Polonya'nın İşgali (1939)

Makale

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Reha Mert tarafından çevrildi
06 Kasım 2024 tarihinde yayınlandı 06 Kasım 2024
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır

Nazi Almanyası’nın Führeri Adolf Hitler (1889-1945) 1 Eylül 1939 yılında Polonya’nın işgali emrini verdi. Hitler, Polonya’da işgal ettiği topraklardan geri çekilmeyi reddedince, 3 Eylül 1939’da Britanya ve Fransa, Almanya’ya karşı savaş ilan etti ve böylece İkinci Dünya Savaşı (1939-45) başlamış oldu. SSCB 17 Eylül 1939’da Polonya’yı işgale başladı ve böylece ülke iki totaliter rejim tarafından bölünmüş oldu.

Warsaw after the German Invasion, 1939
Alman İşgalinden Sonra Varşova, 1939
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Hitler’in Saldırgan Dış Politikası

Britanya ve Fransa'nın neden Polonya için savaşa girmeye karar verdiğini anlamak adına ilk önce Almanya’nın 1935’ten beri izlediği yayılmacı politikayı incelemek gerekmektedir. Adolf Hitler 1933’te iktidara geldi ve yalnızca 2 yıl sonra, her defasında askeri güç ve diplomasiyi kullanarak, attığı her adımın sonuncusu olduğunu ileri sürerek komşu ülkelerden toprak koparmaya başladı. Hitler, Alman halkına, Birinci Dünya Savaşı ertesinde imzalanan küçük düşürücü Versay Antlaşması (1919) ile yitirilen toprakların yeniden kazanılacağı sözünü vermişti. Hitler, Almanya'nın, halkının refaha kavuşabileceği bir Lebensraum’a ("yaşam alanı") ihtiyacı olduğunu söylemişti.

Mart 1935’te Hitler, Milletler Cemiyeti (Birleşmiş Milletler’in öncüsü) tarafından Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminden itibaren yönetilen, Almanya’nın batı sınırında yer alan ve kömür bakımından oldukça zengin bir bölge olan Saar bölgesini geri aldı. Mart 1935’te Saar’da yaşayan halkın ekseriyeti Almanya’ya yeniden katılmak adına oy kullandı. Japonya’nın 1931’de Çin Mançuryası’nı işgaline, ardından da 1935’de İtalya’nın Habeşistan'ı (Etiyopya) işgaline uluslarası camia tarafından kayıtsız kalınmasından cesaret alan Hitler, Versay Antlaşmasına göre silahsızlandırılması şart koşulan, Almanya-Fransa arasındaki bir bölge olan, Rhineland’ı işgal etti. Mart 1936’da Alman birlikleri Rhineland’a girdi. Bunun ardından Hitler resmi olarak Versay Antlaşması’nı hükümsüz kıldı ve yeniden silahlanma programını başlattı. 1936’da İtalya ile Roma-Berlin adı altında bir ittifak kurdu. 1938 Mart’ında Hitler doğduğu ülke olan Avusturya’yı işgal etti. Avusturya ile yapılan Anschluss (birleşme) daha sonra bir referandum ile tescillenmiş oldu.

Hİtler, bİr şey söyleyip başka bİr şey yapan İkİyüzlü dİplomasİnİn BİR ustasıydı.

