1204: İstanbul'un İstilası

10 günler kaldı

Tarih Eğitimine Yatırım Yapın

Hayır kurumumuz Dünya Tarih Vakfı'nı destekleyerek tarih eğitiminin geleceğine yatırım yapıyorsunuz. Bağışınız, gelecek nesilleri çevrelerindeki dünyayı anlamak için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerle güçlendirmemize yardımcı olur. Yeni yıla daha güvenilir tarihsel bilgileri herkes için ücretsiz olarak yayınlamaya hazır bir şekilde başlamamıza yardımcı olun.
$3081 / $10000

Makale

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Batuhan Aksu tarafından çevrildi
01 Şubat 2018 tarihinde yayınlandı 01 Şubat 2018
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, Yunanca, Portekizce, İspanyolca
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır

1204'te düşünülemez bir şey oldu ve Konstantinopolis (İstanbul), üzerine gelenlere bütün kuvvetlere karşı dokuz yüzyıl direndikten sonra vahşice yağmalandı. Daha da şaşırtıcı olan, failler Bizans İmparatorluğu'nun ananevi düşmanlarından birisi olan İslam orduları, Bulgarlar, Macarlar veya Sırplar değil, Dördüncü Haçlı Seferi'nin Batı Hıristiyan ordusuydu. Nihayetinde, Batı ve Doğu devletleri ile kiliseler arasında asırlardır var olan mütekabil şüphe ve güvensizlik, büyük çaplı bir harbe dönüşmüştü. Şehrin düşüşüyle birlikte, dini ikonalarının, kalıntılarının ve sanat eserlerinin ekserisi tarumar oldu ve Bizans İmparatorluğu, Venedik ile müttefikleri arasında parçalandı. İmparatorluk küllerinden yeniden doğacaktı ama İstanbul (Konstantinopolis) bir daha asla dünyanın en büyük, en zengin ve sanat açısından en canlı şehri olduğunu iddia edemeyecekti.

The Sack of Constantinople in 1204 CE
M.S. 1204'te Konstantinopolis'in (İstanbul) Yağmalanması
Palma Le Jeune (Public Domain)

Prolog

Başkentleri Konstantinopolis'te Roma imparatoru I. Konstantin tarafından MS 324'te kurulan Bizanslılar, kendilerini, Akdeniz ve Orta Asya'da parıldayan deniz feneri, Kudüs'ün haricindeki en mukaddes şehre ev sahipliği yapan Hıristiyanlığın müdafileri ve doğudan esen İslam cereyanına karşı duran kaya olarak gördüler. Eski Roma İmparatorluğu'nun batı yarısı için, Bizanslılar yozlaşmış, kaypak ve güvenilmezdi, dini pratikleri şüpheliydi ve hatta imparatorlarının birçoğu ikonaları ve onlara saygılarını sapkınlık olarak ilan etmişti.

Yüzyıllar boyunca devam eden münakaşa ve emniyetsizlik, Papalar ve imparatorlar arasındaki sürekli rekabet ve Batılı devletlerin Bizans'tan İtalya'daki imparatorluğunun kalıntılarını geri alma hususundaki artan hırsı, bir müddet için ilk Üç Haçlı Seferi'nce kontrol altında tutuldu. Lakin üçü de Hristiyanlığın Mukaddes Mekanlarını Araplardan kalıcı şekilde korumada başarısız olacaklardı. Daha da kötüsü, bu seferler muvaffakiyet eksikliği yüzünden her iki tarafa da suç atıldığı için Doğu-Batı münasebetlerinde tahrip edici bir çatlak yarattı. Bizanslıların müşterek hasımla savaşma iradesinden yoksun olduğu düşünülürken, diğer taraftan Haçlılar, Bizans İmparatorluğu'nun doğudaki en seçkin kısımlarını ele geçirmek için fırsatçılar olarak görülüyordu. Bir bakıma, her iki taraf da kararlarında haklıydı.

