Amerikan Devriminde Kadınlar

7 günler kaldı

Sunucu Maliyetleri Bağış Kampanyası 2024

Dünyaya ücretsiz tarih eğitimi sağlama misyonumuza yardımcı olun! Lütfen bağış yapın ve 2024 yılında sunucu maliyetlerimizin karşılanmasına katkıda bulunun. Desteğinizle her ay milyonlarca insan tarihi tamamen ücretsiz olarak öğreniyor.
$12729 / $18000

Makale

Harrison W. Mark
tarafından yazıldı, Nizamettin Karaben tarafından çevrildi
14 Mayıs 2024 tarihinde yayınlandı
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İspanyolca
X

Sömürge Amerikasında kadınların siyasetle ilgilenmeleri engelleniyor, bunun yerine yalnızca ev işleri ve çocuk bakımı gibi geleneksel “kadın” işlelerine odaklanmaları bekleniyordu. Bununla birlikte Kadınlar, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bağımsızlığının kazanılmasında çok önemli bir rolü olan Amerikan Devrimi (1765-1789) sırasında gösterdikleri çabalarıyla bu tarz cinsiyet rollerine de meydan okumuşlardır.

Molly Pitcher at the Battle of Monmouth
Molly Pitcher, Monmouth Muharebesinde
E. Percy Moran (Public Domain)

Sömürge Amerikası kadınları, 13 Koloni ile Büyük Britanya arasındaki gerilimin ilk işaretlerinden itibaren kendi siyasi seslerinin bilincine varmışlardı. Kadınlar, İngiliz malı ithalatına yönelik boykotlarının ardında itici güç olmuş, İngiliz çayını, yerine yerel bitkisel çayları ikame edecek şekilde reddetmiş ve İngiliz malı kumaşa olan bağımlılığı azaltmak üzere dönen arılar diye tanımladıkları (spinning fees) kumaş ipliği eğirme mekanizmaları ile kendileri kumaş üretmişlerdir. Mercy Otis Warren ve Phillis Wheatley gibi kadın yazarlar komuoyunun İngiliz yönetimine karşı harekete geçmesine yardımcı olurlarken, yüzlerce kadın da çamaşır yıkama, hemşirelik ve yemek pişirme gibi temel görevleri yerine getirmek üzere Kıta Ordusuna eşlik etmişlerdi. Hatta Margaret Corbin, Mary Ludwig Hays ve Deborah Sampson gibi bazı kadınlar silah alıp İngilizlere karşı cephede savaşmışlardı. Kadınlar, savaştan sonra da, siyasi açıdan erkeklerle daha eşit görülmüyor olsalar da, kadınların toplumsal olaylara katılması ABD’deki kadın hakları uzun mücadelesinde hayati bir ilk adım olduğu ortaya çıkmıştır.

Sömürge Amerika’da Kadınların Rolü

İngiliz yerleşimcilerinin “ikinci dalga” akını 1608 yılı, Ekim ayında, bölgenin yerli nüfusunu oluşturup desteklemek üzere Virginia’daki Jamestown Kolonisine gelmişti. Bu yeni akınla gelenler arasında, gemi manifestosunda “Mistress Forrest” olarak adı yazılan eşi ve onun hizmetçisi Anne Burras’ın eşlik ettiği bir finansçı Thomas Forrest de vardı. Mistress Forrest ve hizmetçisi Anne Burras, Jamestown’a yerleşen ilk iki İngiliz kadın olmuşlardı. Anne Burras aynı yılın sonlarında evlenmiş ve Virginai’da doğum yapan ilk İngiliz kadın sıfatıyla ek ayrıcalıklardan yararlanmıştır. Virgina Şirketinin, kendi kendine yetebilen bir İngiliz nüfusu oluşturmak üzere büyük sayıda kadın grupları göndermeye karar verdiği 1619 yılına kadar, İngiliz kadınlar sonraki on yıl boyunca arada bir Jamestown’a gelmeye devam etmişlerdi. 1620 yılında, çoğu yoksul ailelerden gelen 90 bekâr kadın, Jamestown gelinleri veya “tütün gelinler” olarak adlandırılan ilk grup gelin Virginia’ya gelmişlerdi. Jamestown erkek yerleşimcileriyle evlendirilmiş ve bu kadınların her biri Virgina Şirketine 120-150 poundluk tütün çeyizi ödemişlerdi. Sonraki yıllarda Jamestown gelinlerinden oluşan başka gruplar da gelmeye devam etmişlerdi.

