Gestapo

Tanım

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Nizamettin Karaben tarafından çevrildi
27 Ocak 2025 tarihinde yayınlandı 27 Ocak 2025
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca
Makaleyi Yazdır
Gestapo Prison Cells (by B.Hardy - Imperial War Museums, CC BY-NC-SA)
Gestapo Hapishane Hücreleri
B.Hardy - Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Gestapo, Nazi Almanya’sı siyasi gizli polis teşkilatıydı. Gestapo, 1933 yılında kurulmuş, devlet terörünün en korkulan araçlarından biri haline gelmişti, üyelerinin eylemlerine yönelik çok az veya hiçbir yasal kısıtlama olmamıştır. Gestapo Teşkilatı, Yahudi sivillerden Müttefik savaş esirlerine kadar Avrupa genelinde yüz binlerce kişiye saldırmış, tutuklamış, sorgulamış, ceza evine göndermiş ve idam etmiştir.

Kökenleri ve Yapısı

Gestapo Teşkilatı; Herman Göring’in (1893-1946) 1933 yılında, Prusya siyasi polisin yerini almak üzere kurduğu bir teşkilat idi. 1933 yılında bir memurun bulduğu Gestapo tanımlaması, devlet gizli polis anlamına gelen (GEheime STAatsPOlizei) ifadesinden türetilmiş kısaltma bir kavramdır. Göring, teşkilat içinde daha sembolik bir lider konumundayken, ilk idari şefi Rudolf Diels (1900 -1957) teşkilatı fiilen yönetmiştir. Prusya devleti,1934 yılında, daha geniş anlamda Almanya’ya tamamen entegre olduğu zaman, paramiliter bir örgüt olan Nazi SS Teşkilatı (Schutzstaffel) başkanı Heinrich Himmler (1900-1945), Gestapo genel sorumluluk işlerini Herman Göring’den devralmıştı. Nazi Devlet örgütleri karmaşık ağı içinde mevcut göç mücadelesi, Himmler’in yardımcısı Reinhard Heydrich (1904-1942) Gestapo Teşkilatını Sipo (Sicherheitspolizei) olarak bilinen daha geniş güvenlik polis örgütüne dâhil etmesiyle devam etmişti. 1939 yılı, Ekim ayında, Heydrich’ın başında olduğu yeni bir örgüt kurulmuştu: Reich/İmparatorluk Güvenlik Ana Ofisi veya RSHA (Reichssicherheitshauptamt). RSHA Teşkilatı görevi; Suç Polisi veya Kriminalpolizei (Kripo), SD (Sicherheitsdienst) İstihbarat Teşkilatı, Gestapo ve Yabancı İstihbarat Departmanı faaliyetlerini kapsıyordu. RSHA’nın, SS Teşkilatına entegre olmasıyla birlikte, Heydrich, Führer Adolf Hitler (1889-1945) ve Heydrich’in bir üstü olan Himmler’den sonra üçüncü en güçlü Nazi olmuştu.

GESTAPO, RESMİ OLARAK, ÜÇÜNCÜ REİCH DÜŞMANLARI DİYE TANIMLANAN KİŞİLERİ ARIYORDU.

Adolf Hitler’in, herkesin herkesi izlemesi gerektiği talimatı üzerine, Gestapo Teşkilatı en sonunda SS’in IV. Departmanı olmuş ve aynı zamanda Reich İç işleri Bakanlığının bir parçası haline getirilmişti. Geçen zamanla birlikte, Gestapo ve SS Teşkilat işlevleri arasındaki ayırım giderek daha da belirsiz hale gelip örtüşmeye başlamıştı. Heinrich Himmler, özellikle Gestapo içindeki kıdemli polis memurlarını, kendisine kişisel olarak sadık SS üyeleriyle istikrarlı bir şekilde yer değiştirdikçe IV. Departmanı daha da bölümlere ayrılmaya başlamıştı. IV-A Bölümü komünistleri, liberalleri ve sabotajcıları izlemekle sorumluydu, ayrıca suikastları da gerçekleştiriyordu. IV-B Bölümü, Yahudileri, Katolikleri, Protestanları ve Masonları izliyordu. Gestapo bölümü başkanı, 1939 yılından itibaren, polis faaliyetleri ve vatandaş gözetimi konusunda uzun bir süre deneyim sahibi Heinrich Müller olmuştu (d.1901). Teşkilat idari merkez ofisi ve kötü şöhretli meşhur ana hapishanesi Berlin, 8 Prinz Albrechtstrasse adresinde bulunuyordu.