Dördüncü Haçlı Seferİ, başta KUDÜS'Ü HIRİSTİYAN ÂLEMİ İÇİN yenİden elde etme niyetiyle 1202'de Papa III. İnnocent tarafından başlatıldı.

Bizanslılar, batılı liderlerin orduları doğuya gönderilmek üzere harekete geçirmek için kullandıkları Mukaddes Savaş mefhumunu hiçbir zaman tam olarak idrak edememişti. Batı, Bizans imparatorlarını sadece imparatorluklarının muhafazasıyla alakadar olduklarına ve batıya göre kendilerine üstünlük atfettiklerini düşünmüştü. Batı, yine de imparatorlar için, Bizans İmparatorluğu ve Hıristiyanlığı bir ve aynı şey olarak gördüler. Haçlı orduları Bizans topraklarından geçerken ve sık sık devam eden tecavüz ve yağma göz önüne alındığında, Haçlıları yağmacı bir partide asi bir zalimler güruhu olarak düşündükleri için tenkit edilemezlerdi. Bunlar, 13. yüzyılın başlarına kadar uzanan her iki taraftaki tecrübe ve şüphelerdi.

Dördüncü Haçlı Seferi

Dördüncü Haçlı Seferi, başta Mısır Sultanı Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs Fethi (1187) sonrası şehri yeniden elde etme niyetiyle 1202'de Papa III. Innocent (1198-1216) tarafından başlatıldı. Haziran 1202'de, Montferratlı Marquis Boniface tarafından idare edilen Haçlılar, Avrupa'nın dört bir yanından Venedik'te toplandılar. Oradan Mısır'a gittiler - düşmanın yumuşak göbeği olarak görülüyorlardı - yahut en azından orijinal plan buydu. Venedikliler, açgözlü tüccarlar olduklarından, 240 gemisinin fiyatlarının ödenmesinde ısrar etti, ancak Haçlılar, talep ettikleri 85.000 gümüş mark fiyatını karşılayamadı. Neticede, geçiş karşılığında Haçlıların Dalmaçya kıyısındaki Zara'da duracakları ve yakın zamanda Macarlara sığınan İtalyanlar için burayı yeniden zapt etme hususunda bir anlaşma yapıldı. Venedikliler ayrıca maliyeti kendilerine ait olmak üzere 50 gemi temin edecek ve fethedilen herhangi bir bölgenin yarısını alacaktı.

Papa, Hıristiyan Zara'nın 1202 Kasım'ında yağmalandığı haberini duymaktan pek memnun olmadı ve hemen Haçlılar ile Venediklileri aforoz etti. Yasak daha sonra ilki için kaldırıldı, aksi takdirde Haçlılar "Haçlı" olarak pek kullanılmazlardı.

Enrico Dandolo
Enrico Dandolo
Domenico Tintoretto (Public Domain)

Tarihçiler, Haçlıların neden Kudüs yerine tamamen Konstantinopolis'e döndüklerini münakaşaya devam ediyor, lakin Batılı kuvvetli ile Bizans arasındaki zahmetli karşılıklı şüphe karışımının önemli bir parçası Venedik Cumhuriyeti ve bilhassa bir adam, Doge Enrico idi. Dandolo (1192-1205). Doğudaki ticarette Venedik hakimiyetini kazanma niyetiyle, büyükelçi olarak vazife yaptığı sırada Konstantinopolis'ten gurursuz bir şekilde kovulmasını çok iyi hatırlıyordu. Bu, nihayet bir ticari rakip olarak Konstantinopolis'i nakavt etmek için hiç olmadığı kadar iyi bir fırsat gibi görünüyordu. Buna ilaveten, Papa Batı Kilisesi'nin üstünlüğünü bir defa ve herkes için elde edecekti ve Haçlı şövalyeleri, önceki Haçlı Seferlerine faydasız destekleri için ikiyüzlü Bizanslılardan intikam almakla kalmayacak, aynı zamanda bu süreçte kesinlikle biraz şan ve güzel ganimet elde edeceklerdi. Konstantinopolis'in zenginlikleri, Haçlı Seferi'nin geri kalanını Kudüs'e doğru ilerlerken ödeyebilirdi. Bütün taraflarca bu kadar alaycı bir şekilde planlanmamış olabilir, ancak sonunda, Dördüncü Haçlı Seferi'nin Bizans başkentinin düşmesiyle sona ermesi ve Kudüs'ün daha sonraki bir tarihe bırakılması dışında tam olarak olan buydu.

