Leningrad Kuşatması

Makale

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Nizamettin Karaben tarafından çevrildi
27 Mart 2025 tarihinde yayınlandı 27 Mart 2025
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İtalyanca
Makaleyi Yazdır PDF

Leningrad (Saint Petersburg) Kuşatması, Nazi Almanyası führeri Adolf Hitler’in (1889-1945) İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) sürecinde başlatmış olduğu SSCB topraklarını işgal amaçlı Barbarossa Harekâtı sırasında başlamıştı. Kuşatma veya abluka harekâtı, 08 Eylül 1941 tarihinden 27 Ocak 1944 tarihine kadar sürmüş ve Sovyetler Birliğinin, Mihver Devletlerin işgalci güçlerine karşı meydan okumasının bir sembolü haline gelmişti.

Hitler, iki büyük Sovyet şehiri Moskova ve Leningrad’ın ele geçirilmesi halinde, SSCB düzeninin çökeceği konusunda adeta ikna olmuştu. Nüfüsu yaklaşık olarak 2,5 milyon olan bir şehri aç bırakmak üzere kasıtlı bir strateji olarak tasarlanan Leningrad kuşatması, bir milyon sivilin ölmesine de yol açmıştır. Leningrad şehri, kış şartlarında donmuş Ladoga Gölü üzerinden kamyonla ve daha sıcak aylarda tekneyle gelen erzak sayesinde kuşatmaya direnebilmişti. Kızıl Ordunun özellikle kış aylarında düzenlediği karşı saldırıları, Lenningrad şehrinin 1944 yılı Ocak ayında işgalden kurtulmasına kadar işgal güçleri gücünü zayıflatmıştı.

Red Army at Leningrad
Kızıl Ordu Leningrad’da
RIA Novosti archive, image #58228 / Vsevolod Tarasevich (CC BY-SA)

Barbarossa Harekâtı

Adolf Hitler, Mihver Devletlerin 1940 yılında Hollanda ve Fransa’da kısa sürede zafer kazanmalarından sonra, SSCB topraklarına saldırı düzenleyerek toprak kazanma ve yeni kaynaklar bulmak üzere daha büyük kazanım elde edebileceğinden emindi. Almanya ile SSCB arasında, 1939 yılı, Ağustos ayında, imzalan Nazi-Sovyet Paktı, Hitler’in doğuda savaş açmaya hazır olduğu zamana kadar sadece kolaylık sağlayan bir anlaşma olarak yürürlükte kalmıştır. Hitler, her zaman söz verdiği üzere, Alman halkı için bir Lebensraum (“yaşam alanı”), yani kaynak bulabileceği ve refah düzeyine kavuşabileceği doğuda yeni topraklar bulmaya kararlıydı.

HİTLER, MOSKOVA VE LENİNGRAD ŞEHİRLERİ DÜŞERLERSE, STALİN’İN DE TESLİM OLACAĞINA YA DA SOVYET REJİMİNİN ÇÖKECEĞİNE İNANMIŞTI.

SSCB topraklarına saldırı düzenlemenin kod adı olan Barbarossa Harekâtı, 22 Haziran 1941 tarihinde başlamıştı. Harekâtın esas hedefi; SSCB Ordusu, Kızıl Orduyu ezmek ve kilit noktadad önemli bazı şehrleri kontrol altına almak suretiyle Baltık Denizinden Karadenize kadar olan coğrafya’da doğal kaynakları elde etme olarak belirlenmişti. Almanya, Slovakya, İtalyan, Romanya ve Finlandiya askeri güçlerinin yanı sıra diğer ülkelerin askeri güçlerinin de yer aldığı işgal güçleri, 153 tümende 3,6 milyon asker, 3.600 tank ve 2.700 uçaktan oluşuyordu (Dear,86). Genel Komutan Mareşal Walter von Brauchitscht idi (1881-1948). Mihver işgal güçleri üç büyük ordu grubuna ayrılmıştı. Meraşal Wilhelm Ritter von Leeb’in (1876-1956) komuta ettiği Kuzey Ordu Grubu (AGN) yaklaşık olarak 500.000 kişiden oluşuyordu. Diğer iki ordu grubunun aksine AGN Komutanlığı, daha güneyde geniş ve açık alanlarda etkili bir şekilde kullanıldığı gibi, birincil hedef olan Leningrad şehri çevresindeki bataklık arazide, dar bir cephede hızlı hareket edebilecek zırhlı, hava ve piyade birliklerini seferber etmek suretiyle saldırmayı amaçlayan Blitzkrieg (“yıldırım savaşı”) taktiklerinin kullanılamayacağını fark etmişti.

