Viking Çağı'nda Kadınlar

Makale

Emma Groeneveld
tarafından yazıldı, Esra Sarıbal tarafından çevrildi
11 Temmuz 2018 tarihinde yayınlandı 11 Temmuz 2018
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İspanyolca
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır

Viking Çağı’nda (y. 790-1100) kadınlar, erkek egemen bir toplumda yaşamalarına karşın güçsüz olmak şöyle dursun çiftlik ve haneleri çekip çeviriyor, kumaş ve giysi üretimi yapıyorlardı. Grönland, İzlanda ve Britanya Adaları’ndan Rusya’ya kadar uzanan Viking topraklarını daha da genişletmek amacıyla anavatanları İskandinavya’yı terk etmiş ve fazlaca kalabalık olmayan şehir merkezlerinde ticaretle uğraşmışlardı. Bu kadınlarının bir kısmı, 834 yılına ait görkemli Oseberg Gemisi mezar odasında gömülü bulunan leydi ya da belki de kraliçe gibi zengin bir üst sınıfın parçasıydı. Diğer yandan Viking genişleme döneminde ele geçirilen topraklardan getirilen ve Viking toplumuna entegre edilen kölelerin arasında da çok sayıda kadın bulunuyordu.

Viking Age Clothing
Viking Dönemine Ait Kıyafetler
Wolfmann (CC BY-SA)

Yaşam tarzlarıyla ilgili birçok bilgiyi büyük oranda mezarlar, beraber gömüldükleri eşyalar ve kadınlardan bahseden, birisi tarafından diktirilmiş veya rastgele dikilmiş runik yazıtlı taşlardan elde ettiğimiz için Viking kadınlarının giyim kuşamı, mücevheratı ve kişisel eşyaları hakkında oldukça fazla şey biliyoruz. Toplum içindeki etkin “güçleri” ve statüleri hakkında ise pek bir şey bildiğimiz söylenemez. Bununla birlikte küçük kırsal toplulukların ve kendi kendine yetebilen ücra çiftliklerin yaygın olduğu bir toplumda esas olarak kadınların sorumluluğu olan ev işleri hiç de önemsiz değildi. Erkekler ticaret için uzaklara gittiğinde veya Kuzey Avrupa kıyılarında manastır yağmalayıp keşişlere korku salmakla meşgulken geride kalan kadınlar eşlerinin yokluğunda çiftliğin idaresini ellerine alıyordu. Dahası kadın Viking savaşçılarının var olabileceği konusu son yıllarda çokça tartışıldı. Bu tartışmalar sonucunda normalde kaba saba naraların atıldığı savaş sahnelerine tiz kadın seslerinin eklenmeye başlandı. Ancak konuya ilişkin deliller oldukça yetersiz ve tartışmalı.

Giyim ve Mücevherat

Viking kadınları hakkında en çok bilgiye sahip olduğumuz alanlardan biri de kıyafetleri ve kullandıkları mücevherat. Mezarlar ve içerisindeki eşyalardan edindiklerimiz sayesinde kadınların genelde iki üç kat kıyafet giydiklerini görüyoruz. İlk olarak boyun kısmından küçük yuvarlak bir broş yardımıyla tutturulan, keten veya yün kumaştan yapılmış boydan bir elbise veya içlik, onun üzerine de vücudu saran, genellikle yün dikdörtgen bir kumaştan yapılmış ve omuz askıları önden iki oval broşla iğnelenmiş askılı bir elbise giyiyorlardı.

Kaplumbağa broş olarak da bilinen bu oval broşlar, Viking maddi kültürüne özgü olduğundan herhangi bir mezarda bu broşlardan bulmak genellikle bir İskandinav bağlantısı olduğunu gösterir. Neil Price’a göre, 50’den fazla modeliyle birçok çeşidi bulunan broşların, o dönemin modasında yaşanan değişimleri yansıtıyor olabileceği gibi bundan ziyade artık çözemeyeceğimiz sınıfsal veya bölgesel bir bağlantının gizli bir sembolü olması daha muhtemel (Fitzhugh & Ward, 36). Oval broş dışında şal vb. kıyafetleri önden tutturmak için kutu şeklinde broşlar da kullanılıyordu. Her iki broş türü de genellikle tunçtan yapılırdı ve üzerine düğüm motifleri işlenirdi. Takılarda olduğu gibi tekstilde de büyük bir çeşitlilik mevcuttu. Birka (İsveç) gibi ticaret merkezlerinde kendi ürettikleri yün kumaş ve Doğu’dan gelen ipek kumaşlara kadar birçok çeşit vardı. İlginç bir şekilde bu merkezde bulunan ve zenginlere ait tek bir mezarda bile çeşitli kumaşlardan yapılmış pek çok kıyafet bulunuyordu.