Ardından Hitler, ekseriyeti Almanca konuşan, Çekoslavakya’ya ait bir bölge olan Sudetenland’ı (Südet Bölgesi) istedi. SSCB ve Fransa’nın, 1935’te Çekoslavakya’yı dışarıdan gelecek bir tehditten koruyacaklarını belirten bir antlaşma imzalamış olmalarına rağmen, iki taraftan hiçbiri işler ciddiye binince savaşa girmeyi göze almıyordu. Britanya'nın nüfusun çoğu, tıpkı Fransa'daki gibi, savaş fikrine ve hatta silahlanma fikrine dahi karşıydı. 1938 Eylül Münih Konferansı’nda Britanya, Fransa, İtalya ve Almanya bir araya geldi. Sonrasında imzalanan Münih Antlaşmasında 4 büyük güç Sudetenland’ın Almanya’ya verilmesi konusunda karar kıldılar. Çekoslavakya ve SSCB’nin bu durumda hiçbir söz hakkı yoktu. Hitler, Çekoslavakya’nın geri kalanına dokunmayacağı sözünü vermişti, lakin bunu yapmak yerine Slovakya’nın ayrılmasını teşvik etti ve Bohemya ve Moravya’yı Mart 1939’da işgal etti. Aynı ayda Almanya Litvanya’daki Memelland bölgesini de ele geçirdi. Nisanda İtalya’daki faşist diktatör Benito Mussolini (1883-1945) Arnavutluk’u ele geçirdi. Hitler’in veyahut Mussolini’nin imzaladığı herhangi bir şeye güvenilemeyeceği artık en naif diplomatlar için dahi açık bir hale gelmişti.

Europe on the Eve of WWII, 1939
İkinci Dünya Savaşı Arifesinde Avrupa, 1939
Simeon Netchev (CC BY-NC-ND)

Yatıştırma Politikasının Başarısızlığı

Avrupa jeopolitiğindeki bu çalkantılı dönem sırasında Birleşik Devletler tarafsız kalmayı tercih etti. Neville Chamberlain (1868-1940) tarafından yönetilen Britanya ve Edouard Daladier (1884-1970) tarafından yönetilen Fransa, hiç hazır olmadıkları yeni bir savaşın yaratacağı dehşetten kaçınmak için çaresizce can atıyorlardı. Bolşevik devriminin ve Jozef Stalin'in Kızıl Ordu çerçevesinde uyguladığı temizliğin ardından SSCB’ye hiçbir güç tarafından güvenilmemekteydi. Mussolini de bu sırada diğer ulusların haklarını görmezden gelerek agresif bir dış politika seyretmekteydi.

29 ağustos'ta Polonya hİtler'İn taleplerİne boyun eĞmeyİ reddettİ.

Günümüzden bakılınca Hitler’in sürekli olarak başka topraklara göz diktiğini ve onu yalnızca bir savaşla durdurabileceğini söylemek elbette ki mümkündür ancak o zaman bunu söylemek mümkün değildi. Hitler, bir şey söyleyip başka bir şey yapan, bir konuşmasında barış vaat eden, diğerinde ise savaşla tehdit eden ve genellikle diğer ülkelerin liderleri kandıran ikiyüzlü bir diplomasinin ustasıydı. Bazı tarihçiler Hitler’in hiçbir stratejisi olmadığını savunurlar. Üçüncü Reich’ı nereye kadar, ne zaman ve nasıl genişleteceği konusunda Hitler’in açıkça bir planı olmayabilirdi fakat kesin olan Büyük Güçler tarafından yapılan diplomatik hataları kendi avantajına kullanmayı bilmiş olmasıydı. 1939’a gelindiğinde Hitler’in neyin peşinde olduğu hiç olmadığı kadar ortaya çıkmaktaydı.

Hitler’e karşı oluşan güvensizliğin artmasının yanında, Nazi rejiminin Yahudilere uyguladığı muameleye dair -Kasım 1938’de gerçekleştirilen Kristallnacht pogromu örneğindeki gibi -artan bir farkındalık da vardı, bu Hitler’in güvenilse bile, insanların onu savunulacak biri olmadığını anlamalarını sağladı. Durum gün geçtikçe değişmekteydi. Hitler Polonya’yı tehdit edince yatıştırması politikası da bir kenara bırakıldı. Yatıştırma başarısız olmuştu ancak en azından uluslara 1938’den ve Münih’teki Antlaşmadan beri kaçınılmaz olduğunu düşündükleri savaşa hazırlanmaları için zaman kazandırmıştı. Aralarında Britanya’nın gelecekteki başkanı Winston Churchill’in (1874-1965) de bulunduğu ta başından beri yatıştırmaya karşı olan azınlık şimdi topyekûn silahlanma için baskı yapıyorlardı.

