Çalışma hayatının diğer birçok alanında olduğu gibi Tarım faaliyetleri de Sanayi Devriminden sonra icat edilen makinelerden büyük ölçüde etkilendi. 18.yüzyılda, Britanya’da ve başka ülkelerde tarım alanında teknolojik atılımlar olmasının ardında, kentlerde faaliyet gösteren fabrikalara gidebilecek emek gücü serbest kaldı. Daha gelişmiş demir aletlerin, harman makinelerinin kullanılmasıyla birlikte kırsal kesim hayatı, sonu
gelmez kâr arayışına yöneldi.
Tarım’da Buhar Gücünün Kullanılması
18.yüzyılda, dünya çapında tarımsal faaliyetlerde, yapılacak işi daha kolay ve daha verimli hale getirmek amacıyla insan gücü ve hayvan kaslarından faydalanmaya devam edildi. Avrupa’da ve özellikle Britanya’da işgücü yüksek maliyetinden dolayı (örneğin Asya’ya kıyasla) dönemin mucitleri, mümkün olabilecek alanlarda geleneksel güç kaynaklarının yerini alabilecek makinelerin devreye girmesiyle çiftçiliği daha düşük maliyetle yapmaya ve kâr oranı daha yüksek hale getirecek makineleri yaratmaya yöneltti.
Temel tarım faaliyetinde ilk değişiklik, Andrew Rodger’in 1737’de İskoçya’da kabuk ve ürünü ayıran savurma makinesini icat etmesiyle başladı. Binlerce yıldan beri buğdayı samandan ayırmak üzere, bir arada bulunan her ikisini rüzgâra atmak suretiyle, samanın rüzgârla uçup gitmesiyle ayrılmış ürün elde edilirdi. Bu yöntem, o dönemde yeterince etkili olsa da, esecek rüzgârın çok zayıf ve de çok güçlü olmaması gerekiyordu. Ayrıca, rüzgârsız geçen günlerde, bu anlamda, hiç bir iş yapılamıyordu. Rodger icadı savurma makinesi dâhili bir fan ile çalıştırılıyor, tahılı, samanı ve tozu ayrıştırabiliyordu. Dâhili fan manuel olarak çalışıyordu, daha sonra buhar gücüyle çalışan bir mekanizmanın eklenmesiyle bu fan, gelişmiş makinelerden
biri oldu.
Tarımda kullanılan ilk buharlı makineler, değirmenlere takılanlar oldu. Su çarkları, un üretmek üzere, buğday öğütme taşlarını harekete geçirip döndürmek amacıyla uzun zamandan beri kullanılıyordu. Ancak, su çarkına güç sağlayan nehir suyu seviyesi düşük kaldığı zamanlarda buharlı motorlarından yedek güç olarak faydalanılıyordu. Yel değirmenleri de uzun zamandan beri vardı. Sanayi Devriminin yaşandığı sırada, daha iyi demir işçiliği, yelkenlerin dönüş mekanizması, fren tertibatı ve yelpaze kuyruk (yelkenlerin rüzgâr yönünü göstermesi) gibi daha verimli aksamlar ve daha fazla üretilmeye başlandı. 1860’lardan itibaren un öğütme yeni yöntemi olan valsli değirmenin Orta Avrupa’dan İngiltere’ye getirilmesinin ardından, valsli değirmenler yavaş yavaş yel değirmenlerinin yerini almaya başladı.
