Amerika Devrimi (1765-1789) arifesinde, On Üç Koloni/Sömürge nüfusu yaklaşık olarak 2,1 milyondu. Bu nüfusun yaklaşık olarak 500.000’i Afrika kökenli Amerikalılardı ve bunların da yaklaşık olarak 450.000’i köle idi. Nüfusun bu kadar büyük bir yüzdesini oluşturan Afrikalı Amerikalılar, Amerikan Devrimi döneminde doğal olarak hem Vatansever (Patriots) ve hem de Loyalist/Britanya Yanlısı cephede hayati rol oynamışlardı.
Siyahi Vatanseverler
Yaklaşık olarak 300 Amerikalı Vatanseverden oluşan bir kalabalık, 05 Mart 1770 tarihinde, Massachusetts Eyaleti, Boston şehrinde King Street’te dokuz İngiliz askerine saldırmıştı. Şehrin İngiliz işgali altında olmasına ve 11 yaşında bir çocuğun öldürülmesine öfkelenen bu kalabalık, toplumun her kesiminde Bostonlulardan oluşuyordu. Bu kalabalık arasında, genellikle Afrika ve Yerli Amerikan kökenli olduğu düşünülen, melez ırktan bir denizci olan Crispus Attucks da vardı. İngiliz askerleri kalabalık üzerine ateş açtıkları zaman, Crispus Attucks iki kurşun yarası almış ve Boston Katliamı olarak bilinen olayda ölen ilk kişi olduğuna inanılıyor. Bu nedenle Attucks, Amerikan Devrimi’nin ilk sivil zayiatı olarak kabul edilir ve genellikle Amerikan özgürlüğünün ilk şehidi olarak anılır.
Beş yıl sonra, 19 Nisan 1775 sabahı erken saatlerinde, Concord, Massashussetts’e depolanmış koloni/sömürge mühimmatını ele geçirmek üzere yola çıkan İngiliz askerlerinden oluşan bir birim (column), Lexington Green’de 77 kişilik Vatansever/Patriots milisiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu milis grubu içinde, Lexington’da ikamet eden birkaç köleden biri olan ve eline bir tüfek alıp evini savunmak üzere beyaz komşularına katılan Prens Estabrook da vardı. Prens Estabrook, Lexington ve Concord Savaşlarında omuzundan yara almış ancak iki ay sonra Kıta Ordusu’na katılacak şekilde kısa bir zaman zarfında iyileşmişti. Bunker Hill Muharebesi (17 Haziran 1775) sırasında Cambridge’deki ordu karargâhını korumak üzere görevlendirilmiş ve savaşın sonunda kölelikten kurtularak özgürlüğünü kazanmıştır.
Attucks ve Estabrook, Amerikan Devrimini destekleyen onbinlerce Siyahi Amerikalıdan sadece ikisiydi. Kadınların destek vermeleri için tek bir motivasyonları yoktu. Bazıları, Parlamento yönetimine bağlı 13 Koloni durumunu tanımlamak üzere konuşmalarında “kölelik” gibi ifadeleri kullanan, özgürlük ve eşitlik üzerine inşa edilmiş yeni bir toplum kurma sözü veren beyaz devrimci liderlerin retoriğinden ilham almışlardı. Bu ifadelerle açıkça köle nüfusa hitap edilmiştir; köle nüfusun çoğu, kölelik tamamen ortadan kaldırılmazsa bile, yeni ülkede daha iyi fırsatlara sahip olabilecekleri konusunda iyimser idi. Diğerleri ise, İkinci Kıta Kongresi’nin, İngilizlerle savaşan köle her bir kişiye hizmetinin sonunda özgürlüğü verileceği ilan etmesi nedeniyle, bireysel özgürlüklerini güvence altına almak üzere Kıta Ordusuna kaydolmuşlardı. Afrikalı Amerikalılar ayrıca köleliğin günlük dehşetinden kaçmak, askere alma görevlilerinin sunduğu ödülleri ve askerlerin maaşlarını almak ya da sadece bir askerin yaşam mecarası cazip olarak sunulduğu için askere gitmişlerdi. Bu gibi durumlara ek olarak, kendileri askere gitmek yerine, kölelerini savaşa göndermeyi tercih eden Vatansever kesimden köle sahipleri bir kısım Siyahi Amerikalıyı askere yazmaya zorlamışlardı.