KADINLARIN, “KADINLIK ALANI” İÇİNDE KALMASI VE SADECE ALÇAKGÖNÜLLÜK, NEŞELİLİK, SABIR VE İFFET GİBİ KADINSI ÖZELLİKLERİ SERGİLEMELERİ BEKLENİYORDU.

Sonraları artan kadın nüfusuyla karşı karşıya kalan Jamestown kolonicileri, İngiltere’deki işleyişe benzer bir cinsiyet hiyerarşisi uygulamaya koymuşlardı. Evli veya himaye edilmiş bir kadın (feme covert) yasal olarak kocasının yetkisi altına girmiş kabu ediliyordu; mülk sahibi olamıyor, sözleşme imzalayamıyor ve kazandığı parası da kocasına ait oluyordu. Bir kadın evlendikten sonra genellikle ev hanımı rolüyle sınırlı kalıyordu; yani, saatlerce temizlik, yemek ve ütü yapmak, dikiş ve bahçe işleriyle uğraşmak. Boşanma zor oluyor ve genellikle sadece önceden var olan bir durumun ilk evliliği geçersiz kılması durumunda izin veriliyordu. Birçok sömürge kadını evliliğinin geleceği konusunda endişe duyuyordu; bir kadının evliliği, kendi aile evinin aşinalığından gelen kişiliği yanlış değerlendirmiş olabileceği bir erkek tarafından kontrol edilen bilinmeyen bir geleceğe doğru “karanlık bir sıçrama” olarak tanımlanıyordu (Norton, 42). Yine de evlilik hayatı, uzun süre bekâr bir kadın (ya da yalnız bir kadın) olarak kalmaktan daha cazip geliyordu, çünkü evde kalmış kızlar genellikle sosyal hiyerarşinin en alt sırasında yer alıyorlardı.

Jamestown Colonists Choosing Brides
Jamestown Kolonistleri Gelin Seçiyorlar
Eunice C. Corbett and Anna Content (Public Domain)

Sömürge Amerikan kadınlarının statüsü koliniden kolniye göre değişiyor ve büyük ölçüde sosyal sınıfa bağlı oluyordu. Örneğin varlıklı kadınlar genellikle alt sınıftaki kadınlara göre daha iyi bir eğitim almış oluyorlardı; tıpkı Kutsal Kitap İncil’i okumak üzere sıklıkla okuma yazma öğretilen Püriten New England kadınları gibi. Ancak, genel olarak kadınların “dişil alan” içinde kalması ve yalnızca tevazu, neşelilik, sabır ve iffet gibi kadınsı özellikler sergilemeleri bekleniyordu. Eril alan olarak kabul edilen konularda, özellikle de politika ile ilgilenme cesaretleri engelleniyordu. Erkek dini liderlerin otoritesine meydan okumasında sonra 1637 yılında Massschusetts’ten sürülen Anne Hutchinson örneğinde olduğu gibi, sömürge kadınlarının siyasete dâhil olma girişimleri cezayla karşılanıyordu. Tarihçi Mary Beth Norton’un işaret ettiği üzere, Amerikan Devrimi’nin olması, sömürge Amerikan kadınlarına ilk kez, kendilerini ifade etme konusunda siyasi bir ses kazandırmış ve ABD’de kadın haklarının gelişme kaydedilmesinde bir kıvılcım olmuştur.

Kadınların Siyasete Katılması

İngiliz Parlamentosunun, 1760’larda, birçok Amerikan sömürgesinde yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kınanan bir dizi vergi politikasını kabul etmesiyle On Üç Koloni ile Büyük Britanya arasındaki gerilim artmaya başlamıştı. Damga Yasasına (1765) ve Townshend Yasalarına (1767-1768) karşı protestoların isyanlara dönüşmesinin ardından Parlamento, Kraliyet otoritesini yeniden tesis etmek üzere Boston gibi sömürge şehirlerine asker sevkiyatı yapmış, bu da yaşanan sosyal çatışmayı daha da tırmandırmıştı. Siyasetin “kadına yakışmayan” bir faaliyet olduğu fikrine rağmen, o döneme ait mektup ve günlük yazılarında, sömürge kadınlarının da bu siyasi gelişmelerle en az erkekler kadar ilgili oldukları anlaşılıyor. Sonuçta kadınlar da Parlamento vergilerinden erkeklerle eşit derecede etkilenmiş ve Boston şehrinin İngiliz askerlerince işgal edilmesi konusunda en az erkekler kadar öfkelenmişlerdir. Vatanser Cephe Yanlısı kadınların çoğu, bu politilkaları protesto etmek üzere geleneksel cinsiyet normlarını bir kenara atmış, yapılan gösterilerde erkeklerle birlikte yürümüş, Britanya Yanlılarını/Loyalistleri ve vergi memurlarını taciz etmiş, istifçi olduklarına inanılan tüccarların mallarına el koymuşlardı.