18.yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde, ilgili mühendisler buhar motorunu her yerde kullanabilecek şekilde mobil hale getirdiler ve yakıt verimli olabilecek şekilde geliştirdiler. Kullanılacak gücün bu hareketlilik hali özellikle tarımsal faaliyetlerde çok yaralı oldu. 1787 yılında İskoçyalı Andrew Meikle (1719-1811) buhar gücüyle çalışan ilk harman makinesini (tahılı kabuğundan ayıran) icat etti. Bu makine, at veya su gücü ve ardından da buhar gücü kullanılarak, tahıl/ürün kabuğunu çıkarmak üzere çırpıcı özellikli bir tambur marifetiyle kullanılıyordu. Bu aksamın devreye girmesiyle, makinenin tahılı harmanlama hızını artırdı. Bu buluş hem yurt içinde ve hem de yurt dışında yaygınlaştı. George Washington (1732-1799) kendi çiftliğinde kullanılmak üzere bir adet Meikle harman makinesi siparişi verdi. Amerika’da yaşanan bu mekanizasyonun başka bir özelliği; şeker kamışını ezmede kullanılan makinelerin tarlalara girmesi oldu. Cyrus McCormack, Amerika’da, 1834 yılında, ilk mekanize özellikli biçme makinesini icat etti. Bir çiftçinin, bundan böyle, bir
makineyi sadece ihtiyacı olduğu zamanda, yani yılda sadece birkaç hafta kullanması gerekiyordu.
Mobil buharlı motorlar, sulu alanları tarıma elverişli hale getirmek amacıyla, suyu boşaltmak/kurutmak üzere pompalama işlevinde kullanılıyordu; tek bir pompalama makinesi 24 Km 2 lik (6000 acres) alanı kurutmada çalıştırılıyordu. Eskiden kullanılan drenaj hendekleri açmaya son verildi ve ardından da daha iyi drenaj işlemi için borular döşenmeye başlandı. Bu gelişmeler, çitleme olarak bilinen bir süreç olan tarımsal kullanım amacıyla ortak arazi alanlarının talep edileceği anlamına geliyordu. Teknolojide gelişme oldukça, tarlaları sürmeyi daha kolay ve daha verimli hale getirmek amacıyla bazı ağaçları sökmek ve çekilen çitleri kaldırmak üzere bir çiftliğin her yerine güçlü buhar motorları taşınabiliyordu. Kereste üretmek ve başka birçok işler için de buhar gücüyle çalışan aletlerden faydalanılıyordu.
Daha iyi Alet ve Ekipman
Sanayi Devrimi sonuçları Britanya’da etkin hale geldikten sonra da tarımsal faaliyetler yine istihdam sektörü olmaya devam etti. 1841’de “ülke iş gücünün %22’si olan 1/5’ten daha fazla oran karasal alan arazilerinde çalışıyordu (Shelley,44). Söz konusu bu tarımsal işlerin çoğu hala el işi marifetiyle yerine getirilse bile, kullanılan aletler genellikle buharla çalışan hassas özellikli makineler oluyordu. Ekin ve ot biçme işlerinde, uzun ağızlı tırpanın, geleneksel orak ile yapılan biçme işlerden daha verimli olduğu anlaşıldı. Atla çekilen pullukların artık daha verimli demir bıçakları, tohum ekiminde kullanılan mibzerlerin (ekim makinesi) daha dayanaklı bıçakları ve yedek aksamları, kesme aletlerinin daha ince ve daha dayanıklı kesici ağızları oldu.
Josheph Foljambe, 1730’da, Yorkshire’de oynaya bilme/sallama özellikli pulluk icat etti. Bu yeni tip pulluk, dökme demirden üretilmiş olup arazi kıvrımlarına daha iyi işleyebiliyordu. Foljambe icadı bu pulluk, o derece popüler hal geldi ki; kısa bir zaman sonra, Rotherham yakınlarında seri üretim yapan bir fabrika faaliyete geçti. Sanayi Devriminin yaşandığı süreçte, seri üretimi yapılan diğer aletlerde olduğu gibi, pulluğunda çeşitli parçalarının kırılması veya kullanımdan dolayı aşınması olasılığı karşısında, yeni yedek parçaların üretimine geçildi ve kolayca değiştirilebilmesine imkân sağlandı. Çiftçiler, seri üretimine geçilen ve daha uzun süre kullanım özelliğine sahip bu türden aletleri daha fazla oranda ve daha uygun maliyetle
temin edebildiler.
