Antinous

5 günler kaldı

Tarih Eğitimine Yatırım Yapın

Hayır kurumumuz Dünya Tarih Vakfı'nı destekleyerek tarih eğitiminin geleceğine yatırım yapıyorsunuz. Bağışınız, gelecek nesilleri çevrelerindeki dünyayı anlamak için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerle güçlendirmemize yardımcı olur. Yeni yıla daha güvenilir tarihsel bilgileri herkes için ücretsiz olarak yayınlamaya hazır bir şekilde başlamamıza yardımcı olun.
$3754 / $10000

Tanım

Joshua J. Mark
tarafından yazıldı, Burak Yildiz tarafından çevrildi
17 Mayıs 2021 tarihinde yayınlandı 17 Mayıs 2021
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İspanyolca
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır
Antinous as Dionysus (by Carole Raddato, CC BY-SA)
Dionysos tasviri Antinous
Carole Raddato (CC BY-SA)

Antinous (yaklaşık M.S. 110-130), 13 yaşından itibaren yaklaşık 20 yaşındaki ölümüne kadar Roma imparatoru Hadrianus'un (M.S. 76-138, hükümdarlık dönemi 117-138) gözdesi olmuş olan Bitinya'lı bir gençtir. Doğum yılı bilinmediği gibi, M.S. 123 yılında Hadrianus ile karşılaşmadan önceki yaşamına dair ayrıntılar da bilinmemektedir.

Tüm antik kaynaklar, M.S. 130 yılının Ekim ayında Hadrianus'a Mısır gezisinde eşlik ederken Nil Nehri'nde boğularak öldüğünde hemen hemen 20 yaşında olduğu konusunda görüş birliği içindedir ve bu nedenle doğum yılı genellikle M.S. 110 veya 111, doğum günü ise 27 Kasım olarak kabul edilir. Ölümünün ardından Hadrianus onu ilahlaştırmış ve Nil kıyısında adına Antinopolis şehrini inşa ettirmiştir. Mısır tanrısı Osiris'le özdeşleşen yeni tanrının kısa sürede çevresinde hızla yayılan ve oldukça popüler hale gelen bir inanış oluştu. Antinous hemen hemen ölüp dirilen bir tanrı, insanlığın hayrına ölüp hayata dönen bir tanrı muamelesi görüyordu. Mısır'dan Roma İmparatorluğu'nun eyaletlerine kadar hızla yayılan bu inancın temelinde bir tür bireysel kurtuluş yatıyordu.

Bu inanış M.S. 4. yüzyılda hala yaygın olup yeni din olan Hristiyanlığa rakip olarak görülüyordu. Pagan yazarlar Antinous'un ilahiliğine dair hiçbir kanıt bulunmadığı gerekçesiyle bu inanışa itiraz ederken, Hristiyan yazarlar da ahlaksızlığı özendirdiği gerekçesiyle bu inanışı kınamışlardır. Ancak bu inanış, M.S. 391 yılında İmparator I. Theodosius (hükümdarlık dönemi M.S. 379-395) döneminde öteki pagan inanış sistemleriyle beraber yasaklanana kadar etkinliğini sürdürmüştü. Günümüzde bu inanış, Antinous'u bir güç ve bireysel şifa sembolü haline getiren eşcinsel topluluklar arasında yeniden hayat bulmuştur.

Hadrian ile Karşılaşma

Antinous, Küçük Asya'da (günümüz kuzeybatı Türkiye'si) Bitinya'daki Claudiopolis kentinde doğmuştur. Üst sınıf bir aileden geldiği düşünülmektedir, nitekim Hadrianus ile ilk karşılaşmasını anlatan hiçbir antik kaynak bulunmamasına rağmen, imparatoru ağırlayan sosyal bakımdan saygı duyulan bir grubun mensubu olması gerekir. Akademisyen Anthony Everitt şu yorumda bulunur:

Hükümdarlar sokakta yabancılarla karşılaşmazlar ve Antinous'un fark edildiği sırada kamuya açık bir törende yer aldığını düşünmeliyiz. Bu tören pekala Claudiopolis'te, ama öyle değilse de başkent Nikomedia'da gerçekleşmiş olabilirdi. Heraclea üçüncü bir ihtimal sunar, çünkü bu kentte imparator adına oyunlar düzenlenirdi ve Antinous da bu oyunlara katılmış olabilirdi... Antinous'un Hadrianus'un "kölesi" olduğuna dair sonradan yapılan bir yorum dikkate alınmayabilir, çünkü bu bir imparatorluk gözdesi açısından son derece itibar zedeleyici bir durum olarak görülebilirdi. (238)

HADRİANus, ANTİNOUS'U YUNANCA'DAKİ MANASIYLA HEM EĞİTİM VERİLECEK HEM DE ÜZERİNE HEDİYELER SAÇILACAK BİRİ OLARAK SEVİYORDU.

Hadrianus M.S. 123 yılında eyalet gezisi kapsamında Bitinya'daydı ve Nikomedia'yı da uğrak yerlerinden biri olarak belirlemişti çünkü bu kent yakın zamanda bir depremden ciddi zarar görmüştü ve Hadrianus yardım ve onarımda kullanılmak üzere para yardımında bulunmuştu. Her zamanki gibi projeleri bizzat kontrol etme politikasına bağlı kalarak, yapılan çalışmaların nasıl tamamlandığına dair bilgi edinmek istemişti. Bu da Antinous'la ilk karşılaştığı yerin Nikomedia olduğunu düşündürmektedir. Gerek karşılama töreninin bir parçası, gerekse kutlamalara katılan biri olsun, bu genç adam imparatorun gözünden kaçmamıştı. Everitt bunu detaylarıyla şöyle anlatıyor:

Genç adamın nereden geldiği ve sosyal statüsüyle alakalı detaylar ne olursa olsun, Hadrianus'un Antinous'a aşık olduğu bilinen en büyük gerçekti. Bu ilişki hayatlarının geri kalanına renk katacaktı. Peki ama Roma İmparatorluğu'nun seçkin bir vatandaşı açısından "aşık olmak", hatta şehvete düşmek ne anlama geliyordu? Günümüzdeki düşüncelerimizden oldukça farklı bir manaya geliyordu. Cinsellik, Hristiyanlığın bu kavrama yüklediği günah ve suçluluk duygusu gibi niteliklere henüz sahip değildi. Antik dünyadaki çoğu insan sevişmeyi ilke olarak masum ya da en azından zararsız bir zevk olarak görüyordu. (239)

Hadrianus Antinous'u maiyetine kattıktan sonra genç adamı Paedogogium adıyla bilinen yatılı okulda eğitim görmesi amacıyla Roma'ya gönderdi. Bu okul 12-18 yaş arasındaki erkek çocukları imparatorluk sarayında görev yapmak üzere eğitmeye odaklı bir kurumdu. Öğrenciler muhasebe ve berberlik gibi uygulamalı becerilerin yanı sıra hokkabazlık ve dansı da içeren eğlence sanatlarını öğreniyorlardı. Bu okuldan mezun olanlar Roma'da ve eyaletlerde senatörlerin ve diğer üst sınıf mensuplarının kıymetli hizmetkârları haline geldiler.

Hadrianus'un Cinsel Yönelimi

Hadrianus, 10 yaşındayken babasını kaybettikten sonra M.S. 86 yılında geleceğin imparatoru Trajan (hükümdarlık dönemi M.S. 98-117) tarafından himaye altına alınmış, son derece kültürlü ve okur-yazar bir insandı. Italica'da (günümüz güney İspanya'sı) doğmuş olmasına rağmen, Yunan edebiyatı ve kültürüne olan ilk aşkı onu çoğunlukla anıldığı ülke olan Yunanistan'a yönlendirmişti. Trajan'ın karısı Plotina, Hadrianus'u Trajan'ın büyük yeğeni olan Vibia Sabina (yaklaşık M.S. 83 - 137) ile evlendirdi, ancak bu evlilik mutlu bir evlilik olmadı. Hadrianus'un kadınlara cinsel olarak ilgi duyduğuna dair çok az kanıt vardır, ancak erkeklere ilgi duyduğunu belli eden çok sayıda bilgi vardır.