Polish Troops, 1939
Polonya Birlikleri, 1939
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Polonya Meselesi

Polonya sınırları epeyce bir süredir hararetli bir tartışmanın konusu olmuştu. Versay Antlaşması ile Polonya’ya, Yukarı Silezya’nın (Almanya ve Polonya arasında bulunan bir endüstri bölgesi) ve Baltık Denizi’ne erişimi sağlayan bir kısım bölgenin kontrolü verilmişti. Polonyalı nüfusun ağırlıkta olduğu bu bölge Danzig Koridoru olarak bilinmekteydi. Koridorun talihsiz bir neticesi olarak Doğu Prusya’nın Almanya’nın geri kalanı ile bağlantısı tamamen kesilmiş oldu. %90’u etnik Almanlardan oluşan Danzig (Gdánsk), Millet Cemiyeti tarafından kontrol edilen otonom, fakat dış politikası ve gümrük tarifeleri Polonya tarafından yönetilen bir Özgür Şehir haline getirilmişti. Galip tarafların yaptığı coğrafi düzenlemelerden muhtemelen en çok öfke toplayanı Danzig ve Danzig Koridoru olmuştu. Hitler şimdi bu “sorunu” düzeltmeye niyetliydi. Hitler 1934’te Polonya ile bir saldırmazlık paktı imzalamıştı fakat gerçek niyeti 1939’da ortaya çıktı.

Büyük Güçler İlk Hamlesini Yapıyor

Çekoslovakya’nın işgalinin hemen ardından Mart 1939’da Hitler, Polonya’dan Danzig’i geri vermesi ve Almanya’nın Doğu Prusya’ya erişebilmesi için Danzig Koridoru üzerinden geçen bir kara yolu (kara ve demir yolu) sağlamasını talep etti. Polonya hükümeti bu talebi geri çevirdi. 31 Mart'ta Britanya hükümeti, Hitler'in Münih Antlaşması'nı çiğnedikten sonra güvenilmeyeceğini tamamen anlamış ve Polonya'nın belirlenen sınırlarını koruyacağının garantisini vermişti. Fransa ise Polonya ile halihazırda 1921'de bir antlaşma imzalamıştı. Fransa ve Britanya'nın bu vaatlerinin içi aslında boştu. Zira coğrafya göz önünde bulundurulduğunda her iki devletin de Almanya'nın Polonya'yı işgalini engellemek adına yapacak pek de bir şeyleri olmadığı görülür. Yine de verilen bu garantilerin Hitler'in başka bir komşusunun toprağını gasp etmesini önleyeceği umuluyordu. Bu yanlış bir umuttu. Hitler haberlere sinirlenip komutanlarına "Onlara boğazında kalacak bir yemek pişireceğim" diye bağırmıştı (Shirer, 467).

Nisan-Mayıs 1939’da Hitler, generallerine Polonya’nın işgalini planlamalarını söyledi. Bu işgal planını kod adı ise Beyaz Plan'dı. Britanya ve Polonya 25 Ağustos’ta bir Karşılıklı Yardım Paktı imzalayarak sözlü verilen garantileri resmîleştirdiler. Pakt, Polonya’nın saldırıya uğraması dahilinde Britanya’nın yardım elini uzatacağını garanti ediyordu ancak kritik noktası, Britanya’nın Polonya’nın o zamanki sınırlarını garanti altına alacağını taahhüt etmemesiydi. Bu antlaşmaya karşısında Hitler, Polonya ile 1934’te yaptıkları antlaşmayı artık tanımadığını açıkladı. SSCB 1932’de Polonya ile bir saldırmazlık paktı imzalamıştı, lakin onun da işe yaramaz bir kâğıt parçası olduğu görülecekti.