Sömürge Amerikan kadınları, aynı zamanda, İngiliz mallarına yönelik boykot eylemlerinde itici güç olmuşlardı. Birçok sömürge kadını, 1773 yılında çıkarılan Çay Yasasına karşı tepki olarak, İngiliz Doğu Hindistan Şirketinin ithal ettiği çayı satın almamış ve bu çayı kocalarına ikram etmeyi de reddetmişlerdi. Bunun yerine yerel bitkisel çaylarına ve kahveye rağbet etmişlerdi. Kadınlar, Boston’un her bir yerinde, “istismar edilen bu ülkeyi yıkmadan ve kölelikten kurtarmak” üzere İngiliz çayını içmekten kaçınacaklarına açıkça yemin etmişlerdi (Schiff,178). 25 Ekim 1774 tarihinde, 51 kadından oluşan bir grup, Elizabeth King’in Edentonda, Kuzey Carolina’daki evinde bir araya gelerek “kamu yararı” adına bütün İngiliz ithalatını boykot edecek bir anlaşma yapmışlardı (Norton,161). Edenton Çay Partisi olarak bilinen bu etkinlik, ABD tarihinde kadınların gerçekleştirdiği ilk organize siyasi eylemlerden biri olmuştur.

Satirical Depiction of the Edenton Tea Party
Edenton Çay Partisinin Hicivsel Tasviri
Philip Dawe (Public Domain)

Sömürge Amerikan kadınlarının İngiliz mallarına yönelik boykotu desteklemelerinin başka bir yolu da dönen arılar olarak tanımladıkları iplik eğirme mekanizmalarınu kullanmaları olmuştur. Giysilerin çoğu İngiliz ithal kumaşından üretildiğinden dolayı Vatansever/Patriot kadınlar, kumaş ipliğini kendileri eğirmek suretiyle İngiltere’ye olan bağımlılığı azltmaya karar vermişlerdi. İplik Eğirme Arıları olarak tanımladıkları mekanizmaları çalıştırıp döndürmek üzere sabahın erken saatlerinden itibaren işe başlıyor ve 20 ila 40 kadından oluşan gruplar, yerel bir temsilcinin evinde toplanıyorlardı (bazı gruplar 100 kadar sayıdaydı). Kadınlar, kumaş ipliği eğirmekle, gündemdeki siyaset konuları tartışmakla ya da birbirleriyle dostça rekabet ederek günlerini geçiriyorlardı. Daha sonra, temsilcinin gündemle ilgili bir konuşmasının ardında, akşam karanlığında, evlerine gitmek üzere dağılıyorlardı.

İPLİK EĞİRME ARILARI OLARAK ADLANDIRILAN DÖNEN MEKANİZMALAR, 1766 YILINDA, BOSTON’DA KURULMUŞ, SİYASİ OLARAK AKTİF KADINLARDAN OLUŞAN BİR GRUP OLAN ÖZGÜRLÜK KIZLARINCA ORGANİZE EDİLMİŞTİR.

Bu türden iplik eğirme arıları diye tanımlanan mekanizmaların çoğunu, 1766 yılında Boston’da kurulan, politik olarak aktif kadınlardan oluşan bir grup olan Özgürlük Kızlarınca organize edilmişti. Özgürlük Kızları grubu, boykotları yaygınlaştırma çabalarının yanı sıra, aynı zamanda, siyasi protesto eylemlerine de katılmışlardır. Grubun kurucu üyelerinden biri olan Sarah Bradlee Fulton, Boston Çay Partisi eylemi sırasında Özgürlük Oğulları grubu eylemcilerinin kimliklerini İngiliz yetkililerden gizlemek üzere Mohawk kıllığına girmeyi de önermiştir. Sarah Fulton, 342 kasa çay Boston Limanına döküldükten sonra, eylemin faillerinden bazılarını evinde saklamış ve yüzlerindeki boyayı da çıkarmıştır. Bu nedenle Fulton’a “Boston Çay Partisi Annesi” lakabı verilmiştir.

