Michel Foucault

1 günler kaldı

Sunucu Maliyetleri Bağış Kampanyası 2024

Dünyaya ücretsiz tarih eğitimi sağlama misyonumuza yardımcı olun! Lütfen bağış yapın ve 2024 yılında sunucu maliyetlerimizin karşılanmasına katkıda bulunun. Desteğinizle her ay milyonlarca insan tarihi tamamen ücretsiz olarak öğreniyor.
$15031 / $18000

Tanım

Donald L. Wasson
tarafından yazıldı, Nizamettin Karaben tarafından çevrildi
18 Temmuz 2024 tarihinde yayınlandı
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, Portekizce
X
Michel Foucault (by Unknown Photographer, Public Domain)
Michel Foucault
Unknown Photographer (Public Domain)

Michel Foucault (1926-1984) postmodernist bir Fransız filozof olup modern zamanların en etkili filozoflarından biri olarak kabul edilir. Sosyal kurumlara yönelik getirdiği eleştirilerinin yanı sıra, etkisi hem Beşeri/İnsan Bilimlerinde ve hem de Sosyal Bilimlerde görülebilmektedir. Filozof Foucault çalışmalarının merkezi teması; iktidar ve bilgi arasındaki ilişkidir. Daha spesifik olarak ifade etmek gerekirse, iktidarın bilgiyi nasıl kontrol ettiği ve tanımlama getirmesidir.

Foucault, hem ceza sistemi hem de akıl hastanelerinin bir gözlemcisi ve aynı zamanda bir eleştirmeni olarak, “okulların, hapishane ve akıl hastaneleriyle aynı işlevi gördüklerine, iktidarın, insanlara tanımlama getirmek, sınıflandırmak, kontrol altına almak ve sömürmek” üzere işler halde olduklarına inanıyordu (Despeyroux 78). Toplumun ve toplumsal kurumların iktidar ile olan ilişkiler üzerinden kontrol edildiğini savunuyordu. Bazı eleştirmenler Foucault’yu kötümser olarak görseler de, ona göre felsefe kendi yöntemlerine göre gelişme gösterdiğinde, felsefenin değeri, bizleri kontrol altına almayı amaçlayan iktidar yapılarını ifşa ederek bireyler üzerindeki otorite dengesini değiştirebilmenin bir yolu olmasında yatar.

Hayatı

Paul-Michel Foucault, 15 Ekim 1926 tarihinde, Fransa’nın Potiers kentinde, Anne Malapert ve tanınmış, zengin, aynı zamanda bir cerrah ve anatomi profesörü olan Paul Foucault’nun ikinci çocuğu olarak Dünya’ya gelmiştir. Babası genç Michel’in kendi kariyeri izinde gitmesini ve tıp doktoru olmasını istiyordu. Ancak tutkularının II. Dünya Savaşı gelişmelerinden etkilendiğini iddia eden Foucault’nun ise daha başka bir düşüncesi vardı. 1946 yılında Fransa’nın seçkin bir Yükseköğrenim Kurumu olan Ecole Normale Supérieur’e kaydını yapmış,1951 yılında felsefe ve psikoloji alanlarında derece alarak mezun olmuştur. Bazı iddialara göre daha öğrenci iken ilk intihar girişiminde bulunmuş ve bir tarihçiye göre bu girişimi, Foucault karakteri üzerinde kendini yok etme eğilimi şeklinde etki yaratmıştır (Oliver, 178).

MİCHEL FOUCAULT’UN BAŞLICA ESERLERİ; İNSAN CİNSELLİĞİ, DÜŞÜNCE SİSTEMLERİ VE CEZA SİSTEMİ GİBİ KONULARI İÇERMEKTEDİR .

Mezun olduktan sonra, II. Dünya Savaşı sonrası Fransız kültürü muhafazakâr cinsel ahlakından kaçmak üzere Fransa’yı terk etmiş, Fransa’da kalmak yerine, birkaç yıl seyahat etmeyi, İsveç, Polonya ve Almanya’da ders vermeyi tercih etmiştir. 1960 yılında Fransa’ya dönmüş ve Clermon-Ferrand Üniversitesinde felsefe ve psikoloji derslerini vermeye başlamıştır. Orta Çağ ve sonrasında deliliğin tedavisi konusunda bir analiz kitabı olan Delilik ve Uygarlık /Deliliğin Tarihi ilk eserini yayınlamıştır.

