Fleurus Muharebesi (26 Haziran 1794), Flanders Kampanyası'nın ve I. Koalisyon Savaşları'nın (1792-1797) doruk noktası ve en belirleyici etkenlerinden biridir. Fransız zaferi, fleurus savaşın devamında Fransız üstünlüğünü garantiledi, Fransa'nın Belçika fethine ve Hollanda Cumhuriyeti'nin yıkımına sebep oldu.
Çatışma, 75,000 kişiden oluşan General Jean-Baptiste Jourdan komutası altındaki yeni oluşturulan Fransız Armée de Sambre-et-Meuse ordusu ile 52,000 kişilik Prince Josias Saxe-Coburg-Saalfeld kumandasındaki Koalisyon ordusu arasında gerçekleştirilmiştir. Muharebenin kendisi taktiksel olarak belirgin olmasada, sonuçları Fransız Devrim Savaşları(1792-1802)'nı derinden etkiledi. Koalisyon Kuvvetleri'nin parçalanmasına sebep olmuş,yenilginin Avusturya Hollandası'nı (Belçika) savunmanın kayıp bir dava olarak göstermesiyle Habsurg Monarşisi'ni Benelüks'ten çekilmeye ikna etmiştir.
Sonuç olarak, Fransızlar Belçika'yı fethedip düşmanlarını Hollanda'ya püskürtmeyi başardı; 1795 Ocak ayına kadar, Hollanda Cumhuriyeti lağvedildi yerini ilk Fransız 'kardeş cumhuriyet' olarak Batavya Cumhuriyeti aldı. Fleurus ayrıca dolaylı olarak halihazırda devam eden Fransız Devrimi'nde(1789-1799) 'Terör Rejimi'nin sona ermesine yardımcı olmuş, zira daha sonraki Fransız askeri zaferleri Terör'ün gerekçesini geçersiz kılmıştır.
Armée de Sambre-et-Meuse
Tourcoing Muharebesi(17-18 May 1794)'nde elde edilen Fransız zaferi, Koalisyon ordusunun savunma stratejisine başlamasıyla Flanders Kampanyası'ndaki ana gücün el değiştirmesine yol açmıştır. İttifak ordusunun morali, halihazırda yenilgiden etkilenmiş, 30 Mayıs'ta Kutsal Roma Germen İmparatoru II. Francis'in ordusunu terk edip Viyana'ya dönmesiyle daha da kötü hale gelmiştir.Tourcoing'deki yenilgi, II. Francis'i ve bakanlarını Avusturya Hollandası'nı savunmanın artık gereksiz olduğuna ikna etmiş; İmparator Polonya'nın üçüncü bölüşümüne çok daha fazla ilgi gösterdi ve doğuda yeniden konuşlandırılmak üzere Flandre'daki ordudan subay ve askerleri çekmeye başladı. Tabii ki, Avusturya'nın Benelüks'teki devam eden savaşa ilgisini kaybetmesi Büyük Britanya ve Hollanda Cumhuriyeti gibi bölgede daha çok varlık gösteren diğer ittifak üyeleri tarafından ihanet olarak algılanmıştır.
Fransızlar, bu sırada, düşmanı Belçika'ya doğru püskürtmeye hazırlanıyordu. Koalisyon Ordusu Tourcoing'den sonra cesareti kırılmış ve tükenmiş bir şekilde kalırken, Fransızların keyfi yerinde, orduları her geçen gün genişlemekteydi. Mayıs 1794 sonlarında, Flanders bölgesinde 227,000 Fransız askeri vardı, fakat verimlilik uğruna, bunların 96,000 kadarı yeniden düzenlendi ve Jean-Baptiste Jourdan komutasında yeni Armée de Sambre-et-Meuse kuruldu. Jourdan, yeni komutasına rağmen, zaten iğne ipliğine bağlıydı; geçen ocak ayında, Fransız Cumhuriyeti'nin fiili hükümeti olan Kamu Güvenliği Komitesi'nin emirlerine itaatsizlikten emekliliğe zorlanmıştı. Jourdan idamından, karakterine kefil olan görev temilicileri sayesinde kıl payı kurtulmuştu. Şimdi, ona ikinci bir şans verilmişti; yine de, tekrar hayal kırıklığına sebep olursa, Jourdan hiçbir şekilde bir kurtuluş beklememeliydi. Paris'te, 'Terör Rejimi' doruk noktasına ulaşmıştı, ve giyotin gözden düşmüş subaylara açlık çekiyordu. Bir yenilgi muhtemelen Jourdan'ın kellesina mal olacaktı.