Sarah Breedle Fulton, Vatansever protestonun ön saflarında yer alırken, diğer kadınlar da ellerine kâğıt ve kalem alarak Amerikan devrim ateşini körüklemişlerdi. Örneğin, Mercy Otis Warren, Britanya Yanlıları/ Loyalistleri eleştiren ve Vatanseverleri cesaretlendiren çok sayıda hiciv yazısı yazan New England’lı bir oyun yazarıydı. Başka bir örnek ise, Boston’da köleleştirilmiş bir kadın yazar Philis Wheatly entelektüel çalışmaları son derece popüler olup kamuoyunun Patriot’lar lehine yönlendirilmesinde etkili olmuştur.

Sömürge Amerika’sında cinsiyet rollerinin olağan katılığına rağmen, erkek devrimci liderler, durumu kadınları hesaba katmadan olmayacak derecede önemli olduğunu görmeleri nedeniyle kadınların da katılımını teşvik etmişlerdi. Dağıtılan broşürler ve yaygın halde yapılan duyurular, kadınları İngiliz mallarını boykotu devamına teşvik etmiştir. Protesto haraketlerini örgütleyen siyasi bir figür Sammuel Adams şunu belirtmiştir: “Kadınlar da saflarımızda yer alırlarsa her bir Tory’yi (İngiliz Yanlısı) titretebiliriz” (battlefields.org).

Mercy Otis Warren
Mercy Otis Warren
John Singleton Copley (Public Domain)

Kadınlar ve Savaş

İngiltere ile savaş ufukta belirirken, Vatansever kadınlar ordunun savaş hazırlıklarında yardım etmişlerdi. 1774 yılı, Eylül ayında Massachusets’li kadınlar milis cephedeki erkekler için yiyecek ve malzeme temin etmek üzere çalışmışlardı. Bir gözlemcinin, “kadınların ve çocukların fişek attıklarını, kurşun sıktıklarını, ama aynı zamanda, ağlayıp inlediklerini ve kocalarını veya oğullarını bir daha görüp göremeyeceklerini bile bilmeden özgürlükleri için savaşmaları amacıyla onları cesaretlendirdiklerine” tanık olduğunu ifade etmiştir (Norton’dan alıntı,167). Pek çok kadın da, en az erkekler kadar, savaşmak üzere cepheye katılmaya istekliydi: Hessian bir generalin karısı olan Barones de Riedesel, yazdığı günlüğüne Amerikalı bir kızın şöyle bağırdığını duyduğunu kaydetmiştir: “Ah keşke, İngiltere Kralı burada olsaydı, onun vücudunu nasıl da parçalara ayırır, kalbini dışarı çıkarır, bu kömür üzerinde pişirip yiyebilirdim” (Middlekauff,551). Kızın yaptığı açıklamada görülen şiddet ve bariz bir politik tavır Alman Barones’i şoke ertmiştir.

Nihayet, 1775 yılı, Nisan ayında savaş başladığında, birçok kadın da Kıta Ordusuna eşlik etmeye başlamıştı. 18.yüzyıl ordularının çoğu çamaşırcı, terzi, hemşire ve aşçı gibi temel görevleri yerine getiren “kamp takipçileri” olarak bilinen kadınlarla birlikte bir yerden başka bir yere hareket ediyorlardı. Kamp takipçisi bu kadınlar, çoğu zaman berbat olan yaşam koşullarına ve çoğu da kadınları baş belası olarak gören Amerikalı subayların küçümseyen tavırlarına da katlanmak zorunda da kalıyorlardı. Ancak, bu zorluklara rağmen, kadınların kamp takipçisi olmayı seçmesinin başka birkaç nedeni daha vardı: Bazıları vatanseverlik duygusuyla ya da ayrılmak istemedikleri kocalarına veya oğullarına duydukları sevgiyle hareket ediyorlardı. Diğer bir kesim ise, geçinemedikleri için, açlık ve yoksulluk riskine katlanmak yerine orduya eşlik etmeyi seçmişlerdi. Martha Washington gibi bazı kadınlar da her zaman ordu kamplarında kalmıyor, ancak kış kamplarında kocalarına destek olmak için peryodik olarak orduyu ziyaret ediyorlardı.

