Konstantinopolis

8 günler kaldı

Tarih Eğitimine Yatırım Yapın

Hayır kurumumuz Dünya Tarih Vakfı'nı destekleyerek tarih eğitiminin geleceğine yatırım yapıyorsunuz. Bağışınız, gelecek nesilleri çevrelerindeki dünyayı anlamak için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerle güçlendirmemize yardımcı olur. Yeni yıla daha güvenilir tarihsel bilgileri herkes için ücretsiz olarak yayınlamaya hazır bir şekilde başlamamıza yardımcı olun.
$3442 / $10000

Tanım

Donald L. Wasson
tarafından , Batuhan Aksu tarafından çevrildi
tarihinde yayınlandı 09 Nisan 2013
Diğer dillerde mevcuttur: İngilizce, Fransızca, İtalyan, İspanyolca
Bu makaleyi dinleyin
X
Makaleyi Yazdır
Map of Byzantine Constantinople (by Cplakidas, CC BY-SA)
Bizans İstanbul'unun Haritası
Cplakidas (CC BY-SA)

MÖ 7. yüzyılda inşa edilen kadim Bizans İmparatorluğu şehri Konstantinopolis (İstanbul), hem Yunanlılar hem de Romalılar için kıymetli bir şehir olduğunu ispat etti. İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında bulunduğu için, İmparator Konstantin buranın stratejik ehemmiyetini anladı ve MS 324'te imparatorluğu yeniden bir araya getirdikten sonra yeni başkentini burada, yani Konstantinopolis'te, inşa etti.

Konstantin Tarafından Kuruluşu (MS 284-337)

MS 284'ten 305'e kadar Roma İmparatorluğu'nu idare eden İmparator Diocletian, imparatorluğun bir şahsın idare edemeyeceği kadar büyük olduğuna inanıyordu ve imparatorluğu hem doğu hem de batıda bir imparator (Augustus) ve bir ortak imparator (Sezar) ile bir tetrarşi (dörtlü idare) olarak böldü. Diocletian doğunun idaresini seçti. Genç Konstantin, babası Constantius ölünce batıda iktidara geldi. Hırslı hükümdar rakibi Maxentius'u Milvian Köprüsü Muharebesi'nde iktidar için mağlup etti ve MS 312'de batının tek imparatoru oldu. Lucinius MS 313'te doğuda iktidarı ele geçirdiğinde, Konstantin ona meydan okudu ve sonunda Chrysopolis (Üsküdar) Savaşı'nda yendi ve böylece imparatorluğu yeniden birleştirdi.

Konstantin yeni başkentini nerede bulacağından emin değildi. Eski Roma katiyen düşünülmedi. Şehrin altyapısının azalmakta olduğunu anlamıştı; ekonomisi durgundu ve tek gelir kaynağı kıtlaşıyordu. Nicomedia (İznik) bir başkent için isteyebileceği her şeye sahipti - bir saray, bir bazilika ve hatta bir sirk - lakin seleflerinin başkentiydi ve o yeni bir şey istiyordu. Konstantin, başkentinin, Antik Truva'nın yerine inşa etmek için cazip olmasına rağmen, Yeni Roma (Nova Roma) olduğunu iddia ederek eski Bizans'ın yerine yerleştirmenin en iyisi olduğuna karar verdi. Şehrin birçok avantajı vardı. İmparatorluğun coğrafi merkezine daha yakındı. Neredeyse tamamen su ile çevrili olduğu için kolayca müdafaa edilebiliyordu (bilhassa körfeze zincir yerleştirildiğinde). Lokasyonu, Haliç sayesinde mükemmel bir limanın yanı sıra Tuna Nehri arazisine ve Fırat sınırına kolayca erişmeyi sağlıyordu. Lucinius'un hazinesinin finansmanı ve hususi bir vergi sayesinde büyük bir yeniden inşa projesi başladı.

Konstantİnopolİs şarkın ekonomİk ve kültürel merkezİ VE hem Yunan klasİklerİnİn hem de Hıristİyan İdeallerİnİn merkezİ olacaktı.