Michel Foucault, 1970 yılında, Fransa’nın en prestijli bir eğitim kurumu olan College de France okuluna seçilmiş, ancak 1970’lerin sonlarında hayal kırıklığı yaşayarak ders vermeyi bırakıp ayrımış ve 1984 yılında AİDS ile ilgili bir hastalıktan dolayı ölünceye kadar Dünyayı dolaşmıştır. Yazar Jeremy Stangroom Büyük Filozoflar / The Great Philosophers adlı çalışmasında Foucault’nun hayatını, “hem fiziksel ve hem de kültürel sınırları aşma” ihtiyacına göre yönlendirmiş bir şekilde yaşadığını yazmıştır (155).

Grave of Michel Foucault
Michel Foucault Mezarı
ManoSolo13241324 (CC BY-NC-SA)

Etkiler

Foucault, Varoluşçu Martin Heidger (1889-1976) yazılarının yanı sıra, hakkında çokça tartışma bulunan Alman filozof Friedrich Nietzsche (1844-1900) eserlerinden teselli bulmuş ve ilham almıştır. Foucault bu konuda şöyle yazmıştır:

Nietzsche eserleri benim için bir vahi olmuştu. Bana öğretilenlerden oldukça farklı biri olduğunu hissetim, onu büyük bir tutkuyla okudum ve olağan yaşam seyrimle bağımı kopardım, akıl hastanelerindeki işimi bıraktım ve Fransa’yı terk ettim. Tuzağa düşürüldüğüm hissine kapıldım (Despeyroux, 79’dan alıntı).

Michel Foucault, diğer bazı filozoflarla (örneğin Karl Marx ve Sigmund Freud) aynı fikirde olmasa da Nietzsche’den ilham almıştır. Nietzsche gibi, Foucault da geleneksel felsefeye meydan okumuştur.

Başlıca Eserleri

Michel Foucault'nun başlıca eserleri; İnsan Cinselliği, Düşünce Sistemleri ve Ceza Sistemi gibi konuları içermektedir:

  • Deliliğin Tarihi (1961) – Orta Çağ’dan günümüze Cinselliğin Tedavi Analizi
  • Kliniğin Doğuşu (1963) – Kliniğin Tıbbi bir Kurum olarak Gelişim Tarihi ve Tıbbi Bilginin Uygulanması
  • Kelimeler ve Şeyler (1966) – İnsan Bilimleri Tarihi Analizi
  • Disiplin ve Ceza (1975) – Ceza Sistemleri Tarihi ve Değişikliklerin Analizi
  • Cinselliğin Tarihi (1976) – Batı Dünyasında İnsan Cinselliğine Yönelik Değişen Tutumların çok ciltten oluşan bir Analizi

İktidar ve Bilgi

FOUCAULT, BİLGİ VE İKTİDARIN BİRBİRLERİNDEN AYRILMAZ OLDUKLARINI; BİRBİRLERİNİ GEREKTİRDİKLERİNİ SAVUNMUŞTUR .

Foucault, Kelimeler ve Şeyler, Disiplin ve Ceza eserlerinde, Fransız felsefesi için nasıl yeni bir yön tayin etmek istediğini gösterir. Bu hedefine ulaşmak üzere felsefe, tarih, psikoloji ve sosyoloji gibi akademik disiplinlerden yararlanır. İktidar ve bilgi arasındaki korelasyona dair anlayışı aracılığıyla hem gücün ve hem de bilginin, iktidar ve söylem ilişkilerinde ben ve kendini bilen bir özne olarak oluşturulmuş bir bireyi veya benliği üretmek üzere nasıl etkileşime girdiğini göstermek ister. Bu yeni yön; hem iktidar kavramının yeniden düşünülmesini hem de iktidar ve bilgi arasındaki ilişkinin incelenmesini gerektirir.

Nietzsche gibi, Foucault da bilgi ve iktidarın birbirlerinden ayrılmaz olduklarını; iktidar ve bilginin birbirlerini gerektirdiklerini de savunmuştur. İktidar olmadan bilgi olmaz ve bilgi olmadan iktidar da olmaz. Foucault’ya göre iktidar; bir kişinin başka bir kişiyi, yapmak istemediği bir işi başka bir şekilde yapmaya ikna etme yeteneğinden çok daha fazlasıdır.