Sanayi Devriminde ve sonrasında gelişme gösteren bilim, tarım/çiftçilik alanında da büyük atılımların olmasını mümkün hale getirdi. Bilim insanlarının tarıma ve çiftçilik faaliyetlerine yakından ilgi duyması, 1842’de Kraliyet Tarım Derneğinin kurulmasına yol açtı. Joseph Henry Gilbert ve John Bennet Lawes, Rothemstead’de kurulan Tarım Laboratuvarında toprak türlerini incelediler ve bitkiler üzerinde kapsamlı testler yapmaya başladılar. Deneylerinin sonucunda, laboratuvarlarda çok daha etkili gübre üretimine geçmesine yol açtı ve 1860’lardan itibaren alınan mahsul veriminde çok önemli artışları getirdi.
Sonuçları
Tarımda makineleşme olması, işgücü maliyetini ve dolayısıyla gıda maddeleri maliyetini de düşürdü; insan yaşamı beklentisi ve özellikle çocukların yaşam seyri üzerinde doğrudan sonuçları olmasıyla birlikte, insanlar daha kaliteli gıda maddesi almaya ve daha fazla yemek yemeye başladılar. Çiftçilik daha kazançlı bir meslek haline geldikçe, tarımsal alanda olan insanlar arasında daha fazla arazi elde etmek üzere daha fazla alanı çitleme olayları yaşandı. İlgili yasa hükümleri gereği nüfusun % 80’inin rızası alınması gerektiğinde, bazen yerel halkın isteklerine karşı olacak şekilde arazi talebi oldu, ancak, bu arazi çitleme talebi yalnızca, büyük toprak sahibi tek bir kişinin kabul etmesiyle karşılanabilirdi. İngiltere’de, 1760’tan 1815 yılına kadar olan 55 yıllık sürede, 28.300 Km 2 (7 milyon acres) fazla ortak arazi çitlerle kapatıldı. Dahası, tarımsal drenaj projeleri geliştirilerek çiftlik arazileri daha verimli hale geldikçe kiralarda artış oldu; bu durum, birçok küçük ölçekli çiftçinin başka yerlere taşınması veya farklı meslekleri denemek zorunda
kalması anlamına geliyordu.
Sanayileşmenin yarattığı bu zincirleme etki, özellikle demiryolları ve buharlı makinelerle çalışan gemiler başta olmak üzere ulaşım sektöründe meydana gelen teknolojik gelişmelerden kaynaklanıyordu. Ulaşım ağlarında gelişme, taşıma sektöründe yoğunlaşma ve taşıma maliyetinde düşüş yaşandıkça, ekonomik mallarda da ucuzlama oldu. ABD’den ve Kanada’dan İngiltere’ye daha düşük maliyetli tahıllar gelemeye başlandı. Bu durum, ülkede ihtiyacı çokça duyulan bir gelişmeydi. Çünkü üretilen tarımsal ürünlerin veriminde iyileşme olmasına rağmen, hızla artan nüfusun gıda maddesi ihtiyacı karşılanamıyordu. Geniş kapsamlı sonuçları olan ikinci bir teknolojik yenilik ise; Arjantin, Avusturalya ve Yeni Zelanda gibi uzak ülkelerden İngiltere’ye et taşımacılığı yapılması anlamına gelen soğuk taşımacılık yönteminin bulunması oldu. Söz konusu bu ülkelerin geniş arazilerinde yetişen hayvanlardan üretilen ithal et; İngiltere’de üretilen etten daha ucuza mal oluyordu. 1780’li yıllara gelindiğinde, İngiltere, daha önce gıda maddesi ihracatçısı bir ülke iken, et ithal eden bir ülke olmaya başladı ve gıda maddesi açığı sonraki yıllarda da büyümeye devam etti. İngiltere’nin daha düşük maliyetli mallara olan bu ihtiyacı 1873’te yaşanan Büyük Krizin olmasına katkıları olan faktörlerden biriydi.