Konstantinopolis'e Taarruz

Haçlılar 24 Haziran 1203'te Konstantinopolis'in dışına geldiler ve kozlarını oynadılar. Batılı kuvvetler, devrik Bizans imparatoru II. Isaac Angelos'un (1185-1195) oğlu olan IV. Alexios'a Haçlılar'a para, asker ve malzeme vermesi karşılığında tahtın yeniden babasına iade edileceğini sözünü verdi. Hususen, bir Haçlı plana meraklıydı - karısı Irene IV. Aleksios'un kız kardeşi olan Almanya kralı Swabialı Philip (1198-1208). Bizans siyasetinde bir batı piyonu olarak böyle bir itibara sahip olan Isaac, 1203'te Aleksios'un müşterek imparator olduğu atalarının sarayına usulüne uygun olarak yeniden yerleştirildi.

Haçlılar Galata'daki garnizonu yendikten ve Haliç limanını kapatan devasa zinciri indirdikten sonra Konstantinopolis oldukça kolay düşmüştü. Filolarıyla birlikte deryaya açılan ve aynı zamanda deniz ve kara surlarına kuşatma aletleri ve tırmanan merdivenlerle saldıran mütaz Varangian Muhafızları bile saldırganların şehre girmelerini engelleyemedi. Vazife başındaki imparator ve Isaac'in kardeşi III. Aleksios Angelos, Haçlıların gelişiyle tamamen hazırlıksız yakalanarak şehirden kaçtı.

The Venetians Attack Constantinople, 1204 CE
Venedikliler İstanbul'a Saldırıyor, M.S. 1204
Domenico Tintoretto (Public Domain)

Eski rejim düşmüştü. Bununla beraber, yeni imparator çifti - hakikaten başvuracak çok az kaynakları olmasına rağmen - düzenlenen yardım anlaşmasına geri döndü ve ayrıca Bizans Kilisesi'ni resmi olarak Papa'ya tabi kılmayı başaramadı. IV. Aleksios Batılılara pek yardım etmemiş olabilir, lakin tahta çıkma şekli ve Haçlı ordusunun hala Konstantinopolis surlarının dışında bulunması yüzünden halkı ona güvenmedi. İmparatorun vergileri artırma gayretleri ve Haçlıların bir camiyi ateşe vermeleri sebebiyle şehirde çıkan büyük bir yangın, halkın hoşnutsuzluğunu körüklemekten başka bir işe yaramadı. O halde, V. Alexios Doukas adında bir gaspçının gelmesi sürpriz değildi. Halk tarafından desteklenen bir ordu komutanı ve kıdemli bir diplomat olan Dukas, tahtı zapt edip, Ocak 1204'te seleflerini, baba ve oğlu birlikte idam etti.

vATANDAŞLAR TECAVÜZ EDİLDİ VE KATLEDİLDİ. BİNALAR ATEŞE VERİLDİ VE KİLİSELERe saygısızlık edİLDİ.