Eski şehrin bazı kalıntılarını elinde tutmasına rağmen, Bizans'ın dört katı büyüklüğündeki Yeni Roma'nın Hıristiyan Tanrı'dan ilham aldığı mamafih her manada klasik kaldığı söyleniyordu. Yedi tepe üzerine kurulmuş şehir (tıpkı Eski Roma gibi), on dört bölgeye ayrılmıştı. Büyük İskender, Sezar, Augustus, Diocletian ve tabii ki bir elinde asa, diğerinde küre ile Apollon kıyafeti giymiş Konstantin'in heykellerinin sıralandığı geniş caddeler vardı. Şehir, Zeuxippus hamamları ve Testratoon'un yakınında kesişen (Septimus Severus'a kadar uzanan) iki sütunlu cadde üzerinde toplanmıştı.

İki caddenin kesişimi, dört yönlü bir kemer olan tetraphylon ile işaretlendi. Kemerin kuzeyinde, Konstantin'in birkaç revakla çevrili, bir kütüphane ve iki türbe barındıran kare bir avluya dönüştürdüğü kadim bazilika vardı. Güneyde, devasa girişi olan Chalke Kapısı ile yeni imparatorluk sarayı duruyordu. Yeni bir forumun yanı sıra şehir, pazar, borsa ve mahkeme olarak hizmet veren büyük bir toplantı salonuna sahipti. Eski sirk, MÖ 479'da Plataea'da Yunanlıların Perslere karşı kazandığı zaferi kutlayan Delphi'de dikilmiş bir abide olan Yılanlı Sütun da dahil olmak üzere bir zafer abidesine dönüştürüldü. Eski amfitiyatro terk edilirken (Hıristiyanlar gladyatör yarışmalarından hoşlanmazlardı), hipodrom araba yarışları için genişletildi.

Konstantin'in ilk kaygılarından biri, vatandaşlar için yeterli su sağlamaktı. Eski Roma'da sorun yokken, Yeni Roma yazın ve sonbaharın başlarında yoğun kuraklık dönemleri ve kışın sağanak yağışlarla karşı karşıya kaldı. Hava şartlarının zorluğuyla birlikte istila ihtimali her zaman vardı. Şehrin emin bir su kaynağına ihtiyacı vardı. Şehre su getirmek için yeterli su kemerleri, tüneller ve kanallar vardı, ancak depolama eksikliği hala devam ediyordu. Meseleyi çözmek için MS 330'da Binbirdirek Sarnıcı (hala mevcut) inşa edildi.

Valens Aqueduct, Constantinople
Valens Su Kemeri, İstanbul
Oleg (CC BY-NC-ND)

Din imparatorlukta yeni bir mana kazandı. Konstantin açık bir şekilde Hristiyanlığı desteklese de (annesi Hıristiyandı), tarihçiler onun hakikatten Hristiyan olup olmadığından ve din değiştirmek için ölüm döşeğine kadar bekleyip beklemediğinden şüphe duyuyorlar. Yeni Roma, putperest tanrıların mabetleriyle (eski akropolü korumuştu) ve birkaç Hıristiyan kilisesiyle övünecekti; Aya İrini, Konstantin tarafından yaptırılan ilk kiliselerden biriydi. 532'de Justinianus yönetimindeki Nika İsyanları sırasında yok olacaktı.

MS 330'da Konstantin, İmparatorluğun yeni başkentini, bir gün imparatorun adını taşıyacak olan bu şehri kurdu. Konstantinopolis (İstanbul), şarkın ekonomik ve kültürel merkezi ve hem Yunan klasiklerinin hem de Hıristiyan ideallerinin merkezi olacaktı. Alarik'in MS 410'da Roma'yı işgal etmesi ve MS 476'da Roma'nın Odoacer'a düşmesiyle Konstantinopolis'in ehemmiyeti yeni bir anlam kazanacaktı. Orta Çağ boyunca şehir, eski Yunan ve Roma metinlerinin sığınağı olacaktı.