Hedef Leningrad

Leningrad şehri, 1703 yılında Saint Petersburg adıyla kurulmuş, kurulduğu1712 yılından, Ekim 1917 Bolşevik Devrimine kadar Rusya’nın başkenti olarak kalmıştır. 1914 yılından itibaren Petrograd ve 1924 yılından itibaren (1991 yılına kadar) Leningrad olarak tanımlanmıştır. Şehir, Bolşevizm ideolojisinin beşiği olmuş, ülkenin bütün endüstriyel ürtetiminin yaklaşık olarak % 10’unu üreterek, Sovyetler Birliği savaş faaliyetlerine pratik daha çok katkıda bulunmuştur. Ayrıca, SSCB Baltık Filosu da yakınlarında bulunan Kronstadt kasabası açıklarında konuşlanmıştı. Mihver Devletlerin işgal güçlerine ilaveten, Mareşal Carl Mannerheim (1867-1951) komutasında müttefik Finlandiya kuvvetleri de bu sefere katılmış ve Kuzeyden Leningrad şehrine doğru ilerlemişlerdi. Mareşal Wilhelm Leeb, komutasındaki güçlerin Sovyet şehrini kuşatma altına alarak teslim olmaya zorlayacağını umuyordu. İşgal kuvvetleri için avantajlı diğer bir durum daha vardı; Leningrad şehrinin “gıda, kömür ve petrol ürünleri için her zaman tamamen dış kaynaklara bağlı” olmasıydı (Dear, 5236).

Map of Operation Barbarossa
Barbarossa Harekâtı Haritası
Simeon Netchev (CC BY-NC-ND)

Adolf Hitler, Moskova ve Leningrad düşelerse Sovyet Lideri Joseph Stalin’in (1878-11953) de teslim olacağına ya da Sovyet rejiminin çöküp kaos ortamına sürükleneceğine inanıyordu. SSCB toprakları bu bölümünün kontrol altına alınması halinde Finlandiya Ordusunun da daha Güneyde bir rol oynamasına olanak sağlayacaktı. Ordu Grup Merkezi, Moskova’yı almakla görevlendirilmişti ve bu nedenle Sovyet topraklarına derinlemesine girmek suretiyle Ordu Grup Merkezi Kuzey kanadını korunarakn Leningrad alınmalıydı. Son olarak, Leningrad doğusundaki nikel maden yatakları Hitler’in savaş makinesi için gerekli olan ham madde tedarikinde değerli bir katkı sağlayabilirdi.

Şehri Savunanlar

Mihver Devletler ordusu Leningrad şehrine yaklaşırken, şehirde çok sınırlı bir oranda tahliye yapılmıştı. Ermitaj Müzesinde (Hermitage Museum) bulunan paha biçilmez sanat eserleri gizlice şehirden çıkarılmıştı. Leningrad Geniş Cephesi olarak bilinen Sovyet Ordu Komutanları; Markian Mikhaylovich Popov, ardından da Georgy Zhukov (Eylül-Ekim 1941), Ivan Fedyuninsky (Ekim 1941), Mikhail Khozin (Ekim 1941-Haziran 1942) ve son olarak Leonid Govorov (Haziran 1942-Temmuz 1945) olmuşlardı. Başlangıçta Leningrad savunmasından sorumlu komutan Mareşal Kliment Voroshilov (1881-1969) olmuştu. Aslında pek de becerikli olmayan bir komutan ama Stalin’e sadık bir destekçi olan Voroshilov, Finlandiya ile felaket getiren Kış Savaşında (1939 -1940) hiç de iyi bir durumda değildi ve 1941 yılı, Eylül ayında Leningrad komutası hâkimiyetini de kaybetmişti. Leningrad savunmasında dört Sovyet ordusunun toplam sayısı yaklaşık olarak 300.000 asker idi (Forcyk, 36), bu ordulara milis birlikleri ve iç güvenlik savunması için de işçi taburları (40.000 erkek ve kadından oluşuyordu) da ilave edilmişti. Zhuvkov, yazılı izin olmadan savunma hatından çekilen herkesin vurulacağı emrini vermişti.