Mourtzouphlos veya "Gür Kaşlı" olarak bilinen Aleksios Doukas, menfi şartlar karşısında başkentini ciddi bir şekilde müdafaaya çalıştı. Şimdilik Doge Dandolo ve Haçlılar, sadece Bizanslılardan yardım almak için değil, aynı zamanda şehri bütün değeriyle yağmalamak için altın fırsatlarını gördüler. Aleksios, güçlü Theodosius Surları'nın daha da güçlendirilmesini, kulelerin yükseltilmesini ve Haçlı kamplarına yapılan birkaç baskınla inisiyatifin ele geçirilmesini sağladı. Haçlılar, 9 Nisan 1204 sabahı topyekûn bir saldırı düzenleyerek misillemede bulundular ama Bizanslılar bunu geri püskürttü. Ardından 12 Nisan'da Haçlılar, limanın zayıf deniz duvarlarına saldırdı ve bilhassa iki kuleyi, gemilerini birbirine bağlayarak ve tekrar tekrar çarparak hedef aldı. Başlangıçta, müdafiler devam etti, ancak nihayet, Franklar nihayet şehir kapılarından birini dövdüklerinde saldırganlar hem derya hem de kara tarafında ilerlemeye çalıştılar. Haçlılar şehre girdi ve katliam bunu takip etti. Vatandaşlar tecavüz edildi ve katledildi, binalar ateşe verildi ve kiliselere saygısızlık edildi. Aleksios Trakya'ya kaçtı ve bunu üç gün süren yağma izledi.

Şehrin Yağmalanması

Haçlı ordusunun daha küçük bir şövalyesi olan Robert de Clari, Konstantinopolis'in abideleri ve dini kalıntılarının paha biçilmez izahatıyla Haçlı Seferi hakkında ilginç bir eser kaleme aldı. Ayrıca liderliğe daha yakın bir yazar tarafından hazırlanan başka bir eser, Champagne Mareşali Geoffrey de Villehardouin tarafından derlendi. Villehardouin, Konstantinopolis'in Fethi'ni neredeyse Haçlıların eylemlerinin bir müdafaası olarak yazdı ve bu sebeple eser, Bizanslıları yalnızca karşılığını alan kurnaz bir grup olarak tasvir ederek, oldukça taraflı bir eser ortaya koydu. Son olarak, Bizans tarihçisi Niketas Honiates, Historia'sında şehrin yıkım ve yağmalanmasının canlı bir görgü şahididir.

Horses from the Hippodrome of Constantinople
Konstantinopolis (İstanbul) Hipodromu'ndan Atlar
Tteske (CC BY)

1204'te Konstantinopolis'in nüfusu 300.000 civarındaydı ve o zamanlar Batı Avrupa'nın en büyük şehri olan Venedik'teki 80.000 kişiyi gölgede bırakıyordu. Lakin Haçlıları, binalarını, kiliselerini ve saraylarını, devasa forumlarını ve bahçelerini etkileyen sadece büyüklüğü değildi ve hepsinden ötesi, zenginliği Batılı ziyaretçilerde hayranlık uyandırdı. Sonra korkunun yerini hızla açgözlülük aldı. Binlerce yıl boyunca imparatorlar ve soylular tarafından düzenli olarak biriktirilen abidevi heykeller, sayısız sanat eseri, kitap, el yazması ve mücevherlerin hepsi soyuldu ve ya yok edildi yahut madeni para için eritildi. Mobilyalar, kapılar ve mermer mimari parçalar başka yerlerde yeniden kullanılmak üzere götürüldü ve hatta büyük I. Justinianus'unki de dahil olmak üzere imparatorların mezarları açıldı ve ihtiva ettiği değerli malzemeler kaldırıldı.

Çalınacak bütün Bizans dini kalıntılarının en kıymetlilerinden biri, Mesih'in bir intibasını taşıdığı söylenen bir bez veya atkı olan Mandylion kefenidir. Fransa'ya bir mükafat olarak alındı ​​ama ne yazık ki bu paha biçilmez ikon Fransız İhtilali sırasında yok edildi. Başka bir misalde, Hakiki Haç'ın bir parçasını taşıyan altın bir mukaddes eşya, Almanya'daki Limburg katedralinde sona erdi. Bilhassa Konstantinopolis Hipodromu, savaş arabalarının etrafında yarıştığı orta adada bulunan tüm hazineler için yağmalandı. Şimdi Venedik'teki San Marco Katedrali'nde bulunan dört bronz at, muhtemelen bir zamanlar arenanın abidevi giriş kapısının üzerinde duran bir savaş arabası grubunun parçasıydı.