Konstantin'den Theodosius'a (MS 337-526)

MS 337'de Konstantin öldü ve haleflerini ve imparatorluğu kargaşa içinde bıraktı. II. Konstantius, kardeşlerini (ve diğer rakiplerini) yendi ve imparatorluğun tek imparatoru oldu. Kurtulan tek kişi, o esnada sadece beş yaşında olan ve geçerli bir tehdit olarak görülmeyen kuzeni Julian'dı; Mamafih genç adam, büyük kuzenini şaşırttı ve bir gün kendisi de Mürted Julian olarak imparator oldu. II. Konstantius hükümet bürokrasisini genişletti, quaestorlar, praetorlar ve hatta tribünler ekledi. Başka bir sarnıç ve ilave tahıl siloları inşa etti. Bazı tarihçiler aynı fikirde olmasa da (Konstantin'in temeli attığını iddia ederek), MS 360'da Mukaddes Bilgelik Kilisesi'ni yani Üç Ayasofya'nın ilkini inşa etmesiyle tanınır. Ayasofya, MS 404'te yangınla yıkılacak, II. Theodosius tarafından yeniden inşa edilecek, MS 532'de Justinianus tarafından yıkılıp yeniden inşa edilecekti.

Arianizm'e dönem II. Konstantius'un ölümü, imparatorlukta zaten zayıf olan Hıristiyanlığın statüsünü tehlikeye atacaktı. Halefi, Yunan ve Roma felsefesi ve kültürünün talebesi (ve Konstantinopolis'te doğan ilk imparator) olan Mürted Julian, son pagan imparator olacaktı. Konstantius onu zayıf ve tehditkar biri olarak görmese de, Julian parlak bir komutan haline gelmiş, ordunun desteğini ve saygısını kazanmış, imparatorun ölümü üzerine kolayca iktidara gelmişti. İmparatorluktaki Hristiyanlığı bütün yönleriyle silmeye çalışsa da başarısız oldu. 363'te Perslerle savaşırken ölümü üzerine, imparatorluk iki kardeş, Valentinianus (375'te ölen) ve Valens arasında bölündü. İkisinden daha yetenekli olan Valentinianus garba hükmederken, daha zayıf ve miyop Valens şarka hükmediyordu. Valens'in şehre ve imparatorluğa tek katkısı birkaç su kemeri ilave etmekti, lakin imparatorluğun sınırını destekleme teşebbüsünde -Vizigotların oraya yerleşmesine izin vermişti- kesin bir savaşı kaybedecek ve MS 378'de Edirne'deki hayatını kaybedecekti. Valens'in utanç verici mağlubiyetinden sonra, Vizigotlar Konstantinopolis'in müdafaasız olduğuna inanığ şehrin surlarına tırmanmaya çalıştı, ancak sonunda başarısız oldular.

Valen'in halefi Büyük Theodosius'tur (379–395). Julian'a cevaben paganizmi yasakladı ve MS 391'de Hıristiyanlığı imparatorluğun resmi dini yaptı. İkinci Ekümenik Konseyi topladı ve Konstantin devrinde yazılan İznik İnancı'nı yeniden tasdikledi. Hem doğuyu hem de batıyı yöneten son imparator olarak, Roma'nın Vesta Bakirelerini ortadan kaldırdı, Olimpiyat Oyunlarını yasadışı ilan etti ve Büyük İskender'in zamanından çok önce var olan Delphi'deki Kâhin'i vazifeden aldı. Torunu II. Theodosius (408–450) Ayasofya'yı yangın sonrası yeniden inşa etti, bir üniversite kurdu ve barbar tehdidinden korkarak MS 413'te şehrin surlarını genişletti; yeni duvarlar kırk fit yüksekliğinde ve on altı fit kalınlığında olacaktı.