Kadınların savaşçı olmadığı düşünülmesine rağmen, birçok Vatansever kadın İngilizlere karşı cepheye silah taşımış ve savaşmışlardır. Örneğin Margaret Corbin, bir topçu olan John Corbin’in karısı olarak Kıta Ordusuna eşlik etmiştir. John Corbin, Fort Washington Muharebesinde (16 Kasım 1776) öldüğünde, karısı Margaret onun yerini almış ve aldığı birkaç yaradan dolayı çaresiz kalıncaya kadar topu eteşlemeye devam etmiştir. Savaştan sağ kurtulmuş ve ABD’den askeri emekli maaşı alan ilk kadın olmuştur. İki yıl sonra yapılan Monmouth Muharebesi (28 Haziran 1778) sırasında diğer bir kadın kahraman Mary Ludwing Hays ise cepheye su taşıyor ve susuz kalmış askerlere su vermek için sağa sola durmadan koşturuyordu. Bir topçu olan kocasının sıcaktan bitkin bir şekilde bayıldığı zaman, Mary Hays onun yerini almaktan hiç tereddüt etmemiş ve savaşın geriya kalan zamanında topu ateşlemeye devam etmiştir. Amerikan Edabiyatında sevilen efsanevi ve Amerikan Bağımsızlık Savaşında kahramanlık gösteren “Molly Pitcher” foklorik karekterinin hem Margaret Corbin ve hem de Mary Hays birleşimi bir kadın karakter olduğu düşünülüyor.

Molly Pitcher
Molly Sürahi
J. C. Armytage after Chappel (Public Domain)

Savaş kahramanı diğer bir kadın, erkek kılığına giren ve 1781 yılında Robert Shurtleff takma adıyla Kıta Ordusuna katılan Deberoh Sampson olmuştur. Sampson, New York; Westchester County kentinde Britanya Yanlılarıyla/Loyalistlerle çıkan çatışma sırasında kalçasından bir kurşun yarası almıştı. Ordu cerrahlarının kimliğini ifşa etmelerinden çekindiği için sahra hastahanesinden kaçmış; bir çakı ile kurşunu çıkarmış ve bir dikiş iğnesi kullanarak yarasını kendisi dikmiştir. Ancak ertesi yaz ateşi çıkmış ve bir doktor onu tedavi ederken kadın olduğu anlaşılmıştı. Deberoh Sampsom, onurlu bir şekilde terhis edilmiş ve bir çiftçiyle evlenmişti. Kongre, 1805 yılında, hizmetinden dolayı kendisine aylık emekli maaşı bağlamıştır.

Savaşta yardım edem Vatansever kadınların hepsi elbette Kıta Ordusu neferleri değillerdi. Örneğin İngilizlerin, Danbury; Connecticut’ta bir silah stoku olduğu dopuyu keşfedip baskın düzenledikleri 26 Nisan 177 tarihinde Sybil Ludington, daha 16 yaşında genç bir kız idi. Ludington atına binmiş ve şiddetli bir yağmur fırtınasına rağmen milis güçlerine haber vermek üzere Nerw York, Putnam ve Dutchess kasabalarına gitmek üzere 40 mil (64 Km) mesafe yol almıştı. Onun haber verme çabası sayesinde Vatansever/Patriot Milisleri, ertesi gün Ridgefield Muharabesinde İngiliz güçlerini geri püskürmeyi başarabilmişlerdi. Sybil Ludington öyküsünün bazı unsurları kimi tarihçiler tarafından sorgulanma konusu olsa da, Amerikan folklor Edebiyatında kadın, Pual Revere kahraman olarak kutlanır.