Haziranın başlarında Jourdan komutaya başladığında, Fransızlar Sambre Nehri'ni üç kere geçmiş ve her seferinde geri püskürtülmüştü. 12 Haziran günü, Jourdan yeni kurulmuş ordusuna nehri dördüncü kez geçerken liderlik etti ve her iki tarafça Belçika'nın en önemli kalelerinden kabul edilen Charleroi'yı kuşattı. 16 Haziran günü, V. William, Orange Prensi 43,000 Anglo-Hollandalı askeriyle birlikte kuşatmayı yarmak için geldi; Bunu takip eden Lambusart Muharebesi'nde Müttefikler, gizlendikleri yoğun sislerin arasından çıkarak Fransızları şaşırttılar. 3,000 kişilik kayıp verdikten sonra, Fransızlar Sambre'nın gerisine kadar kovalandı. Fransızlar yenilmiş olabilirlerdi ama yıkılmamışlardı; düzenli bir şekilde geri çekilmişlerdi ve tekrar denemeye hevesliydiler. Buna bağlı olarak 18 Haziran günü, yenilgiden sadece iki gün sonra, Armée de Sambre-et-Meuse Jourdan'ı Sambre'da tekrar takip etti. Fransızlar zaferi tatmışlardı, yenilgi artık bir seçenek değildi.
Üçüncü Charleroi̇ kuşatmasi
Orange Prensi, Zaferinden ötürü güven dolu olarak, düşmanın kesin olarak yenilgiye uğratıldığında şüphe duymuyordu ve Sambre'yi beşinci kez geçecek kadar gözü kara olacağına ihtimal vermiyordu. Jourdan sadece iki günlük bir aradan sonra yanıldığını kanıtladığında, Orange şok olmuştu ama yine de Fransızların Charleroi'ye tekrar saldıracak kadar delirdiğine inanamıyordu; onun yerine Mons'a yöneldiklerini düşünüyordu. Bu mantıkla, Orange savunma amacıyla Mons'a doğru geri çekildi ve Charleroi'yı savunmasız bıraktı. 75,000 askerini kullanarak Jourdan 19 Haziran'da kaleyi almak için üçüncü kez şansını denedi ve Fransızlar ilk iki denemelerinde inşa ettikleri siperleri ve kuşatma düzeneklerini kullandıkları için kuşatma hızla ilerledi.
Kuşatmada birkaç gün geçmişti ki, Armée de Sambre-et-Meuse Paris'ten bir ziyaretçiyi karşıladı. Louis-Antoine de Saint-Just, Kamu Güvenliği Komitesi'nin bir üyesi olarak Fransa'nın en güçlü adamlarından biri olan ateşli bir genç Jakobendi. Saint-Just kuşatmanın olabildiğince hızlı gitmesini sağlamak için gelmiş ve bu amaca ulaşmak için orduya terör estirmeye de hazırdı. Tarihçi Ramsay Weston Phipps'e göre Saint-Just baş mühendisi giyotine göndermekle tehdit etmiş ve hatta bataryasını toplamakta geciktiği için bir topçu yüzbaşısını kurşuna dizdirmiştir. Bu olayların üzerine Jourdan, genç Jakoben'in korkutucu varlığını kendi lehine çevirmenin bir yolunu buldu; 25 Haziran'da Saint-Just ile Charleroi garnizon komutanı arasında bir görüşme ayarladı.
Komutan, Saint-Just'e teslimiyet mektubunu verdi. Saint-Just'ün cevabı ise ''benim istediğim kağıt değil, kaleyi istiyorum'' oldu (Phillips, 158). Saint-Just, kumandanı Fransızların kazanmaya gerçekte olduğundan daha yakın oldukları konusunda ikna ederek kumandanın kaleyi koşulsuz teslim etmesine yol açtı. Fransızlar bu sonuçtan o kadar memnun kaldılar ki garnizonu savaş onuruyla ödüllendirerek kılıçlarını ve sancaklarını muhafaza etmelerine izin verdiler. Fransızlar için teslim olma anı çok da erken değildi. O gün öğleden sonra, 52,000 kişilik bir Müttefik ordusu kuşatmayı kaldırmak için geldi.