Hadrian (Facial Reconstruction)
Hadrian (Yüz Rekonstrüksiyonu)
Daniel Voshart (Copyright)

Romalılar cinsel davranış konusunda özgürlükçü bir tutum benimseyerek yaşça büyük ve genç erkekler arasındaki ilişkileri, her iki taraf da buna rıza gösterdiği takdirde, birbirinden ne daha iyi ne de daha kötü olan bir başka cinsel ifade biçimi olarak görmüşlerdi. Hadrianus geçmişte de erkek sevgililer edinmiş ve bu ilişkileri Yunan erastes (aşık) ve eromenos (sevgili) anlayışına göre model almıştı; bu anlayışta aşık olan hemen hemen her zaman yaşça büyük olup toplumda yer edinmiş, sevgili ise daha genç ve yetişkinliğe yeni adım atmış, çoğunlukla 13-18 yaşları arasındaydı.

İlişkinin cinsel bir boyut taşımasına rağmen, bu karşılıklı saygı esasına dayanan bir kardeşçe sevgiye (philia) göre ikincil bir durum olarak değerlendiriliyordu. Eşcinsellik ve eşcinsel davranış, heteroseksüelliğe karşı meşru bir tercih olarak görülüyordu ve aslında Latince'de bu ikisini birbirinden ayıran hiçbir terim yoktu. Everitt bu durumu şöyle ifade ediyor:

Erkekler kendilerini homoseksüel diye nitelendirmiyorlardı, çünkü çağdaş psikolojiye gelene kadar, heteroseksüelliğe alternatif ve münhasır bir kişilik tanımlayıcısı olabilecek erkek erkeğe cinsel yönelim diye bir kavram ve bu nedenle de böyle bir terim yoktu... Romalılar, bizim onlar hakkında kullandığımız sözcükler olmadan da eşcinseller ile heteroseksüel olmayan kişileri ayırt edebiliyorlardı [ve] pek çoğu her iki cinsiyetten kişilerle de çekinmeden ilişkiye giriyordu. (241-242)

Hadrianus, Antinous'u Yunanca manasıyla hem resmi, sosyal hem de cinsel açıdan eğitim vereceği ve hediyeler saçacağı biri olarak seviyordu. Bu bağlamda, Hadrianus M.S. 125'ten sonra Roma'dan her ayrılışında Antinous'u da beraberinde götürüyordu.

Hadrianus ile Seyahatler

Antinous'un Roma'daki okula ne kadar süre devam ettiği kesin olarak bilinmemekle beraber, M.S. 125 yılında Hadrianus ile beraber imparatorun kentin dışındaki Tibur'da (Tivoli) bulunan villasında yaşıyordu. Villa, bir tepenin üzerinde teraslı biçimde kurulmuş bahçeler, yansıma havuzları, şelaleler ve çeşmelerden oluşan gösterişli bir dinlenme yeriydi. Villada yatak odaları, ziyafet salonları ve süit odaları, mozaik döşemeli zeminleri, duvar resimleri ve ısıtmalı hamamları vardı ve ayrıca bu villada küçük bir hizmetçi ordusu, köleler, aşçılar, garsonlar, uşaklar ve kahyalar görev yapıyordu. Villada aynı zamanda bir at ahırı ve Hadrianus'un en sevdiği aktivite olan avlanma konusunda rehber ve yardımcılardan oluşan bir personel de bulunuyordu.

The Canopus at Hadrian's Villa, Tivoli
Hadrianus Villası'ndaki Kanopus, Tivoli
Carole Raddato (CC BY-SA)

M.S. 127'de Hadrianus, büyük olasılıkla Antinous'la beraber İtalya'yı baştan başa gezerken, o zamanın hekimlerinin henüz tanımını bulamadığı ve günümüzde hala tam olarak bilinmeyen bir hastalığa yakalanır.Bu hastalık her neyse, M.S. 130 yılının sonlarına kadar kendisini rahatsız etmiştir. Ancak hastalığı kendisini frenlememiş gibi görünmektedir, ki M.S. 128 yılının sonbahar mevsimde Hadrianus Yunanistan'da Antinous'la beraber Eleusis Gizemleri'ne katılmıştır. Hadrianus bu sırada Antinous ile beraber gizemlere tamamen dahil olmuştur.