Hitler savaşın zeminini Mussolini ile olan ilişkilerini sağlamlaştırarak başladı. Münih konferansında her iki diktatör de savaş kapıyı çaldığında omuz omuza duracakları konusunda anlaşmışlardı. 22 Mayıs’ta Almanya ve İtalya arasında "Çelik İttifakı" adında bir askeri ittifak imzalandı. Ardından Britanya ve Fransa için yıkıcı bir darbe geldi. Stalin’e ve Sovyet Rusya’ya karşı besledikleri güvensizliğin bedeli ağır olacaktı. 23 Ağustos 1939’da Almanya Rusya ile, adını her iki ülkenin dışişleri bakanlarından aldığı bir saldırmazlık antlaşması olan Molotov-Ribbentrop Paktı'nı (Nazi-Sovyet Paktı) imzaladı. Münih’te Britanya ve Fransa’nın, Almanya'dan doğusunu savunmaya hazırlıklı olmadığını gören Stalin, yine Britanya, Fransa ve SSCB’den oluşan, Almanya’yı iki taraftan sıkıştırmaya dayanan “toplu güvenlik” fikrini reddetti.

Stuka Dive-bombers in Poland, 1939.
Stuka Dalış bombardıman uçakları, Polonya'da, 1939.
Bundesarchiv, Bild 183-1987-1210-502 / Hoffmann, Heinrich (CC BY-SA)

Nazi-Sovyet paktının saldırmazlık vaat eden tek bölümü her iki tarafın da birbirine saldırmayacağına dair söz vermiş olmasıydı. Bu esnada antlaşmadaki gizli maddeler, Almanya ve SSCB’nin komşu ülkelere saldırmasına izin vererek Orta Avrupa’yı başarılı bir şekilde aralarında bölmelerini sağlıyordu. Pakt, Stalin’in doğu Polonya’yı ele geçirmesini ve SSCB’nin herhangi bir savaştan bir süreliğine uzak durmasını sağlamaktaydı. Bu, yeniden silahlanma için kıymetli olan vakte sahip olmak demekti. Muhtemelen Almanya’nın Batı’da Britanya ve Fransa’ya karşı savaşa girişmesi -Stalin’in Hitler’e açık çek vermesi- üç gücü de SSCB’yi artık tehdit edemeyecek derecede zayıflatabilirdi. Nazi-Sovyet paktı Orta Avrupa’yı, yalnız Polonya’nın değil, bilakis Romanya, Letonya, Litvanya ve Finlandiya’nın işgalini içeren bir planla yeniden şekillendirdi.

İstila

Polonya, 35 milyon civarındaki nüfusuyla çok partili bir sisteme sahipti ancak hükümet 1930’larda gittikçe otoriter ve asker-dominant bir hale gelmişti. 1939’da Polonya silahlı kuvvetleri 280,000 askerden oluşan bir ordu, dört destroyer ve beş denizaltıdan oluşan bir donanma ve 400 uçaktan oluşan bir hava kuvvetine sahipti. Ne yazık ki bu silahların hiçbiri Almanya’nın elindekiler kadar modern değildi.

29 Ağustos’ta Polonya, Hitler’in taleplerini (Danzig ve Doğu Prusya’ya açılan bağlantı) bir kez daha reddetti. Alman askerleri Polonya’yı 1 Eylül 1939 sabah 4:45’te işgale başladı. Hitler resmî bir şekilde savaş ilan etmeye tenezzül etmemişti. İşgalin bahanesi, 31 Ağustos’ta Polonyalı askerlerin hemen sınırda bulunan bir Alman radyo istasyonuna saldırdığı düzmece Gleiwitz Vakası’ydı. Aslında saldırı Alfred Naujocks komutası altındaki Alman Schutzstaffel (SS) birliği tarafından gerçekleştirilmişti. Bu altı kişilik birlik Polonya askerleri kılığına girmişlerdi. Bir Polonya sempatizanı olan Franciszek Honiok, Nazilerin gizli polis servisi Gestapo tarafından bir gün önce yakalanmıştı. Honiok’in cesedi, saldırının Polonyalıların yapmış olduğu izlenimi vermek için diğer birkaç toplama kampındaki tutuklunun cesediyle birlikte radyo istasyonuna getirilip kurşunlanmıştı. Naujock, savaş sonrası Nürnberg Mahkemeleri’nde operasyondaki rolünü ve hedeflerini yeminli bir beyanla itiraf etti.

