugène Lami (Public Domain)

Amerikan güçlerinin Yorktown’da zafer elde ettikleri savaşın aktif aşaması sona ermişti. Parlamento artık savaştan yorgun düşmüş; savaşı yürüten Lord North’ın başında bulunduğu Bakanlıktan görev alınmış ve başka bir bakanlığa barış müzakeresi yapma önerisi yapılmıştı. Sonuçta yapılan 1783 Paris Antlaşmasıyla savaşa son verilmişti. Büyük Britanya, sınırları Mississipi Nehrinde sabit olan ABD’nin bağımsızlığını tanımıştır. Başkomutan General Washington ve yeni İngiliz Başkomutanı Sir Guy Carleton, barış müzakereleri devam ederken ateşkes müzakeresini sürdürmüş ve İngiliz birlikleri 1783 yılı kasım ayında New York City işgalini kaldırmışlardı. Savaş nihayet sona ermiş ve daha bebek bir devlet aşamasında olan dönemin ABD’si, nasıl bir devlet olduğuna yönelik gelişme göstereceğini görmek üzere yalnız başına bırakılmıştı.

Sorular & Cevaplar

Amerikan Bağımsızlık Savaşı Neydi?

Amerikan Bağımsızlık Savaşı, Büyük Britanya ile Amerika Birleşik Devletleri olarak bağımsızlıklarını ilan eden on üç Kuzey Amerika kolonisi arasından yapılmıştır. Fransa, İspanya ve Hollanda’nın da yardımıyla Amerika Birleşik Devletleri galip gelmiş ve 17983 yılında bağımsızlıklarını kazanmışlardı.

Amerikan Bağımsızlık Savaşı Ne zaman yapılmıştır?

Amerikan Bağımsızlık Savaşı 19 Nisan 1775 yılında başlamış ve 03 Eylül 1783 tarihinde sona ermiştir.

Amerikam Bağımsızlık Savaşı Nerede Yapılmıştır?

Amerikan Bağımszılık Savaşı öncelikle Amerikan Birleşik Devletlerinin doğu kıyısında başlamış, ancak aynı zamanda Kanada ve Batı sınırının yanı sıra Batı Hint Adaları, Hindistan ve hatta Avrupa’da (Cebelitarık Kuşatması) da savaşlar yapılmıştı.

Amerikan Bağımsızlık Savaşında Kimler Savaşmıştı?

Amerikan Devrimi Savaşı, yeni başlayan Amerika Birleşik Devletleri ile Fransa, İspanya ve Hollanda Cumhuriyetlerini de içeren müttefikleri arasında Büyük Britanya ve onun Alman paralı askerlerine karşı yapılmıştır. Kızılderi değişik uluslar her iki tarafta savaşa katılmışlardı.

Çevirmen Hakkında

Nizamettin Karaben
Tarih; Dinler Tarihi/Teopolitik; Siyasi Tarih; Sosyal Antropoloji; Mitoloji; Dilbilimi; Ekonomi Politik; Edebiyat konuları ilgi alanlarım.

Yazar Hakkında

Harrison W. Mark
Harrison W. Mark, Tarih ve Siyaset Bilimi eğitimini aldığı SUNY Oswego Üniversitesinde muzun olmuştur.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Mark, H. W. (2024, Haziran 10). Amerikan Bağımsızlık Savaşı [American Revolutionary War]. (N. Karaben, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-22410/amerikan-bagmszlk-savas/

Chicago Formatı

Mark, Harrison W.. "Amerikan Bağımsızlık Savaşı." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. Son güncelleme Haziran 10, 2024. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-22410/amerikan-bagmszlk-savas/.

MLA Formatı

Mark, Harrison W.. "Amerikan Bağımsızlık Savaşı." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 10 Haz 2024. İnternet. 28 Haz 2024.