Marat ve October Revolution adlı iki savaş gemisini de ihtiva eden Baltık Filosunun deniz topları ve tüfekli tugayları şehrin savunmasını destekliyorlardı. Mihver Devletleri Hava Kuvvetleri, Baltık Filosunun limandan ayrılmasını engellemek üzere binlerce mayın bırakmıştı, diğer yandan da gemiler bir her durumda kronik yakıt sıkıntısı çekiyorlardı. Havadan saldırıya uğramasına rağmen, güçlü uçaksavar bataryaları Filoyu nisbetten iyi koruyorlardı. Son nolarak, Leningrad şehri arkasında kalan Lagoda Gölünde konuşlanan Filo’da, yılın daha sıcak aylarında şehre ikmal sağlamada paha biçilmez olduğu kanıtlanan bir düzine gemi ve 80 mavna bulunuyordu.

Map of the Siege of Leningrad
Leningrad Kuşatması Haritası
Willi P & WikiForMen (CC BY-SA)

Şehre İrtibatı Kesmek

Mihver işgalci güçlerin ilk hamlesi, 08 Temmuz günü, Shlisselburg’da eski kaleyi ele geçirmek suretiyle Leningrad’ın doğuya doğru kara bağlantısını kestikleri zaman olmuştu. Mareşal Leeb açısından erken bir gerileme, Finlandiya Ordusunun Svir Nehri ötesine ilerlemeyi reddetmesi olmuştu, çünkü bu alan, Sovyet güçlerinin 1939 yılından Finlandiya topraklarını işgal etmeden önce Finlandiya toprağı değildi. Finlandiya güçlerinin Leningrad şehrinden 26 mil (40 Km) uzakta kalmaları kararı alınmıştı, ama en azından Leningrad’ın kuzeyinde kalan kara şeridi, Finlandiya Körfezi ile Ladoga Gölü arasında kalan Karelya Kıstağına giriş çıkışları kesmişlerdi.

MALZEME İKMALİ LADOGA GÖLÜ ÖTESİNDE YAPILABİLİYORDU, ANCAK ŞEHRİN GÜNLÜK İHTİYACININ YALNIZCA ÜÇTE İKİSİ KARŞILANABİLİYORDU.

İlerleyen Kuzey Ordu Grup Mihver Güçleri, Güneyde Leningrad şehrine irtibatı kesmeyi ve doğuda hayati önem taşıyan Leningrad-Moskova Demiryolu hattını kapatmayı planlamışlardı. Mareşal Leeb, Leningrad’ı etkili bir şekilde abluka altına almak üzere birkaç büyük manevra yapmak durumunda kalmıştı. Kuvvetlerini iki cephede konuşlandırmıştı; biri Orianenbaum kasabası kalelerine, diğeri ise Güneyde, Leningrad’a yakın bir mesafede. Böylece şehir topçu ateşinin menzili dâhilinde kalmış, ancak mühimat eksikliği nedeniyle, topçu ateşi genellikle aralıklı olmuş ve özellikle zarar verici olmamıştı. Abluka sırasında şehrin hiçbir bölgesi Mihver Devletleri mermileri menzili dışında değildi. Mihver Devletleri bombardımanı 04 Eylül günü başlamıştı. Birkaç gün sonra, Mihver Devletleri bombardıman uçakları şehri tekraren hedef almaya başlamışlardı.

