Viking Çağı (790-1100), İskandinavların temas ettiği kültürleri her yönden değiştirdi. Vikingler genellikle uyarmadan saldırırlardı ve ilk yıllarda ganimet ve köleleri alıp geldikleri gibi hızla giderlerdi. Zamanla, saldırdıkları bölgeleri kolonileştirmeye başladılar, ancak kar için hızlı bir baskın ya da toprak ve iktidar için uzun vadeli bir savaş olsun, her saldırılar yetenekli bir savaşçı tarafından organize edildi ve yönetildi.
Viking Çağında kaydedilen birçok büyük Viking lideri var, ancak bunların yalnızca bir kısmı ya hükümleri sırasındaki etkileri ya da hikayelerinin somutlaştırdığı değerler için öne çıkıyor. Örneğin Freydis Eriksdottir, tanınmış bir Viking lideri değildir, ancak hikayesinde Viking cesaretini ve savaşçı ahlakını özetler. Birçok isim büyük Viking liderleri listesine dahil edilebilse de, en dikkat çekici on iki isim şunlardır:
- Ragnar Lothbrok - 9. yüzyıl
- Kemiksiz Ivar - 865-870
- Normandiyalı Rollo - salt. 911-927
- Kızıl Erik - 950-1003
- Leif Erikson - 970-1024
- Freydıs Erıksdottır - 970-1005
- Hastein (Hasting olarak da bilinir) – MS 9. yüzyıl
- Harald Fairhair - salt. 872-933
- Harold Bluetooth - salt. 958-985
- Sweyn Çatal Sakal - salt. 986-1014
- Büyük Cnut - salt. 1016-1035
- Harald Hardrada – salt. 1046-1066
Bu figürlerin hepsi tamamen tarihsel değildir ve olanlar arasında hikayelerinin tümü doğrulanamaz. Tarih ve efsane, yukarıdakilerin çoğunun anlatıları boyunca örülür, ancak ister tarihsel ister efsanevi olsun, bu liderler dünya üzerinde kalıcı bir etki bıraktılar.
Ragnar Lothbrok
Ragnar Lothbrok, Ragnar Lothbrok Destanının kahramanı ve bir dizi Viking in lideridir. Bilimsel çalışmalarda gerçek bir tarihsel figür olarak gösteriliyor, ancak aynı zamanda bu yazarlar Ragnar'ın muhtemelen Viking lideri Reginherus'a en yakın şekilde modellenmiş kurgusal bir karakter olduğunu kabul ediyorlar. Ragnar ejderhalarla savaştı ve Britanya'yı sadece iki gemiyle fethetmeye çalışırken, tarihi Reginherus ise Paris'e 845 de yapılan baskınından Kel Charles (843-877) tarafından şehri yalnız şekilde terk etmesi istenmesiyle tanınıyor. (böylece Viking liderlerine koruma amacıyla ödenen büyük ödeneklerin geleneği başladı.)
Bununla birlikte, Ragnar, bir kalkan şiiri, Ragnarsdrápa (bir kalkan üzerine oyulmuş mitolojik veya efsanevi imgeleri tanımlayan bir eser) olan, ozan Bragi Boddason'un (Bragi enn gamli olarak da bilinir) MS 9. yüzyıldan kalma bir şiiri olan Ragnarsdrápa'dan da bilinir. İddiaya göre, kalkan Ragnar adında biri tarafından Bragi'ye verildi ve bu Ragnar'ı Ragnar Lothbrok ile bağdaştıran başka bir Eski İskandinav şiiri var. Ancak, Lothbrok'un tarihselliği şüpheli olduğu için, başka bir Ragnar'a da atıfta bulunuyor olabilir, bu onun tarihsel olarak kalkan şiiriyle bağlantılı olduğu anlamına gelmez.
Ragnar Lothbrok'un Destanına göre, Ragnar, psişik karısı Aslaug tarafından Britanya'yı fethetmek için sadece iki gemi kullanması önerildi. Ancak o karısının önerisini görmezden geldi ve Northumbria Kralı Ælla (867) tarafından yakalandı ve bir yılan çukuruna atılarak idam edildi.