Savaş Hattının Arkasındaki Kadınlar

Pekçok kadın kamp takipçisi olarak savaşı desteklerken, büyük çoğunluk sivil olarak ön savların gerisinde kalmış ve yine de pek çok sivil kadın savaş çabalarını ellerinden geldiğince desteklemişlerdi. Philadelphia Valisi eşi Esther de Berdt Reed, 1780 yılında, Kıta Ordusu için 300.000 Dolardan fazla para toplayan kadınların organize ettiği bir bağış toplama etkinliği düzenlemişti. Buna ek olarak, dönen arılar olarak tanımladıkları iplik eğirme mekanizması çalışmalarına savaş boyunca devam etmiş ve çalışan kadınlar olarak faaliyet odak noktalarını cephede savaşan askerler için gömlek ve üniforma üretmeye yöneltmişlerdi. Kocalarının askere alınmasıyla birlikte, kasabadaki birçok Vatansever kadın yasayı uygulamaya, boykot anlaşmalarını ihlal edenleri ifşa etme ve cezalandırmaya başlamıştı. Ancak, sivil kadınların çoğu, erkekler savaştayken kocalarının malikânelerini yönetmek ve işlerini çekip çevirmekle meşgul olmuşlardı. Bu durum, orta ve üst sınıfa mensup kadınlara, devrimden önce ancak hayal edebilecekleri bir özgürlük kazandırmıştı. Kocaları, genellikle emir dikte edemeyecek kadar askeri ve siyasi işlerle meşgul oldukları için kadınlara evlerini ve aile maliyesini yönetme konusunda daha fazla özerklik alanı kalıyordu.

Sivil kadınlar da savaşın getirdiği yıkımdan kurtulamamışlardır. New York ve Philadelphia gibi İngiliz Ordusunun işgal ettiği şehirlerde ev sahibi kadınlar, İngiliz ve Hessian subaylarına kalacak yer sağlamak zorunda kalmışlardı. Bazı subaylar Amerikalı velinimetleri kadınlara karşı kibar davranırlarken, diğerleri ise baş belası ve kabadayı olmuşlardır. İngiliz ve Hessian askerleri birçok kez zoraki evlere girip istediklerini almışlardı (bu davranışları elbette İngiliz askerleri ve müttefikleriyle sınırlı değildi). Birçok çatışmada olduğu gibi cinsel saldırı da korkunç bir savaş silahı olarak kullanılmıştır. Bazı İngiliz askerleri, New York ve New Jersey Harekâtında Washington ordusunu yakalayamadıklarından dolayı İngiliz işgali altındaki New York City’de Amerikalı kadınlara cinsel saldırıda bulunarak hayal kırıklıklarını gidermişlerdi. Genç bir İngiliz subayı olan Lord Francis Rawdon, yazdığı bir mektubunda, bu tarzda saldırıların sıklığı konusunda şöyle ifade ermiştir: “Bir kız, çok yakın bir tecavüz riskiyle karşı karşıya kalmadan bir gül koparmak için çalıların arasına adım atamaz ve sonuç olarak biz hergün askeri mahkemelerde çok eğlenceli vakit geçiriyoruz” (McCullough, 142).

İngiliz subayı Lord Rawdon’un bu nahoş tutumuna rağmen, İngiliz askeri mahkemeleri kimi zaman cinsel şiddet eylemlerini daha ciddiye almış ve hüküm giymiş bazı askerlere ağır cezalar vermişlerdi. Sivil kadınlar, savaş sırasında evlerini boşaltmamaları halinde ikinci kez zarar görme riskiyle karşı kaşıya kalmışlardı. Connecticut Çiftlikleri Savaşı (07 Haziran 1680) şiddetle devam ederken, kasaba papazı karısı Hannah Caldwell, çocuklarıyla birlikte evine sığınmıştı. Ancak başıboş bir kurşun pencereden içeri girerek Caldwell’in kızının gözü önünde ölmesine yol açmıştı. Bu nedenle, sivil kadınlar da en az kamp takipçisi kadınlar kadar savaştan etkilenmişlerdi.

Sonuş

Abigail Smith Adams, 31 Mart 1776 tarihinde, Philadelphia’daki İkinci Kıta Kongresinde delege olarak görev yapan kocası John Adams’a şöyle bir mektup yazmıştı:

Kadınları anmanızı ve onlara karşı atalarınızdan daha cömert olmanızı ve iyilik yapmanızı diliyorum. Kocalarının eline bu kadar sınırsız bir güç vermeyin. Ellerinden gelse bütün insanların zalim olacağını unutmayın. Kadınlara karşı özel bir özen ve dikkat gösterilmez ise, bir isyanı teşvik etmeye kararlıyız, söz ve temsil hakkımızın olmadığı hiçbir Kanuna (Adams aile belgeleri) bağlı kalmayız.