Yazar Philips Stokes, Felsefe: Büyük Düşünürler adlı eserinde, Foucault’nun bütün çalışmalarındaki amacı; insanların genel olarak bilgi kabul ettiği şeyler üzerine odaklanma olmuştur. Yani, akıl, normallik ve cinsellik gibi, insanların kendilerini anlayabilecekleri kavramlar. Bu yeniden düşünme tarzı zor olabilir, çünkü bu kavramlar belirli bir gelişme seyri boyunca evrimleşmezler. Herhangi yeni bir bilgi kavramına tanımlama getirmek zor olabilir. Çünkü bir kültürden diğerine ve bir çağdan diğer bir çağ’a göre farklı bir şeyi ifade eder. Birey davranışlarını kontrol altına alma ve sosyal düzenleme yapma konusunda otoritenin ihtiyacına cevap vermek üzere değişiklik arz eder.

Michel Foucault’nun bir filozof olarak amaçlarından biri; gizli güç yapılarını açığa çıkarmaktır. Bu gizli güç yapılarını açığa çıkarmak üzere Nietzsche’nin Ahlakın Soykütükleri Üzerine adlı eserinden aldığı bir fikir olan soykütükleri kavramını kullanır. Bu yaklaşımla, hem hakikat ve hem de yanlışlık, iyi ve kötü kavramlarının tarihsel bir değerlendirmesini yapar. Bu kavramların, bir toplumda iktidarı/gücü nasıl da desteklediğini ele alır. Foucault’nun soykütükleri konusunu ele alan çalışması Disiplin ve Ceza eseridir. Bu eserinde 18.yüzyılda yapılan bir kamu infazı olayı ele alınır. Bu infazın tasviri; insan bedenine odaklanan ceza yönteminden, insan zihnine odaklanan daha modern cezalara doğru gelişim gösteren bir evrim konusuna işaret eder. Bu değişim süreci Foucault’nun “disiplin toplumu” dediği şeyin gelişimini yansıtır.

Nesneleştirme Modları

Felsefe; uzun zamandan beri insan varoluşunu kategorize etmeye niyetlidir. İnsanların psikolojik, ahlaki ve sosyal statüleri kategorize edilerek toplum buna göre organize edilebilir. Karl Marx (1818-1883), proletarya ve burjuvazi şeklinde sosyal kategorileri yaratarak bu kavrama katkıda bulunmuştur. Foucault, bu eğilimi ve sonuçlarını anlayan – ancak katılmasa da – ilk filozof olmuştur. Batı toplumlarında, insanlara, insan varlıkları olarak değil de, nesneler olarak davranmanın bir yolu olarak hizmet eden, “nesneleştirme” olarak tanımladığı şeyin üç modu olduğunu ileri sürmüştür. Bu üç mod aşağıya çıkarılmıştır:

  • Bölme uygulamaları
  • Bilimsel sınıflandırma
  • Öznelleştirme

Michel Foucault, açıklamalarında tanımladığı üç mod’dan her biri için verdiği örneklerin çoğunu ceza sistemi ve akıl hastanelerini incelerken edindiği deneyimlerden aldığına dikkat edilmelidir. Bir akıl hastanesini örnek alırken, bölme uygulamaları modunda insanlar; normal ve anormal, aklı başında ve deli veya izin verilen veya yasaklanan şeklinde çeşitli ayırımlara dayanarak, söz konusu insanlar akranlarından ayrılarak nesne haline gelirler. İnsanların deli, mahkûm veya akıl hastası olarak kategorize edilmesi, kendilerini tanıyabilecekleri ve başkaları tarafından tanınabilecekleri kimlikler olmaları bu bölme uygulamaları aracılığıyla gerçekleşir. Filozof ve yazar Foucault, Deliliğin Tarihi kitabında bu modun insanların kurumlar bünyesinde tutulmasına izin veren belirli bir insan davranış kategorisi olarak nasıl kurulduğunu analiz eder.

Bilimsel sınıflandırma modunda, ayrımlar insan ve toplum bilimlerinin uygulamalarıyla gerçekleştirilir. Örneğin, akıl hastalığı çeşitli kategorilere ayrılabilir.19.yüzyılda insan bedeni analiz edilecek, etiketlenecek ve tedavi edilecek bir nesne olarak ele alınıyordu. Foucault’ya göre bu uygulamaya bugün de devam ediliyor.

Son olarak, öznelleştirme diğer iki mod’dan bir az farklıdır; insanların kendilerini aktif olarak nesne olarak görme biçimini ifade eder. İnsanın kendisini anlama arzusu, kişinin en içteki düşüncelerini, duygularını ve arzularını kendisine ve başkalarına itiraf etmesine yol açar. Bu itiraflar aracılığıyla kişi kendisini nasıl değiştirebileceğini öğrenir. Sonuç olarak, bireyin nesnelleştirme süreci, iktidarın doğasından gelen tarihsel bir değişime, insan ve bilimsel bilgi alanlarındaki gelişmelere bağlıdır.