Mareşal Wilhelm Leeb, 08 Eylül günü, “darboğaz” adını verdiği bir alan olan Ladoga Gölü Güney kıyısını kontrol altına almıştı. Hitler, daha sonra Mareşal Leeb’e ilerleyemeyen Finlandiya güçlerinin bıraktığı boşluğu kapatması emrini vermişti. Dolayısıyla, Mareşal Leeb, Ekim ayı ortalarında, komutasındaki birlikleri Doğuya doğru harekete geçirerek Ladoga Gölü etrafını almaya çalışmıştı. Mihver Devletleri tankları zaten ağır kayıp vermişlerdi, ancak 08 Kasım günü, önemli bir demiryolu merkezi olan Tikhvin şehri alınmıştı. Kızıl Ordu takviye kuvvetleri, Mihver Devletleri kuvetleri ilerlemesini geri püskürtmüş ve Mareşal Leeb, acilen erzak ihtiyacı olmasından dolayı ciddi bir şekilde zayıflamış bir güçle, 08 Aralık günü Volkhov Nehri batısına çekilmek zorunda kalmıştı. Kritik olan bir durum; bütün bu manevralardan sonra, Leningrad şehrine hala Doğu’dan, Ladoga Gölü üzerinden erzak tedariki sağlanabilmesi olmuştur. Mihver Kuvvetlerinin Leningrad şehrini birkaç haftalık süre zarfında tamamen kuşatıp alma planı da zaten parçalanmıştı. Mareşal Leeb’in, Kızıl Orduya karşı devasa kuşatma hareketleri gerçekleştirmek üzere siper alan yeterli birlikleri yoktu. Hitler’in, 4. Panzer Grubu ve hava desteğinin çoğu Ordu Grup Metkezin Moskova’ya doğru ilerlemesini desteklemek üzere geri çekmeye karar vermesiyle durum daha da kötüleşmişti. Daha da kötüsü, alışılmadık derecede soğuk bir kış olacağına dair ilk işaretlerin erkenden alınması olmuştu.

Leningrad Air Raid Shelter
Leningrad Hava Saldırı Sığınağı
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Adolf Hitler, şehri ele geçirme şeklinde olan planını, 1941 yılı, Eylül ayında çok daha basit bir şekilde tamamen yok etme planı şeklinde değiştirmişti. Führer, “şehri ve bütün nüfusunu bombalama, top atışına tutma, açlık ve hastalıkla yok etme emrini vermişti ve bir teslimiyet önerisi olursa, kabul edilmesine yasaklama getiren” (Dear, 536) bir direktif de yayınlamıştı. Savaş daha sonra, her iki tarafın da uzun vadede siper kazması, düzenli güçlü noktalara konuşlanması, mayınlar ve yüzlerce kilometre dikenli tellerle kapsamlı siper savunmaları inşa etmesiyle kuşatma moduna geçmişti. Her iki taraf da, bataklık zeminin tank manevralarına uygun olmadığından dolayı çoğunlukla piyade gücünü ileri sürerek düşman mevzilerine karşı ara sıra saldırı düzenlemekle yetiniyordu.

Kuşatma Altında bir Şehir

Leningrad halkı, ilk bombardıman başladığı zaman zaten çokça sıkıntı çekiyordu. Yiyecek karneye bağlanmış ve Kasım ayında açlık sınırına yakın bir seviye kadar gidda maddeleri azalmıştı. Ayrıca, kronik düzeyde bir yakıt sıkıntısı da vardı. İkmal malları Ladoga Gölü üzerinden (yazın tekneyle, kışın ise donmuş yüzey üzerinden) gelebiliyordu; ancak şehrin günlük ihtiyacının sadece üçte ikisi bu yolla karşılanabiliyordu. Yaklaşık olarak 220 mil (350 Km) mesafe olan bu rota üzerinden gelen malzemeler, Mihver Devletlerin bombardıman uçakları ve topçu ateşi tehlikesiyle karşı karşıya kalıyordu. 1942 yılından itibaren bu buz yolu Sovyet uçaksavar bataryalarıyla daha iyi korunuyordu. Ön cephede konuşlanan birlikler bile karneye bağlanmıştı; 41-42 yılları kış şartlarında günde sadece 500 gram (17,5 ons) yiyecek veriliyordu.

Malzeme taşıyan kamyon ve mavnalar, dönüş yolunda insanları da taşıyorlardı. Bu şekilde tahliye edilenler konusunda Sovyetlerin bildirdikleri rakam 850.000’e ulaşmıştı. Daha fazlası da taşınabilirdi, ancak Leningrad Komünist Parti Şefi Andrei Zhdanov (1896-1948), Joseph Stalin’in böylesi bir hareketi yenilgi olarak göreceğinden ve diğer durumlarda olduğu gibi kendisinin de (Zhdanov) infaz edilme emrini verebileceğinden kaygılanıyordu.

