Vesta Bakireleri (Latince: Vestales) antik Roma'nın devlet dininde Roma'nın yuva tanrıçası Vesta'nın rahibeleriydi. Farklı zamanlarda istihdam edilen dört ila altı rahibe vardı. Onlar bir Roma tanrısının, tanrıçaya gösterilen yüksek saygıyı kanıtlayan tek tam zamanlı din adamlarıydı (cemiyetler). Roma Forumu'ndaki Vesta tapınağındaki kutsal ateşi yaktılar ve türbedeki ve iç tapınaktaki kutsal nesnelerle ilgilenmek, dini yiyecekler hazırlamak ve yıllık Vestalia, Vesta'nın kutlamaları sırasında (7-15 Haziran) halka açık etkinliklerde görev yapmak gibi tanrıçayla ilişkili diğer ayinleri sergilediler. Ayrıca kurbanların üzerine serpilen otları ritüel olarak hazırladılar ve Roma Yeni Yılı olan 1 Mart gibi bayram günlerinde sunulan ekmeği (pane) yaptılar.
Romalı yazar Plutarch (MS 45-120) ''Bazıları bu rahiplerin [kutsal] ateşi korumaktan başka işi olmadığı görüşünde; ancak diğerleri kendilerinden başka herkesten gizlenen diğer ilahi sırların koruyucuları olduklarını düşünürler.'' Görevleri iffetli kalmalarını gerektiriyodurdu ve erkek din adamlarının Vesta ve Vestalar ile ilgili ayinlerine katılmalarına izin verilmezdi. Livy gibi eski yazarlara göre Vestales Cemiyeti, ikinci (muhtemelen efsanevi) Roma kralı Numa Pompilius'un (MÖ 673-717) hükümdarlığı sırasında kurulmuş ve Hıristiyan imparator I. Theodosius, kutsal ateşi söndürdüğü ve Vestalar'ı yok eden paganlara karşı hüküm verdiğinde MS 394 yılına kadar Roma yaşamının önemli bir parçası olarak kalmıştır.
Bakiereler baş rahip tarafından altı ila on yaşları arasındaan seçilip, otuz yıl hizmet etmeleri gerekirdi (bu süre zarfında tabi ki iffetli kalmaları gerekiyordu). Otuz yıllık hizmetlerini tamamladıktan sonra evlenmekte özgürdüler ancak çok azı hayatlarının çoğunda özellikle Vesta'nın gelinleri oldukları ve tanrıçaya adandıkları için şanssız olarak kabul edildiler. Plutarch şöyle yazar,
Ömürlerinin tamamı dolduktan sonra evlenmeleri ve kutsal düzeni terk ederek kendilerini memnun edecek herhangi bir yaşam koşulunu seçmeleri yasaldı; ancak bu izinden çok azı denildiği gibi yararlandı; bunu yaptıkları durumlarda ise değişimlerinin mutluluk verici olmadığı, sonrasında pişmanlık ve hüzünle devam ettiği; böylece daha büyük bir kısmı dini korku ve vicdan azabından vazgeçti ve tek bir hayatın katı bir şekilde gözetilmesi altında, yaşlılığa ve ölüme kadar sürdü.
Bir Vesta Bakiresi görevlerinde başarısız olursa şiddetli bir şekilde dövülürdü ve bakireliğini kaybetmesinin cezası olarak diri diri gömülürdü, ancak bazen daha ağır, boğazından aşağı erimiş kurşun dökülmesi gibi başka cezalar da verilirdi. Buna rağmen Vesta Bakireleri topluluk tarafından onurlandırılırdı, ihtiyaçlarının çoğu tapınak ondalık vergisiyle karşılanırdı ve Romalı kadınların katlanmak zorunda kaldığı birçok kısıtlamadan muaflardı. Aslında yeminlerini bozmalarının cezası çok ağır olduğu için çok saygı duyuluyorlardı. Plutarch şöyle der :''Bu rahibeler herhangi bir küçük hata işlerlerse yalnızca başrahip tarafından cezalandırılırlar; o, suçluyu bazen kıyafetlerini çıkartmış olarak, karanlık bir yerde, arasına bir perde çekerek kırbaçlar.; ama yeminini bozan, küçük bir toprak tümseğinin bulunduğu Collina adlı kapının yakınına diri diri gömülürdü.'' Bununla birlikte kayıtlı bakirelerin çoğu yeminlerini tutarlardı ve zaman içinde tanrıçaları Vesta'yı, Roma şehrini ve halkını Hıristiyanlık gelene kadar onurlandırmaya devam ettiler.
Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün, Hıristiyanlığın kabul edilmesinden ve şehri bu kadar uzun süre güvenli ve yolunda tutan eski tanrıların ihmal edilmesinden kaynaklandığı iddia edildi. Hem St. Agustine hem de Orosius bu suçlamayı savunmak için yazdılar. Vesta tapınağına yapılan saygısızlık ve Vesta bakirelerinin dağıtılması, putperestler tarafından tanrıçanın yüzyıllar boyunca şehre verdiği hizmete karşı nankörlüğün zirvesi olarak görüldü. Theodosius'un Hıristiyan yeğeni Serena adlı bir kadının, kolyeyi heykelinden alıp kendisinin olduğunu iddia ederek Vesta tapınağına saygısızlık ettiği söyleniyor. Bu eylem için kalan son Vesta Bakirelerinden biri tarafından lanetlendi ve yaklaşan ölümüyle ilgili olan kabuslar yüzünden eziyet gördü. Genç yaşta ölüp ölmediği bilinmiyor ve anlatımın doğruluğu onaylanmıyor fakat hayatta kalması, Vestalar'ın antik Roma yaşamında oynadığı önemi ve Hıristiyanların yeni tanrısına inanmayan şehirliler için kayıpların ne anlama geldiğini kanıtlıyor.