Viking Age Oval Brooches
Viking Dönemine Ait Oval Broşlar
mararie (CC BY-SA)

Viking kadınları, bu eşyalara ek olarak kolye, bilezik, yonca şeklinde toka, düğüm deseni veya telkâriyle süslenmiş, üç uçlu yonca broşlar da takıyordu. Boncuk da kadın mezarlarında sıkça rastlanan eşyalar arasında.

Ev İdaresi

Birkaç ticaret merkezi mevcut olsa da Viking evleri çoğunlukla küçük kırsal bölgelerde ve kendi kendine yetebilen ücra çiftliklerde kurulmuştu. Tipik bir Viking evi, ortasında ocak bulunan uzun bir odadan oluşuyordu. Ek olarak ahır, ambar, mandıra gibi başka kısımları da vardı.

Çoğunlukla bu birkaç bölümden oluşan evin işleriyle ilgilenen kadınlar, Judith Jesch’e göre “ailelerini yedirip giydirebilmek için zamanlarının çoğunu ahır, mandıra ve ev içinde geçirmekteydi” (41). Çiğ besinleri birçok aşamadan geçirerek yemek hazırladıkları gibi kumaş ve kıyafet üretimi gibi uzun ve karmaşık bir sürece de neredeyse her Viking kadını öyle veya böyle dahil olurdu. Hatta özellikle kırsal kesimlerde bulunan kadın mezarlarında en sık rastlanan eşyalar ağırşak, varangelen ve yün tarağıydı. Arkeolojik kayıtlarda doğrudan rastlanmasa da geleneksel olarak Viking kadınlarının çocuk yetiştirmek, hasta ve yaşlılara bakmak gibi başka sorumluluklarının da olduğu varsayılıyor. Hatta çiftlikle ilgili marangozluk ya da deri işçiliği gibi işlerle de uğraşmış olabilirler. Çocukların nasıl yetiştirildiğini, kız erkek ayrımı yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ancak kız çocukları muhtemelen uygun bir yaşa geldiğinde evlendiriliyordu.

KADINLARIN SORUMLULUK ALANLARI OLDUKÇA GENİŞTİ. Kocaları uzaktayken veya öldüğünde İşlerİn başına kadınlar geçerdİ.

Viking kadınları, dönemin diğer kadınları gibi kocalarından alt bir konumda olsalar da sorumluluk alanları oldukça genişti. Mezara anahtarla gömülmeleri ve kocaları uzaktayken veya öldüğünde işlerin başına geçmeleri hesaba katıldığında evin idaresinin doğrudan kadınların elinde olduğu bile düşünülebilir. Anne-Sophie Gräslund, çiftlikleri “karı ve kocanın birlikte yönettiği, her iki tarafında eşit öneme sahip ancak farklı ve birbirini tamamlayıcı görevlere sahip olduğu” şirketlere benzetmiştir (Sørensen, 260). Ancak böylesi büyük çiftliklere ve topraklara sahip olan kesim, hatırı sayılır derecede varlıklı insanlardı ve kuvvetle muhtemel üst sınıftandı. Bu sebeple söz konusu kesimin Viking toplumunun tamamını yansıttığını düşünmek doğru olmaz. Bununla birlikte evlilik, gerek Viking toplumunda gerekse İskandinavlar ve ele geçirilen toprakların yerlileri arasında yeni akrabalık bağları kurmak için son derece önemli bir kurumdu. Kadınların kocaları üzerinden elde ettikleri nüfuza bakılacak olursa evli olmayan kadınların toplum içinde çok da etkili olmadığını düşünmek yanlış olmaz. MS 1000 civarında Hristiyanlık, İskandinavya ve Viking topraklarında yayılmaya başlamadan önce asiller arasında genellikle kölelikle ilişkilendirilen nikahsız birliktelikler ve çok eşlilik mevcuttu.