Armaments Factory in Leningrad in WWII
II. Dünya Savaşında Leningrad’da Silah Fabrikası
Imperial War Museums (CC BY-NC-SA)

Kuşatma altındaki şehre Ladoga Gölü yatağına döşenen boru ve kablolar kullanılarak yakıt ve elektrik sağlanıyordu, ancak kuşatmanın olduğu ilk kış boyunca sivil halktan çoğunun ne ısıtma ne de aydınlatma imkânı vardı. Mihver Devletlerin kuşatma güçleri, 1943 yılı yazı sonlarında gölü devriye gezmek, şehre giriş ve çıkış ikmal hatlarını bombalamak üzere yüzey gemileri ve denizaltılar getirmeye başlamışlardı. Ancak, Sovyetler, gölün güney kıyısı boyunca Leningrad şehrine bir koridor kazandıktan sonra kuşatma altına alınan şehre bir demiryolu bağlantısını inşa edilebildiği zaman durumda yeni gelişme olmuştu.

Ünlü Rus bestaci Dmitri Shostakovich (1906-1975), bu şehirde doğmuş ve kuşatma döneminde gönüllü itfaiyeci olarak görev yapmıştı (ancak daha sonra şehirden tahliye edilmiş). Besteci Şostakoviç’in, kararlı bir şekilde Sovyet direniş anı görüntülerini canlandırmayı amaçlayarak tekrarlanan “istila” temasını işleyen Yedinci Senfonisi, yaygın olarak “Leningrad Senfonisi” diye bilinmektedir. Senfoni partisiyonu, en prestijli orkestrasının hayatta kalan üyelerince icra edilmek üzere kuşatma altındaki şehre havadan bırakılmış, senfoni performansı hoperlörler aracılığıyla sokaklarda tekraren naklen dinletilmiştir. Müzik, Leningrad halkının, kuşatma harekâtının yarattığı yoksunluğa rağmen, ilgi alanını sürdürmeye çalıştığı tek sanat dalı değildi. Şehrin genelinde okuyucusuna hizmet veren kütüphaneleri açık ve popüler haldeydi.

Sıradan vatandaşlar direniş sırasında metanetliydiler, Leningradlı bir ev hanımı olan Olga Rybakova bu metaneti şöyle ifade etmektedir:

Faşist birlikleri şehrimizin varoşlarını ele geçirdiklerini duyduğumuz zaman doğal olarak çok üzülmüştük. Ama yine de bütün bu yenilgi durumlarının, tıpkı yüz kırk yıl önce Napolyon birliklerinin işgali sırasında olduğu gibi, geçici olacağını düşünüyor ve umut ediyorduk.

En korkunç zaman 1941 yılı, Aralık ayında olmuştu, çünkü sanırım Ağustos ayına kadar ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere açık dükkânlarımız vardı, böylece bu durum bizim için büyük bir destek olmuştu. Hatta havyar bile satın alabiliyorduk, ama daha sonra bütün dükkânlar birer birer kapatılmıştı. Şehir abluka altına alınmaya başlamıştı… Kasım ayında havalar soğumaya başlamış ve şehirde erzak azalmaya başlamış, giderek daha az yiyecek maddesi kalmıştı ve Kasım, Aralık, Ocak ayları sonu en trajik zamanlardı. Herşeyden önce hava çok soğuktu – eksi kırk derece – sonra kıtlık ve açlık olmuş, insanlar açlıktan ölmeye başlamışlardı… En çok ölüm yaşanıyordu… Şubat ve Mart ayları sonuydu. Ailem ve evimde kalan bazı arkadaşlarım için karneyle verilen erzak almak üzere evden çıktığım zaman, yolum üzerinde yatan cesetleri geçmem gerektiğini fark ettim… (Helmes, 282-3).