Hagia Sophia Panorama
Ayasofya Panoraması
Mark Cartwright (CC BY-NC-SA)

Justinianus ve Nika Ayaklanması (MS 527-565)

Bir takım zayıf imparator II. Theodosius'u, Justinianus Yasası'nın banisi Justinianus (527-565) iktidara gelene kadar izledi. Bu zamana kadar şehir üç yüz binden fazla sakiniyle iftihar ediyordu. İmparator Justinianus, hem eyaletlerin hem de vergi tahsilatının kontrolünü sıkılaştıran bir dizi idari reform başlattı. Her ikisi de MS 532'deki Nika Ayaklanması sırasında yıkılan yeni bir sarnıç, yeni bir saray ve yeni bir Ayasofya ve Aya İrini inşa etti. En kabiliyetli danışmanı ve entelektüel dengi, Hipodrom'daki bir ayı eğitmeninin kızı olan karısı Theodora'ydı. Justinianus, birçok emperyal reforma tesir etmesiyle tanınır: boşanmada kadın haklarının genişletilmesi, bütün umumhanelerin kapatılması ve eski fahişeler için manastırların oluşturulması. Justinianus, parlak generali Belisarius'un liderliğinde imparatorluğu Kuzey Afrika, İspanya ve İtalya'yı içine alacak şekilde genişletti. Ne yazık ki, hakikatten büyük imparatorların sonuncusu olacaktı; İmparatorluk, ölümünden sonra Osmanlı Türkleri şehri MS 1453'te fethedene kadar kademeli olarak düşmeye başlayacaktı.

Saltanatı sırasındaki en karanlık anlardan biri Nika İsyanıydı. Ayaklanma, Hipodrom'da iki spor grubu, maviler ve yeşiller, arasında bir isyan olarak başladı. Her ikisi de son zamanlardaki politika kararlarından bazıları için Justinian'a kızgındı ve oyunlarda görünmesine açıkça karşı çıktı. İsyan, yağmaların ve yangınların çıktığı sokaklara da sıçradı. İmparatorluk sarayının ana kapısı, Senato binası, hamamlar ve birçok konut ve saray yıkıldı. Başlangıçta şehirden kaçmayı seçen Justinian, karısı tarafından kalıp savaşmaya ikna edildi: Neticede otuz bin kişi ölecekti. Duman temizlendiğinde, imparator geçmişin kalıntılarını temizlemek ve şehri bir medeniyet merkezi yapmak için bir fırsat gördü. Kırk gün sonra Justinianus yeni bir kilisenin inşasına başladı; yeni bir Ayasofya.

Hiçbir masraftan kaçınılamazdı. Yeni kilisenin büyük ölçüde inşa edilmesini istedi - kimsenin yıkmaya cesaret edemediği bir kilise. Mısır'dan altın, Efes'ten somaki, Yunanistan'dan beyaz mermer, Suriye ve Kuzey Afrika'dan değerli taşlar getirdi. Tarihçi Procopius şunları söyledi:

… Ayasofya gökyüzüyle boy ölçüşecek bir yüksekliğe çıkıyor ve sanki diğer binalardan yükseliyormuş gibi yüksekte duruyor ve şehrin kalıntılarına bakıyor … Ayasofya tarif edilemez bir güzellikle coşuyor.

On binden fazla işçinin onu inşa etmesi neredeyse altı yıl alacaktı. Daha sonra Justinianus'un "Süleyman, ben seni geçtim" dediği rivayet edilecekti. Hükümdarlığının zirvesine yakın bir zamanda, Justinianus'un şehri MS 541'de bir salgından muzdaripti - Kara Ölüm - ve burada yüz binden fazla şehir sakini ölecekti. Hayatta kalmasına rağmen Justinian bile salgından korunamamıştı. İmparatorluğun ekonomisi asla tam olarak düzelmeyecekti.