Hitler & Victory Parade, Warsaw
Hitler ve Zafer Geçit Töreni, Varşova
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Alman Ordusu 1 Eylül’de geniş bir cephe üzerinden saldırıya geçti ve sayı üstünlüğü, silah ve taktikleri sayesinde çetin Polonya direnişinin üstesinden geldi. 2 Eylül’de Chamberlain Hitler’i, Almanya’nın geri çekilmemesi dahilinde savaş çıkacağı konusunda uyardı. Hitler bu ültimatomu görmezden geldi. 3 Eylül’de Britanya ve Fransa, yalnızca Polonya’yı değil, bilakis tüm özgür ve bağımsız ulusları korumak adına Almanya’ya savaş ilan etti. Birleşik Devletler tarafsız kaldı. İtalya, olayların lehine gelişip gelişmeyeceğini görmek için perde arkasında bekleyip, tarafsız kaldı. İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına katkıda bulunan birçok sebep vardı fakat Polonya’nın işgali bardağı taşıran son ve en önemlisiydi. Hitler içten içe savaş ilanı karşısında şaşkınlığa uğramıştı fakat Britanya Genelkurmayı’nın, Polonya ordusunun işgale uzun süre dayanabilmesi için çok zayıf olduğu istihbaratını göz önünde bulundurarak, Britanya veya Fransa’nın askerlerini doğrudan dahil edeceğini düşünmüyordu ve bu kumarda haklı çıkmıştı.

Polonya silahlı kuvvetlerinin gücü, Almanya’nın teknoloji veya hava gücünün, -bilhassa “Stuka” Junkers Ju 87 bombardıman uçakları- tanklar ve hızlı hareket eden piyadenin birleşiminden oluşan blitzkrieg (“yıldırım savaşı”) stratejisi karşısında mukayese dahi edilemezdi. Tam da bu sırada, düşman hatlarının gerisindeki yıkıcı faaliyetler, iletişimi ve ulaşım ağlarını yok ederek Polonya Ordusu’nun işgale karşılık verme yeteneğini de büyük ölçüde engelliyordu. İlk iki gün içerisinde Polonya hava kuvvetlerinin büyük kısmı, henüz havalanamadan, Alman bombandırman uçakları tarafından yok edildi. Kraków 6 Eylül’de ele geçirildi. Başkent Varşova, 27 Eylül’de teslim oldu.

Hitler Polonya’ya saldırınca, Batı’dan, özellikle Fransa tarafından, saldırılma şansı yitirildi. Alman hava kuvvetlerinin tamamı Polonya’ya karşı kullanılmakta idi ve Alman Ordusu bariz bir surette Fransa tarafından gelecek bir hücuma karşı koyamazdı. Britanya da Polonya’ya yardım etmek için hiçbir gayrette bulunmadı, tıpkı Fransa gibi, henüz doğrudan harbe girmeye hazır hissetmiyordu. Bu sırada Stalin’in beklemeye niyeti yoktu ve 17 Eylül’de Kızıl Ordu, inanması güç bir sebeple, Polonya’daki Belarus ve Ukrayna Slavlarının akıbetini güvenceye alınacağını ileri sürerek, doğu Polonya’nın içerisine doğru hücuma başladı. Bu iki ordu Polonya’yı ezmeye başlayınca, Polonya hükümeti ülkeyi terk etti ve nihayetinde Londra’ya sürgüne gitti.