Elbette Siyahi Vatanseverlerin/Patriotların hepsi Kıta ordusunda veya Vatansever milisler safında görev yapmıyorlardı. James Armistead Lafayette gibi bazıları casus olarak görev yapıyorlardı. Kaçak bir köle kılığına giren Lafayette, Lord Charles Cornwallis’in İngiliz kampına sızmayı başarmış ve Yorktown Kuşatmasında Vatansever zaferine yol açan hayati bilgileri elde etmişti. Fransız General Marquis de Lafayette, hizmetinden etkilenmiş ve savaştan sonra özgürlüğün sağlanmasına yardımcı olmuştur. James Lafayette, bu hizmetinden dolayı Marquis’in Lafayette olan soyadını almasıyla ödüllendirilmişti.
Siyahi diğer Vatanseverler de Harekete desteklerini beyanlarıyla vermişlerdi: Phillis Wheatley, yakalandığı Senegal’den Boston’a getirilip satılan köle bir kadın idi. Edebi yeteneklerini fark eden ve onu şiir yazmaya teşvik eden Wheatly ailesi onu satın almıştı. Phillis Wheatly, 1770’lerin başında zaten ünlü bir şair idi. Amerikan Devriminin erdemleri üzerine kapsamlı bir şekilde yazmaya başlamış ve Geoerge Washington gibi Vatansever/Patriot liderlerine övgüler yazmıştı. General Geroge Washington, köle statüsünde olmasına rağmen Wheatly çalışmalarından etkilenmiş ve onu kendisiyle görüşmeye davet etmiş, “ilham perileri tarafından bu kadar sevilen bir kişiyi görmekten” onur duyacağını ifade etmişti (Philbrick,538).
Kıta Ordusunda Afrikalı Amerikalılar
Prens Estabrook gibi birçok Siyahi Amerikalı, bir dakkikada savaşa hazır; bir “dakkikacı” olmak için gereken ekstra eğitimden bile geçmişlerdi. Dolayısıyla, Boston Kuşatması sırasında (20 Nisan 1775-17 Mart 1776) çeşitli milis birimleri Kıta Ordusu bünyesinde birleştikleri zaman birçok Siyahi, Vatanseverlerin saflarında zaten savaşıyorlardı. Ancak birçok beyaz devrimci lider, köle erkeklere silah vermekten ve onları eğitmekten rahatsızlık duyuyor, özellikle belirli bölgelerde köle sayısının özgür nüfustan fazla olduğu Güney Amerika’da beyaz sömürgeciler, sürekli olarak köle isyanları korkusu yaşıyor ve köle nüfusunu silahlandırmanın olası sonuçlarından kaygı duyuyorlardı. Bu nedenle, 1775 yılı, Mayıs ayında, Massahusetts Eyalet Kongresi, koşullar “ne olursa olsun, orduya hiçbir kölenin kabul edilmemesi” kararı almıştı (American Battle field Trust).
General George Washington iki ay sonra Kıta Ordusu komutasını devraldığında bu konuyu bir adım daha ileri taşımış ve özgür olsa bile herhangi bir Siyahi erkeğin orduda hizmet vermesini yasaklamıştı. Bu emir, Siyahi askerlerin, beyaz askerlerden daha az sadık oldukları, cesur veya savaşmaya istekli olmadıkları yönündeki algıya itiraz eden birkaç beyaz subayın itirazıyla karşılanmıştı. George Washington, sonunda fikrini değiştirmiş ve emri iptal ederek subayaların Siyahi askerleri kendi takdirlerine bağlı olarak askerlik hizmetine almalarına izin vermişti. Kongre tarafından her birine işe alım kotası verilen bazı Eyalet Yasama Organları da kotaları daha kolay karşılamak üzere Eyalet Yönetimleri de Siyahi Amerikalıları işe almaya başlamışlardı.
Sonuç itibariyle, savaş süresince en az 5000 Siyahi asker ve denizci, Vatansever davasına hizmet etmiş, ancak bazı tahmin verileri bu sayının aslında çok daha fazla olduğunu göstermektedir.1777 yılına gelindiğinde, Kıta alayları çoğunda bazı Siyahi askerler vardı ve bu durum, Kıta Ordusunu 1940’lardan önce ABD tarihinde ırksal açıdan entegre ordu haline getirmişti. 1781 yılı Temmuz ayında Yorktown Kuşatmasından hemen önce Baron Ludwig von Closen, Washington birliklerinin yaklaşık dörtte birinin Siyahi olduğunu bildirmiş (şayet bu veri doğruysa, 1.054 Siyahi asker) ve bu birlikleri “neşeli, kendilerine güvenen ve sağlam” olarak tanımlamıştı (American Battlefield Trust). Baron Closen raporunun doğruluğu kimi uzmanlarca tartışılır olsa da, savaşın son yıllarında Kıta Ordusunda daha fazla sayıda Siyahi askerin görev yaptığı doğrudur. Siyahi askerler, silah arkadaşları beyaz askerlerle eşit muamele görmüyorlardı – özel asker rütbesi ötesine geçemiyorlardı – ancak eşit ücret alıyor ve beyaz askerlerle aynı kalitede kıyafet, yiyecek ve teçhizata sahip oluyorlardı.