Bizanslılar, sadece yağmalanan korkunç kan ve bunun maddi kaybından değil, aynı zamanda şehri ve aslında batı dünyasını Roma mirasına geri döndürdüğünü çok iyi bildikleri tarihi açıdan mühim sanat eserlerinin yok edilmesinden de yakındı. Tarihçi J. J. Norwich'in burada kuvvetli bir şekilde hülasa ettiği gibi, dünya büyük ve tanımlanamaz bir şeyi kaybetmişti:

Konstantinopolis'in yağmalanmasıyla Batı medeniyeti, Dördüncü yüzyılda İskenderiye kütüphanesinin yakılmasından veya Beşinci yüzyılda Roma'nın yağmalanmasından daha büyük bir kayıp yaşadı - belki de bütün tarihin en feci yegane kaybı. (306)

Division of the Byzantine Empire, 1204 CE.
Bizans İmparatorluğu'nun Bölünmesi (1204)
LatinEmpire (CC BY-SA)

Sonrası

İmparator Aleksios V. Dukas şehirden kaçtı, lakin daha sonra yakalanıp kör edildi ve birkaç ay sonra bir sütunun tepesinden atılarak ölüme terk edildi. Ortalık yatıştıktan ve herkes yağma ve talanla dolup taştıktan sonra, önceden kararlaştırılan Partitio Romaniae Antlaşması, Bizans İmparatorluğu'nu Venedik ve müttefikleri arasında paylaştırdı. Venedikliler Konstantinopolis, İyon adaları, Girit, Euboea, Andros, Naxos ve Marmara Denizi kıyılarındaki birkaç stratejik noktanın sekizde üçünü aldılar. Flanderslı Baldwin daha sonra Latin imparatoru (1204-1205) yapıldı ve Ayasofya'da taç giydi, Konstantinopolis'in sekizde beşini ve Trakya, kuzeybatı Küçük Asya ve birkaç Ege adasını içeren imparatorluğun dörtte birini aldı (hususen Sakız, Midilli ve Samos). Montferratlı Boniface, Selanik'i zaptetti ve orada Atina ve Makedonya'yı da içeren yeni bir krallık kurdu. 1205 yılında Baldwin'in bir Bulgar hapishanesinde ölümünün ardından, I. William I Champlitte ve I. Geoffrey Villehardouin (aynı adı taşıyan tarihçinin yeğeni) Peloponnese'de bir Latin prensliği kurarken, Fransız dükü Othon de la Roche Attika ve Boeotia'yı ele geçirdi.

Bizans İmparatorluğu, 1261'de, sürgündeki Bizans'ın (1208-1261) merkezi İznik İmparatorluğu'ndan gelen güçler Konstantinopolis'i yeniden aldığında, eski benliğinin bir gölgesi de olsa yeniden kurulacaktı. İmparator VIII. Michael (1259-1282) daha sonra tahtını Bizanslı seleflerinin sarayına geri yerleştirebildi.

Çevirmen Hakkında

Batuhan Aksu
Batuhan, Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans tarih öğrencisi. Erasmus programına katılarak Manchester Üniversitesi'nde aynı bölümde okudu. Edebiyat ve felsefe okumalarından da büyük bir keyif alıyor.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2018, Şubat 01). 1204: İstanbul'un İstilası [1204: The Sack of Constantinople]. (B. Aksu, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1188/1204-istanbulun-istilasi/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "1204: İstanbul'un İstilası." tarafından çevrildi Batuhan Aksu. World History Encyclopedia. Son güncelleme Şubat 01, 2018. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1188/1204-istanbulun-istilasi/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "1204: İstanbul'un İstilası." tarafından çevrildi Batuhan Aksu. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 01 Şub 2018. İnternet. 21 Ara 2024.