Hazırlıklar
Müttefiklerin başkomutanı Coburg, garnizonun birkaç gün daha dayanabileceği varsayımıyla Charleroi'ye ulaşmıştı. Garnizona yardımın gelmekte olduğunu bildirmek için, Heppignies tepelerine işaret olarak gökyüzüne roket atmaları için bazı birlikler gönderdi. Ancak bu askerler anlayışlı Fransız askerleri tarafından kovalandı ve roketleri daha kuzeyde, sinyalin kale tarafından görülemeyeceği bir yerde ateşlemek zorunda kaldılar. Sonuç olarak, garnizon Saint-Just'un tehditlerine boyun eğdi ve yardımın duvarlarının hemen dışında olduğundan habersiz kaleyi teslim etti; aynı şekilde Coburg da kalenin düştüğünden habersizdi ve kuşatmayı kaldırmak için bir saldırı planlamaya başladı.
Coburg, Nivelles'deki karargâhından Fransız ordusunu kuşatıp yok edecek bir plan tasarladı. Saldırısının ağırlığını, Fransız merkezinin arkasına geçmek ve ordularını kuşatmak için ezmeyi umduğu Fransız sağına karşı yoğunlaştıracaktı. Coburg bu saldırının genel komutasını imparatorun kardeşi Arşidük Charles'a emanet etti ve ona yedi piyade taburu ile 16 süvari bölüğü verdi. Charles'ın Fleurus kasabasına yoğunlaşan saldırısı, General Johann Peter Beaulieu komutasındaki 13 piyade taburu ve 26 filo tarafından desteklenecekti; Beaulieu, Fleurus'a ulaşmadan önce güneye dönecek ve Fransız hattını aşarak arkadan saldıracaktı. Bu arada Coburg, Fransız merkezine ve soluna ek saldırılar yapılmasını emretti. Orange Prensi komutasındaki bir birlik Pieton nehri üzerindeki geçitleri ele geçirerek Fransızlara geri çekilme yolu bırakmayacaktı.
Bu arada Jourdan, Coburg'un ordusunun gücünü abartmış ve kendi ordusuna eşit olduğunu düşünmüştü (yaklaşık 75.000 kişi). Bu nedenle, ordusunu yarım daire şeklinde düzenleyerek savunmada kalmayı tercih etti. General Jean-Baptiste Kléber Fransız sol kanadına komuta ederken, çok önemli olan sağ kanat general François Marceau ve François Joseph Lefebvre komutasındaki tümenler tarafından tutuldu.
Fleurus Muharebesi
26 Haziran 1794 sabahı saat üçte Müttefik birlikleri harekete geçmiş ve Fransız mevzilerine doğru ilerlemeye başlamıştı. Sabah 5:30'da Fleurus çevresindeki şafak öncesi sessizlik, Arşidük Charles'ın kolunun Lefebvre'nin tümeniyle karşılaşmasıyla ortaya çıkan tüfek sesleriyle bozuldu. Fleurus ve çevresindeki şiddetli çatışmalar, Beaulieu'nün kolunun Baulet ve Velaine köyleri yakınlarında Marceau ile çarpıştığı sağ tarafta da yankılandı. Burada Müttefikler Fransızları bozguna uğrattı ve günün ilk ışıkları Marceau'nun tümeninin yavaş yavaş Gopiaux ormanına doğru geri çekildiğini gösterdi. Saat 10:30 civarında Marceau'nun tümeni nihayet dağıldı ve paniğe kapılan askerler akın akın Sambre'ye doğru kaçmaya başladı. Marceau öğlene kadar adamlarını toplamayı başaramadı.
Marceau'nun tümeninin bozguna uğraması Lefebvre'in sağ kanadını açığa çıkarmıştı. Lefebvre aradaki farkı kapatmak için Fleurus'tan çekilmek zorunda kaldı ve kurmay başkanı Albay Jean-de-Dieu Soult komutasındaki üç taburu Lambusart kasabası ile nehrin yukarısındaki ormanlık alan arasındaki boşluğu doldurmak üzere gönderdi. Lefebvre adamlarına ateş etmeden düşmanın yaklaşmasına izin vermelerini emretti; Arşidük'ün adamları yaklaştığında, Lefebvre'nin adamları yıkıcı bir yaylım ateşi açtı ve bir Fransız süvari hücumu Müttefikleri geri püskürttü. Bu şekilde Arşidük Charles'ın adamları dört kez geri püskürtülmüş oldu. Bu arada Lambusart'ta Soult'un üç taburu, Marceau'nun tümeninden sağ kalanlarla birleşerek Beaulieu'yü geri püskürttü. Lambusart civarında çatışmalar şiddetlendi ve Soult'un altından beş atı öldürüldü; daha sonra savaşa dönüp baktığında Soult bu savaşı "hayatımda gördüğüm en umutsuz savaşın yaşandığı on beş saat" olarak tanımlayacaktı (Phipps, 163).