Gelecekteki First Lady’nin bu sözleri Amerikalı kadınların siyasi sesinin, Amerikan devriminin çalkantılı yılları sırasında ne kadar geliştiğinin göstergesidir. Jemestown şehrinin kuruluşundan beri siyasi katılımları büyük ölçüde yasaklanan kadınlar, birden bire kendilerini devrimci bir hareketin ön saflarında bulmuşlardı. Tıpkı erkekler gibi kadınlar da Amerikan özgürlüğü uğruna savaşmış, kan dökmüş ve ölmüşlerdir. Savaş sonrası dönemde ABD’de kadınlara öncesine göre biraz daha fazla özgürlük tanınmıştı. Örneğin, cumhuriyetin erdemli vatandaşlarını yetiştirme ihtiyacı anlamında; kadınların gelecek nesil Amerikalıları eğitebilecekleri yönde eğitim alma olasılıklarının daha yüksek olduğu anlamına geliyordu. New Jersey’de Eyalet Anayasasında yer alan muğlak ifadeler sayesinde kadınlara geçici olarak oy kullanma hakkı da verilmişti. Ancak, 1807 yılında kabul edilen bir yasa ile bu Eyalette kadınların oy kullanma hakkı sona ermiş ve Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) kadınların oy kullanma hakkını yeniden elde etmeleri onlarca yıl almıştır.

Abigail Adams’ın “kadınları hatırlayın” yönündeki çağrısı büyük ölçüde dikkate alınmamış olsa da, Amerikan Devrimi, ABD’deki kadın hakları hareketinde önemli bir ilk adım olmuştur. Bu adım, sınırlı ve geçici olsa da, Amerikalı kadınlara siyasi bir ses kazandırmış ve sonraki yüzyıllarda kadın hakları mücadelesini etkileyecek ateş kıvılcımını çakmıştır.

Sorular & Cevaplar

Amerikan Devriminde kadınların rolü neydi?

Kadınlar, Amerikan Devrimi sırasında, çay ve kumaş gibi İngiliz mallarına uygulanan boykotun arkasındaki itici güç olmuşlardı. Ayrıca kamp takipçileri olarak orduya yardım etmiş, savaşı desteklemek üzere para toplanmasında yardımcı olmuş, kocalarının yokluğunda mülklerinin yönetim işlerini üstlenmişlerdir.

Amerikan Devrimi bazı ünlü kadınları kimlerdi?

Amerikan Devrimi sırasında görev yapan birkaç ünlü kadın arasında; devrimi desteklemek üzere yazı yazan köle bir Afrikalı Amerikalı şair olan Phillis Whealty; kocasına “kadınları hatırlamasını” söyleyen John Adams’ın karısı Abigail Adams ve Boston Çay Partisinin Annesi olarak bilinen Sarah Bradlee Fulton vardı.

Özgürlük Kızları kimlerdi?

Özgürlük Kızları; 1776 yılında Boton’da kurulmuş, politik olarak aktif kadınlardan oluşan bir kadın örgüttü idi. Özgürlük Çocukları örgütünün kadın versiyonu olan Özgürlük Kızları, İngiliz malları boykotu eylemlerine katılmış ve Bostan Çay Partisi gibi protestolara katılmışlardır.

Edenton Çay Partisi neydi?

Edenton Çay Partisi, Kuzey Carolina, Edenton kentinde 51 kadının katılımıyla, Amerikan Bağımsızlık Savaşına giden yolda Britanya’dan yapılan bütün ithalatları bokot etmek amacıyla aralarında bir anlaşma yapılmıştı. Söz konusu bu kadın organizasyonu, ABD Tarihinde kadınların gerçekleştirmiş olduğu organize siyasi eylemlerinin ilk örneklerinden biri olmuştur.

Çevirmen Hakkında

Nizamettin Karaben
Tarih; Dinler Tarihi/Teopolitik; Siyasi Tarih; Sosyal Antropoloji; Mitoloji; Dilbilimi; Ekonomi Politik; Edebiyat konuları ilgi alanlarım.

Yazar Hakkında

Harrison W. Mark
Harrison W. Mark, Tarih ve Siyaset Bilimi eğitimini aldığı SUNY Oswego Üniversitesinde muzun olmuştur.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Mark, H. W. (2024, Mayıs 14). Amerikan Devriminde Kadınlar [Women in the American Revolution]. (N. Karaben, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2453/amerikan-devriminde-kadinlar/

Chicago Formatı

Mark, Harrison W.. "Amerikan Devriminde Kadınlar." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. Son güncelleme Mayıs 14, 2024. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2453/amerikan-devriminde-kadinlar/.

MLA Formatı

Mark, Harrison W.. "Amerikan Devriminde Kadınlar." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 14 May 2024. İnternet. 08 Eyl 2024.