Kemiksiz Ivar
Ivar'ın, Ragnar Lothbrok'un oğlu olduğu iddia ediliyor ve en çok Ragnar'ın Oğullarının Hikayesi olan Ragnar Lothbrok Destanından ve Saxo Grammaticus'un Gesta Danorum'undan (1160-1220) biliniyor. Ayrıca, MS 865'te Britanya'yı işgal eden Büyük Viking Ordusunun Anglo-Sakson tarihinde 'Hingwar' olarak adlandırılan liderlerinden biriyle de sık sık kıyaslanır ve efsanevi Ivar'ın bu Hingwar'dan ilham almış olabileceği düşünülebilir. Bununla birlikte, Ivar'ın destanlarda tasvir edildiği gibi bire bir var olup olmadığı günümüzde hala tartışılmaktadır.
Ragnar'ın Oğullarının Hikayesinde, Ivar babalarının ölümünün intikamını almak için kardeşleriyle birlikte Britanya'ya yelken açar, ancak Kral Ælla'ya karşı onlarla savaşmayı reddeder. Daha sonra kralla toprak için bir anlaşma yapar ama Ælla, ancak bir boğa postuyla örtebileceği kadar toprağa sahip olabileceğini şart koşar. Ivar boğanın postunu şeritler halinde keser ve York şehri olacak bölgeyi kuşatır. Bu hikaye, Kuzey Afrika'daki şehrini bulmak için bir öküz postuyla aynı şeyi yapan Kartacalı Dido ile ilgili çok daha eski hikayeden esinlenilmiştir.
York'u kurduktan sonra Ivar, kan kartalı olarak bilinen gizemli işkenceyle Kral Ælla'yı öldürerek babasının intikamını alır ve ardından York'tan Northumbria'yı yönetir. Sadece çok az ve çoğu zaman çelişkili kaynaklar onun Büyük Viking Ordusunun başına geçtiğini söyler ve Kral Ælla'yı MS 867'de York Savaşı'nda öldürdüğünü iddia eder. Gerçek bir tarihsel figür olsun ya da olmasın, Kemiksiz Ivar Viking'in acımasızlığını ve kurnazlığını somutlaştırmıştır.
Normandiyalı Rollo
Rollo, daha önce Batı Francia Krallığı'na baskın düzenleyen Normandiya'nın kurucusudur. Rollo'nun, kentin Batı Francia'lı Odo (856-898) tarafından savunulduğu 885-886 yıllarında Paris Kuşatmasında yer aldığı düşünülmektedir. Ancak Şişman Charles'ın geleneği devam ettirmesi ve Vikinglere gitmesi için ödeme yapmasıyla sona eren kuşatmadan sonra Rollo, bölgede çeşitli yerleşim yerlerine baskın düzenledi. MS 911'de, Basit Charles' a(MS 893-923) aynı geleneği takip etmek için cazip geldi, ancak bunun yerine, sadakati ve Viking baskınlarından korunması karşılığında arazi ve kızı Gisla'yla evlenmesini teklif etti.
Rollo kralın teklifini kabul etti ve Normandiya bölgesini (“İskandinavlar ülkesi”) kurdu. Basit Charles ile olan anlaşmasına sadık kaldı ve sadece Batı Francia'yı Vikinglerden korumakla kalmadı, aynı zamanda krallığındaki insanların hayatlarını iyileştirdi. Yasaları revize etti, kiliseleri ve manastırları restore etti ve kral için yönetimine yönelik tehditlere karşı şahsen savaştı. Kişisel başarılarının yanı sıra, Fatih William'ın büyük-büyük-büyük-büyükbabası olarak da ünlüdür.
Kızıl Erik
Kızıl Erik (Erik Thorvaldsson olarak da bilinir), Grönland'a ilk kez yerleşen İzlandalı bir kaşifti. Hikayesi, Grönlandlıların Destanında ve Kızıl Erik' in Destanında anlatılıyor, ancak bu destanlar birkaç noktada farklılık gösteriyor. Temelde, Erik İzlanda'da bir adamı öldürdüğü için yasaklandı (tıpkı babası Thorvald Asvaldsson'un aynı suçtan Norveç'ten sürgün edilip oğluyla birlikte İzlanda'ya gelmesi gibi) ve üç yıl sürgün edildi. Daha önceki İskandinav denizcilerinin batıya yerleşmeye çalıştıklarını ve sürgününün üç yılı boyunca bölgeyi keşfederek oraya yelken açtıkları bir arazi olduğunu duymuştu.