Heinrich Himmler, 1938
Heinrich Himmler, 1938
Bundesarchiv, Bild 183-R99621 (CC BY-SA)

Führer Hitler, RSHA Teşkilatına üç ana görev vermişti; Nazizm düşmanlarını izlemek ve bastırmak, istihbarat toplamak ve Naziler’in ırksal olarak aşağı diye tanımladıkları kişileri ortadan kaldırmak. Reich Güvenlik Ana Ofisi / RSHA üyeleri, bu görevlerin yerine getirilmesi sırasında hiçbir zaman herhangi bir yasal kısıtlamayla sınırlandırılmamışlardı. Heydrich’in nihai hedefi, “herkesin tam ve kalıcı polis gözetimi” (Stone, 164) olarak tanımladığı yapıya sahip olmak idi ve RSHA teşkilatı ile bu amacına ulaşabilecek araçlara sahip olmuştu. Çek Direnişi militanları, 1942 yılı, Mayıs ayında, Reinhard Heydrich’ı öldürmelerinden sonra, Ernst Kaltenbrunner (1903-1946) RSHA’nın kalıcı yeni başkanı olarak görevi devralmıştı.

NAZİ PROPAGANDASI, BÜTÜN VATANDAŞLARIN GESTAPO’DAN KORKMASINI SAĞLADI; GESTAPO AJANLARI HER ZAMAN VE HER YERDE OLABİLİRLER.

Gestapo’nun Amacı

Gestapo, Büyük Almanya’da Üçüncü Reich/Alman İmparatorluğu resmi düşmanları olarak tanımlanan kişileri arayıp buluyordu. Bu “düşmanlar” arasında, 1935 Nuremberg Yasalarıyla ahlaksız olarak tanımlanan Yahudiler, Romanlar, masonlar, komünistler, alışkanlık suçluları, eşcinseller, fiziksel veya zihinsel engelliler vardı. Diğer hedefler arasında, rahipler ve aydınlar (doktorlar, memurlar ve öğretmenler) gibi, konumları itibariyle, Nazi rejimine karşı konuşabilen kişiler vardı. İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) başladığında ve Alman silahlı kuvvetleri yeni bölgelere doğru ilerlediklerinde, savaş esirleri, partizanlar, eski yerel yönetimleri ve o bölgede önceki rejim otoritesiyle ilişkili herkes olmak üzere “düşman” olarak listeye eklenmişlerdi. Gestapo’nun esas işlevlerinden biri, herkesin fark edemediği bir şekilde, birçoğunun sivil halk arasında gizlenmiş olabildiği bu “düşmanları” arayıp bulmak vardı.

Üçüncü Reich/Alman İmparatorluğu düşmanı olarak tanımlanan kişilerin belirli bir sabıkadan dolayı suçlu olmaları gerekmiyordu ve nadiren yasal temsil veya itiraz yolu hakkı tanınabiliyordu. Başka bir deyişle, Nazi rejimi kontrol faaliyetlerine tehdit olarak görülen herhangi bir sivil, hiçbir sebep gösterilmeden gözaltına alınabilir, cezavine konulabilir, toplama kamplarına gönderilebilir ve idam edilebilirdi. Masumları savunmaya çalışanlar çok sıkça dövülüyor, ceazaevine gönderiliyor veya intihara sürükleniyorlardı. Devletin, insanları, adalet sistemi benzeri bir süreçten geçirme zahmetinde bulunması halinde, siyasi suçlar için en yüksek mahkeme olan Nasyonal Sosyalist Halk Mahkemesi bazı davalara bakıyordu. Halk mahkemesinde sadece, belirgin olarak Nazi yanlılığı olan yargıçlar görev yapıyorlardı ve herhangi bir jüri de yoktu. Sanıkların itiraz hakkı yoktu. Halk Mahkemesi 1934 ile 1944 yılları arası dönemde yaklaşık olarak 13.000 ölüm cezası kararı almıştı. Mahkemenin suçsuz buldukları bile sık sık Gestapo’nun yeniden tutuklamasına maruz kalmış ve bir toplama kampına gönderilmişlerdi.