Dmitri Shostakovich, 1950
Dmitri Shostakovich, 1950
Deutsche Fotothek‎ (CC BY-SA)

1942 Taaruzu

Yeni bir yıl yaklaşırken, Leningrad direnmeye devam ediyordu ancak 1942 yılı, Ocak ayında günde 4000 kişi ölüyordu. Kızıl Ordu, 07 Ocak 1942 tarihinde Ladoga Gölü ile Ilmen Gölü arasında konuşlanmış ve Mihver Devletleri mevzilerine karşı bir saldırı düzenlemişti. Bu saldırının yeni bir cephe olacak Volkhov cephesini açacağı ve Leningrad üzerindeki baskıyı azaltacağı umuluyordu. Saldırı herekatına Mareşal Kirill Meretskov (1897-1068) komuta ediyordu ve General Andrey Vlasov (1900-1946) komutasında büyük bir kuvveti düşman elindeki topraklara derinlemesine saldırı düzenlemek üzere göndermişti. Kızıl Ordu, aşırı soğuk hava şartlarında savaşma becerisini göstermesi ve özellikle donmuş Ilmen Gölü üzerinde uçak motorlarıyla çalışan asker taşıma kızaklarının yenilikçi kullanımıyla düşmanı şaşırtmıştı.

Sovyet saldırıları kış boyunca önemli bir ilerleme kaydetmiş, ancak 1942 yılı baharından itibaren daha da güçlendirilmiş bir düşmanla karşı karşıya kalmıştı. Mihver kuvvetleri geri saldırı düzenlenmiş ve en sonunda, büyük bir olasılıkla Stalin’in geri çekilmeyi onaylamaması nedeniyle, Haziran-Temmuz aylarında General Vlasov ve artık izole edilmiş Kızıl Orduyu ele geçirmişlerdi. Kızlı Ordu bu kuşatma sırasında 130.000 kişi kaybetmişti. Zafer, yaklaşık olarak 60.000 kişi kaybeden veya esir düşen Mihver kuvvetleri için yüksek maliyetli olmuştur. Sovyet Generali Kiril Meretskov bundan sonra Leningrad kentine giden kırılgan tedarik hatlarını açık tutma konusu üzerine yoğunlaşmıştı.

Ağustos ayı sonunda Mareşal Erich von Manstein (1887-1937) komutası altında büyük bir Mihver saldırısı başlamıştı. Manstein, Doğu Cephesinde çıkmaz pozisyonları sarsma konusunda uzman bir komutan idi ve Leningrad şehrine her zamankinden daha fazla yaklaşmıştı, ancak şehrin dış savunma noktaları hala da direnç gösterip dayanıyorlardı. Yüz binlerce milis ve Leningrad sıradan sakinleri – erkek, kadın ve çocuk – bu savunma noktalarını güçlendirmekle görevlendirilmişti. Leningrad savunma hattı bu aşamada yaklaşık olarak 550 Mil (880 Km) tanksavar hendekleri ve yaklaşık olarak 5000 toprak sığınaklarından savaş veriyordu.

Red Army Ski Troops at the Hermitage
Temsili Kızıl Ordu Kayak Birlikleri, Ermitaj Müzesi
Unknown Photographer (Public Domain)

Şehir elektrik almaya başladığı zaman, işleyen silah fabrikaları üretimlerine devam ederken, özellikle kadınlar bu işte çalışmak üzere kaydolmuşlarken, erkekler de cephede savaşmaya devam etmişlerdi. Tanklar bile üretilmişti, ancak elde bulunan malzemenin sınırlı olması nedeniyle tankların çoğu kamuflaj boyası avantajı olmaksızın doğrudan cepheye gönderilmişlerdi. Şehir halkı da o yaz imkân bulabildiği toprak parçasında bir sonraki kış için sebze üretmek üzere tohum ekmekle meşgul olmuştu. Aynı zamanda, şehrin kaderi hala belirsizken, işgal kuvetlerinin girme ihtmaline karşı birçok bina da mayınlanmıştı.

Belirli bir oranda rahatlama 1942 yılı, Eylül ayında gelmişti. Hitler, fikrini değiştirmiş ve Leningrad için savaşın çok maliyetli olacağını düşünerek, bir önceki Ocak ayında hasta Mareşal Leeb’in komuta görevini devralan Kuzey Ordu Grubu komutanı Georg von Küchler’e (1881-1968) halkın açlıktan ölecek şekilde tutarak şehri teslim almaya zorlama emrini vermişti. Hitler, Leningrad kentini haritadan silmeyi planlıyordu ve bu yüzden halkın açlıktan ölmesi onun için hiçbir şey ifade ediyordu.