İzlanda'ya döndüğünde, herkese keşfettiği harika yeri anlattı ve daha fazla insanı gelmeye ikna etmek için keşfettiği yere Grönland adını verdi. Destanlar, hoş bir ismin daha fazla yerleşimciye yol açacağı umuduyla bilinçli olarak "İzlandalı" isminin nasıl verdiğini anlatıyor. Bu adım başarılı oldu ve 14 gemiyle Grönland'a döndü ve koloniler kurdu, böylece Grönland kuruldu.
Leif Erikson
Kızıl Erik'in oğlu Leif, Kristof Kolomb tarafından Yeni Dünya'nın rezil “keşfinden" yaklaşık 500 yıl önce Kuzey Amerika'ya gemileriyle gitmesiyle tanınıyor. Babasında olduğu gibi, Leif'in hikayesi Grönlandlıların Destanından ve Kızıl Erik'in Destanından geliyor. Bu destanlara göre, Leif denizde olan bir dizi risklerle karşılaştı ve bunlardan biri onu ülkeyi Hristiyanlığa zorlayan Norveç Kralı Olaf Tryggvason (MS 995-1000) ile temasa geçirdi. Leif, Olaf'a bağlılık yemini etti ve için Grönland'a insanları hristiyan yapmak için dönerken rotasından saptı ve bugün Newfoundland, Kanada olarak bilinen Vinland (orada bulunan üzümler için "üzüm-ülke") adını verdiği garip bir yerde yaralandı.
Vikingler, şimdi L'anse aux Meadows olarak bilinen bölgedeki bir yarımadanın en kuzey noktasına yerleşim inşa ettiler ve bu küçük topluluk, Grönland'daki arkadaşlarıyla görünüşte kazançlı bir ticarete başladılar. Bununla birlikte, toprakların yerlileri yeni gelenlerden çok memnun değildi ve bu, Grönland'daki deniz yolculuğunun zorluklarıyla birlikte, sonunda yerleşimi terk etmelerine yol açtı. Leif sonunda Grönland'a döndü ve burada Olaf'a halkı Hristiyanlığa dönüştürme sözünü yerine getirdiği iddia edildi, ancak o zamana kadar halkın çoğu muhtemelen zaten Hristiyandı.
Freydis Eriksdottir
Freydis, Leif Erikson'un kız kardeşi ya da üvey kız kardeşi ve Kızıl Erik'in kızıydı. Büyük bir Viking lideri olarak ünü ve neredeyse onun hakkında bilinen her şey Yeni Dünya' daki iki farklı hikayeye dayanıyor. İlk hikaye, ordusunun geri çekilen adamları tarafından yalnız bırakılan cesur bir savaşçı kadın olarak tasvir edildiği Kızıl Erik'in Destanından geliyor ve yerleşime yalnızca bir kılıçla saldıran ağır silahlı yerli kabileye saldırmasından bahsediyor; ikincisi, iş ortaklarının, kocası ve adamları tarafından öldürülmesini düzenleyen ve daha sonra ortakların kadınlarını öldürmeyi reddettiklerinde, kadınları baltayla öldüren bir kadın olduğu Grönlandlıların Destanından geliyor.
Bu anlatımlardan hangisinin doğru olduğuna dair bir kanıt yoktur, ancak Grönlandlıların Destanının – ki bu ikisinin sonrasıdır – Freydis'in hikayesini Yeni Dünya'da kötü görünmesi için kasıtlı olarak anlatıldığı düşünülmektedir. Kılıcıyla tek başına düşmanca bir düşmana bakan cesur Viking savaşçı kadının görüntüsü Hristiyan kadın idealine uygun değildi ve başka yerlerde de görülebileceği gibi (Jezebel'in incildeki hikayesi ya da Mercia'nın Cwenthryth'ı gibi) Hristiyan anlatısına uymayan güçlü kadınlar kötü adamlara dönüştürüldü.
Hastein
Hastein'in (genellikle Hasting olarak anılır) tarihsel olduğu düşünülmektedir, ancak adı herhangi bir niteleyici olmadan çok sık atıfta bulunulduğundan, her hikayede bahsedilenin aynı kişi olup olmadığını bilmek zordur. M.S. 859'da Bjorn Ironside ile Akdeniz'e, aynı M.S. 858'de Batı Fransa'ya, M.S. 865 Büyük Viking Ordusunun bir parçası olarak ve M.S. 892'de Mercia'nın işgalci gücünün bir parçası olarak yerleştirilir. Ne yaptığını ya da yapmadığını tespit etmedeki sorunun bir kısmı, yakından tanımlandığı Bjorn Ironside'ın yarı efsanevi statüsüdür.