Reinhard Heydrich, 1942
Reinhard Heydrich, 1942
Bundesarchiv, Bild 152-50-10 / Friedrich Franz Bauer (CC BY-SA)

Gestapo Korkusu

Nazi propaganda faaliyeti, bütün vatandaşların, ajanlarının her zaman ve her yerde olabileceği Gestapo’dan korku duymasını sağlamıştı. Otobüste rastgele söylenmiş bir söz, işyerinde “Heil Hitler” Nazi selamını vermemek, rejimi eleştiren veya savaşla ilgili “yenilgi” anlamına gelebilecek görüşleri içeren bir mektup yazıp göndermeyi bile Gestapo elemanları tespit edebilirdi. Diğer “suçlar” arasında yasaklı radyo yayınlarını dinlemek veya kara listeye alınmış yazılı eserleri okumak da vardı. Nuremberg Yasaları kabul edildikten sonra Yahudi halkıyla ilgili birçok kural konulmuştu. Örneğin, Yahudi olmayanlar, Yahudiler ile yakın ilişki kuramazdı, Yahudi bestecilerin müziklerini dinleyemez ve Yahudi işletmelerinden alış-veriş yapamazlardı. Yahudiler, eylemlerine daha da kısıtlama kuralları konulmuştu – bu kurallardan bazıları, Yahudi kimliğini tanımlayıcı sarı bir yıldız takmadan kamuoyuna açık alanlara çıkmamak gibi kesin kurallar vardı. Ancak diğer kurallar çok daha incelikliydi; şöyleki, bir Yahudi, kaldırıma adım attığı zaman, Yahudi olmayan diğer yayalara öncelik vermesi beklentisi gibi davranışlar. Bu türden aslında saçma olan tutumları, yönetimin aklı başında bulduğu herkes yetkililere bildirilebilir ve bildirilmiştir de.

Bildirilen kişilerin isimleri ve kişisel bilgileri Gestapo teşkilat dosyalarında “Müller kart endeksi ve millet renk kodlu” olarak yer alıyordu (Thomas, 38). Bir kişinin ismi Gestapo dosya fişlerinde, belirli bir kategori altında yer alması, çeşitli derecelerde tatsızlıklara yol açabiliyordu. İnsanlar, yalnızca bir uyarı ile kurtulabilecekleri bir görüşme için bile yerel Gestapo merkez bürolarına çağrılıyorladı. Bazen bir kişi daha sonraki bir gözlem için büroya götürülüyor veya Gestapo ajanlarınca evi aranıyordu. Emmy Bonhoeffer, kayınbiraderinin 9-10 Kasım 1938 tarihlerinde gerçekleşen Kristallnacht/Kristalgece olarak bilinen Nazi pogromu sırasında Yahudi halkına yönelik Nazi tutumu hakkında yaptığı bir yorumun ardından Gestapo’nun eline düştüğünde yaşadığı kaderi şöyle dile getiriyor:

Kız kardeşim Lena’nın kocası, Kristallnacht olaylarından sonraki sabah, trenle şehir merkezindeki ofisine gittiğinde, sinagog’un yandığını görüp, “Bu kültürlü insanlara hakaret bir davranıştır, kültüre hakarettir” diye mırıldandığını hatırlıyorum. Hemen önünde bir adam ona döndü, Parti rozetini gösterdi ve kimliğini çıkardı. Getapo’dan görevli bir kişiydi, kayınbiraderim de kimliğini göstermek, adresini vermek zorundaydı ve ertesi sabah saat dokuzda Parti ofisine gitmesi istenmişti, cezası; savaşın sonuna kadar, yıllarca her ayın başında, bölge için erzak belgelerini düzenlemek ve dağıtmak zorunda kalmıştı (Holmes,42).

