Yunan ve Roma mitolojisinde Nimf (Yunanca: νύμφη, nymphē), genellikle dağlar (oreadlar), ağaçlar ve çiçekler (dryadlar ve meliadlar), su kaynakları, nehirler ve göller (naiadlar) ya da deniz (nereidler) gibi doğal özelliklerle ilişkilendirilen genç tanrıçalardır. Ayrıca Apollon, Dionysos veya Pan ya da tüm Nimflerin koruyucusu olarak bilinen tanrıça Artemis gibi benzer maiyetteki kutsal tanrıların bir parçası olmakla da bağdaştırılabilirler.. Nimflerin, Yunanlıların kutsal manzarası için önemi şundan kaynaklanır ki, İlyada'da Zeus, tanrıları Olimpos Dağı'nda toplanmaya çağırdığında, sadece tanınmış Olimposlular değil, aynı zamanda tüm nimfler ve nehir tanrıları da katılır.
Nimfler yani periler, Akhilleus ve Thamyris için olduğu gibi, Yunan erkeklerinin doğaüstü güzelliklerine ve baştan çıkarıcı cazibelerine aşık olma eğilimi nedeniyle, polis ya da şehir devletinin ayrılmış ve iffetli eşlerinden ve kızlarından çok farklı olan kahramanların anneleridir. Ekho ve Narkissos hikayesi, Hylas, Salmacis ve Hermafroditos'un Kaçırılması ve çoban-şair Daphnis'in efsanesi gibi ölümlü insanlarla ve tanrılarla olan ilişkilerinin birçok önemli efsanesi vardır. Pan gibi, doğal yaşam alanlarındaki nimfler, özellikle öğlen saatlerinde ölümlüleri delirtebilir veya kendinden geçmelerine sebep olabilirler (nimfolepsi olarak bilinir).
AKDENİZ GENELİNDE, TATLI SU KAYNAKLARINI SÜSLEYEN NİMFLERİN TASVİRLERİ BULUNUR.
Nimfler ayrıca Zeus'un, Ge'nin (Gaia da denir) veya Achelous ve Cebren gibi bölgeye özgü nehir tanrılarının kızları olarak belirgin bir şekilde anlatılır. Akdeniz boyunca, tatlı su kaynaklarını süsleyen nimflerin tasvirleri bulunur ve Yunan dünyasındaki mağaralarda, İmittos Dağı'ndaki Vari'de, Korint'teki Pitsa'da ve Achaea'daki Pharae'de perilere adanmış tapınaklar bulunmuştur ki bunlar da yaygın popülaritelerine tanıklık ediyor.
Arkeolojik kanıtlar, arkaik dönemde nimflerin kültünün kırsal alandaki yoksulların birincil kaygısı olduğunu ve ancak daha sonra genelleşen ve diğer doğurganlık tanrıları ve ayinleri ile karışan su kaynaklarına odaklandığını göstermektedir. Bu en eski kırsal biçimde, bir çeşme tapınağından geçen bir kimsenin, genel olarak bir yemekten önce gelen, bir yaban domuzu, keçi veya koyunun bir kısmı gibi bir hayvan kurbanı şeklinde bir adak bırakması geleneksel bir şeydi. Zamanla, bu adaklar giderek kansız bir hale geldi ve şu anda bilindik olan çeşme tapınağı yerlisi nimf için, madeni para bırakma geleneği ile sonuçlandı.
Sosyal seçkin kesim arasında nimflere yani perilere olan ilgi klasik dönemde yükselmişti. Ayrıca bu ilgi, perilerin önemli bir rol oynamaya devam ettiği, kentsel evlilik ayinlerinin önemli bir parçası nymphaia yani aşırı derecede süslü halka açık çeşmelerini kuran Helen Krallıklarında yeni zirvelere ulaştı. Buna benzer bir nymphaia da, Atina'daki Akropolis'in güney yamaçlarında inşa edilen ve evliliklerin yapıldığı, olası taliplerin evlenmeye uygun kızlarla tanıştırılabildiği Atina'nın Nymphe'sidir (kelimenin tam anlamıyla “Gelin”dir). Düğünden sonra, gelinler loustrophorai ve düğün sahneleriyle süslenmiş diğer vazoları, muhtemelen düğün seramiklerinin kendisini kutsal alanın ruhuna sunarlardı.