Britanya Yanlısı Siyahi Birlikler
Pek çok Siyahi Vatansever/Patriot, ABD Yönetiminin onlara özgürlüklerini vereceğini umarlarken, diğer birçok Siyahi Amerikalı da kurtuluşu İngiliz saflarında aramışlardı. O zamanlarda Büyük Britanya’da kölelik karşıtı duygular yükselişteydi. İngiliz King’s Bench Mahkemesi, 1772 tarihli bir oturumunda - Somerset v. Stewart - İngiltere ve Galler’deki ortak yasaları kölelik kurumuna artık destek vermeyeceği kararını almıştı. Amerikalı sömürgeciler, söz konusu Mahkeme Oturumunu yakından takip etmiş ve her ne kadar Britanya İmparatorluğu’nun diğer bölgelerinde köleliğin yasallığı hakkında bir şey söylenmemiş olsa da, kölelik karşıtları tarafından büyük bir zafer olarak görülmüştü. Köle bazı Afrikalı Amerikalılar, İngiliz topraklarına ayak basarak özgürlüklerini kazanmayı umarak Britanya Adalarına giden gemilere binerlerken adeta istiflenmeye başlamışlardı. Öte yandan, Amerikalı bazı köle sahipleri, İngilizlerin, kölelerini alma planını yaptıkları yönde kaygılanmaya başlamışlardı; bu da beyaz sömürgeciler ile Büyük Britanya arasında yeni bir mesafe olmasına yol açmıştı.
Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra İngiliz yetkililer, Amerikalıların köle isyanları konusundaki korkusundan yararlanmaya çalışmışlardı. Virginia’nın Kraliyet Valisi Lord Dunmore, 1775 yılı Kasım ayında, siyahilere özgürlük vaat eden bir bildiri yayınlamıştı. Vali Dunmore Bildirisinden birkaç gün sonra, 800’den fazla köle, sahiplerinin elinden kaçmış ve Dunmore saflarına katılmışlardı. Lord Dunmore, bu kölelerin çoğunu Etiyopya Alayı olarak bilinen ve tamamen Siyahilerden oluşan bir askeri birlik halinde organize etmişti. Dunmore bildirisi, doğal olarak çoğu kölelerin, İngiliz saflarına katılmak üzere kaçmaları halinde, ölümle tehdit eden Vatanseverleri alarma geçirmişti. Bildiri, aynı zamanda, daha fazla sayıda kölenin İngilizlere akın etmesini önlemek üzere Vatanseverlerin Kıta Ordusunda hizmet karşılığında kölelere özgürlük teklif etme kararını da hızlandırmıştı.
Kuzey Amerika’daki İngiliz Ordusu Başkomutanı Sir Henry Clinton, Philipsburg Bildirisini yayınlamıştı. Daha önceki Lord Dunmore Bildirgesinin bir uzantısı olan Philipsburg Bildirisi, Vatansever/Patriot sahiplerinden kaçan kölelerin, yaş veya cinsiyetlerine bakılmaksızın İngiliz hatlarına ulaşmaları halinde serbest bırakılacaklarını öngörüyordu. Bu iki bildiri sayesinde tahminen 20.000 Afrikalı Amerikalı savaş sırasında İngilizlere sığınmışlardı; General George Washington’un kölelerinden 17’si, bir İngiliz savaş gemisine sığınmak amacıyla Vernon Dağından kaçmışlardı. Britanya Yanlısı pekçok Siyahi ve kaçak köle, Amerikan kırsalına aşina oldukları için çeşitli seferler sırasında İngiliz Ordusuna rehberlik etmişlerdi.