Viking kadınlarının toplumdaki statüleri hakkında kesin bir şey söylemek zor olsa da ev içinde üstlendikleri rolün çok önemli olduğunu ve çoğu zaman da takdir edildiğini unutmamak gerekir. Bir kadının anısına dikilmiş ve İsveççe yazılmış olan Hassmyra (Vs 24) runik taşından geriye kalan tek satır bu durumu onaylar nitelikte:

İyi çiftçi Holmgaut bu taşı karısı Odindis anısına diktirmiştir.

Hassmyra’ya

gelmeyecek asla

çiftliği yönetecek

daha iyi bir ev hanımı.

Red Balli

yonttu bu taşı.

Odindis, Sigmund’a

iyi kardeşlik yaptı.

(Jesch, 65)

Kadın Tüccarlar

Viking Çağı İskandinavya’sında birkaç ticaret merkezi vardı ve buralarda insanlar, muhtemelen ülkenin kırsal ve ücra kesimine kıyasla daha hareketli ve farklı bir hayat sürüyorlardı. Bu merkezlerin en büyükleri İsveç’teki Birka, Danimarka’daki Ribe, Norveç’teki Kaupang ve günümüz kuzey Almanya’sındaki Hedeby bölgelerinde yer alıyordu. Kırsal bölgelerdeki kadınlar genellikle yanlarında ağırşakla gömülürken Birka gibi ticaret merkezlerindeki kadın mezarlarında iğne, makas, cımbız ve hatta tüccarların kullandığı ağırlıklar, terazi ve madeni paraya rastlanmıştır.

Viking Age Farm, Avaldsnes, Norway
Viking Çiftliği, Avaldsnes, Norveç
Mark Voigt (CC BY)

Ticarete dair bu eşyalara, yalnızca İskandinavya’daki şehir merkezlerinde değil, günümüzde Rusya sınırları içinde bulunan eski Viking topraklarında da rastlandığı için bu kadınların birer tüccar oldukları düşünülüyor. Tabii ki mezardan çıkan eşyaları, insanların yaşam tarzıyla doğrudan ilişkilendirmek çok da doğru olmaz çünkü söz konusu eşyaların hangi amaçla gömüldüklerini bilmiyoruz. Judith Jesch, bu konuya mantık çerçevesinde yaklaşarak şöyle diyor:

...Mezar eşyaları gerçekten ölülerin hayatını mı temsil ediyor yoksa daha çok sembolik bir anlamları mı var, bunu düşünmeliyiz. Çocuk mezarlarında ağırlık ve terazilerin bulunması çocukların da ticaretle uğraştığı anlamına gelmez. (Jesch, 21)

Yani bir kadının ağırlıklar ve terazilerle mezara gömülmüş olması kendisinin aktif olarak ticaretle uğraştığının kesin bir kanıtı olamaz. Belki de sadece tüccar bir aileden geldiği için bu şekilde gömülmüştür. Diğer birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da boşlukları dolduracak ya da şehirli Viking kadınlarının yaşayışları hakkında net bir resim çizecek kadar yeterli bilgiye sahip değiliz. Ancak şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki ticaret merkezlerinde yaşayan kadınlar, gerek şehre gelen egzotik ürünler gerekse yabancı ziyaretçiler sayesinde kırsal kesimdeki kadınlara kıyasla dış dünyaya daha yakın ve ilgililerdi. Birka’ya gönderilen Hıristiyan bir misyonerin zengin, dul bir kadın olan Frideburg ve kızı Catla’yı Hristiyan yapmasını ve daha sonraları bu iki kadının Friz pazar kasabası Dorestad’a gitmeye karar vermelerini anlatan bir hikâye bu durumu gözler önüne seriyor.