İkili Yunanistan'dan Yahudiye ve Suriye'ye, ardından da Mısır'a geçerek M.S. 130 yılının Ağustos ayında bu ülkeye varır. Hadrianus'un Mısır ayinlerine ve sihrine yönelik eskiden beri süregelen merakı vardır ve bu yüzden kendisini etkileyen hastalığına bir çare arayışında olması mümkündür. Öyle olsa bile, kente vardıktan sonraki faaliyetlerinde bu konuda hiçbir kanıt yoktur. Antinous'la beraber Büyük Pompey'in (M.Ö. 106-48) mezarını ve Büyük İskender'in (M.Ö. 356-323) lahit mezarını ziyaret ettikten sonra limanların yakınındaki, "cümbüş yerleri" ve bütün gece süren eğlenceleriyle bilinen Kanopik kanal bölgesine gitmişlerdir. Bu ikili aynı zamanda Mısır'da beraber avlanmaya çıkmış ve bir keresinde Hadrianus, Antinous'a saldıran bir aslanı yaraladıktan sonra imparator onu yakalayıp öldürmüştür. Birlikte çıktıkları av gezileri ve düzenledikleri eğlencelerin ardından, beraberindekilerle beraber Nil Nehri'nde bir gezintiye çıkmışlardır.

Mısır'dan Gelen Ölüm

Grubun uğradığı Heliopolis'te Hadrianus, Pachrates adında bir rahiple görüşmüş, rahip de bir iksir hazırlamış ve görünüşe göre bu iksirle belirlenen kişi ya da kişilere hastalık getiren bir ayin gerçekleştirmişti. Bu büyünün aynı zamanda hastalığı da ortadan kaldırması ve Hadrianus'un kendi hastalığı konusunda bir tedavi arayışında olması mümkündür, ancak bu bir tahminden ibarettir. Heliopolis'ten Hermopolis'e geçerek Toht Tapınağı'nı gezdiler ve tanrının ölümünün, yeniden doğuşunun ve bunun ülkeye getirdiği bolluğun kutlanmasına vesile olan Osiris Festivali'ne hazırlanmaya başladılar. M.S. 22 Ekim 130'da Nil Festivali'ne katıldılar ve bundan kısa bir süre sonra Antinous'un cesedi nehrin sularında yüzer halde bulundu.

Antinous as Silvanus
Silvanus tasviri Antinous
Carole Raddato (CC BY-NC-SA)

Suda boğulduğu gayet açıktı ve Hadrianus bu olayı anlatırken ayrıntıya girmeden bunun bir kaza olduğunu ifade eder. Everitt, Antinous'un ölümüyle alakalı olan ve bunun aksini iddia eden üç antik kaynaktan - Cassius Dio (yaklaşık 155 - MS 235), Historia Augusta (yaklaşık M.S. 4. yüzyıla ait bir Roma tarihçesi) ve Aurelius Victor (yaklaşık M.S. 320 - 390) - alıntı yaparak Antinous'un Hadrianus'un hastalığına şifa bulmak amacıyla kendisini kurban ettiğini (ya da kurban edildiğini) öne sürer. Cassius Dio şöyle belirtir:

Antinous... imparatorun gözdesiydi ve Hadrianus'un belirttiği gibi Nil'e düşerek ya da gerçeğin aksine kurban edilerek Mısır'da ölmüştü. Çünkü Hadrianus, daha önce de ifade ettiğim gibi, her zaman çok meraklı biri olup her türlü kehanet ve büyüye başvurmuştu. (Everitt, 288)

Aurelius Victor aynı fikri şöyle savunur:

Hadrianus ömrünü uzatmak istediğinde ve büyücüler onun yerine bir gönüllü bulunmasını istedikleri zaman, herkesin bunu reddetmesine rağmen Antinous'un kendini öne sürdüğünü söylerler. (Everitt, 288)

Historia Augusta'da şöyle bir ifade yer alır:

Bu olayla ilgili farklı söylentiler mevcuttur; bazıları onun [Antinous'un] Hadrianus uğruna kendini ölüme adadığını öne sürerken, diğerleri ise hem onun güzelliğinin hem de Hadrianus'un aşırı duygusallığının buna neden olduğunu iddia etmektedir. (Everitt, 288)

Everitt'in de vurguladığı üzere, Antinous'un ölümünün bir kaza olması pek olası değildir, çünkü Hadrianus'tan sonra grubun en önemli mensubuydu ve kuşkusuz bu tür bir durumun yaşanmasını önlemek amacıyla kendisine destek verilirdi. Historia Augusta bölümünde Antinous'un 20 yaşında artık bir genç olmadığı ve Hadrianus'un kendisini yaşça daha genç biri uğruna gözden çıkaracağından korktuğu düşüncesiyle intihara teşebbüs ettiği öne sürülmektedir. Akademisyenler bu iddiayı sürekli olarak reddederler, çünkü öteki antik kaynaklarda Hadrianus'un bunu yapacağını gösteren hiçbir kanıt yoktur; oysa Antinous'un ölümünden duyduğu yas -ki antik yazarlar bunun aşırı olduğunu belirtirlerdi- onun yaşça genç olan bu adama duyduğu derin ve değişmez duyguları açıkça gözler önüne sermektedir.

NİL'DE BOĞULARAK ÖLEN HER KİMSENIN BIR TANRI OLDUĞUNA İNANILIYORDU, BUNUN NEDENİ NEHRİN O KİŞİYİ BELİRLİ BİR AMAÇ VE YÜCE BİR HAYIR UĞRUNA YANINA ALMASIYDI.

Elbette ki Hadrianus'un gerçeği söylüyor olması ve Antinous'un nehre düşerek boğularak ölmüş olması mümkündür. Bununla birlikte, sevgilisini kurtarmak amacıyla ruhunu verdiği bir ayinde kendini feda etmiş olması da mümkündür. Nil'de boğularak ölen herkesin – intihar edenler hariç – tanrı olduğuna inanılıyordu, bunun nedeni toprağa hayat veren nehrin o kişiyi belirli bir amaç ve yüce bir iyilik uğruna yanına almış olmasıydı. Belki de Antinous, Heliopolis'teki Pachrates'ten öğrenip uyguladığı bir ayinde, Hadrian'ın acı çekmeden yaşayabilmesi uğruna fani yaşamından vazgeçtiğine ve böylece kendisinin de bir tanrının üstün düzeydeki yaşamı ile mükâfatlandırılacağına inanıyordu. Bu intihar etmek yerine bir ayin sırasında kendini feda etmek şeklinde değerlendirilebilirdi. Bu fedakârlığın bir sonucu olarak ya da rastlantısal diyebileceğimiz bir gelişmeyle, Hadrianus'un sağlığında daha sonra düzelme görülmüştür.

İlahlaştırma ve İnanış

Antinous'un boğularak nasıl öldüğünü ya da neler yaşadığını net olarak bilmenin bir yolu yoktur, ancak onu öbür dünyada ne bekliyor olursa olsun, ardında bıraktıkları ve henüz dünyaya gelmemiş pek çok kişi tarafından bir tanrı olarak kabul edildiği aşikardır. Boğuluşundan bir hafta sonra Hadrianus, Hermopolis'in karşısında onun adına bir kent inşa edilmesini emretti – Antinopolis – İskenderiye'nin yerleşim planından esinlenen bir kent idi. Büyük İskender'in hala yattığı İskenderiye'de toprağa verildiği gibi, Antinous da bu kente defnedilecek, ancak Hadrianus son anda aldığı bir kararla naaşı Tibur'daki villasına götürerek Antinous'u büyük bir mezarda ebedi istirahatine yatıracaktı. Ne var ki şehir inşa edilmiş ve hiçbir masraftan kaçınılmamıştı.