Hastein'ın, Hristiyanlığı kabul ediyormuş gibi yapma, şehrin kapılarından geçmek ve daha sonra mucizevi bir şekilde dirilmek için ölü taklidi yapmak, sözde iyilikseverleri öldürmek ve adamlarına kapıları açmak Viking hilesini başlattığı düşünülmektedir. (Ragnar Lothbrok'un tam da bunu yaptığı Vikings dizisinde tasvir edilmiştir). Bu taktiği ilk kez Luna şehrini fethederken yaptığı söylenir. Tarihsel olarak, MS 892'de Mercia'yı işgal eden gücü yönettiği, Büyük Alfred'e ve Mercia'nın Aethelred ve Aethelflaed'ine karşı savaştığı bilinmektedir. MS 896 da tarihi kayıtlardan kayboluyor.
Harald Fairhair
Harald'ın Destanı ve diğer kaynaklardaki hikayelere göre, Harald Fairhair birleşik bir Norveç'in ilk kralıydı. Lakabı iktidara gelmesiyle yakından ilişkilidir, çünkü ilgisine karşılık bulamayan Hordaland prensesi Gyda'ya aşık olduğu söylenir. Norveç'in ayrı krallıklarını fethederek ve onları kendi egemenliği altında birleştirerek sevgisine layık olduğunu kanıtlayana kadar saçlarını hiçbir şekilde kesmeyeceğine ve bakım yapmayacağına yemin etti.
Harald'ın jesti günümüzde önemsiz görünebilir, ancak İskandinavlar için kişisel hijyen önemliydi ve özellikle bir prensin saçlarına bakması bekleniyordu. Harald'ın Norveç'i birleştirmesi on yıl sürdü, bilim adamı Martin J. Dougherty'ye göre, büyük olasılıkla paspas saçlı olarak biliniyordu, ancak hem Gyda'yı hem de krallığını fethettikten sonra saçlarını şekillendirdi ve sarışın oldu. (176). Diğer iki büyük Viking liderinin babasıydı, İyi Haakon (934-961) ve Kanlı Balta Erik (Norveç kralı 931-933, Northumbria kralı 947-948, 952-954) ikincisi bir İngiliz krallığının son Viking kralıydı.
Harald Bluetooth
Harald Bluetooth, Danimarka halkını Hristiyanlığa dönüştüren Danimarka kralı olarak bilinir. Corvey'li Widukind (973) gibi Hristiyan yazarlar, Harald'ın Poppa adında bir din adamı tarafından kendisine gösterilen mucizelerle Hristiyanlığa inandırıldığı, bu mucizelerden birinin Poppa'nın inancı nedeniyle kırmızı-sıcak demir çubuğun eli yakmadan tutulmasının da dahil olduğunu iddia ediyorlar. Gerçekte Harald, halihazırda Hristiyan olan ve Hristiyan Roma krallığının kilisesine yapılan saldırıyı haklı çıkarmakta sorun yaşayan Almanların işgalini engellemek için harekete geçti.
Danimarka'yı Hristiyanlığa döndürmesi onun en büyük başarısı olarak gösterilse de ülkesinin altyapısını geliştiren ve komşularıyla olan sözleşmeleri ve anlaşmaları sağlamlaştıran etkili bir yöneticiydi. Öyle olsa bile, Hristiyanlığa dönüşüm, babasını deviren ve MS 986 da iktidara gelen oğlu Sweyn Çatal Sakal ile devam etmedi.
Sweyn Çatal Sakal
Sweyn'in haydut bir Hristiyan mı yoksa inatçı bir putperest mi olduğu belli değil, ama kesinlikle kiliseyi kendi yararına kullandı. Tahtını babasından aldıktan sonra Danimarka'nın Norveç üzerindeki zayıf tutumunu güçlendirdi ve her iki ülkenin kralı oldu. Almanya'nın ve Roma'daki kilisenin müdahalesinden korktu ve çabalarını Britanya'da kilisenin gücünü genişletmeye odakladı. Danimarka ve Norveç ordularının yöneten Sweyn, bölgede ortantısız güç kullandı ve iddiaya göre oradaki bir Danimarka yerleşiminin katliamına tepki olarak MS 1002'de Britanya'yı işgal etti.