Soult'un sert direnişine rağmen Beaulieu sonunda Lambusart'ı ele geçirdi, ancak bazı inatçı Fransız keskin nişancılar evlerin pencerelerinden savaşmaya devam etti. Beaulieu, bir duman perdesi oluşturmak ve Fransızları püskürtmek için köydeki ahırları ve mısır tarlalarını ateşe verdi; Phipps, cehennem yayıldıkça "üzerinde savaştıkları toprağın" alevler içinde kaldığını bildirmektedir. Bu arada Lefebvre bir milim bile geri adım atmayı reddetti ve Lambusart'taki mevzi dışında Müttefikler herhangi bir mevzi kazanamadı. Saat 4 ile 5 arasında Arşidük Charles Coburg'dan saldırıyı durdurma emri aldı ve Müttefikler büyük bir karmaşa içinde geri çekilmeye başladı. Lefebvre bu kargaşadan yararlanarak Beaulieu'nün Lambusart'taki mevzisine karşı bizzat saldırıya geçti. Akşam saat 6'da Müttefikler sahadan çekilmişti; Fransız sağ kanadına yapılan hayati saldırı başarısız olmuştu.
Fransız Sol ve Merkezinde Çatışma
En dramatik çatışmalar Fransız sağ kanadında meydana gelse de, Fransız sol ve orta kanadında da eşzamanlı çatışmalar yaşandı. Saat 1'de Orange Prensi komutasındaki 24 tabur Fransız sol kanadına doğru ilerlemeye başladı ancak Courcelles'de General Montaigu komutasındaki bir Fransız tümeni tarafından durduruldu. Sabah 9'da Montaigu Sambre'nin karşısına geri çekildi, ancak Fransız General Kléber'e Pieton nehri boyunca savunmayı güçlendirmek için yeterli zaman kazandırmıştı. Sabahın geri kalanında Montaigu Sambre'yi savunurken Kléber, Orange'ın adamlarına karşı Pieton geçitlerini tuttu. Öğleden sonra saat 2 sularında Kléber bir karşı saldırı başlatma zamanının geldiğine karar verdi ve Albay Jean Bernadotte komutasındaki birkaç Fransız tugayı Müttefikleri geri püskürtmeyi başardı. Saat 17:00'de Orange, sol kanattaki Fransız savunmasının hâlâ güçlü olduğunu fark etti ve geri çekilme emri verdi.
Sabah 5:30'da, Prens Kaunitz komutasındaki bir Müttefik kolunun Heppignies tepelerinin kontrolü için Jean-Étienne Championnet komutasındaki bir Fransız tümeniyle boğuştuğu Fransız merkezinde şiddetli çatışmalar başladı. Başlangıçta, Kaunitz'in saldırıları başarısız oldu çünkü zemin Championnet'in avantajına işledi. Ancak, Marceau'nun en sağdaki tümeninin bozguna uğraması Lefebvre'yi birliklerini daha seyrek yaymaya zorladı ve bu da Championnet'nin kanatlarını açığa çıkardı. Öğleden sonra Kaunitz, Championnet'nin mevzilerine karşı şiddetli bir saldırı başlattı ve Fransızların saat 3:30'da tepelerden çekilmesine neden oldu. Ancak Lefebvre'nin sağ taraftaki başarısı Championnet'e ulaştığında, geri döndü ve tepeleri geri almak için süngü hücumu emri verdi. Kaunitz'in adamları savaşın bittiğini sanarak hazırlıksız yakalandılar ve kolayca bozguna uğradılar. Böylece, akşam karanlığında Fransızlar savaş alanının her yerinde zafer kazanmış oldular.
Savaş Sonrası ve Savaşın Önemi
Savaş 26 Haziran öğleden sonra devam ederken Coburg, Charleroi'nin gerçekten de çoktan düştüğüne dair teyit aldı. Hayal kırıklığına uğrayan Coburg, saat 17:00 sularında genel bir geri çekilme emri verdi ve ertesi sabah savaşa devam etmemeyi tercih etti. İmparatoru gibi Coburg da Avusturya Hollanda'sının savunulması için dökülen kana değmeyeceği sonucuna varmış olabilir. Geri çekildi ve l'Alleud ile Waterloo arasında kamp kurdu. Bitkin ve cephanesi az olan Fransızlar takip etmedi. Müttefikler, 2.800 kişilik Charleroi garnizonunun kaybı hariç, yaklaşık 5.000 kayıp vermişti; Fransız kayıpları da 5.000 civarındaydı.