Britanya Yanlısı Siyahilerin (Loyalists) çoğu İngilizlerin safında savaşmaya başlamışlardı. İngilizler; Sannah Kuşatmasında (16 Eylül - 20 Ekim 1779), Fransız-Amerikan saldırısına karşı savunmalarını güçlendirmek üzere Siyahi Yanlıları askere almışlardı. Bunlara ek olarak, tamamen siyahilerden oluşan birkaç milis birimi de oluşturulmuştu. En ünlüsü, Albay Tye komutası altında New Jersey’in Montmouth bölgesinde faaliyet gösteren, İngiliz Yanlısı 24 Siyahi birimlerden oluşan Siyahi Tugay idi. Kendisi de kaçak bir köle olan Albay Tye, savaşın en korkulan Loyalist partizanlardan biri haline gelmiş ve aldığı bir yaranın yol açtığı enfeksiyondan ölmeden önce, 1780 yazında, önde gelen bazı New Jersey Vatanseverlerin evlerine birkaç başarılı baskın düzenlemişti.
Tamamen Siyah Askeri Birimler
Her iki tarafta yer alan Siyahi askerlerin çoğu entegre birliklerde görev yaparlarken, tamamen Siyahilerden veya ağırlıklı olarak Siyahilerden oluşan askeri birimlerin birkaç örneği de vardı. Loyalistler tarafında yer alıp en öne çıkanı Lord Dunmore’un Etiyopya Alayı idi. Beyaz Subayların komuta ettiği Etiyopya Alayı, Vatansever efendilerinden kaçan kölelerden oluşuyordu. Her bir siyahi askere, üzerinde “kölelere özgürlük” ibaresi yazılı bir üniforma verilmişti. Etiyopya Alayı;1775 yılı sonlarında ve 1776 yılı başlarında, Virgina’da birçok çatışmaya katılmıştı. Ancak, bir çiçek hastalığı salgını nedeniyle saflarında büyük oranda azlma olmuş ve birim 1776 yılında dağıtılmıştı. Etiyopya Alayından pek çok siyahi gazi, Britanya Yanlısı/Loyalist milisleri ve Siyahi Tugayın da aralarında bulunduğu Albay Tye komutasındaki bir birim de dâhil olmak üzere İngilizler için savaşmaya devam etmişlerdi. Siyahi Tugay, komutanı Tye’nin ölümünden sonra faaliyetlerine devam etmiş ve üyeleri daha sonra Kanada’ya yerleştirilmişleri.
Vatansever/Patriot safında olan 1.Rhode Island Alayı, çoğunlukla Siyahi ve Kızlderili birimlerden oluşan bir askeri birlik idi. Alay komutanı Albay Christopher Greene, özgürlük karşılığında köle erkekleri askere almakla görevlendirilmiş ve bunun sonucunda 225 askerden 140’ı Siyahi veya Yerli asker alayda savaşmıştı. Alay, Rhode Island Muharabesinde (29 Ağustos 1778) son derece iyi bir performans sergilemişti; burada bir dizi Hessian saldırısına karşı sağ kanadı tutmuş, Patriot General John Sullivan ve Marquis de Lafayette’ten övgü almıştı. Alay, Yorktown Kuşatmasına kadar hizmet vermeye devam etmiş; bu sırada bir Fransız subayı, Siyahi askerleri “en düzgün giyimli, en iyi silahlı ve bütün manavralarda en hassas olanlar” şeklinde tanımlamıştı (Kaplan, 56). Bu Alay, 1783 yılında Kıta Ordusunun geriye kalanıyla birlikte dağıtılmıştı.
Savaştan Sonra
1781 yılı, Ekim ayında, Yorktown Kuşatmasında Vatansever/Patriot zaferinden sonra Siyahi Loyalistlerin yanlış tarafa bahis oynadıkları anlaşılmıştı. Ateşkes müzakerilerinin bir parçası olarak, General Washington’a, İngiliz ordusunun savaş sırasında el koyduğu Vatansever bütün özel mülklerin iadesini de müzakere etmesi talimatı verilmişti. Bu konuya İngiliz hatlarının arkasına sığınan binlerce kaçak köle de dâhil idi. Kısa bir süre için özgürlüğün tadına varan Siyahi Loyalistler, yakında esaret dolu bir hayata tekrar geri döneceklermiş gibi görünüyorlardı. Şans eseri, Britanya’nın yeni Başkomutanı Sir Guy Carleton, Siyahi Loyalistlere/Britanya Yanlılarına, bağlılıklarını onurlandırmaya kararlıydı. Başkomutan Carleton, Washington taleplerine boyun eğmek yerine bir uzlaşma önerisinde bulunmuştu: Şayet Patrtiotlara, Siyahi Loyalistlerin İngiliz ordusuyla birlikte tahliye edilmelerine izin verilirse, o zaman Britanya Hükümeti bütün Patriot köle sahiplerine, kaybettikleri her köle için mali olarak tazminat ödeyecektir.