Sweyn, Britanya'daki askeri eylemlerine MS 1013'e kadar devam etti ve o zamana kadar kendisine karşı gönderilen her gücü yendi. Aralık 1013'te İngiltere Kralı olarak taç giydi, ancak birkaç hafta sonra Şubat 1014'te öldü. Yerine tahta geçen oğlu II. Harald geçti, ağabeyi Cnut ise ülkedeki gücünü pekiştirdi. Harald, r muhalefeti bastırdıktan sonra Cnut'un lehine tahttan çekildi.
Büyük Cnut
Cnut, krallığın her alanındaki becerisi nedeniyle “büyük” olarak bilinir. Britanya'yı fethetti ve Danimarka ve Norveç ile birleştirdi ve ardından İsveç'i aldı. Amacı, bu toprakların birbirinden farklı insanlarını ve kültürlerini tek bir yönetim altında birleştirmekti ve bunu bir süreliğine başardı. Britanya yasalarını revize etti ve çeşitli bölgelerdeki suçlar için cezaları eşitledi. Zamanında Viking hükümdarlarının çoğunda olmasa da, birçoğunda olduğu gibi, Hristiyanlığa dönüşümü ne kadar ciddiye aldığı belli değil, ancak babası gibi, kiliseye iyi davranmayı ve din adamlarını gündelik işleri için manipüle etmeyi iyi biliyordu.
Ölümüne dek Cnut, İngiltere, Danimarka, Norveç ve kısmen İsveçlilerin -sonunda tüm İsveç'i elinde tutamadı- bilge kralı olarak biliniyordu. Sağlam ticaret sözleşmeleri yaptı ve Britanya'nın altyapısını ve diğer alanlarını geliştirdi.
Harald Hardrada
Harald Hardrada, Viking Çağı'nın son İskandinav kralı olarak bilinir ve MS 1066'da Stamford Köprüsü Savaşı'nda ölümü o dönemin bitişi olarak bilinir. Harald'ın hayatı genç yaşlardan itibaren neredeyse sürekli bir macera içinde geçti. MS 1030'da Stiklestad Savaşı'nda yaralandı ve 15 yaşındayken kardeşi Olaf'ı Norveç tahtına geri getirmek için savaştı. Daha sonra Norveç'ten Kiev Rus'a kaçtı, Konstantinopolis'teki(İstanbul) ünlü Varangian Muhafızlarında görev yaptı ve Norveç'e tahtını talep etmek için geri döndü.
Danimarka'ya birkaç kez geleneksel Viking tarzında başarılı bir şekilde baskın düzenledi, ancak onu asla fethedemedi. Kendisini kıskanç bir Northumbrian kontu tarafından İngiltere tahtını almaya davet edilen Harald, MS 1066'da işgal etti ve Stamford Köprüsü'ndeki savaşta ölümüne kadar savaştı. Tarihe yaptığı en büyük katkı, kral Harold Godwinson komutasındaki Anglo-Sakson kuvvetlerini, Fatih William'ın işgal ettiği zaman, Hastings Savaşı'ndaki zaferinin neredeyse güvence altına alındığı noktaya kadar zayıflatmaktı.
Sonuç
Belirtildiği gibi bu liderlerin yanı sıra, başka birçok büyük İskandinav ve Viking kralı, kraliçesi ve savaşçısı vardı. En unutulmaz olanlardan biri, yedi yaşından itibaren bir savaşçı olan Egil Skallagrimsson'du (910-990), destanlara göre, Kanlı Balta Erik'in oğlunu öldüren, ancak kralın onuruna bir şiir besteleyerek ve okuyarak kendini idamdan kurtardı. Efsanevi kahraman Gunnar Hamundarson (10. yüzyıl), evini korurken ölen ve ölümden sonra sevdiği topraklarda bir ruh olarak mutlu bir şekilde kalan yenilmez bir kahraman olarak da anılmayı hak ediyor.
Günümüzde Vikinglerin eylemlerini ve ahlakını yorumlayan kişi, Viking Çağı'nın tarihin akışını sonsuza dek değiştirdiğini inkar edemez. Bu liderlerin her biri, zamanlarında küçük bir topluluğun haricinde yaptıkları bilinmese de, sonradan gelenlerin hayatlarını etkiledi. Ragnar Lothbrok ve oğulları gibi büyük efsanevi kahramanların ve aynı zamanda kendilerine bir isim yapmak ve dünyayı değiştirmek için yola çıkan Vikinglerin tarihi liderlerinin hikayelerinin ilham verici etkisine şüphe yok.