Gestapo Finger-crushing Device
Gestapo Parmak Ezme Cihazı
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Sivil birçok kişi için Gestapo ile karşılaşması; lastik coplarla dövülmesi veya parmaklarının özel olarak yapılmış bir mengenede ezildiği işkence gibi çok daha ciddi sonuçları olan durumları yaşaması demek oluyordu. Nazi rejiminden sağ kurtulan Yahudi günlük yazarı Victor Klemperer (1881-1960), Yahudi bir arkadaşı Ernst Kriedl ile ilgili günlüğüne şu notu almıştır: Kriedl, birçok kişi gibi, bir gün ortadan kayboldu.

Kasım 21, Cuma (1941)
Kreidl Sr, eveli gün sabah “sorgulanmak” üzere Gestapo merkezine götürüldü ve geri dönmedi. Karısı öğleden sonra oraya gitti: Tutuklama, PPD, gözaltı, siyasi gerekçeler. Hiç kimse daha fazla bilmiyor. Tamamen savunmasız… Herkes, her an, aynı kaderi yaşamakla tehdit ediliyor.

Kasım 23, Pazar
Kreidl Sr, hala tutuklu, kimse nedenini bilmiyor. İronik bir durum: Yahudi yıldızıyla sokağa çıkma, kesinlikle istemiyordu, 19 Eylül’den beri evde yaşıyordu. İlk sokağa çıkmasıydı: “sorgulanmak” üzere Getapo merkezine götürüldü. Orada gözaltına alındı.

Kasım 28, Cuma
Kreidl Sr, hala tutuklu. Kimse onun ne ile suçlandığını bilmiyor. Karısının onunla görüşmesine izin verilmiyor. PPD’de bir müffetiş karısına; “Konuştu” dedi. Kreidl kaderi….her an benim de kaderim olabilir.

Aralık 23, Salı
Ernst Kriegl hala gözaltında - insan alıştı artık (biri – ama o?), kimse onun hakkında pek bir şey bilmiyor (Klemperer, 445-53).

Gestapo teşkilatının sivillere karşı en son silahı; onları dayaktan geçirme ve kötü sağlık koşullarının genellikle ölümün er ya da geç gelmesi anlamına geldiği çalışma veya toplama kamplarına sürmekti. Gestapo, insanları çoğu zaman sadece devletin düşmanı olabilecekleri ilkesine dayanarak ortadan kaldırıyordu. “Önleyici” tutuklama işlemleri ve aslında tutuklamaların çoğu, halk arasındaki muhbirlerden gelen bilgilere dayanıyordu. Muhbirler nakit olarak ücret alıyorlardı, ancak diğer motivasyonlar arasında, Nazi sistemi içinde kendini tanıtma veya bir rakibin ortadan kaldırılmasını isteme veya muhbirin devleti düşmanlardan kurtarmaya gerçekten yardımcı olduğuna inanma durumu vardı. Manidar bir şekilde, bu türden çalışmalar Gestapo’nun sivillere karşı açtığı davaların % 50 ila % 80’ında gizli polis emrinde olan ve onları birinin aslında halktan geldiğinden ve kendi soruşturma işlemlerinden gelmediğinden şüphelenmeye sevk eden bilgilerin olduğunu ortaya koymuştu. Gerçekten de, Getapo, gelen vatandaş ihbarlarıyla o kadar bunalmıştı ki, Himmler asılsız ve kötü niyetli ihbarlarda bulunanların cezalandırılacağı ve bir toplama kampına gönderileceğini duyurmak zorunda kalmıştır. Aşağıda, 1940 yılı, Temmuz ayında bir sivilin (Maria Kraus) sivil diğer bir kişiyi (Ilse Totzke) Gestapo’ya ihbar ettiği konusunda bir kayıt yer almaktadır:

Ilse Totzke, bizim yan komşumuz, bir bahçe evinde ikamet ediyor. Anılan bu kişiyi, Yahudi görünümünde olmasından dolayı farketmiştim. Bayan Totzke’nim Alman selamına (Heil Hitler) asla cevap vermediğini belirtmek isterim. Söylediklerinden, tavrının Alman karşıtı olduğunu anladım. Her zaman Fransa ve Yahudileri kayıran bir tutumu vardı. Diğer söylediklerinin yanı sıra, bana Alman ordusunun Fransız ordusu kadar iyi donanımlı olmadığını söylemişti. Ara sıra, yaklaşık 36 yaşında, bir kadın ona geliyordu ve Yahudi görünümü vardı… Bana göre, Bayan Totzke şüpheli davranıyordu. Alman Reich/İmparatorluğuna zarar verbilecek bir faaliyette bulunabileceğini düşündüm (Hite,205).

Gestapo Chief Heinrich Müller
Gestapo Şefi Heinrich Müller
Unknown Photographer (Public Domain)

Gestapo teşkilatı, Nazi Devlet çarkı içinde nisbetten daha küçük bir örgüt idi ve II. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru 31.000 kişinin biraz üzerinde üye sayısına ulaşmıştı ve bu nedenle örgütün hedeflerine ulaşması için kesinlikle dışarıdan yardıma ihtiyacı vardı. Az sayıda ajanı olması nedeniyle, bazı modern tarihçiler, Gestapo teşkilatının halktan belli bir düzeyde işbirliği olmadan işlev görmüş olamayacağını belirtmişlerdi. Ama yine de, halk arasında Gestapo ajanlarının her yerde olduğu algısı (savaştan sonra birçok kişinin doğruladığı bir algı) Nazi propaganda faaliyetinin bir zaferi olmuştur. Uzun siyah deri ceketleri klişesiyle Gestapo ajanları (bazıları giyiyordu) aslınad her yerde değillerdi, ancak tiranlık atmosferi öyle bir hal almıştı ki, çoğu insan Getapo’nun gerçekten de her yerde olduğuna inanmaya başlamıştı ve hiçbir Gestapo ajanı sizi izlemese bile, diğer vatandaşların Gestapo adına kesinlikle sizi izledikleri gayet açıktı.

Nihai Terör Faaliyetleri

İkinci Dünya Savaşı uzadıkça ve Hitler’in düşmanlarına karşı öfkesi giderek daha da şiddetlendikçe, Gestapo teşkilat üyeleri, işgal altındaki Avrupa’da yüzbinlerce masum kurbanı infaz eden ölüm mangaları olan Einsatzgruppen gibi gizli operasyonlara dâhil olmuşlardı. Gestapo ayrıca Yahudi halkının Auschwitz ve Dachau gibi özel olarak inşa edilmiş ölüm kamplarına taşınması ve toplu olarak imha edilmesi gibi Nihai Çözüm faaliyetlerine yoğun bir şekilde dâhil olmuşlardı.

Gestapo, genellikle, savaş esirlerini infaz etmişti. Nuremberg duruşmaları sırasında verilen ifadelere göre, SSCB’ye karşı yapılan seferberlik harekatı boyunca alınan savaş esirleri arasında Yahudi veya komünist görevliler varsa infaz edilmeleri emri verilmişti. Asya kökenli savaş esirlerine de sıklıkla aynı işlem yapılmıştır. Gestapo, 1944 yılı, Mart ayında Batı Polonya’daki Stalag Luft III’ten tünel kazarak “Büyük Kaçış” olarak bilinen bir operasyon sırasında 50 Müttefik savaş esirinin utanç verici bir şekilde infaz edilmesinden de sorumluydu.