Binbirderek Cistern, Constantinople
Binbirdirek Sarnıcı, İstanbul
marcus_jb1973 (CC BY-NC-ND)

Ortaçağ İstanbul'u (1453'e kadar)

Hatırlanmayı hak eden başka iki imparator daha var: III. Leo ve I. Basil. III. Leo (717–741) en çok ikonoklazm, bütün dini kalıntıların ve ikonaların yok edilmesiyle tanınır -şehir birçok abidesini, mozaikleri ve sanat eserlerini kaybetti- lakin o şehri kurtardığı için de hatırlanmalıdır. Araplar şehri kuşattığında, onları püskürtmek için yeni bir silah olan “Yunan ateşi”ni, yanıcı bir sıvıyı kullandı. Bu, napalm ile kıyaslanabilirdi ve su sadece alevlerin yayılmasına yardımcı olacağı için ona karşı işe yaramazdı. Oğlu V. Konstantin eşit derecede başarılı olsa da, başlangıçta ılımlı bir ikonoklast olan torunu IV. Irene, ordunun çeşitli tasfiyelerinin de desteğiyle, savaşa anlaşmaları tercih ederek demir bir elle şehri idare etti. Dini ikonaların (onu Roma kilisesine sevdirerek) geri döndüğünü görmesine rağmen, oğlu ve imparatorluk üzerindeki gücü, oğlunu kör ettirmeyi seçtiğinde sona erdi; Midilli adasına sürgüne gönderildi.

Makedon Basileios (Makedonya'ya hiç ayak basmamış olmasına rağmen) (867-886), karşısında bakıma muhtaç bir şehir ve imparatorluk gördü ve büyük bir yeniden inşa programı başlattı: Taş ahşabın yerini aldı, mozaikler restore edildi, kiliseler yeni bir imparatorluk sarayının yanı sıra inşa edildi ve nihayetinde önemli ölçüde kaybedilen topraklar kurtarıldı. Bununla birlikte, yeniden yapılanmanın çoğu, Dördüncü Haçlı Seferi (1202-1204) esnasında şehir Müslümanlar tarafından değil, başlangıçta işgalcileri püskürtmek için çağrılan lakin şehri kendileri yağmalayan Hıristiyanlar tarafından yağmalandığında ve yakıldığında kaybedildi. 1204: İstanbul'un İstilası'nda Haçlılar şehri dolaştı, mezarlar tahrip edildi, kiliselere saygısızlık edildi; Justinian'ın lahdi açıldı ve vücudu bir kenara fırlatıldı. Şehir ve imparatorluk, Haçlı Seferi'nden asla kurtulamadı ve onları 1453'te Osmanlı Türkleri için müdafaasız bıraktı.

Bibliyografya

  • Brownsworth, L. Lost to the West. Three Rivers Press, 2009
  • Grafton, A. The Classical Tradition. Harvard University Press, 2008
  • Hill, D. Ancient Rome: From the Republic to the Empire. Parragon Books, 2007
  • Kinross, Lord. Hagia Sophia. Newsweek Book Division, 1972
  • Pollardm J. Wonders of the Ancient World. Metro Books, 2008
  • Potter, D. Constantine: The Emperor. Oxford University Press, 2013

Çevirmen Hakkında

Batuhan Aksu
Batuhan, Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans tarih öğrencisi. Erasmus programına katılarak Manchester Üniversitesi'nde aynı bölümde okudu. Edebiyat ve felsefe okumalarından da büyük bir keyif alıyor.

Yazar Hakkında

Donald L. Wasson
Donald, Lincoln College'da (Normal, Illinois) Antik, Ortaçağ ve ABD Tarihi üzerine dersler vermiştir ve Büyük İskender'i öğrendiğinden beri her zaman kendini bir tarih öğrencisi olarak nitelemiştir ve öyle nitelemeye de devam etmektedir. Edindiği bilgileri öğrencilerine aktarmaya hevesli biridir.

Bu Çalışmadan Alıntı Yapın

APA Stili

Wasson, D. L. (2013, Nisan 09). Konstantinopolis [Constantinople]. (B. Aksu, Çevirmen). World History Encyclopedia. Erişim adresi https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-700/konstantinopolis/

Chicago Stili

Wasson, Donald L.. "Konstantinopolis." Çeviren Batuhan Aksu. World History Encyclopedia. Son değişiklik Nisan 09, 2013. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-700/konstantinopolis/.

MLA Stili

Wasson, Donald L.. "Konstantinopolis." Çeviren Batuhan Aksu. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 09 Nis 2013. Web. 23 Ara 2024.