Ceza Sistemi ve Delilik

İktidarın doğası yüzyıllar boyunca değişikliğe uğramıştır. 17.yüzyılda devlet gücü, bir kişi hayatının tüm alanlarında varlığını hissettirmeye başlamıştı. Endüstriyel kapitalizmin gelişiyle birlikte devlet, bir tür olumsuz güç olarak fiziksel güç uygulama dönemlerinden uzaklaşmış, nüfusun büyüme ve insan sağlığı konusu üzerine odaklanma uygularına başlamıştı. Değişim alanlarından biri de ceza sistemiydi. Batı’da işkence ve fiziksel tacizin kullanımı, insan bedeni üzerine odaklanmaktan ruh ve zihne doğru değişim göstermişti.

Bentham's Panopticon
Bentham Panoptikonu
Jeremy Bentham (Public Domain)

Michel Foucault, faydacı filozof, toplum reformcusu Jeremy Bentham (1748-1823) yazılarına ve cezanın bir reform yöntemi olması gerektiği Panoptikon’una atıfta bulunur. Bentham’ın fikri gözetim, gözlem, güvenlik ve bireyselleştirmeyi içeriyor. 24 saat gözetim altında tutulan her bir kişi hücresinde tek başına izole ediliyor ve merkezi bir gözlem kulesinden gardiyanlar tarafından izleniyor. Ancak, mahkûm kişinin izlenip izlenmediğini bilmesinin bir yolu yoktur, bu yüzden izleniyormuş gibi davranmak zorunda ve böylece aynı zamanda kendi gardiyanı oluyor. Foucault, bu uygulamanın gücü, bilgiyi ve uzayın kontrolünü basit, bütünleşik bir disiplin teknolojisinde bir araya getirdiğine inanıyor. Benzer bir şekilde toplumda, sosyal, ahlaki, fiziksel ve psikolojik normallik konularında kendilerini denetleyen bireyler üretmek üzere güç kullanılır.

Sonuç

Michel Foucault’nun iktidar meseleleri ve iktidarın bilgi üzerindeki kontrolüyle ilgili kaygısı, siyasi faaliyetlerinde ve LGBTQ + hakları, hapishane reformu, ruh sağlığı ve mültecilerin refahı gibi alanlara olan ilgisinde yansımasının bulmaktadır. Foucault eser ve yazılarının önemi, iktidarın nasıl işlediğini; iktidarın, insan bedeni, insan özneleri ve çeşitli şekillerde incelenen, kategorize edilen, disiplin altına alınan ve de kontrol edilebilen nüfus yaratma yeteneğini göstermiş olmasıdır.

Sorular & Cevaplar

Michel Foucault’nun ana fikri neydi?

Foucault çalışmaları ana temalarından biri, iktidar ile bilgi arasındaki ilişkidir; daha spesifik olarak söylemek gerekirse iktidarın bilgiyi nasıl kontrol altına aldığı ve tanımladığıdır.

Michel Foucault’nun başlıca eserleri nelerdir?

Foucault’nun başlıca eserleri arasında Deliliğin Tarihi, Kliniğin Doğuşu, Kelimeler ve Şeyler, Disiplin ve Ceza, Cinselliğin Tarihi gibi kitapları vardır.

Çevirmen Hakkında

Nizamettin Karaben
Tarih; Dinler Tarihi/Teopolitik; Siyasi Tarih; Sosyal Antropoloji; Mitoloji; Dilbilimi; Ekonomi Politik; Edebiyat konuları ilgi alanlarım.

Yazar Hakkında

Donald L. Wasson
Donald, Lincoln College'da (Normal, Illinois) Antik, Ortaçağ ve ABD Tarihi üzerine dersler vermiştir ve Büyük İskender'i öğrendiğinden beri her zaman kendini bir tarih öğrencisi olarak nitelemiştir ve öyle nitelemeye de devam etmektedir. Edindiği bilgileri öğrencilerine aktarmaya hevesli biridir.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Wasson, D. L. (2024, Temmuz 18). Michel Foucault [Michel Foucault]. (N. Karaben, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-23314/michel-foucault/

Chicago Formatı

Wasson, Donald L.. "Michel Foucault." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. Son güncelleme Temmuz 18, 2024. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-23314/michel-foucault/.

MLA Formatı

Wasson, Donald L.. "Michel Foucault." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 18 Tem 2024. İnternet. 14 Eyl 2024.