Hitler & Stauffenberg at the Wolf's Lair
Hitler ve Stauffenberg Kurt İni'nde
Bundesarchiv, Bild 146-1984-079-02 (CC BY-SA)

Gestapo teşkilatı, Hitler’e karşı suikast düzenlemeyi amaçlayan ve sadece Führer’i yaralamayı başaran 1944 yılı komplosunun ardından hızlaya çalışmaya başlamıştı. Gestapo, 1934 yılı, Haziran ayında SA paramiliter örgütünün tasfiyesi olan Uzun Bıçakçılar Gecesi olayından itibaren Nazi organizasyonları içinde düşman gördüklerini ortaya çıkarma konusunda uzun süreden beri zaten çalışma yapıyordu. 1944 yılı başarısız suikast girişiminden sonra Hitler’in, uzaktan bile olsa, dâhil olan herkese karşı intikam almaya özellikle kararlı olması nedeniyle, Gestapo teşkilat üyelerine, komplocuları avlama konusunda serbestlik tanınmıştı. Gestapo, komplodan sorumlu grubu Schwarze Kapelle (Kara Orkestra) olarak adlandırmış ve sadece komplocuları değil, aynı zamanda, komplocuların çocuklarını, komplocularla bağlantısı olabileceklerini, muhtemelen olmayıp basitçe sevmedikleri diğer herkesi tutuklamışlardı. Binlerce kişi tutuklanmış veya infaz edilmiş ya da toplama kamplarına gönderilmişti.

Gestapo teşkilatı, II. Dünya Savaşı sonunda Almanya’nın çökmesinden olduğu gibi, kendisi de dağılmış, ancak savaşın son günlerine kadar siyasi şüphelileri tutuklamaya devam etmiştir. Nazi savaş suçlularını adalete teslim etmeyi amaçlayan savaş sonrası Nuremberg duruşmalarında, Gestapo resmen bir suç örgütü olarak kınanmıştır. Reich Güvenlik Ana Ofisi (RSHA) başkanı Ernst Kaltenbrunner, savaş suçları ve insanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı suçlu bulunmuş ve 1946 yılı, Ekim ayında asılarak idam edilmiştir. Heinrich Müller’in 1945 yılı, Mayıs ayında öldüğü rapor edilmiş, ancak cesedi hiçbir zaman kesin olarak teşhis edilmemiştir. Müller’in bu kaderi, en vahşi Nazi terör araçları sayısız kurbanlarının yaşadıkları kader olmuştur.

Sorular & Cevaplar

Gestapo’nun tam anlamı nedir?

Gestapo’nun tam açık anlamı; Geheime Staatpolizei (devlet gizli polisi). Gestapo kısaltması; GEheime STAatsPOlizei cümlesinden türetilmiş olup 1933 yılında teşkilat içinde görevli bir memur bu tanımlamayı yapmıştur.

Nazi Gestapo ne yapmıştı?

Nazi Gestapo teşkilatı rolü; Nazi Almanyası’nın düşmanı olarak kabul edilen herkesi izlemek, tutuklamak, sorgulamak, cezavine koymak veya infaz ederek cezalandırmak şeklinde olmuştu. Düşmanlar arasında, Yahudiler, eşcinseller, komümistler ve Nazi rejimini eleştirenler vardı.

Çevirmen Hakkında

Nizamettin Karaben
Tarih; Dinler Tarihi/Teopolitik; Siyasi Tarih; Sosyal Antropoloji; Mitoloji; Dilbilimi; Ekonomi Politik; Edebiyat konuları ilgi alanlarım.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2025, Ocak 27). Gestapo [Gestapo]. (N. Karaben, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-23844/gestapo/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Gestapo." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. Son güncelleme Ocak 27, 2025. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-23844/gestapo/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Gestapo." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 27 Oca 2025. İnternet. 21 Şub 2025.