Elit Kesim

Eğer bazı Viking kadınları gerçekten de ticaretle ilgilendilerse büyük ihtimalle toplum içinde yüksek mevkilere gelmiş veya en azından bu sayede varlık ve statü kazanmışlardır. Viking Çağı’nın zengin ve gücü elinde bulunduran kesiminin yalnızca erkeklerden oluşmadığı oldukça aşikâr. Bu elit kesimin izleri, İskandinavya’nın her yerine dikilmiş büyük runik taşlar ve sıradan bir zengine ait ya da son derece abartılı olup içerisindeki kişinin ne kadar önemli olduğu konusunda şüphe bırakmayan mezarlar şeklinde zamanın sınırlarını aşarak günümüze kadar ulaşmış.

lüks bİr şekİlde döşenmİş Asİllere aİt oseberg gemİsİ mezar odasında (y. 834) beraberlerİnde bİrçok özel eşya İle gömülÜ İKİ KADIN İSKELETİ bulundu.

Runik yazıyla ve süslemelerle kaplı olan ve genellikle ölülerin anısına dikilen runik taşlar, normalde zengin aileleri tarafından yaptırılır ve hayattaki mücadeleleri anlatılırdı. Söz konusu ailelerde kadınlar önemli bir konuma sahip olmakla kalmayıp bazı runik taşlarını kendileri diktirmişti. Bu da “çok az sayıda kadının sosyal açıdan yüksek bir konumda oldukları” gibi bir izlenim yaratıyor (Jesch, 49-50) Ayrıca runik taşlar, kadının mirasının aile servetinin bir aileden diğerine aktarımını kolaylaştırmada ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Kırsal yerleşim yerlerinde bulunan lüks bir şekilde döşenmiş kadın mezarları ve hatta gemi mezarlıkları, bu bölgelerdeki kadınların da toplum içinde yüksek mevkilere ulaşabildiklerinin bir işareti. Kırsal kesimde kadınların kocalarının yokluğunda çiftliğin sorumluluğunu ellerine aldıklarından zaten bahsetmiştik.

İskandinavya ve çevresinde, çeşitli Viking metin ve efsanelerinden türemiş “kadın büyücüler” fikrini destekler nitelikte 40 küsur mezar bulundu. Kaynaklarda genellikle kadınlarla ilişkilendirilen Seiðr, şamanist bir büyü türüdür. Bu kadın büyücülere, geleceği görme güçleri olan ve asa taşıyan güçlü büyücüler anlamına gelen völur (tekil hali völva) deniliyordu. Viking Çağı’na ait mezarlarda da sembolik anlamları olan asaya benzer eşyalar bulundu. Örneğin bir yoruma göre bu metaforik nesneler, ölünün ruhunun uzun süre yaşamasını sağlıyordu. Kıyafet ve mezar eşyaları bakımından zengin olan bu mezarlarda tılsım, muska, egzotik mücevherat, yüz piercingi, ayak yüzüğü gibi birçok eşya mevcuttu. Hatta bazı mezarlarda kenevir ve banotu gibi maddeler de bulunuyordu. Bu kadınların toplumda ne tür rolleri olduğu ise hala gizemini koruyor.

Soylu kadınların mezarları hakkında da bazı bilgilere sahibiz. Judith Jesch, içerisinde iki kadın cesedinin bulunduğu lüks bir şekilde döşenmiş Oseberg gemisi mezar odasından bahsederken şunları söylüyor:

Oseberg gibi soylu mezarlarının yüksek statü, varlık ve güç sahibi insanlara ait olduğu inkâr edilemez bir gerçek. Her ne kadar diğer Viking mezarlarıyla ortak özellikleri olsa da gerçekten benzersizler. (27)

Bu iki kadın, bir kraliçe ve hizmetçisi miydi yoksa akrabalık ilişkisi olan iki soylu kadın mıydı hala bilinmiyor ancak ikisinden birinin yüksek sosyal statüye sahip olduğu kesin.

Oldukça varlıklı başka bir kadın ise 9. yüzyılın sonlarında yaşamış olan Bilge Aud idi. Hebridler’de ikamet eden Norveçli bir kabile reisinin kızı olarak dünyaya geldiği ve Dublin’de yaşayan bir Viking ile evlendiği düşünülüyor. Kocasının ve oğlunun ölümünden sonra aile servetinin başına geçip kendisi ve torunları için bir gemi ayarlayarak önce Orkney ve Faroe Adaları’na gidiyor ve nihayetinde İzlanda’ya yerleşiyor. Burada maiyetindekilere toprak dağıttığı ve Hristiyan olduğu biliniyor. Aud, İzlanda’nın en önemli dört yerleşimcisinden biri olarak anılır.