1943-1944 Kampanyaları

Mareşal Zhukov, 1943 yılı, Ocak ayında geri dönmüş ve en sonunda Ladoga Gölü güneyinde güvenli bir koridor açan başka bir saldırı olan Kıvılcım Harekâtını düzenlemişti. Bu sefer sırasında General Govorov komutasında ikinci bir Kızıl Ordu saldırısı aynı anda “dar boğazın” diğer tarafına düzenlenmişti. Yine bir önceki yıl olduğu gibi, daha sıcak havanın olduğu zaman durum Mihver ordusu lehine olmuştu, şimdi beş ekstra tümen seferber edilmiş ve böylece çıkmaz devam etmişti. Mihver Ordusu, Eylül ayına gelindiğinde, iki Sovyet ordusunu çevreleyen bir cep oluşturmuş, ancak Ekim ayına geldiğinde, Doğu Cephesinde meydana gelen diğer gelişmeler, ihtiyacı çok olan Mihver birliklerinin Leningrad operasyonundan tekrar çekilmişlerdi. Leningrad halkı artık daha iyi erzak alabiliyor ve şehir de bundan böyle etkili bir abluka altında da değildi.

Collecting the Dead, Leningrad
Cesetleri toplamak, Leningrad
RIA Novosti archive, image #216 / Boris Kudoyarov (CC BY-SA)

Kızıl Ordunun, 1944 yılı, Ocak ayında, işgal kuvvetlerine karşı 2:1’lik bir askeri birlik üstünlüğü ve dört kat daha fazla tank ve uçakları vardı. Kızıl Ordu, uzun süren seferin yarattığı yıpranma ve en iyi birliklerinin diğer cephelere çekilmesiyle birlikte artık ciddi bir şekilde zayıflamış olan kuşatma güçlerini geri püskürten iyi planlanmış bir saldırı hareketiyle Oranienbaum kasabasından ilerlemişti. Ancak Adolf Hitler; taktiksel bir geri çekilmeye izin vermeyi kabul etmemişti. Mihver Ordusu, 27 Ocak günü, emirlere karşı gelerek yine de geri çekilmişti. Stalin, Leningrad ablukasının resmen sona erdiğini ilan etmişti. Kuşatma sırasında yaklaşık olarak bir milyon kişi hastalık, açlık ve düşman ateşi nedeniyle ölmüştü. Şehrin savunması sırasında 620.000 Sovyet askeri personeli ölmüş veya esir alınmıştı.

Akibeti

Barbarossa Harekâtı, Mihver Devletleri ordularına insan ve malzeme tedariki açısından sürdürülemez bir kayba mal olmuştur. Kızıl Ordu, planlandığı gibi kısa sürede yok edilememiş, savaşmaya hazır ve istekli olmaya devam etmiştir. Leningrad şehri, nihai sembol haline geldiği uzun süren bir yıpratma savaşında, SSCB güşlerinin kayıplarını telafi etme konusunda sergiledikleri çok üstün yeteneği, Hitler’in Doğu’da asla kazanamayacağı anlamına geliyordu. 1945 yılı, Mayıs ayında, Berlin şehri SSCB güçlerince işgal edilmiş ve Almanya teslim olmuştu. Almanya-Sovyet Savaşı, II. Dünya Savaşının diğer bütün cephelerinden daha fazla insan ölümlerine neden olmuştur.

Çevirmen Hakkında

Nizamettin Karaben
Tarih; Dinler Tarihi/Teopolitik; Siyasi Tarih; Sosyal Antropoloji; Mitoloji; Dilbilimi; Ekonomi Politik; Edebiyat konuları ilgi alanlarım.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2025, Mart 27). Leningrad Kuşatması [Siege of Leningrad]. (N. Karaben, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2680/leningrad-kusatmasi/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Leningrad Kuşatması." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. Son güncelleme Mart 27, 2025. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2680/leningrad-kusatmasi/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Leningrad Kuşatması." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 27 Mar 2025. İnternet. 14 Nis 2025.