Britanya’da 851 yılı nüfus sayımında, ilk kez olarak, kırsal kesimden daha fazla nüfusun, kasaba ve şehirlerde yaşadığı ortaya çıkmıştı. Büyükşehirlerde, özellikle tekstil sanayi sektöründe, mekanize fabrika sayısında artış olmasından dolayı, çok sayıda tarım işçisi daha iyi ve daha istikrarlı bir yaşam sürmek üzere kentsel bölgelere göç etti. Tarımsal alanlarda makineleşme olması sonucunda çiftçilik işlerinde azalma olması nedeniyle tarım işçileri kentlere göç etmeye adeta teşvik edilmiş oldular. Bazılarının, Sanayi Devriminden önce olan ve Sanayi Devrimiyle örtüşen Tarım Devrimi olarak adlandırdığı gelişme, tarım sektöründe elde edilen başarı ile işgücü kaybının karşılanabileceği anlamına geliyordu. Bazı tarihçiler Sanayi Devriminin, Britanya’da tarım sektörünün çok verimli hale gelmesi nedeniyle gerçekleşmiş olabileceğini iddia ediyorlar. İngiltere tarımsal gelişmesinin, Britanya sanayileşme hamlesinin başka ülkelerden daha erken bir dönemde başlamasına yardımcı olduğu konusunu J. Horn kısaca şöyle özetliyor;
Tarım sektörü büyük ve sürekli bir karşılaştırmalı üstünlüğü temsil ediyordu. Avrupa, sanayi çağı şafağında, Dünya’nın herhangi bir bölgesindeki üretkenliğin iki katı üretken olurken, İngiliz tarımı işçi başına düşen üretimi Fransa üretiminden 1/3 oranında daha fazla, Rusya üretiminin iki katıydı. 1851 yılına gelindiğinde, İngiltere’nin işçi başına üretim oranı, herhangi bir çağdaş Avrupa devletinin iki katıydı. Yüksek tarımsal üretkenlik, genel nüfus üzerinde etkili çalışma alışkanlıklarını teşvik etmekle kalmadı, aynı zamanda, işgünün de atıl kalmasına yol açtı.
Sanayi Devrimi sürecinde ekonominin diğer alanlarında olduğu gibi, çalışma hayatında bir alanının diğer bir alanını beslediği tarımsal başarı, kentsel bölgelerde mekanize fabrikaların gelişmesini sağladı ve bu kentsel gelişme nüfus artışına ve dolayısıyla, tarımsal ürünlerin alıcıya sunulduğu daha büyük pazar oluşmasına yol açtı. Tarihçi R.C.Allens, daha önemli konu olanın, ikincil ilişki olduğunu savunuyor: Şöyle ki, “şehirler, kırsal kesimde ileriye doğru hamle yaptırdı, tersi değil.” Tarihçi Allens, büyüyen şehirleri beslemek üzere tarım sektöründe daha fazla verimliliğin gerekli olduğunu kabul etse de, konuyla ilgili düşüncesini “her bir İngiliz tarım işçisi, 1800’lerde, imalat ve hizmet sektörlerinde iki çalışanı destekleyecek şekilde üretimde bulundu” şeklinde ifade eder.
İngiliz kırsal kesim yaşam seyrinde meydana gelen değişimlere karşı savaşım verenler elbette vardı. Tıpkı Luddites(ler) de olduğu gibi, şehirlerdeki geçim kaynaklarını ellerinden alan tekstil makinelerini parçalayan el dokumacıları örneğinde olduğu gibi, tarım sektörü çalışanları da harman makinelerine saldırdılar. Şiddetli bir yıkım dönemi başladı ve 1830’dan 1832’ye kadar olan sürede Swing İsyanları olarak bilinen olaylar başladı (efsanevi liderleri Kaptan Swing adından yapılan tanımlama). Swing İsyancıları halkın sempatisini kazandı, ancak, hükümet “isyanı bastırmak” üzere kararlı bir politika izledi. Bundan dolayı, mekanize fabrikalarda olduğu gibi, tarım sektöründe de işleyen makineler, yaşanan sosyal gelişmeleri umursamadan çalışmaya devam ederken, isyancılardan yüzlercesi hapse atıldı, başka yerlere sürgüne gönderildi veya idam edildi.