Statue of Osiris-Antinous
Osiris-Antinous Heykeli
John Tuttle (CC BY-NC-SA)

Antinous'un Osiris Festivali gününde boğularak tanrıya ulaştığı ve artık Antinous-Osiris ya da Osirantinous adıyla anılmaya başladığı düşünülmektedir. Yeni tanrıya olan bu inanış Mısır'daki kentinden Yunanistan'a, Roma'ya ve Kuzey Afrika, Küçük Asya ve en sonunda Britannia'ya kadar yayılmıştır. Everitt şöyle bahseder:

Antinous'un ölümünden sonra muhteşem bir yaşam sürmüştü. Onun inanışı büyük bir hızla yayıldı ve popülaritesi yıllar geçtikçe arttı. Hatta ölüp yeniden dirilen bir tanrı sıfatıyla bir dönem Hristiyanlığa karşı rakip bile olmuştu; "ona verilen bu onurun, bizim İsa'ya verdiğimizden biraz düşük olduğu" öne sürülmüştür. (292)

Bu inanış Akdeniz bölgesinde o denli hızlı yayılmıştı ki ölümünden ancak birkaç yıl sonra tapınaklar, törensel oyunlar, mabetler ve mihraplar inşa edilmiş ve bunlar gözde hac ziyaret mekanları haline gelmişti. Antinous'un inanışının Hadrianus adına kendisini feda ettiğini gösteren bir yönü de, onun en ciddi hastalıkları önleyebilecek ve hatta ölüm döşeğindeki hastaları bile tedavi edebilecek kadar güçlü bir şifa tanrısı olduğunun kabul edilmesiydi.

Ancak herkes onu tanrı olarak görmüyordu, çünkü uzun zamandır varlığını sürdüren diğer inanışların mensupları bu yeni inanış karşısında kendilerini tehdit altında hissederek onun bir kahraman, ilahi bir koruyucu ya da yarı tanrı olduğunu fakat tam anlamıyla tanrı olmadığını öne sürüyorlardı. Ancak bu koşullarda bile, kendisi de bir zamanlar yaşamış bir insan olduğu halde fanilere acıyan ve onlara yardımcı olmak konusunda binlerce yıl aşkın yalnızca tanrı sıfatıyla varlığını sürdürmüş ölümsüz tanrılardan daha fazla gayret sarf eden güçlü ve hatta ölümsüz bir şahsiyet olarak kabul ediliyordu.

Antinous'un kutsal mekanlarındaki kahinler halkın sorularını yanıtlar ve tavsiyelerde bulunur, ancak ona nasıl ibadet edildiği bilinmemektedir; şöyle ki, bu tür inanış ve uygulamalar M.S. 391 yılında I. Theodosius'un tüm pagan dinlerini yasaklamasının ardından ortadan kalkmıştır. Antinous'un 2.000'den fazla heykelinden bir ya da birkaçının bulunduğu tapınaklara mensuplarının adak adadığı ve rahiplerin de tıpkı öteki inanışlarda görüldüğü gibi bu heykellere her gün ihtimam gösterdiği düşünülmektedir. Heykele her gün yeme-içme ikram edilir, yıkanır ve yağlanarak kutsanırdı. Günümüze kadar çeşitli yerlerde Antinous'un 115 heykeli ile beraber üzerinde onun resmi ve yazısı bulunan sikkeler bulunmuştur. Bu sikkelerin bazıları para birimi olarak basılırken, bazıları da büyük olasılıkla tapınak ile mabetlerde bulunan mensupları için hastalığı ile şanssızlığı defetmek ve Antinous'un sevgi ve merhametini hatırlatmak amacıyla taşınan tılsım ya da madalyonlardı.