Oseberg Sleigh
Oseberg Kızağı
Helen Simonsson (CC BY-SA)

Elit tabakanın en üstünde ise Viking kraliçeleri yer alıyordu. İskandinavya krallıkları Viking Çağı’nın sonuna kadar tam bir birlik oluşturamadığı için bazı kraliçeler nispeten daha küçük bölgelerde hüküm sürerken bazılarının ise oldukça geniş bağlantıları vardı. Elbette Viking kadınları, bu güçlerini kocaları ve oğulları sayesinde elde etmiş olabilirler. Erkekler ne kadar güçlüyse yanlarındaki kadınlar da o kadar çok imkana sahip oluyordu.

Göçmen Kadınlar

Kuzey Avrupa ve ötesine kadar uzanan Viking baskınlarının ardından Viking toprakları, Grönland ve Rusya’ya ve hatta Kuzey Amerika’daki Newfoundland’e kadar genişlemişti. Kadınlar olmadan bir yere düzgün bir şekilde yerleşmenin oldukça zor olduğu ise açık bir gerçek. Bahsi geçen bölgelerdeki Viking kadın mezarları da kadınların varlığını doğrular nitelikte.

Anglo Saxon ve Frenk kaynaklarına göre 9. yüzyılın sonlarında Viking birliklerinin çocukları ve eşleriyle yolculuğa çıktıkları bilinmesine ve Torksey (İngiltere) gibi kışın kamp kurulan bölgelerde tekstil üretimine dair arkeolojik kanıtlar bulunmasına rağmen Vikinglerin ilk akın ve askeri seferlerinde kadınların aktif bir rol oynadığını düşünmek ve buna dair kanıtlar bulmak oldukça zor. Belki de söz konusu aileler ya da kamplarda bulunan kadınlar İskandinav değillerdi. Hem Kıta Avrupası’nda hem de Britanya Adaları’nda baskınlar düzenleyen Viking orduları, buralarda yaşayan kadınları da yanlarına almış olabilir. Ancak bu durumun ne sıklıkla gerçekleştiği koca bir muamma.

Öte yandan ilk yerleşik hayata geçme hareketleriyle birlikte daha net bir resim karşımıza çıkıyor. Elbette bölgeye göre yerleşik hayata geçme zamanı da değişiklik gösteriyor. İskandinav göçmen aileler, 9. ve 10. yüzyıllarda Britanya Adaları’na yerleştiler. 9. yüzyılın sonuna doğru ise İzlanda’da ve sonrasında Grönland ve çevresindeki bölgelerde yerleşik hayata geçildi. İzlanda ve Grönland tamamen İskandinavlardan oluşurken (İrlanda vb. bölgelerden getirilen kadın köleler hariç) Britanya Adaları ve Rusya’da halihazırda oralarda yaşayanlarla karışık bir halk meydana gelmişti. Örneğin Orkney’de 9. veya 10. Yüzyıla ait, sözde Westness’li bir kadının mezarında yirmili yaşlarında İskandinav bir kadının ve yeni doğmuş bebeğine ait kalıntılarına rastlandı. Ayrıca mezar eşyaları arasında bir çift bronz oval broşun yanı sıra Keltlere özgü bir süs iğnesi de vardı. Man Adası’nda zengin İskandinav bir kadına (pagan bir büyücü) ait mezara ek olarak esasen Kelt haçları olan ve üzerlerinde hem İskandinav hem de Kelt isimlerinin bulunduğu İskandinav tarzı süslemeleri olan yaklaşık 30 Hristiyan runik anıtı, yukarıda bahsi geçen bölgelerde ne kadar karma bir halkın yaşadığını gözler önüne seriyor.

Viking Grave, Birka, Sweden
Viking Mezarı, Birka, İsveç
Hjalmar Stolpe (Public Domain)

Savaşçı Kadınlar Gerçekten Var Mıydı?