German Troops & Polish Civilians
Alman Birlikleri ve Polonyalı Siviller
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Polonya'nın İşgali

Alman ve Rus orduları, aşağı yukarı Polonya’nın merkezinde buluşarak, ülkeyi iki işgal bölgesine ayırdılar. Asıl çatışma 7 Ekim’de sona erdi. 120,000 Polonyalı ülkelerini savunurken can verdi. Polonya’nın paylaşımı Bug Nehri’ni takip etti; bununla beraber Almanya’nın dilimi bariz bir biçimde daha büyükken SSCB ise Litvanya’da dilediğini yapmakta özgürdü. Yeni hudutlar 28 Eylül’de Alman-Sovyet Dostluk, İş birliği ve Hudut Belirleme Antlaşması’nda belirlendi. Finlandiya'nın SSCB’nin saldırılarına inatla direnmesine rağmen, Estonya, Letonya ve Litvanya SSCB’ye tabi devletler haline geldi (barış antlaşması Mart 1940’da imzalandı). 6 Ekim’de Hitler, Britanya ve Fransa’ya sulh şartlarını teklif etti; nitekim reddedildi.

Polonya’nın Alman kısmı üç bölüme ayrıldı, bir bölüm ise (Almanya’nın, takribi olarak Versay Antlaşması’nda kaybettiği topraklara denk gelerek) Wartheland adı verilerek Üçüncü Reich’a dahil edildi. Genel Hükümet adındaki bir ikinci bölüm ise işçi kolonisi olarak kullanılacaktı. Daha doğuda bulunan bir üçüncü bölüm ise Nazi rejimi tarafından “istenmeyenler” için bir ceza kolonisi olarak ayrıldı.

Batı Polonya’daki Nazi Almanya'sının yönetimi, Yahudiler için duvarlarla çevrili gettolar inşa etme, topyekûn sürgün, zorunlu çalıştırma, rejimin düşmanı olarak görülenlerin ortadan kaldırılması ve 530’dan fazla yerleşim biriminin yakılmasıyla karakterize edilmişti. Özel SS “görev gruplarına” veya Einsatzgruppen, diledikleri vakit cinayet işlemeleri için izin verildi. SS operasyonları Reinhard Heydrich (1904-1942) tarafından yönetilmekteydi. Einsatzgruppen, sivilleri korkunç bir şekilde ortadan kaldırmada acımasızca etkiliydi. “İşgalin 1 hafta sonrasında SS komutanları günlük 200 Polonyalı öldürmekle övünmekte ve 27 Eylül’de Heyrdrich, Polonyalı üst sınıfın yalnızca %3’ünün hayatta kaldığını rapor edebiliyordu” (Cimino, 116).

Walled Jewish Ghetto, Warsaw
Duvarlı Yahudi Gettosu, Varşova
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Naziler Polonya kültürünü yeryüzünden silmek adına muazzam çaba sarf ettiler. Almanlar yeni bölgelere yerleştirilmiş, Lehçe yasaklanmış ve 200,000’in üzerinde çocuk zorla “Almanlaştırma” süreci sistemi kapasımda Almanya’ya gönderildi. Tiyatrolardan kütüphanelere kadar Polonya’da kültürel kurumlar yasaklandı ve anıtlar yok edildi. Hedef, tüm Polonya ulusunu yalnızca zorunlu işçi olarak kullanımı kolaylaştırmak adına onları gayr-i insani hale getirmekti. Polonya’nın her yerinde, en kötü üne haiz Auschwitz de dahil olmak üzere, milyonlarca Yahudi'nin ve diğer etnik azınlıkların idam edildiği çalışma ve toplama kampları kurulmuştu.