Sonuç

Ne var ki Antinous'un aşkı herkesin hoşuna gitmiyordu. Bu inanış henüz yasaklanmadan önce bile Hristiyanlar Antinous'un inançlarına karşı bir hakaret oluşturduğu düşüncesiyle tapınakları yıkıyor ve heykellerini indiriyorlardı. Ayrıca İsa Mesih ölüp dirilen bir tanrı olduğu kabul ediliyordu ve Antinous inanışı bu tanrının farklı bir görünümüne müsaade etmeyecek derecede yaygın ve güçlü bir rakip konumundaydı. Bu inanış bilhassa tehlikeli görülürdü; şöyle ki, ilahlaştırılan Antinous tıpkı İsa gibi bir zamanlar kendisi de faniydi ve mensuplarına bedensel açıdan çektikleri acılar karşısında aynı derecede merhamet gösteriyordu. M.S. 5. yüzyılın sonunda, bu inanış ortadan kalkmış, ancak Antinous'un bazı heykelleri ayakta kalmış, büyük olasılıkla onun kim olduğunu bilmeyen kişiler ya da inancı gizliden gizliye sürdürenler tarafından yeniden dikilmişti. Everitt bu durumu şöyle açıklıyor:

Günümüzde bile, klasik dünyanın en kolay tanınan ve akılda kalan simasıdır. Bu nedenle, kendine has aktif bir web sitesi bulunan çok az sayıdaki antik Yunandan ve Romalıdan biri Antinous'tur. (294)

Günümüzde, eşcinsel topluluğu arasında Gey Tanrı olarak kabul görmüş ve kendisine koruma, şifa ve bireysel kurtuluş amacıyla yakarışlarda bulunulmuştur. Antinous Tapınağı adlı web sitesi, bu inanışın yeni mensuplarının görüşlerini şöyle netleştirmektedir:

Hadrianus onu sevdiği için ilahlaştırdı, çünkü gücünün elverdiği her şeyi Antinous'a bahşetmek istiyordu. Hadrianus, öteki eşcinsel erkeklerden Antinous'u anmalarını ve onun adının asla unutulmamasını, güzelliğiyle nazik yüreğinin hiçbir zaman solup yok olmamasını sağlamalarını istemenin bir yolu olarak Antinous'un antik dinini hayata geçirdi... Bu, Çağdaş Antinous Dini'nin en derin temelidir... Yüzyıllar boyunca Hadrianus'un çağrısına kulak vermek, güzel Antinous'u sevgiyle anmak, ona ibadet etmek ve anısına ihtimam göstermekten ibarettir. (1)

Antik inanış gibi bu çağdaş din de sevgiye, kendini güçlendirmeye ve tanrıya adanma ve başkalarına yardım etme suretiyle duygusal, ruhani ve fiziksel anlamda iyileştirmeye odaklanmaktadır. Bu çağdaş inanış da, geçtiğimiz on yıllarda giderek artan bir popülerliğe sahip olması ve kuşkusuz bu durumun devam edeceği yönündeki eski inanışı yansıtmaktadır.

Çevirmen Hakkında

Burak Yildiz
1994 yılında Türkiye'nin güneydoğusunda, Diyarbakır'da doğdum. İstanbul'da yaşıyorum. Mütercim Tercümanlık (İngilizce) mezunuyum. TEDx platformunda 2021 yılından beri Gönüllü Çevirmenlik yapıyorum. Liseden itibaren tarihe çok ilgim var.

Yazar Hakkında

Joshua J. Mark
Yazar Biyografisi Joshua J. Mark, Dünya Tarihi Ansiklopedisi'nin kurucu ortağı ve İçerik Direktörü'dür. Daha önce Marist College (NY) üniversitesinde tarih, felsefe, edebiyat ve yazı dersleri vermiştir. Yunanistan ve Almanya'da yaşamış ve geniş çapta seyahat etmiştir.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Mark, J. J. (2021, Mayıs 17). Antinous [Antinous]. (B. Yildiz, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-802/antinous/

Chicago Formatı

Mark, Joshua J.. "Antinous." tarafından çevrildi Burak Yildiz. World History Encyclopedia. Son güncelleme Mayıs 17, 2021. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-802/antinous/.

MLA Formatı

Mark, Joshua J.. "Antinous." tarafından çevrildi Burak Yildiz. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 17 May 2021. İnternet. 26 Ara 2024.