Konuyla ilgili Barış Müzakerelerini tehlikeye atmak istemeyen General Washington, İngiliz Başkomutan Carleton önerisini kabul etmişti. 1783 yılı, Kasım ayında New York City’yi tahliye eden İngiliz ordusuna 3000’den fazla Siyahi Loyalist/Britanya Yanlısı eşlik etmişti. Birçoğu başlangıçta Nova Scotia’ya yerleşmiş ve Birchtown topluluğunda ikamet etmeye başlamıştı. Bununla birlikte, pek çok Siyahi Loyalist Birchtown’daki yaşam tarzını perişan bulmuştu; rahatsız edici bir iklim, yetersiz malzeme ve yerel yönetimden destek eksikliği ile karşı karşıya kalmıştı. Ek olarak, Birchtown’un özgür Siyahileri, Kanadalı komşuları tarafından sürekli ayrımcılığa maruz kalmış ve 1784 yılında Shelbourne Ayaklanmaları sırasında şiddetin hedefi haline gelmişlerdi. Sonuç olarak, 1200 Siyahi Loyalist, 1792 yılında Nova Scotia’dan ayrılarak Batı Afrika’da yeni İngiliz kolonisi Freetown, Sierra Leone’ye yerleşmeyi seçmişlerdi. Diğer birçok Siyahi Loyalist de Devrimin ardında Amerika Birleşik Devletlerinden (ABD) ayrılarak Batı Hint Adalarına ve Florida’ya yerleşmişlerdi. Ancak, İngilizler, kendileriyle birlikte tahliye edilen her bir köleyi serbest bırakmamışlardı, çünkü hala İngiliz ordusuyla birlikte ayrılan ve kölelerini tutmalarına izin verilen çok sayıda Britanyalı köle sahibi vardı. Britanya’da kölelik en sonunda 1807 yılında kaldırılmıştı.
Siyahi Vatanseverlere gelince, 1783 yılı, Aralık ayında Kıta Ordusu dağıtıldıktan sonra askerlik hizmetinden muaf olmuşlardı. Savaştan önce köleleştirilmiş olanların çoğu, Kongre’nin söz verdiği gibi serbest bırakılmışlardı. Ancak kurnaz bazı köle sahipleri sözlerinden caymanın ve kölelerini esaret altında tutmanın yollarını buldukları için bir kısım köleler serbest bırakılmamışlardı. Hatta bazıları buldukları birçok fırsattan istifade ederek siyahi gazileri kaçırmış ve yeniden köle olarak satmışlardı. Ancak, özgürleşen Siyahi askerlerin çoğunluğu için savaş sonrası ABD’de hayat kolay olmamıştır. Kongre, Kıta Avrupası askerlerine borçlu olduğu geçmiş maaşları ve emekli maaşlarını ödemekte zorlanmıştı. Bu durum bütün askerler için zor olsa da, beyaz meslektaşlarına göre çok az istihdam fırsatına sahip olan Siyahi gaziler için durum daha da kötü olmuştur. Birçoğu çiftliklerde düşük ücretli iş bulabilmiş ve kölelikten biraz daha iyi bir durumda bir hayat süreebilmişlerdir. Kongrenin, 1792 yılında beyaz olmayanların ABD ordusunda hizmet etmesini resmi olarak yasaklamasından dolayı siyahi askerler orduda geçimlerini bile sağlayamiyorlardı.
Bazı beyaz subaylar, daha önce komutaları altında görev yapan Siyahi askerleri yalnız bırakmamışlardı. 1.Rhode Island’dan Yarbay Jeremiah Olney gibi bazı subaylar, Siyahi gazilerin alacaklı oldukları geçmiş dönem maaş ve emekli maaşlarını almak üzere dava açmalarına yardımcı olmak üzere sık sık mahkemeye giderlerdi. Rhode Island Meclisi, Yarbay Olney savunma yapma çabası sayesinde, 1785 yılı, Şubat ayında bütün toplulukların, kendi geçimlerini sağlayacak imkânı olmayan Siyahi ve Yerli gazilere yardım etmesi için bir kararname yayınlamıştı. Kuzey Eyaletleri, Birleşik Devletlerin var olmaya başladığı ilk birkaç on yıllık dönemde, aşamalı olarak köleliği kaldırmış, daha sonra Amerikan İç Savaşına (1861-1865) yol açacak olan “özgür devletler” ile “köleci devletler” arasındaki ayırımı yapmışlardır.