Viking Çağı erken dönemlerinde yaşanmış hikayeleri anlatan 13. yüzyıla ait meşhur İzlanda destanları, kadınların sosyal rollerine ilişkin yeni bir olasılığı ortaya çıkarıyor. Bu efsanelerde gerektiğinde harekete geçen, intikam ateşiyle yanıp tutuşan, kocalarına karşı çıkan ve hatta savaşlara katılan bir kadın tasvir ediliyor. Ancak bu efsaneler, yazıldıkları zamandan çok daha öncesini farklı bağlamlar içinde anlatıyor. Bu sebeple Viking Çağı kadınlarının gerçekten de efsanelerdeki gibi savaşçı bir imaja sahip olduğunu düşünmek yanlış olacaktır.

Bununla birlikte “güçlü Viking kadını” düşüncesi, insanlar arasında büyük bir heyecan yaratmış durumda. Charlotte Hedenstierna‐Jonson, 2017’de A female Viking warrior confirmed by genomics (Genom biliminin doğruladığı kadın Viking savaşçısı) adlı bir makale yayımladığında heyecan doruk noktaya ulaştı. Söz konusu çalışma, 1800’lü yıllarda Birka’da (İsveç) bulunan Bj 581 isimli bir Viking mezarıyla ilgili. Mezardaki iskeletin yanında ölen kişinin savaşçı olduğuna işaret eden çeşitli silahlar, at ve aygır iskeletleri bulundu. Test sonuçlarına göre kemikler bir kadına aitti. Mezarda makale yazarlarına göre taktiksel ve stratejik bilgiye işaret eden bir çeşit oyuna ait parçalara da dayanarak bahsi geçen kadın “doğrulanmış ilk yüksek rütbeli kadın Viking savaşçı” olarak adlandırıldı.

Eleştirmenler, bu varsayımın gerçek bir olgudan ziyade tahminden ibaret olduğunu düşünüyor çünkü iskelette bir savaşçıda olması beklenen travmatik yaralara ya da ağır fiziksel aktivitelere işaret eden bir duruma rastlanmadı. Sonuç olarak mezar eşyalarını kişinin gerçek hayatıyla doğrudan ilişkilendirmenin doğru olmadığını unutmamak gerek. Bu kadın çok daha başka bir nedenden, belki de sembolik bir amaçla savaşçı eşyalarıyla gömülmüş olabilir.

Şayet Viking kadınlarıyla ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıkarsa hikâye de değişecektir. Ancak şimdilik arkeolojik ve tarihsel bulgular, Birka’da bulunan bu kadının aktif bir savaşçı olduğunu kanıtlamak için yeterli değil. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi bu konuda da Viking kadınlarının yaşam tarzı dönemin erkekleriyle karşılaştırıldığında hala gizemini koruyor.

Bibliografya

Dünya Tarihi Ansiklopedisi bir Amazon İştirakidir ve uygun kitap satın alımlarından komisyon kazanır.

Çevirmen Hakkında

Esra Sarıbal
Merhaba, ben Esra. Hacettepe Üniversitesi İngilizce Mütercim-Tercümanlık Bölümü mezunuyum. Dünya tarihi ve kültürü hakkında yapacağım çevirilerle tarih meraklılarına faydalı olabilmeyi umuyorum.

Yazar Hakkında

Emma Groeneveld
Emma, İlk Çağ Tarihi bölümünü bitirdi. Yüksek lisansta araştırmaları, İlk Çağ mahkemelerinin ilgi çekici siyasetine ve Heredot'a yoğunlaştı. Şimdilerde ise tarih öncesinin derin denizlerine kendisini kaptırmış durumda.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Groeneveld, E. (2018, Temmuz 11). Viking Çağı'nda Kadınlar [Women in the Viking Age]. (E. Sarıbal, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1251/viking-caginda-kadinlar/

Chicago Formatı

Groeneveld, Emma. "Viking Çağı'nda Kadınlar." tarafından çevrildi Esra Sarıbal. World History Encyclopedia. Son güncelleme Temmuz 11, 2018. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1251/viking-caginda-kadinlar/.

MLA Formatı

Groeneveld, Emma. "Viking Çağı'nda Kadınlar." tarafından çevrildi Esra Sarıbal. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 11 Tem 2018. İnternet. 21 Kas 2024.