Polonya’nın Sovyet kısmında Kızıl Ordu, çoğunu esir kampını veya çalışma kampına göndereceği, 200,000’den fazla Polonyalı askeri ele geçirdi. Bölge büyük oranda Sovyet ya da Sovyet destekli siviller tarafından yönetiliyordu ve SSCB’ye dahil edildi. Yeni düzene karşı tehdit arz edenlere, tıpkı Almanlar tarafından yönetilen bölgelerde olduğu gibi, acımasız bir baskı uygulanıyordu. Yalnızca bir hadisede, 4,000 Polonyalı subay Katyn Ormanı’nda idam edildi.

Büyük endüstriler ve çiftlikler devletleştirildi, ruble yeni para birimi oldu ve hukukun üstünlüğü ilkesi yok sayılarak özel mülklere el konuldu. Alman yarısındaki gibi, Sovyet Polonya'sının yöneticileri de bilerek Polonya kültürünü silmek istediler. Okullarda Rusça, Ukraynaca ve Belarusça izin verilen dillerdi. Milyonlarca erkek, kadın ve çocuk, SSCB’nin zorunlu çalışma kampları olan gulaglara gönderildi. Bu insanların %30 kadarı yolculuk sırasında veya kamplarda yaşamını yitirdi.

Hitler 1941 temmuzunda Barbarossa Harekatı ile yüzünü doğuya çevirip SSCB’ye saldırdığında, Polonya’nın tamamı Alman hakimiyeti altına girdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında 6 milyon Polonyalı hayatını kaybetti. Bu milli felaketin ortasında yanan tek umut kıvılcımı, on binlerce Polonyalının sürgünde Kuzey Afrika Cephesi’nden Britanya Muharebesi’ne kadar tüm cephelerde Müttefik devletlerinin tarafında çarpışarak yer almasıydı. İşgal altındaki Polonya’da da sabotaj faaliyetleri yürüten ve Müttefikler için Hitler’in roket programı gibi ehemmiyet arz eden konularda askeri istihbarat sağlayan, iyi örgütlenmiş direniş hareketleri mevcuttu. Trajikomik bir şekilde, hürriyeti savaşın ana sebeplerinden biri olmasına rağmen, Polonya, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda işgal edilmiş bir ülke olarak kaldı. Stalin, Polonya’nın hür bir devlet olması gerektiğini söyleyen Batılı güçlerin söylevlerine kulağını tıkadı ve SSCB, 50 yıl boyunca ülkenin kontrolünü elinde tuttu.

Sorular & Cevaplar

1939'da neden Almanya Polonya'yı işgal etti?

Hitler'in Alman halkı için yaşam alanı, Danzig'i yeniden ele geçirmek ve Doğu Prusya'yı Almanya'ya bağlamak istemesi, Almanya'nın 1939'da Polonya'yı işgal etmesine sebebiyet verdi.

Neden Britanya ve Fransa, Polonya yüzünden 1939'da savaşa girdi?

Britanya ve Fransa, Polonya yüzünden savaşa girdi çünkü Polonya'yı bir saldırı karşısında savunmaya söz vermişlerdi ve tüm hür ulusları, Adolf Hitler gibi imparatorluk inşa etmek isteyen diktatörlere karşı korumak istediler.

Çevirmen Hakkında

Reha Mert
Reha Mert, İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nden mezun bir tarih öğretmeni. Erasmus programı dahilinde Bonn Üniversitesi'nde Türkoloji bölümünde eğitim aldı. Tarih eğitiminin yanında dil öğrenmeyi de seviyor ve filolojiye ilgi duyuyor.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2024, Kasım 06). Polonya'nın İşgali (1939) [The Invasion of Poland in 1939]. (R. Mert, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2559/polonyanin-isgali-1939/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Polonya'nın İşgali (1939)." tarafından çevrildi Reha Mert. World History Encyclopedia. Son güncelleme Kasım 06, 2024. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2559/polonyanin-isgali-1939/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Polonya'nın İşgali (1939)." tarafından çevrildi Reha Mert. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 06 Kas 2024. İnternet. 20 Oca 2025.