Fleurus Muharebesi Avusturyalılara Belçika'da tutunmak için artık çaba sarf etmeye değmeyeceğini gösterdi. Bir zamanlar Fransız devrimcilerinin korkulu rüyası olan büyük Koalisyon ordusu dağıldı; İngiliz-Hollanda unsurları Hollanda Cumhuriyeti'ni savunmak için kuzeye doğru ilerlerken Coburg Avusturyalıları doğuya doğru yönlendirdi. Jourdan'ın Armée de Sambre-et-Meuse'u ve General Jean-Charles Pichegru'nun Armée du Nord'u Belçika'nın ortak fethine başladı ve Fransızların 27 Temmuz'da Antwerp ve Liège'e girmesiyle tamamlandı. İngilizler ve Hollandalılar Fransızları tek başlarına durduramayacaklarını anladılar ve Fransızlar Ağustos ayında Hollanda'yı işgal ettiler. 18 Ocak 1795'te Hollandalı devrimciler Fransızların desteğiyle Amsterdam'da hükümetin kontrolünü ele geçirdi ve Hollanda Cumhuriyeti yıkıldı. Onun yerine Batavya Cumhuriyeti Fransa'nın 'kardeş cumhuriyeti' olarak ilan edildi.
Fleurus, Fransız Devrim Savaşlarında belirleyici bir andı ama aynı zamanda Terör Saltanatının sona ermesine de yardımcı oldu. Saint-Just, büyük bir zafer kazanıldığını duyurmak için zaferle kaplı olarak Paris'e döndü. Ancak Fleurus'taki zafer, Terör'ü ve Fransız Cumhuriyeti'ni düşmanlarından korumayı amaçlayan Kamu Güvenliği Komitesi'nin yarı diktatörlüğünü geçersiz kılıyor gibiydi. Coburg'un ordusunun yok edilmesi ve Belçika'nın fethiyle birlikte Cumhuriyet artık yakın bir tehlike altında değildi. Ne olursa olsun, Terör durma belirtisi göstermedi ve Fransa'da pek çok kişinin Komite'nin gerçek niyetlerinden şüphelenmesine neden oldu. Bu faktörler, 9 Thermidor Yılı II'de (27 Temmuz 1794) Maximilien Robespierre'in düşüşüne ve ardından gelen Thermidor Gericiliği'ne katkıda bulundu; Saint-Just, darbede idam edilen Maximilien Robespierre'in müttefikleri arasındaydı.
Son olarak Fleurus, tarihte hava keşiflerinin kullanıldığı ilk muharebe olması açısından da önemliydi. Fransız keşif balonu l'Entreprenant, savaş alanının en yüksek noktası olan 190 m yüksekliğindeki bir tepeye bağlanmıştı. Balonun mürettebatı bu noktadan düşman birliklerinin hareketlerini gözlemleyebiliyor ve bunları Jourdan'a rapor ediyordu. Aralarında Soult'un da bulunduğu savaştaki birçok Fransız subay daha sonra balonun hiçbir yararlı bilgi sağlamadığını ve işe yaramaz olduğunu iddia edecekti; yine de balonun kullanılması savaşta daha önce hiç yapılmamış bir şeyi denemesi açısından dikkate değerdi.
Sonuç
Fleurus Muharebesi Napolyon'un İtalya Seferi veya Valmy Muharebesi kadar iyi hatırlanmıyor olabilir, ancak Fransız Devrim Savaşlarının en önemli muharebeleri arasında anılmayı hak ediyor. Yukarıda da belirtildiği gibi, Birinci Koalisyon Savaşı'nın sonucunu büyük ölçüde etkilemiş ve Terör'ün sona ermesine katkıda bulunarak Fransız Devrimi'nin gidişatının değişmesine yardımcı olmuştur. Dahası, Birinci Fransız İmparatorluğu (1804-1814; 1815) döneminde ün kazanacak birçok Fransız komutan Fleurus'ta deneyim kazanmıştır; Jourdan, Lefebvre, Soult ve Bernadotte'un her biri Fleurus'ta önemli roller oynamış ve her biri bir gün Napolyon'un mareşallerinden biri olarak ün kazanacaktır. Bu mareşaller gibi, savaş alanının kendisi de Napolyon Bonapart'ın hikayesinde bir rol oynamaya devam edecektir; 1815'te Waterloo seferi sırasında yapılan Ligny Savaşı, Fleurus ile aynı alanda gerçekleşmiştir.